Trabzon’da Gazze için yürüdüler!

Trabzon’da Gazze’ye destek amacıyla yürüyüş düzenlendi.
Trabzon’da Gazze için yürüdüler!

Trabzon’da Gazze’ye destek amacıyla “Gazze Yanarken Son Umudumuz Gazze’ye Yürüyüş” etkinliği düzenlendi.

AK Parti Trabzon Milletvekili Adil Karaismailoğlu, AK Parti Trabzon İl Başkanı Dr. Sezgin Mumcu, AK Parti Ortahisar İlçe Başkanı Dr. Seyit Hisoğlu ve çok sayıda vatandaşın katılımı ile düzenlendi.

Zağnos Köprüsü’nde bir araya gelen vatandaşlar, sloganlar ve pankartlarla Gazze’de yaşanan saldırılara tepki gösterdi. Yürüyüş, Zağnos Köprüsü’nden başlayarak Meydan Parkı’na kadar devam etti.

yuru3

Yürüyüş sonunda Meydan’da açıklama yapan Avukat Miraç Arslantürk, şu ifadeleri kullandı:

“Kudüs, Hz. Ömer’in ahidnamesiyle asırlardır İslam idaresinde huzur ve adaletin teminatı olmuştur. Emevî, Abbâsî, Selçuklu ve Memlük idareleri bu emanı titizlikle korumuş; Selahaddin Eyyûbî Haçlı zulmünü söküp atarak şehri yeniden barış yurduna çevirmiştir. Osmanlı tahtında Yavuz Sultan Selim’in himayesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın imar hamleleri ve Sultan II. Abdülhamid Han’ın dirayetiyle Kudüs; bütün inançlara güven, bütün insanlığa huzur sunan bir merkez olmuştur.

Tarihe not düşülecek bir husus olmak üzere bu günlerde Kudüs Rum Ortodoks Kilisesi Patriği’nin Kudüs’teki Hristiyan mirasının korunması için Türkiye’den destek istemek üzere ziyaretinde Cumhurbaşkanımıza Hz. Ömerin emannamesini hediye etmesi bizlere sorumluluğumuzu dünyanın bizleri beklediğini hatırlattı. Bu tarihî süreklilik, Kudüs’ün hiçbir hezeyanın, hiçbir zorbanın tekeline giremeyecek kadar büyük bir insanlık emaneti olduğunu kanıtlar.

yuru2

Bunun üzerine ödlek işgalci İsrail Başbakanı Netanyahu, “Burası bizim şehrimiz; bir daha bölünmeyecek” diyerek zorbaca bir mülkiyet iddiasında bulunuyor. Oysa UNESCO’nun “Dünya Mirası” listesinde yer alan Kudüs, hukukî ve ahlaki bakımdan uluslararası toplumun ortak sorumluluğundadır. Netanyahu’nun beyanı, tarihin ve hukukun süzgecinde bir hezeyandan başka bir şey değildir; çünkü Kudüs’ü gerçek anlamda sahiplenenler, şehri yüzyıllar boyu barış içinde yönetenlerdir, çocukları katledenler değil. 

Gazze’de iki yıldır süren kıyım, bu barbar zihniyetin en çıplak tezahürüdür. İsrailin inşa ettiği Utanç duvarıyla açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze’nin yüzde doksanı artık harabedir; hastaneler, okullar ve ibadethaneler bilinçli olarak yıkılmış, su ve enerji hatları kesilerek açlık bir silaha dönüştürülmüştür. Çocuklar, kadınlar, gazeteciler ve sağlık çalışanları özellikle hedef alınmakta; failler bunu alaycı bir dille “acı çekmesinler” gerekçesiyle anlatacak kadar insanlıktan çıkmaktadır. Bu tablo, hiçbir hukuk normuyla tanımlanamayacak, hiçbir ahlaki kavramla izah edilemeyecek ölçekte aşağılık bir barbarlıktır.

yuru1

Uluslararası ceza hukuku, bu fiilleri açıkça “soykırım” olarak tarif ederken, Birleşmiş Milletler ve diğer kurumlar ağır suskunluklarıyla artık sadece suç ortağı değil, bizzat suçun faili konumundadırlar. Zira zulme şahit olup harekete geçmeyen her devlet, her kurum ve her birey, mazlumun kanını akıtan kurşuna ortaklık eder. Bugün Gazze’de akan kan, yarın sessiz kalanların kapısına dayandığında iş işten geçmiş olacaktır. Bu nedenle uluslararası toplumu, İsrail’in savaş suçlarını soruşturmakla yetinmeyip, failleri derhâl tutuklamaya ve yargılamaya davet ediyoruz.

Biz Trabzon Özgür Aksa Platformu olarak diyoruz ki: Kudüs ve Gazze yalnız değildir! Kudüs, Hz. Ömer’in emanını taşıyan, Selahaddin’in adaletini hatırlatan, Kanuni’nin ihyasını ve Abdülhamid Han’ın vakur direnişini yâd edenlerin şehridir. Gazze’de direnen kardeşlerimiz, insanlığın onur mücadelesinin ön safında, ümmetin yüz akı olarak durmaktadır. Onların direnişi, yalnızca askeri bir savunma değil; merhametin, adaletin ve insanlık vicdanının çığlığıdır. Bu çığlığa karşılık vermek, artık vicdanî bir tercih değil, hukukî ve tarihî bir vecibedir. İsrail’i yaşatan ekonomik damarlar kesilmedikçe haksızlık sona ermeyecektir. Biz, işgale destek veren markalara, bankalara, limanlara ve koridorlara karşı tam boykot çağrısı yapıyoruz. 

yuru4

İsrail terör örgütünde görev yaptığı bilinen kişilerin Türkiye’ye hiçbir engelle karşılaşmadan giriş-çıkış yapması, kabul edilemez bu durum bir istihbarat ve güvenlik riski oluşturmaktadır. Bu kişilerin tespit edilerek soykırım suçunun failleri olarak ve ülkemiz için insanlık için milli güvenlik sorunu olarak da görülüp yargılanmalıdır. Savcıları vazifelerini yapmaya çağırıyoruz. Bu kişiler, izin almaksızın İsrail terör örgütüne katıldıkları için vatandaşlıktan çıkarılmalıdır.

İdarenin kanunları uygulayarak bu kişilerin vatandaşlıkta çıkarılmaları sürecini başlatmaya çağırıyor, vazifesini yapmayan herkesin soykırım suçunun ortağı değil bizzat faili olduğunu tarihin yazacağını hatırlatıyoruz. Soykırım suçunun faili Siyonistler tüm dünya için güvenlik sorunu olup bulundukları yerde behemehal tutuklanıp yargılanmalıdır. Açlığın bir silah kullanıldığı Gazze’deki katliam ve işgal devam ettiği süre boyunca Kara, deniz ve hava yollarındaki ulaşım dahil bütün diplomatik ve ticari ilişkiler, insanlık suçu sona erene kadar askıya alınmalıdır. 

Bugün denizlerde 47 ülkeden vicdan gemileri Global Sumud Filosu adıyla İsrailin sabotajlarına rağmen Gazze’ye ilerliyor. Bu filo, açlığın silah, sessizliğin suç hâline geldiği çağımızda insanlığın onur sancağıdır. Gemilerin yolu kesilmesin, güvenliği sağlansın; çünkü onların rotası, yalnızca Akdeniz’i değil, insanlığın istikbalini aydınlatmaktadır. Biz karadan dualarımızla Sumud’umuzu selamlarken, yetkilileri gemileri korumaya, halkımızı da boykot ve dua kalkanıyla safları sıklaştırmaya davet ediyoruz.

gazze2

Ey uluslararası kurumlar, ey güç sahipleri! Netanyahu ve çetesi, hukuku çiğnerken “güçsüz” olduğunuzu değil, “cesaretsiz” olduğunuzu test etmektedir. Kudüs’ü ve Gazze’yi koruyacak irade, masumları kurtaracak kararlılık sizin imzanızdadır. İnsanın en yüce değeri olan yaşam hakkını savunmak için artık karar anıdır. Sessiz kalırsanız, tarih sizi mazlumun değil, zalimin safında kaydeder.

Ey Müslümanlar! Bugün Netanyahu ve şürekâsının pervasızlığı sadece zalimliğin değil, bizim kendi içimizdeki halimizin de aynasıdır. Çağlar boyu zaferlerin sahibi olan ümmet, bugün çaresizliğini düşmanının gücünden değil, kendi içindeki dağınıklıktan ve imanının özünü yitirmiş psikolojisinden kaynaklı hissetmektedir. Birlik ruhunu kaybeden ümmet, mazideki ihtişamını unutmuş, kendi kalbine yabancılaşmıştır. Oysa yiğit düştüğü yerden kalkar! Ümmeti yeniden ayağa kaldıracak olan ne tanktır, ne top, ne de süslü sloganlardır; asıl güç imanına sımsıkı sarılan yüreklerdedir.

Taş yerinden ağırdır! Nice kez atılmış ve nice kez isabet etmiş o taş, yeniden imanla fırlatıldığında zalimin saraylarını titretir. Eğer bizler kendi kalbimize döner, kardeşçe kenetlenir, imanımızın özüne yeniden sarılırsak; zillet değil izzet, mağlubiyet değil diriliş bizim kaderimiz olacaktır. Unutmayın! Kudüs’ün anahtarı, Gazze’nin direnci, ümmetin yeniden uyanışı; önce kendi kalplerimizdeki iman ateşini yeniden yakmamıza bağlı. 

Ey zalim İsrail! Bil ki zulümle abat olunmaz. Kudüs, insanlığın ve ümmetin kalbidir; o kalbi söküp alamayacaksınız. Bizler tarih, hukuk ve vicdan adına ilan ediyoruz: Zulme ortak olan herkes mahkûm olacak; Hz. Ömerin bu emanının gereğini yapanlar, barışı inşa edenler ise insanlığın şeref sayfalarına yazılacaktır. Kudüs’ün anahtarı adalet, Gazze’nin hâkimi onur olacaktır. Bu uğurda susmayacak, unutmayacak, unutturmayacağız!

Zalime öfkeyle boykotla kalın.”

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir