Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin İYİ Parti’li meclis üyesi Davut Çakıroğlu, 18 Mart mesajı yayınladı.

Çakıroğlu mesajında tabelalarda T.C ibaresinin kaldırılması ve andımız tartışmalarına da gönderme yaptı.

Çakıroğlu’nun mesajı şu şekilde:

Çanakkale...

Türk tarihi sayısız zaferlerle doludur.

Kimi zaferlerle çağ açıp çağ kapatan bu asil millet, kimi zaferlerle de dünyaya yön vermiştir.

Bu zaferlerden biri de; 18 Mart 1915'tir. Çanakkale zaferi; 3 Kasım 1914 -18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden seri deniz savaşlarıyla, Gelibolu yarımadasında 25 Nisan 1915-8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları bütünüdür esasen.

Bir tek güne sığdırıldığı halde yüzyıllara hükmeden zaferlere ancak Türk Harp tarihlerinde rastlanabilir. İşte 18 MART Zaferi de yüzlerce yıldan beri Türk tarihinde gördüğümüz, MALAZGİRT, OTLUKBELİ, NİĞBOLU, MOHAÇ, KOSOVA-RİDANİYE, ÇALDIRAN, PREVEZE ve nihayet DUMLUPINAR gibi meydan savaşlarında kazanılan Türk zaferlerinden birisidir ve bu zaferin kazanılması 20. yüzyılın tüm siyasal olaylarına yön vermiştir.

Anafartalar grup komutanı Albay Mustafa Kemal Atatürk'ün, Çanakkale'de taarruz emrini “Bu öyle alelade bir taarruz değil, herkesin başarılı olmak veya ölmek azmiyle harekete hazır olduğu taarruzdur. Size ben taarruz emretmiyorum,ölmeyi emrediyorum.” diyerek verdiği bir neslin bakiyesi milletiz..

O gün Çanakkale'de savaşanlar dönmeyi hiç düşünmediler. Bu vatanı evlatlarına bırakabilmek için canlarını gözlerini bile kırpmadan verdiler.

18 Martta Çanakkale'yi denizden geçme umutları tükenen İtilaf Devletleri Çanakkale'yi karadan geçmek için topyekün kara taarruzlarına başladılar.

Bu milletin bedenini her yerde devletine siper edeceğini anlamaları uzun sürmedi ve kara savaşlarında da bozguna uğradılar. Çanakkale'nin kara savaşlarında kazanılan zafer ise Osmanlı İmparatorluğu'nun 30 EKİM 1918 Mondros ateşkesine kadar ayakta kalmasını sağlayan ve Birinci Dünya Savaşı'nın en az iki yıl daha uzamasına neden olarak dünya tarihini etkileyen İkinci raundunu teşkil etmiştir.

Bugünden bakıp, bir gün olarak hatırlayıp tarihe mal edilecek savaşlar, zaferler değil, olmamalı da o günler.Ders alınırsa tarih tarihtir. İzafiyet teorisi bilmenize, empati yapmanıza bile gerek yok. Bu asil milletin şanlı tarihini anlamak için ruh gerekir.

Şayet sizde o ruh varsa bir kelime, bir rakam size " hangi milletin bakiyesi olduğunuzu ve bu bayrakları bayrak yapmak için dökülen kanları, toprakları vatan yapmak için verilen canları" hatırlatır.

Bugün "Ne Mutlu Türküm Diyene" demekten imtina etmek için Andımızı yasaklama savaşı veren " güya millilere" ya da Türkiye Cumhuriyeti ibaresini tabelalardan silip yöresel ağızlarla tabela süsleyen " sözde millilere" oturup tarih anlatsak ne olur!

Yaşamadıktan, hissetmedikten sonra.. Ne anlatsak boş.

Şimdi çıkar bizden milli, bizden vatan sever gibi bu kutlu zafer günlerini anarlar..

Oysa o günleri bu güne taşıyan mısralara bakıp, o ruhu hissetmeliler.

"Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.."

diyen şairin mısralarını anlamayan,

"Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem; tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana. YİNE BİR ŞEY YAPABİLDİM DİYEMEM HÂTIRANA…"

diyen şairi dinlemeyen..

"Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber, sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber"

"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda."

Diyen şairi duyamayan insanlara bir gün değil bin yıl tarih anlatsan boş..

Ama bu aziz vatanı bize vatan yapanlar bilsin ki emanetleri ülkenin üstünde tüten son ocak sönmedikçe canımız pahasına korunacak, sahiplenilecektir.

Bu günleri bizlere gurur abidesi olarak bırakan Şahadet Erlerinin Ruhu Şadolsun..

Hala uğrunda ölen evlatları olan bu aziz Vatanın birliği, bütünlüğü baki olsun.

Bu dileklerle, yaşanılan tarihin hakkıyla anlaşılmasını umuyorum ve diliyorum..