Trabzonspor eski As Başkanı Hayrettin Hacısalihoğlu, Trabzonspor’un son dönemine ilişkin gündeme oturacak açıklamalar yaptı.

 

Hacısalihoğlu'nun yaptığı açıklamaların satırbaşları şöyle:

 

 

 

Ersun hoca Türkiye’deki en iyi hocalardan biri... O dönem Trabzonspor’u da, yerli Türk futbolcusunu, Türkiye’yi tanıyan, takımı toparlayacak bir hocaya ihtiyaç vardı. Şartlar gereği doğru bir tercihti. Ancak kadro zafiyeti ona da yansıdı. Bunca oyuncu alınmış olmasına rağmen, yeni bir kadro oluşumuna gitti. Bu da hem bütçeyi zaafa uğrattı-uğratıyor, hem de beklentiyi ileri taşıyor.

 

 

Bence başarılı yada başarısız denecek bir ortam değil. Zaten şayet başarılı olsaydı bu bir mucize olurdu. Ne yazık ki buda gerçekleşmedi.

 

 

 

Sadri Şener’in ilk döneminde birlikteydik. Kulüp yararına çok iyi işlere de imza attık. Beş yönetim döneminde yapılabilecek işlerden daha fazlasını yaptık. Ancak sonradan ortaya çıkan bazı olumsuz gelişmeler, benim ayrılmama gerektirdi. Bundan sonra ise tamamen yanlış işler yapıldı. Borç 175 trilyona çıkarıldı. Bende dâhil birçok kişi, bu gidişatı tenkit etti. İbrahim Hacıosmanoğlu ise gelmeden önce kulüple ilgili söylediği sözlerin ve işlerin tamamen tersini yaptı. Bunlar kulübe zarar veren, küçülten, kulübü bölen hadiseler… Doğrusunu arıyoruz bulamıyoruz. Amacı ne, sebep ne, gayesi ne? Borç 368 trilyona çıktı, süratle de artıyor… Sonuçta her iki dönem de Trabzonspor açısından  doğru olmayan işlerin yapıldığı bir süreç oldu. Trabzonspor bu yanlışlara mahkûm da değil, mecbur da değil. Trabzonspor’un buna tahammülü de yok. Gidişat kötü. Çok kötü...

 

 

 

Hayır, yanlış ve kulübe zarar veren tavırlar bunlar... Defalarca uyardık, ikaz ettik. “Bu işin yolu bu değil” dedik… Sadri Şener’i mahkemeye vermek, onu değil kulübü mahkemeye vermektir. Zararını kulüp çeker. Şike sürecine sekte vurur... Camiayı böler parçalar, dedik. Dinletemedik… Kendisi bu yanlışın önünde yer aldı, yönetimindeki insanlar buna nasıl sesiz kaldı. Engel olmadı, olamadı… Anlamak mümkün değil.

 

 

 

Bu konuda denecek tek kelime yok. Zaten yönetim diye bir şey ortada yok. Tek adamlıktan öte dışarıdan bir cunta yönetimi var. Maddi, sportif, sosyal hiçbir başarıyla da uzaktan yakından alakası yok.

 

 

En doğruyu bırak, tek doğruyu bulmakta zorluk çekiyorum. Yanlışlara da gelince, bu sahifeler yetmez, roman olur.

 

 

 

Yasal değil. Tüzükte bu açık açık yazıyor. Seçildiği kongrede görev süresiyle ilgili yapılan oylamada da gerekli oyu alamadı ama almış gibi açıkladılar. Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri de sürenin dolduğuna  karar verdi. Yargıtay da  çok açık net bir şekilde bu durumla ilgili kararı verecekken garip bir şekilde dosyadan bazı evraklar kayboldu. Ya da kaybettirildi. Sonradan evraklar tamamlandı. Şimdi yakında çıkacak Yargıtay kararı bekleniyor.

 

 

Kim olur bilemem… Şu olsun da demem… Sütten ağzımız yandı… Ama son dönemlerdeki yanlışları yapmayan, kendi için değil kulüp yararına işler yapacak olan, başarılı olur. Destek de görür…

 

[PAGE)

 

 

 

Ne yazık ki durum bu! 175 trilyon borç için, haklı olarak, kulübü batırdılar diyen biri; borcu bu seviyelere, bile bile, çıkarıyorsa durup düşünmek lazım. 13 puan geride kalmış, gırtlağına kadar borç içindeki bir kulübe, devre arası bunca para harcanarak transferler yapılıyorsa, 32 yaşındaki oyuncu kurtarıcı diye alınıyorsa, bu bir tesadüf değildir. Bunlar bir hata olamaz, olsa olsa bir planın bir parçası olur...

 

 

 

Onu delege bilir… Dengeler çok değişti tabi… Ancak şu kadarını söyleyeyim; Hacıosmanoğlu, geçmişte oy aldıklarından, yüzde yirmi oy alamaz. Ama o gün kızan, karşı olan insanlardan bugün siyasi ya da hemşeri kriteriyle oy verecekler çıkabilir. Bu yeter mi, derseniz; cevabım, hiç sanmam.

 

 

 

Kulis mulis yok. Organize bir muhalefet ise hiç yok. Her dönem zorda olan, desteği kaybolan yönetimlerin hayalci söylemleridir bunlar. Ama ferdi olarak, guruplar olarak bugünkü durumdan ve kötü gidişattan rahatsız olan çok insan olduğunu görüyor ve biliyorum.

 

 

Ben olduğum zamanlarda ne yaptığım tahmini bir durum değil; yaptıklarımız –görmek istemeyenler hariç- şartlarıyla, belgeleriyle ortada ve görülüyor... 94’te olduk 96’da ne netice alındı? 2009’da olduk, 2011’de ne sonuç çıktı? Herkes gördü, herkes biliyor.

 

 

 

Çok zor günler bekler… Gelen paralar nereden, kimden, ne amaçla verildi? Bunu bilen yok. Anlayan da yok. Yıllık geliri 80 trilyon olan bir kulübün bu seviyelerde borcu olmaması lazım.

 

Haber: Futbol Extra Dergisi