FATİH TEKKE’NİN İTİRAFLARINI “TERSTEN” OKUMAK
Fatih Hoca, Karagümrük maçını kazandı ama oyunu yine beğenmedi. Özellikle son bölümde profesyonellikten, tecrübe ve sorumluluktan uzak hareketler genç çalıştırıcıyı endişelendirdi. “Yeni arkadaşlarımızı deniyoruz, henüz istediğimiz seviyede değiller” dedi. Kaybettik mi, kazandık mı dedirtecek itiraflar ardı ardına geldi: “Daha rahat kazanabileceğimiz bir maçtı, bunu yapamadık…” “Kenarda 4. hakeme de söyledim; ben olsam kazandığımız penaltıyı kesinlikle vermezdim...”
Onuachu’nun attığı fantastik gol için ise “Ben olsam bu vuruşu yapamazdım” diyerek hem ikrar hem övgü içeren radikal bir cümle kurdu.
Fatih Hoca bu tip aykırı mesajları futbolculuğunda da veriyordu. Genelde radikal, bazen marjinal çıkışları oluyordu. Ancak en önemli itirafı gençler hakkında oldu: “Son düdük çalmadan maç bitmiyor. Her an her şeye hazır olmak durumundayız. Onlara da (son bölümde oyuna koyduğum gençlere içeride söyledim) 'Az daha beni kovduruyordunuz' dedim. Yine de beni kovdurtmadıkları için onlara teşekkür ederim.”
Fatih Tekke’nin, İstanbul’da 4 golle kazandığı maçtan sonra bu kadar itirafı bir arada yapması sizce nasıl okunur? Karakterinden gelen dobralığı/dürüstlüğü mü; yoksa eksiklerine bağlı bir özeleştiri dizisi mi?
***
EVET KAZANIYORUZ AMA BİZ BU STADI SEVEMİYORUZ!
Atatürk Olimpiyat Stadı’nda Trabzonspor’un unutulmaz anıları var. Finalleri, kupaları, tarihi skorlarla kazandığı bol seyircili unutulmaz maçları var. Hatta seyirci rekoru da var. Ancak bu stat tarafımızdan hiç sevilmiyor. Karagümrük maçında da farklı olmadı.
İlk olarak; Fenerbahçe ile yakınlığı herkesçe bilinen kırmızı/siyahlı yönetim, taraftarımıza bin bir türlü zorluk çıkardı. Gurbetçi gençleri en rüzgarlı yerlere oturttular. Maçta bu kez rüzgardan çok fırtına vardı. Sahanın tribünden uzaklığı başlı başına bir mühendislik hatasıydı. Şampiyonlar Ligi finalinden önce yapılan düzenlemede, kale çizgisinin 1 metre dışı yarım metre aşağıya düşürüldü. Her fırsatta övündükleri stat, neredeyse bizim kabanlara dönüştü. Bu yüzden bazı futbolcularımız az kalsın sakatlanacaktı.
Ulaşım daima sorun; yine güçlükle stada ulaşan taraftar, kale arkasına yönlendirilince maraton uçtan uca boş bırakıldı. Güvenlik, uygulamaları derbi maçlarla karıştırdı. Saha maçtan önce aşırı ıslatıldı. Trabzonspor’a, takım olarak da tribün gücü olarak da birçok olumsuzluk birden yüklenmeye çalışıldı.
***
SEYYAR RADARLAR GİTTİ, ASAYİŞ UYGULAMASI GELDİ
Trabzon İl Emniyet Müdürü Ali Loğoğlu hızlı başladı. Geçen hafta Murat Esertürk ile gerçekleşen devir teslimden sonra henüz rutin ziyaretleri bile yapmadan sahaya indi. Bir önceki polis müdürünün, bildiğiniz gibi, turizm, halkla ilişkiler ve trafik hassasiyetleri vardı. Loğoğlu asayişi öne çıkardı. Boztepe, Akyazı, Kalkınma, Pelitli, Deliklitaş gibi bölgelerde genel kontrole ağırlık verdi.
Şehrin zehir potansiyelinden arındırılması, suçtan uzak tutulması, yakalama kararı olanların yakalanması ve usulsüz girişlerin yıldırılması amacıyla düzenlenen kontrollerde birçok ekip birlikte görev aldı. Her asayişçi işe başlarken böyle işaretler verir. Asayiş, emniyetin sadece belli bir kolu. Fakat şehrin huzuru ve öncelikleri de buradan geçiyor.
Şehrin 10 yakasına birden konulan hız radarları yerine kilit noktalardaki asayiş kontrol uygulamalarından anlaşılan şu: Loğoğlu suçu ve suçluyu sevmiyor.
***
ORTAHİSAR’DA GÖLGEDE KALAN DİJİTAL DEĞİŞİM
Ortahisar Belediyesi deyince ilk akla gelen sosyal projeler oluyor son zamanlarda. Lokantalar, yardımlar, sosyal destekler…
Elbette vatandaşın geçim derdi ağır bastığı bu dönemde bunlar öne çıkıyor,
Çıkmalı da.
Ama bizce son bir yılda asıl fark edilmesi gereken şey, biraz daha perde arkasında kalıyor..
Dijitalleşme.
Ortahisar Belediyesinde çağrı merkezinden, ödeme sistemlerine; sosyal medya altyapısından, iç denetim kanallarına kadar birçok sistem dijital hale geldi.
Bu öyle dışarıdan çok görünmeyen ama içeride belediyenin çalışma şeklini adım adım değiştiren bir süreç.
Özellikle bu sürecin teknik tarafını sırtlayan isimlerden biri de;
Bilgi İşlem Müdürü Muhammet Kurt…
Öğrendiğimize göre Başkan Ahmet Kaya’nın talimatı ile Kurt, hem sistem altyapısının kurulmasında hem de işleyişin optimize edilmesinde titiz bir çalışma yürütmüş.
Öyle ki;
Artık talep, öneri, şikâyet gibi birçok başvuru tek bir merkezde toplanıp etkin biçimde yönetiliyor.
Ortahisar Halkla İletişim Merkezi (OHİM) adıyla hayata geçen bu yapı, belediyeyi vatandaşla aynı ekran üzerinden buluşturuyor.
Eskiden bir dilekçe peşinde kurum kurum dolaşan vatandaşın işi, şimdi birkaç tuşla takip edilebilir hale gelmiş durumda.
Elbette sistem yeni eksikleri olabilir.
Ama önemli olan yönelim.
Ve bu yönelimin doğru olduğunu söylemek lazım.
Çünkü devir değişti.
Belediyecilik artık sadece asfalt, kaldırım, sosyal destek değil.
Aynı zamanda veriye dayalı, hızlı ve etkin hizmet getirmektir.
Zira yapay zekanın bile vatandaşa cevap yazabildiği bir çağda, hala sıra numarasıyla kat kat çıkılan belediyecilik artık geride kalmalıydı.
Ortahisar da bu dönüşümde sessiz ama sağlam adımlarla ilerliyor gibi.
Kaynak: