Prof.Dr. Osman Bektaş

Prof.Dr. Osman Bektaş

Hes ler refah unsuru olmalı

Her yıl 5 milyar dolar enerji yatırımı yapılmasının gerekli olduğu Türkiye'de, yılda 9 milyar dolar tutarında enerji üretecek su denize akıyorsa HES’ ler kaçınılmaz bir gerçektir.

Öte yandan HES’ lerin işletme maliyetlerinin düşük olmasına karşın kuruluş maliyetlerinin yüksek olması ve yatırılan paranın en kısa zamanda geriye döndürme arzusu yanı sıra yasal boşluklar, doğanın insafsızca sömürülmesine neden olmaktadır.

Yeni uygulamaya girecek olan“Havza Koruma Eylem Planlarının’ başarılı olması sağlıklı ve sürdürülebilir HES politikalarının oluşmasının temel unsurudur.

Türkiye nin Akarsu Havzaları

İnsanoğlu geçmişten günümüze kadar sürekli olarak daha rahat ve daha refah bir yaşam sürdürmenin çabası içerisindedir.

Bu nasıl gerçekleşiyor?

Ya çok çalışıyor ve üretiyor. Doğru olan da budur.

Veya sömürüyor! Yanlış olanda budur.

Kimi sömürüyor?

Kendinden olan insanı veya yaşadığı doğa’yı

Ancak insanlık tarihine veya daha geçmişi aydınlatan ‘Tarihsel Jeolojiye’ baktığımızda sömürülen insan da doğa da bir şekilde intikamını alıyor.

Kimden?

Bu günkü veya gelecek nesilden. Tıpkı yıllarca süren kan davası gibi.

Türkiye sürekli artan nüfusuna daha çağdaş bir yaşam sunabilmesi için daha fazla üretmesi gerekmektedir.

Üretim için ise enerji gerekir.

Oysa bu günkü durumda Türkiye enerji açığı olan bir ülkedir.

Enerji açığını kısmen de olsa kapatmanın bir yolu temiz ve yenilebilen enerji olan su enerjisini kullanmaktır.

Su kaynakları açısından zengin olmayan ülkemiz de coğrafik olarak farklı özellikte 25 büyük akarsu havza’sı vardır

Topoğrafya ve iklim koşulları dikkate alındığında bu havzalardan Doğu Karadeniz Havzası hidroelektrik santralleri (HES) için en uygun bölgelerden biri olduğu sonucuna varılır.

2003 yılında Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi esaslarını dikkate almadan hazırlanan ve uygulamaya konulan Su Kullanma Hakkı yasa ve yönetmelikleri bu gün yaşanan HES kavgasının ana nedenidir.

 Başka deyişle HES lerin plan ve programlanmasında gelecekteki Küresel İklim Değişikliğine bağlı olarak akarsuların taşıdıkları su miktarının azalması ön görüsünün yeterince dikkate alınmaması yanı sıra doğayı koruyucu etkin yasaların oluşturulamaması ve uygulamaya konulamaması HES kavgasının ana nedenidir.

HES’ler kuruluş maliyeti yüksek işletme maliyeti düşük olan tesislerdir.

Yatırımcının temel felsefesi yatırdığı paranın mislisini en kısa zamanda geri alabilmektir.

Bu amaç doğrultusunda doğayı sömürmek, etkin olmayan çevre koruma yasalarını ihlal etmek yatırımcı için zorunlu bir yöntemdir.

Ancak 2011 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün uygulamaya koyduğu “Havza Koruma Eylem Planları’ ve doğanın doğal koruyucusu olan vatandaşların sağduyulu tepkileri doğa sömürü düzenin en önemli engelleridir.

HES ler bu ülkenin ekonomisine ve enerji ihtiyacına katkı sağlayan en önemli vazgeçilmez unsurlarıdır.

Ancak, doğaya, doğal yaşama ve insana saygılı gerçekçi HES politikaları sürekli ve etkili olabilir.

Bu strateji aynı zamanda vatandaş ile yatırımcı veya devlet arasındaki HES sorunun çözümünde kilit rol oynar.

obektas@ktu.edu.tr

15.5.2012

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR