Ahmet Külekçi

Ahmet Külekçi

Toprak aldı mı geri vermiyor!

Ne siyaset.

Ne ekonomi…

Ne spor…

Ne de ülke ve dünya gündemi.

Hayatın gerçeklerini paylaşmak istedim bu sefer sizlerle.

Çünkü o gerçeklerden kaçış yok.

Hepimizin kendini sorgulaması adına bu yazıyı iyi okumanızı ve sevenlerinizle paylaşmanızı rica ediyorum.

Antalya'da, mide kanseri sonucu yaşamını yitiren, 33 yaşındaki uzman doktor Fatma Serçin Kayı'nın Facebook'taki paylaşımını çoğunuz okudu sanırım.

Okumayanlar için ben de köşemden paylaşayım:

*****
"Yanınızdaki kişiye değer verin. Kırmayın onu. 

Durup- durup sevdiğinizi söyleyin. Özel hissettirin. 


En ufak bir şeyde bitti demeyin, ağlatmayın, üzmeyin. 

Neden mi. Çünkü ölümün saati yok. 

Belki son sarılmanızdır, belki son görüşünüzdür. Belki saatler sonra ona değil de artık toprağına dokunacaksınız. O değil de toprağını öpeceksiniz. 

Belki ettiğiniz kavgalara bile pişman olacaksınız. 

Keşke yanımda olsa da sarılsam diyeceksiniz. Sevdiklerinizin değerini kaybettikten sonra değil, şu an bilin. Toprak aldığında geri vermez, çünkü ölümün saati yok"

***

Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun genç yaşta aramızdan ayrıldı.

Yüzlerce-binlerce kişi ne yazık ki bu illet hastalık yüzünden yaşamını kaybetti.

Benim de ailemden-arkadaş çevremden kayıplarım var.

Doktor Fatma Serçin’in paylaşımı üzerine ne söylesek ne yazsak boş.

Gidenler geri gelmiyor. Acılar dinmiyor, gözyaşları akmaya devam ediyor.

Hayat bazen o kadar acımasız o kadar sürprizlere gebe ki…

Su gibi akan ömürde son pişmanlıklar fayda etmiyor…

Allah aşkına şu üç-günlük dünyada neyi paylaşamıyoruz…

Zorumuz nedir?

Bu kadar hasetlik-fesatlık-kin-dedikodu da neyin nesi?

Hangi ara bu kadar öfke dolduk?

Hangi ara bu kadar sevimsiz-hoşgörüden uzak-çekilmez bir hal aldık.

Sabahları insanlar bir-birine günaydın bile demiyor…

Akşamları “bir çay içelim” diyeceğimiz dost bulamıyoruz.

Güven yok-huzur yok…

Bir-birimize şüphe ile bakar olduk.

Ortalık sapık-şerefsiz-tacizci doldu.

Çocuklarımız-gençlerimiz akıl-almaz tehdit altında.

Onları ahlak ve maneviyattan uzaklaştırdık.

Sosyal medya tuzakları bile ağlarını örmüş.

Boşlukta-bunalımda ve isyanlarda olan gençliği kaybediyoruz.

Sevgi yok, saygı yok, paylaşım yok, dayanışma ve kaynaşma yok…

Karamsar tablo çizdiğimi sanmayın.

Gerçekleri yazıyorum.

Bakın etrafınıza şöyle bir hayatınızda kaç tane her şeyinizi paylaşacağınız sırdaş-candaş-yoldaş dostlar var…

Menfaatler-çıkar-maddiyat-kazanma hırsı ve egosu insanları çılgın hale soktu.

Makam hırsı-şan ve şöhret yüzünden İNSANLIĞINI kaybedenler var.

Sorsan onlara hepsi melek ama…

Ya siz ŞEYTAN bile olmazsınız. Çünkü sizle ŞEYTANI bile uğraşmaz.

Değerli okurlarım toprak aldı mı geri vermiyor.

Parandan-havanda kurtarmıyor.

Ne kadar çakal olursan ol…

Ölümlü dünya?

Allah aşkına insan olarak geldiğimiz şu dünyadan İNSAN gibi ayrılalım.

Hayat güzel…

Şiirler-türküler-şarkılar başka güzel…

Gelin hayatı barış içinde kardeşçe-dostça- yaşayalım.

Merhameti ve vicdanı elden bırakmayalım.

Rahmetli doktor kardeşimizin de dediği gibi ÖLMÜNÜN SAATİ yok…

Hadi hepinize HAYIRLI ÖMÜRLER…

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.