Trabzon Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Ata, yerli ve yabancı sermaye gruplarının medya sektöründeki ölçüsüz varlıklarının hem demokrasi hem de ulusal çıkarları zedelediğini, gazetecilerin karşı karşıya bulunduğu baskılar ve çalışma koşullarının kötülüğünün de basın özgürlüğünü tehdit ettiğini bildirdi.
Ata, basında sansürün kaldırılışının 101. yılı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, demokrasinin ve çok sesliliğin en önemli göstergesinin, Anayasal hak ve özgürlüklerin tartışmasız güvencelerinden birinin basın özgürlüğü olduğunu belirtti.
Bir ülkede basın ne kadar özgür ve bağımsızsa, açık ya da gizli sansür mekanizmaları ne kadar geçersizse, o ülkede demokrasi ve insan hakları standardının o kadar yüksek, hukuk devletinin o kadar kurumlaşmış, ulusal ve toplumsal çıkarların o kadar korunuyor anlamına geldiğini ifade eden Ata, şöyle devam etti:
''Türkiye'de sansürün kaldırılışının yıl dönümü olarak kutlanan 24 Temmuzda, bütün bunların içselleştirildiği bir ortamda yaşamak ne güzel olurdu. Bundan 101 yıl önce 24 Temmuz 1908'de ikinci meşrutiyet ilan edildi. İşte o gece, İkdam Gazetesinin sahibi Ahmet Cevdet Efendi ile Sabah Gazetesi sahibi Mihran Efendi, gazete provalarını görmek için gelen sansür memurlarını, 'gazeteler hürdür, sansür yasaktır' sözleriyle geri çevirdi. Bir gün sonra okuyucu sansürsüz gazeteleri büyük bir coşkuyla adeta kapıştı. İşte o günden bu yana bu tarih, Basın Bayramı olarak kutlanmaktadır. Ne yazık ki o günden sonra da sansür sona ermedi, çeşitli biçimlerde varlığını sürdürdü.''
Ata, bugün Türk basınının gerek siyasetin ve güç odaklarının, gerekse bizzat gazete sahiplerinin ve bağlı olduğu sermaye gruplarının baskı ve sansüründen maalesef kurtulamadığını savunarak, şunları kaydetti:
''Yerli ve yabancı sermaye gruplarının medya sektöründeki ölçüsüz varlıkları hem demokrasi hem de ulusal çıkarları zedelemekte, gazetecilerin karşı karşıya bulunduğu baskılar ve çalışma koşullarının kötülüğü de basın özgürlüğünü tehdit etmektedir. Yapılması gereken demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti kimliğinin güçlendirilmesi, gazetecilerin özgürce yazabilecekleri ortamın oluşturulmasıdır. Bu duygular içinde meslektaşlarımızın ve halkımızın Basın Bayramını kutlar, baskısız ve sansürsüz bir gelecek dileriz."
