Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hindistan ziyaretinde söylediği "İkinci parti olursak genel başkanlığı bırakırım." sözü, siyaseti hareketlendirdi.

Erdoğan'ın restine CHP ve MHP liderleri karşılık vermezken, sessizliği DP Genel Başkanı Süleyman Soylu bozdu. Soylu, partisinin 22 Temmuz seçimlerinde aldığı oyun altında kalması durumunda genel başkanlığı bırakacağını açıkladı. Soylu'nun görevi devraldığı Mehmet Ağar, önceki seçimde yüzde 5,4 oy almıştı. Ağar, bu sonucun ardından istifa etmişti. Soylu, "Seçim, bir tartıdır. Yereli, geneli olmaz. 5,4'ün altında kalırsak çekilirim. Yerelin özelliği şöyle, genelin böyle gibi mazeretlere sığınmam." dedi.

Soylu, 15 Kasım'daki kongrede ikinci kez genel başkanlık koltuğuna oturdu. Genel başkan olarak gireceği ilk seçim 29 Mart'taki yerel seçimler. Belediye başkan adaylarını belirlemek için yoğun mesai harcayan Soylu, gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan'ın çıkışını 'mezarlıkta ıslık çalıyor' şeklinde değerlendiren Soylu, "Yerel seçimlerde millet bir tercih yapacak. Bizi, reddederse kendimizi ifade edememiş oluruz." diyor. Yerel seçimlere kadar genel başkanlığının üzerinden 15 ay geçeceğine işaret eden Soylu, şöyle devam ediyor: "Bu sürede DP ve genel başkanı kendini anlatamamışsa gereğini yaparız. 5,4'ü yeterli görmüyoruz. Bu oranın üzerinde oy alacağız."

Baykal samimiyse başörtüsü sorununu çözer

Soylu, CHP lideri Deniz Baykal'ın çarşaf açılımına mesafeli. Baykal'ın üniversitelerde başörtüsü yasağının sürmesi için mücadele ettiğini hatırlatıyor. Baykal'ın başörtüsünü yasaklatıp çarşafa sığınmak gibi bir çelişki içinde olduğunu anlatan Soylu, "CHP lideri, çarşaf açılımında samimiyse başörtüsü sorununu da çözsün. Bu çağdışı yasağı kaldırsınlar. Destekçileri oluruz." çağrısında bulunuyor.

Soylu, başörtüsü meselesinin yanı sıra ülkedeki diğer sorunların çözümündeki temel dinamiğin demokrasi olduğu görüşünde. Soylu, şu ifadeleri kullanıyor: "Kimin Alevi, kimin Güneydoğulu, kimin Batılı olduğunun hesabı içinde olursak bu, bir insanlık ayıbıdır. Devlet artık kendi insanını bir korku objesi olarak görmemeli." Terörün üzerine bütün imkanlar kullanılarak gidilmesi gerektiğini kaydeden Soylu, bölge halkına ise her türlü özgürlüğün sağlanmasını talep ediyor. Bölgeye özel sektör yatırım yapmadığı için devletin devreye girmesini isterken radikal bir öneride bulunuyor: "Devlet, karma ekonomik sistem uygulayıp yoğun istihdam sağlayacak yatırımlar yapmalı. Bölgeye 'sosyal psikoterapi' uygulanmalı. En iyi bürokrat, sanatçı, işadamı, gazeteci bölgeye sevk edilmeli."