Prof.Dr. Osman Bektaş

Prof.Dr. Osman Bektaş

Zemin etüt raporları gerçeği yansıtıyor mu?

Ülkemizde zemin etütleri ilgili yasa ve yönetmeliklerin istismar edilmesi, bunun sonucunda oluşan olumsuzluklardan ve kaynak kaybından kimsenin sorumlu tutulmaması, doğal afetler için çıkarılan yasaları da amaçsız ve geçersiz kılmaktadır. 

1-643.jpg

Doğal afetleri öngörü ile değil de bizzat yaşayarak değerlendiren bir toplum olduğumuz yadsınmaz bir gerçektir.

Bu nedenle ülkemizde kentsel gelişim ve yerleşmeye esas olan zemin etüdü çalışmaları da 1999 Körfez Depreminden sonra hız kazanmıştır.

Üzerinde tartışmalar olsa da zemin etüdü ile ilgili çıkarılan yönetmelikler oldukça ayrıntılı ve nitelikli bir özelliğe sahiptir.

Ancak uygulamaya bakıldığında genel özellikleriyle rutin, niteliksiz ve amacına uygun olmayan zemin etüt raporları sadece formalitenin tamamlanmasına neden olmakta, diğer taraftan da önemli ölçüde jeoloji ve jeofizik mühendislerin istihdamını sağlamaktadır.

Başlangıçta yerel olan ve hoşgörü ile karşılanan bu tür olumsuzluklar zamanla ülke çapına yayılarak önü alınamayan bir sorun haline gelmiştir.

Sorun o kadar ciddi boyutlara ulaşmıştır ki, zemin etüt raporlarının olumsuz niteliği ulusal bilimsel oturumlarda tartışma konusu haline gelmiştir.

Bu tür bilimsel platformlardan birinde sunulan araştırmaya göre ülkemizin çeşitli illerinde yapılan 168 zemin etüt raporundan çıkarılan olumsuz özellikler şu ana başlıklar altında toplanmıştır.

 1- Yapılan arazi çalışmalarının yetersizliği (yetersiz veya gereksiz araştırma derinliklerinin araştırılması).

2- Teknik bilgi eksiklikleri.

3- Teorik ilişkilerin uygun olmayan yer ve koşullar için kullanılması.

4- Standart dışı deney ekipmanlarının kullanılması.

5- Yapılan hesaplama yanlışlıkları.

6- İşin düşük fiyatla alınmasına bağlı teknik yetersizlikler.

7- Arazi uygulamalarındaki yanlış örneklemeler ve laboratuvar çalışmaları ile yapılan hatalar.

8- Zemin etüt raporlarının gereksiz konu başlıkları ve bilgiler ile şişirilmiş hale getirilmeleri vb.

Yetersiz araştırma derinliği için bir örnek vermek gerekirse, Doğu Karadeniz Bölgesinde 18-20m su derinliğindeki dolgu alanlarında yapılan sondaj derinlikleri 20 -30m yi geçmezken, Japonya’da aynı su derinliğinde yapılan araştırma sondajlarının derinliği 400m’nin üzerine çıkabilmektedir.

Çok basit bir mantık yürütürsek, ya Japonların aklı yok veya paralar çok.

Aslını ararsanız Japonların akılları çok, ancak boşuna harcayacak paraları yok!

Çünkü derin sondaj yaparak deniz dolgusu ve onun üzerindeki üst yapının zaman içerisindeki farklı oturması ile ilgili hayati öneme sahip bilgiye ulaşıyorlar.

Başka deyişle, deniz dolgusu sahalarında zaman içerisinde gelişen oturmalar, çökme ve kaymalar üst yapı için her zaman bir tehdit unsuru olmuştur.

Proje fiyatı ve zaman süresi ile ilgili bir diğer başka örnek:

Zemin etüdü için özel firmaların vermiş olduğu fiyat, üniversitelerin vermiş olduğu fiyattan 10 kat daha düşük olabiliyor.

Bununla birlikte etüt zamanı çok daha kısa ve sonuç işverenin tam istediği gibi oluyor.

O zaman şu soru akla geliyor.

Niteliksiz zemin raporlarının hazırlanmasının ana nedeni veya nedenleri nelerdir?

Bu günkü yükseköğrenim politikasının yanlışlığı ve niteliksiz mühendislerin piyasaya girmesi mi?

Yoksa iş bulamayan, çok küçük ücretle ısmarlama rapor yazmak zorunda kalan genç mühendisler mi?

Veya rekabet gücü olmayan firmaların ve mühendislerin işveren tarafından istismar edilmesi mi?

Sebep ne olursa olsun günümüzde zemin etüt raporları ciddi bir kontrolden geçmemekte, sadece formalitenin tamamlanmasında kullanılan bir araç olarak kalmaktadır.

Sorunun çözümünde hem zemin etüt raporunu hazırlayan hem de raporu kullanan kişi veya kurumlar karşılıklı ciddi sorumluluklar yüklenmek zorundadırlar.

Bu nedenle ilgili kamu kuruluşları ve belediyelerin bünyelerinde zemin etüt raporlarını kontrol edebilecek etkin ve yetkin mühendisler istihdam etmeleri kaçınılmazdır.

Ülkemizde zemin etütleri ilgili yasa ve yönetmeliklerin istismar edilmesi, bunun sonucunda oluşan olumsuzluklardan ve kaynak kaybından kimsenin sorumlu tutulmaması, doğal afetler için çıkarılan yasaları da amaçsız ve geçersiz kılmaktadır.  

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR