Misafirpervelik ve Aziz Yıldırım

Her zaman söylediğim bir iddiamı bugün de yineleyeceğim; Güzel ülkemin cumhuriyet döneminde iki büyük Anadolu Devrimi vardır. Bunlardan biri Karadeniz Teknik Üniversitesi, diğeri ise Trabzonspor’dur. Çünkü her ikisi de İstanbul Merkezli Beyliklere karşı bir direniş, bir var oluş mücadelesinin ürünüdür. Bundan dolayı da bu her iki devrim Anadolu’da ağabey itibarı görmüştür ve görecektir.

Bugün Trabzonspor’umuz tarihinin belki de en büyük onur mücadelesini vermektedir. Şahsen son maçtaki son düdük çalınıncaya kadar şampiyonluk ümidimi sürdürmek konusunda ısrarlıyım. Ama artık rakibimizin Fenerbahçe’den çok Aziz YILDIRIM olduğunu uçan kuşlar da bilmektedir. Hal böyle iken bendeniz de içimde dert olan bir iki noktaya değinmek istedim.

Trabzonspor’umuzu büyük yapan unsurlardan biri de şüphesiz mütevazi kimliğimizdir. Mütevazi kimliğimiz misafirperverliğimizle buluştuğunda tadına doyum olmaz bir hal alıyoruz. Ama bu halimizi ne yazık ki moralimiz yerinde olduğu zaman takınıyoruz. Yani her şey yolunda giderken moraller yüksek oluyor, moraller yüksek olduğu zaman misafirperverliğimiz de artıyor. Tıpkı kentimizde devlet eli ile Aziz YILDIRIM onuruna devlet konutunda yemek daveti verilmesi gibi.

Geçen yıl bir ramazan akşamı Fenerbahçe başkanı Aziz YILDIRIM ve yardımcılarına Trabzon Valisi Dr. Recep KIZILCIK devlet konutunda bir iftar yemeği vermiş idi. Bu yemek davetine kamuoyu nasıl bakmıştı hatırlamıyorum üstelik çok da umurumda değil. Ama bu yemek ile ilgili şahsi fikrimi yakın çevrem ile paylaşıp eleştirdiğimde bana bunun bir misafirperverlik örneği olduğu söylenmiş idi. İyi de, yarın Çemişgezekspor’ da bir vesile ile Trabzon’a geldiğinde onun da kulüp başkanı aynı şekilde ağırlanacak mıydı?  Ya da şimdiye kadar kentimizde ağırladığımız yiğit Anadolu Takımları’ ndan kaç tanesinin başkanlarına devlet konutunda yemek daveti verilmişti? Evet mülki amirler çok sık olmasa da spor kulüplerine yemek verir ama bu genel bir davet havasında geçer ve ortak bir mekan ev sahipliği yapar.

Hassas bir mücadelede valimizin rakip bir kulübün başkanı ve iki yöneticisini  konutunda özel bir yemeğe davet etmesi alışık olduğumuz bir davranış değildi. Vali Dr. Recep KIZILCIK’ın bu davetinde Fenerbahçeliliğinin etkisi var mıydı bilemiyoruz  ama böyle bir davetin kapalı kapılar arkasında bir Fenerbahçe Yemeği olmasının hiç de gereği yoktu. Ya da ayrıca Fenerbahçe Stadı’nda konuk kimliğimizle ev sahibi takımın teknik direktörünün ayağına kadar gidip ona başarılar dileme nezaketinin gereği var mıydı?  Böyle ve benzeri jestlerin karşılığı ne yazık ki Aziz YILDIRIM tarafından Başkanımız Sadri ŞENER’in şeref tribününde yalnız bırakılması olmuştur.

Nedense Fenerbahçe’yi ve başkanlarını gözümüzde büyütmekteyiz. İşte böyle böyle gözümüzde büyüttüğümüz Aziz YILDIRIM gözümüzün içine baka baka her türlü ayak oyununa girmiştir ve girecektir. Utanma ve onur duyusunu şampiyonluk yolunda  feda edecek kadar da gözünü karartmıştır. Onun bu her yol mubah anlayışından destek alan teknik direktörü ve futbolcuları da süslü cümlelerle her türlü ukalalığı yapmaktadır.

Dünkü İstanbul Maçı’nda taraftarlarımızın Aziz YILDIRIM’ın aleyhine yaptığı tezahüratlara ben de evimden katıldım. Beddualarım sonumuz ne olursa olsun ligin süresi ile de sınırlı olmayacaktır. Ayrıca Aziz YILDIRIM’ın bundan sonra her ne sebeple olursa olsun olası Trabzon Seyahatleri’ nde yalnız bırakılarak itibarsızlaştırılması da en büyük temennim olarak içimde durmaktadır.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR