BU HASTANE İNSANLARI YOLDA BIRAKIYOR!
Asırlık Yavuz Selim Kemik Hastalıkları ve Rehabilitasyon Hastanesi’ni gösteren tabelaya kim çuval geçirdi?.. Yanlış okumadınız, birileri çözümü tam olarak bu şekilde buldu.
Hastane gün sayıyor. Bütün bölgeye uzun yıllardır hizmet veren, yüzbinlerce hastayı sağlığına kavuşturan, yüzlerce doktor yetiştiren bu kurum, Akyazı’daki yeni Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla buraya nakledilecek. Elbette şehrin kısmen dışına taşınacak olan hastanenin personelinin aktarılması, ekipmanların yenilenmesi, dolmuş ve otobüs duraklarının durumu, mevcut binanın neye dönüştürüleceği gibi konu başlıkları kafaları yoruyor.
Bugünkü kurumun tarihi 1900’lü yıllara uzanıyor. O dönemde zengin bir vatandaş, hastanenin bulunduğu yerde akrep zehirlenmesinden hayatını kaybeden çocukların anısına bir çocuk hastanesi yaptırmış. Daha sonra hastane, kemik hastanesine dönüştürülmüş. Tarihçesinin anlatıldığı internet sayfasında daha çarpıcı bilgiler de var.
Ancak taşınma hazırlığındaki hastaneye bugünlerde ulaşmak en büyük dert. Sıra ve randevu almaktan çok daha zor olan, araçla hastaneye gidebilmek. Konumu itibarıyla hastaneye yürümek neredeyse imkânsız. Zaten kemik, mafsal veya kas sorunu olan birinin buraya yürümesi mümkün değil.
-Açık Mı, Kapalı Mı?-
Dolmuşlara ve belediye otobüslerine ulaşabilenler kurtuluyor; ulaşamayanlar ya da kendi araçlarıyla gitmek isteyenler ise yolu bulamıyor. Kanuni–Boztepe ayrımında tuhaf, çelişkili, açık–kapalı tabelalar var. Okurken bile kafanızın karıştığını görür gibiyiz. Bir de buraya yolunuz düşse?..
Tabelalar aynen şöyle: Hem “hastane” yazıyor hem de “yol kapalı”. Her iki tabelayla kafası karışan insanlar —özellikle başka şehirlerden ve ilçelerden gelenler— inşaat hâlindeki yoldan yukarı doğru yaklaşık 400 metre çıkıp dev şantiyeyi görünce geri dönüyor. Ardından yeniden yol aramaya başlıyorlar. Kanuni–Yenicuma yolunu bulmakta da ayrıca zorlanıyorlar.
Bir de hafta içi burada pazaryeri kurulması işleri iyice karıştırıyor. Sonunda, insanları düşünen biri ya da birileri yön tabelasına çuval geçirmiş. Fakat sonuç değişmiyor: Hastaneye yukarıdan ulaşmak kolay değil; aşağıdan gelenler ise yollarını kaybediyor.
Şehir Hastanesi’nin açılmasına en az 5 ay var.
Ya bu tabelaları düzeltin ya da yolu kapatın. Kapalı yolda cami ve ortaokuldan başka bir şey yok. Hastaneye ulaşmaya çalışan araçları buraya yönlendiren tabelalardan başlamak gerekiyor.
***
TRABZON SEMALARINDA CHEMTRAILS ENDİŞESİ
Pastırma sıcakları mı; püskürtme sıcakları mı!.. “Chemtrails” tedirginliği tüm gökyüzünü sardı. Doğu Karadeniz semalarında gizem dolu uçuşlar dikkat çekiyor. Neredeyse sokakta bundan başka bir şey konuşulmuyor!
Uçaklar… Uçaklar… Bazıları çakışacak gibi, bazıları X çizerek(!) uçuyor. Tüm bunlar neyin habercisi? Hepsi doğal mı?
Ulaştırma Bakanlığı bu konuda uzun bir açıklama yapmıştı: “Sadece tarifeli uçakların alçak basınçta sıcak gaz püskürtmesiyle havadaki soğuk havanın birleşmesinden oluşan görüntü.” AA eliyle buna benzer açıklamalar da servis edilmişti.
Biz bir süredir gökyüzünü izliyoruz. Zaten eskisi kadar yağmur da yağmadığı için hava genellikle açık; Trabzon genelinde gökyüzü mavi. Peki durum normal mi?
-Cevap Bekleyen Sorular-
Eskiden bu kadar uçak geçmez, çakışmaz, belli belirsiz şekiller çizmez ve böyle dumanlar oluşmazdı. Yaklaşık 1,5 aydır takip ederek bizzat fotoğrafladığımız Trabzon semaları, tüm resmi açıklamalara rağmen sokakta tedirginlik uyandırıyor ve bu endişeler giderek yoğunlaşıyor.
Dışarıdan gelen hemşehrilerimiz, “Trabzon’da daha fazla ve yoğun püskürtme var” deyince algıda seçiciliğimiz menfi yönde gelişti. Günün her saatinde düzenli bir gözlem yaptık. Elbette bu teknik bir çalışma sayılmaz; fakat fotoğraflara tekrar baktığınızda gökyüzünü gündüz vakti tararken şu soruları da beyin süzgecinden geçirmeniz mümkün:
Doğrusu, yerden bakınca hiçbir şey doğal ve normal durmuyor.
- Püskürtme doğal ve normal bir olay ise, neden uçaklar eskisi gibi uçmuyor ve rotadan şaşıyorlar?
- Havada neden sürekli X işareti çiziyorlar?
- Neden eskisi gibi yağmur yağmıyor ve meteorolojinin tahminleri daha fazla şaşıyor?
- Neden kasım ayında haftayı 20 derece ortalama ile geçirdik?
- Neden doğanın, insanların ve bitkilerin ritmi bozuldu?
- Neden bildiğimiz jet dumanı gibi bu izler hemen dağılmıyor ve bulutları dağıtıyor?
- Neden “iklim anlaşması” diye yeni bir müzakere çıktı?
- Neden influenza ve alerji vakaları pik yaptı? Acil servislerdeki görüntü neden bu kadar ağır?
Nasıl oluyor da bu uçakların kimlere ait olduğunu, hangi yetkiyle semalarımızda uçtuklarını kimse açıklamıyor?
İzledik, fotoğrafladık ve takip ettik. Gözlemlerimizde artık her yaştan insanın bu izlere takıldığını fark ettik. Gündüz oluşan izlerin gece bulutların dağılmasına, şekil ve yön değiştirmesine tanıklık ettik. Kafa karıştıracak kadar sorunlu bir konu.
Bu konuda vatandaşlarımızın görüşleri çok önemli. Aynı zamanda konuya hâkim yetkililerin ve özellikle bölge üniversitelerinde kimya üzerine çalışan bilim insanlarının da konuşmasını isteriz.
-Chemtraıl Nedir? (Kısaca)-
“Chemtrails”, İngilizcede uçakların bıraktığı iddia edilen kimyasal izler anlamında kullanılıyor. Bu konudaki komplo teorileri uzun süredir yaygın ve büyük kitlelerce dile getiriliyor.
Konu ile ilgili sayısız grup ve forum tartışması mevcut. İnternet ansiklopedisi Vikipedi’nin çeşitli dillerinde karşılığı bulunan bu teori, uçakların çeşitli “gizli” amaçlarla gökyüzünden kimyasal madde ya da ilaç bıraktığını iddia ediyor.
Gökyüzünde görülen beyaz izlerin bu kimyasal ilaç bırakma işleminin kalıntıları olduğu öne sürülüyor. Chemtrails’in her yıl Eylül başında başlayıp Mayıs sonunda bittiği, aerosol püskürtmelerinin artık tüm dünyada fark edildiği ve toplu tepki topladığı belirtiliyor.
Chemtrails (Kimyasal İzler): Saatlerce havada asılı kalır, dağılır ve yapay dumansı bulutlar oluşturur. Yağışı engellediği ve tüm canlılara zarar verdiği iddia edilmektedir.
***
ŞEHRİN KANAYAN YARASI: KALDIRIM İŞGALİ
Kısa süre önce Büyükşehir Belediyesi’nin Cadde yollarını otoparka dönüştürmesini ve bunun yasal formatını dile getirmiş, şikâyetlere yer vermiştik. Her zaman yerel idareler mi suçlu? Yayaların kuralların birçoğuna riayet etmemesi, sürücülerin belli kuralsızlıklardaki inat ve ısrarları, hele işyeri sahiplerinin kaldırım işgalleri… “Onları da dile getirseniz olmaz mı?” denildi; biz de bir canlı fotoğraf ve bir soru ile konuya kısaca eğilelim istedik.
Ticaret, ekonomi ve sosyal hareketliliğin çark başı olan esnafımızı seviyoruz. Fakat yayalara ya da müşterilere yürüyecek yer bırakmamak gibi bir hakları yok. Metropollerde köklü önlemler başladı, sıra bize doğru geliyor. Nedir bu önlemler? İdari para cezası, Kabahatler Kanunu’ndan işlem ve kaldırıma ya da yola konulan bütün her şeyin toplanıp alınması!
-Trafik Cezasından Farksız Olacak-
Dükkan, mağaza veya depo önündeki kaldırıma ve taşıt yoluna malzeme, eşya ya da herhangi bir engel koymak kanunen yasak. Bu tür işgaller; Karayolları Trafik Kanunu Madde 14, Kabahatler Kanunu Madde 38 ve Belediye Emir ve Yasaklar Yönetmeliği kapsamında cezai işlem gerektirdiği için şimdiden dikkat diyoruz.
Yola duba, sandalye, kasa koyanlar; kaldırımda kendilerine ait mağaza kilidi–camekân dışına taşanlar, koydukları her şeyi kaybedebilirler. Elbette karşılıklı anlayış ve ölçülülük şart. Fakat “Dükkânımın önünü kapatma, buraya araç çekme” diye diretenlerin durumu bir derece daha ciddi olacak.
Belediye ile anlaşan, kirasını ödeyen, yolu kesmeyen ayrı. Diğerleri için biz şimdiden hatırlatalım: Yasalar tıpkı trafik cezaları gibi güncellenerek geliyor.
***
TİKOM ZAMANINDA DÖNÜŞ SAĞLAYABİLİYOR MU?
Büyükşehir Belediyesi Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı bünyesindeki TİKOM, “Gönül belediyeciliği anlayışı doğrultusunda talep ve şikâyetleri karşılamak” üzere kurulmuştu. Kurumsal sitesinde şu ifadeler yer alıyor:
“Hedefimiz; hizmetin kalitesini artırmak, vatandaşlarımız tarafından iletilen istek, şikâyet ve önerileri ilgili birimlere yönlendirmek, takibini sağlayarak çözüme ulaştırmaktır. 2019’dan beri hizmetinizdeyiz.”
Buraya iletilen konuların bir kısmı zamanında çözülürken, önemli bir bölümünün ya çözüme kavuşturulamadığı ya da gerekenin yapılmadığı yönünde eleştiriler bulunuyor.
Vatandaşlardan bu konuda gelen sitem ve değerlendirmeler ise şu şekilde:
“TİKOM’u arıyoruz; ilgi ve iletişim iyi, kayıtların da gerçekleştiğine eminiz. Fakat bize bir mesaj geliyor, çözüm üretilmiyor. Sorumlu bir personelin sorumsuzluğunu bildirsek aylar sonra ‘biz uyardık’ deniyor. Bazı başvurularımıza cevap bile verilmiyor. Zamanında yapılmayan geri dönüş kaliteyi düşürür. Yazılı olmayan bildirim ve bir üst itiraz mercii bildirilmediği zaman biz sonuç almış olmuyoruz.”
Yoğunluğu biliyoruz. Özellikle süre konusuna dikkat çekiyor ve bunun dikkate alınacağına inanıyoruz.
Kaynak:
