Kadir Can

Kadir Can

Evet, ihanet var!

Evet, Trabzonspor’a karşı ihanet-ler-  söz konusu!

Her kesimden apaçık bir ihanetle karşı kaşıya Trabzonspor.

En büyük ihanet;

Trabzonspor ‘a bağlı kalmak yerine kişilere bağlı kalmaktır.

Sandıkta, bağlı kaldığınız kişi ve guruplara göre oy kullanmaktır.

Trabzonspor adını kullanarak kişisel menfaatler sağlamaktır.

İnsanların Trabzonspor sevgisi üzerinden plan yapmaktır.

Seçim kazanmak adına yapamayacağınız işleri vaat etmektir.

Ve bu sözlerin yerine gelmeyeceğini bile bile bu insanlara oy vermektir.

Trabzonspor adına yola çıktığınız arkadaşlarınızı ilk günden saf dışı bırakmaktır.

Hizmet etmiş insanları mahkeme kapılarında süründürmektir.

Ve o insanları daha ilk haftadan, tesisleri meyhaneye çevirdiler, diyerek toplum karşısında küçük düşürme çabalarıdır.

Tek adamlık rolüne bürünmeye çalışmaktır.

Seçim öncesi öze dönüş sinyalleri verip sonra “dünya yıldızları !” peşinde koşmaktır.

Geçmiş yönetimi, Trabzonspor’u maddi anlamda uçuruma ittiler, diye suçlayıp çok daha fazla borç altına sokmaktır.

Göreve gelindiğinde teknik anlamda umut veren çarkı sil baştan bir hayal uğruna yıkmaktır.

Ki, bu hayal öze dönüşe tamamen aykırı bir hayaldir.

Yapılan yerli oyuncular transferlerinde hocamızın bilgisi dâhilinde gerçekleşiyor demek ve insanları kandırmaktır.

İnsanlara daha ilk günden güven vermemek ve seyircinin maça gelmemesini Pasolig’e bağlamaktır.

Yapılan transferleri bir plan ve program dâhilinde yapmamak kulübü borç batağına sürüklemektir.

Bu transferleri hocanın tehditlerinden sonra yapmaktır.

Kulübü iflas etmiş tüccar mantığıyla yönetmektir.

Camiayı siyasetin kucağına itmektir.

Yargıtay’ın vereceği kararı geciktirmek için bile bile eksik belge göndermektir.

İnsanlara boş hayaller satmaktır.

Arkadaşım dediğin hocayla sürekli olarak farklı düşünüp farklı icraatlar yapmaktır.

Kafasının arkasında tilkiler dolaşmaktır.

 1461 takımı küme düşerken kolunu kıpırdatmamaktır. 

Asıl ihanet ise, böyle bir anlayışın bazılarınca hala desteklenmesi ve umut bağlanmasıdır.

***

Evet, gerçekten çok büyük bir ihanet var!

Hocamızın kariyerine ve kişiliğine bir lafımız yok ancak geliş şekli büyük bir ihanettir her şeyden önce.

Vahit Hocadan önceki 3 hocamızın da başkan ve yönetim tarafından altının oyulmasının adıdır, ihanet.

Bu takımla sözleşmesi bugün de hala devam eden bir hocası varken Vahit hocanın bu durumu vicdanen ve mantıken sindirmiş olmasıdır, ihanet.

Göreve geldiği ilk günden,  giderim, diye tehditler savunmasıdır.

Ve bunu başkana yakın bazılarının, hocanın taktiği diye söylemleri, ihanet ötesi bir durumdur.

Almanya’da oynanan hazırlık maçlarından sonra bir takım yerli oyuncuları toplumun önüne atılmasının adıdır ihanet.

Hoca,  tüm bunları yapmaktan hiç çekinmedi, onların mesleki kariyerlerine ve kişiliklerine hiç saygı göstermedi.

Vahit hocanın, ısrarla istediği Cezayirli oyuncuların, gönderdiklerinden ne üstün tarafları vardı acaba?

TFF’nin, yabancı oyuncu sınırlaması getirdiği Türk futbolunda, bu kalitede yabancı transferi yapmak ihanetten bile fazlası değil midir?

***

Karabük maçından sonra da benzer senaryo yaşandı.

Başarısızlığın faturası hoca tarafından yine oyunculara kesildi.

Üstelik transferlerine hayır demediği oyunculara.

Bu oyuncuların sakat olduğunu bile bile sesini çıkarmadı.

Asıl ihanet bu değil midir?

***

Vahit hocam, kimseyi ihanet ediyorlar diye suçlamayın.

Ortada bir ihanet var ve siz de bu ihanete ortaksınız.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR