'Silahı bırakıp sandığa gitsinler...'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Eğer dürüstlerse, eğer samimi iseler silahlarını bıraksınlar öyle sandığa gitsinler, bakalım o zaman kaç oy alacaklar. Silahlarla tehdit ederek 'yakarız, yıkarız bu köyü ortadan kaldırırız' demek

'Silahı bırakıp sandığa gitsinler...'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Eğer dürüstlerse, eğer samimi iseler silahlarını bıraksınlar öyle sandığa gitsinler, bakalım o zaman kaç oy alacaklar. Silahlarla tehdit ederek 'yakarız, yıkarız bu köyü ortadan kaldırırız' demek suretiyle, oy almak kolay. Bırak benim halkın, benim Kürt kardeşim de kendi iradesiyle oyunu kullansın bakalım o zaman kaç tane oy alacaksın. İşte onurlu oy, o oydur'' dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, partisinin 16. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de, Tayyip Erdoğan hangi hakka sahipse Kürt kökenli vatandaşın da aynı hakka sahip olduğunu belirterek, ''Ben Rizeliyim diye farklı bir şey talep etmiyorum ki benim böyle bir derdim yok ki. O da aynı hakka sahip. Parlamentomda şu anda Kürt kökenli 100'e yakın arkadaşım var. Sadece benim partimde 60'ı aşkın arkadaşım var ama bizim bir sorumuz bir problemimiz yok. Bu ülkenin yargısında Kürt kökenli vatandaşım var, en üst düzeyde yargıda var. Aynı şekilde bu ülkenin birçok kurumunda var, olmayan ne? Sıkıntı nerede? Akıl almaz şeyler gündeme getiriliyor'' diye konuştu.

Bu tür durumlara karşı milletçe el ele, omuz omuza durmak gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Zira biz 780 bin kilometre karelik vatan topraklarında herhangi bir operasyona, herhangi bir ameliyata biz müsaade edemeyiz, tarihe bunun hesabını veremeyiz. Dün de söyledim bugün de söylüyorum değişik bir versiyonuyla, samimi iseler, dürüst iseler giderler Çanakkale Şehitliği'ne o şehitlikte olan başlık taşlarına bakarlar, orada Türk'ü de Kürt'ü de Laz'ı da Boşnak'ı da Arnavut'u da var. Hepsi gelmişler Çanakkale'ye bu vatanı korumak için birlikte kucak kucağa şehit olmuşlar. Size ne oluyor arkadaş, neyi paylaşamıyorsunuz da bu ülkede bizi birbirimize şüphe ile bakar hale getiriyorsunuz; buna hakkınız yok.

Ben Türk'ü ne kadar seviyorsam, Kürt kardeşimi de Boşnak'ı da Arnavut'u da Zaza'sını da Roman'ını da o kadar seviyorum, hiçbir ayrım yapmaksızın. Çünkü beni yaradan Allah onları yarattı. Ayırım yapamam, böyle bir hakkım yok. Böyle bir hakkım yok bunu düşünemem. Hizmet noktasında da öyle her alanda öyle ama birileri bunu zorla kaşımak suretiyle bu milletin evlatlarını birbirine yan bakar veya şüphe ile bakar hale getirdi. İnşallah er ya da geç bu da hallolacak. Biz samimiyiz ama onlar samimi değil. Onlar benim Kürt kökenli vatandaşımın temsilcisi de değil, öyle bir yetkileri de yok bunu bilin.

Eğer dürüstlerse, eğer samimi iseler silahlarını bıraksınlar öyle sandığa gitsinler, bakalım o zaman kaç oy alacaklar. Silahlarla tehdit ederek 'yakarız, yıkarız bu köyü ortadan kaldırırız' demek suretiyle, oy almak kolay. Bırak benim halkın, benim Kürt kardeşim de kendi iradesiyle oyunu kullansın bakalım o zaman kaç tane oy alacaksın. İşte onurlu oy, o oydur, eğer alabiliyorsan ama şu anda aldığın oyun kıymeti harbiyesi yok, çünkü bu oy, şaibeli oy. Bunu çok iyi bilmemiz lazım.

Çocuklarımızı kullanacaksınız, kadınlarımızı kullanacaksınız ve 'biz demokratız' diyeceksiniz. Çocuğun eline molotof kokteylini vereceksin otobüse attıracaksın ve o otobüsün içerisinde bir başka yavrumuz yanarak ölecek. Bu ne iş. Bunlar kamuya hizmet eden mallar değil mi? Bu otobüsler kimin? Hepimizin, milletin otobüsü, içeride kim var vatandaş Ahmet, Mehmet var, Diyarbakır'da da o var, Muş'a git orada da o var, Bitlis'te de o var ama molotof kokteylini onların eline tutuşturan kim? Onun için biz çocuklarımızla ilgili cezaevindeki çocuklarla ilgili yasayı başlık olarak değiştirdik. Ne dedik, 'suça itilen çocuklar' dedik. Çünkü onlar ne yazık ki aldatıldılar, kandırıldılar. Bu işi şuurlu, bilerek yaptıklarına inanmıyorduk. Belki yüzde itibariyle çok az oranda olabilir vardır ama ciddi bir kısmının, büyük bir kısmının ne yazık ki suça itildiğini biliyoruz. Onun için adımı attık, bu yasayı süratle çıkardık.''

     -''BİZ FERHATIZ, BİZ BU MİLLETE SEVDALIYIZ''-

 

  

Türkiye'yi 8 yıl önce dünya ekonomileri arasında 26. sıradan alarak 17. sıraya getirdiklerini belirten Erdoğan, ''Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasındaki yerini inşallah 2023'te alacak. Şimdi bunları konuşuyoruz'' dedi.

Yola çıkarken, ''15 bin kilometre duble yol'' dediklerini anımsatan Erdoğan, ''Cumhuriyet tarihinde 79 senede bu ülkede 6 bin 100 kilometre duble yol yapıldı. Değerli arkadaşlar biz burada 8 yılda 12 bin 773 kilometre duble yol yaptık. Eğer siz bunu yıla da kıyaslayacak olursanız aradaki fark ne 2 kat ne 3 kat ne 4 kat. Biz arkadaşlar dağları deldik. Şimdi Karadeniz sahil yoluna bakın 12 tünel bu tünellerin hepsini deldik. Yüzde 35'ini 15 yılda yaptı bizden önce gelen iktidarlar. Yani 546 kilometre Samsun-Sarp geri kalan yüzde 65'ini biz yaptık. O tünelleri biz açtık, dağları deldik. Değerli kardeşlerim biz Ferhatız, biz bu millete sevdalıyız. Bizim millete sevdamız, aşkımız var onun için dağları dele dele bu yola devam edeceğiz'' diye konuştu.

Belediyelerinin de aynı işleri yaptığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bakın şimdi İstanbul'da 7 tepe 7 tane tünel ve 2 tanesini İstanbul Belediyemiz başardı ve 45 dakikada gidilecek yere şimdi 5 dakikada gidiyorsunuz. Hiç trafiğe şuraya buraya takılmıyorsunuz. Nasıl oldu bu iş, aşk, aşk... Aşkın varsa bunu yaparsın yoksa yapamazsın. Derdin varsa yaparsın ama derdin yoksa yapamazsın.

Biz 8 yıl içinde hedef koyduk, 'inşallah 500 bin konut inşa edeceğiz' dedik. Şu anda 457 bin konutun inşasında 332 binini sahiplerine teslim ettik. Diğerleri de devam ediyor. İstedik ki benim vatandaşım artık böyle sığıntı gibi bir yerlerde kalmasın. Kurulan bu tür sitelerde otursun. Atık şehircilik nedir bunu anlasın, kenti tanısın. Medeni olmak işte buralardan, yoldan sudan geçiyor. Bunlar olsun, bu adımları attık. Alt, üst, orta gelir gruplarına hepsine hitap eden ayırım yapmadan bunları yaptık ve hala devam ediyor bu işlerimiz. İnşallah çok kısa bir zamanda 500 bine ulaşıyoruz ve bunu gelip de Ankara, İstanbul, İzmir buralarda yapmadık sadece 81 vilayetin 81'inde yapıyoruz.

Bizim kitabımızda ayrım yok, bizim kitabımızda Türkiye'nin haritasını renklere ayırmak yok, 81 vilayetin 81'i de bize aynı mesafede.''

Türkiye'de çocukların bilgisayara, bilişim teknolojisi sınıflarına kavuştuğunu ifade eden Erdoğan, ''Efendim acaba Hakkari'de var mı? Var, git Şemdinli'ye orada da görürsün, git Patnos'a orada da görürsün, git Edirne'ye orada da görürsün ayırım yok. Hepsinde var ve o da artarak devam ediyor. Bakın göreve geldiğimizden bu yana 150 bin dersliği açtık. Çocuklarımıza kitaplara ücretsiz dağıtan bir anlayışı getirdik. İlköğretimde kız çocuklarımıza 35 lira, erkek çocuklarımıza 25 lira, orta öğretimde erkeklere 35 lira, kız çocuklarına 45 lira verir hale geldik. Bütün bunları niye yapıyoruz? İstiyoruz ki imkanı olmayan o yavruları da rahatlıkla annesi okula gönderebilsin, bunları başaralım, bu adımları atalım'' dedi.

     -''ÜNİVERSİTESİ OLMAYAN İL KALMADI''-

 

 

Başbakan Erdoğan, Türkiye'de üniversitesi olmayan il kalmadığını, 81 vilayetin 81'inde üniversite bulunduğunu belirterek, ''Ama 'demokratım' diyen veya demokratik parlamenter sistemin içerisinde siyaset yaptığını söyleyen bazı çevreler, ne yazık ki şu anda barış adına ortada dolaşan bazı çevreler, ne yazık ki şu anda bazı üniversitelerimizin rektörlerine varıncaya kadar tehditlere seyirci kalıyorlar. Peki bunu neyle izah edeceksiniz. Bunun kaynağı nereden belli. Bunlar yapılıyor'' diye konuştu.

Okullarda öğretmenlerin, camilerde imamların tehdit altında olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Hakkari'de olan olayı biliyorsunuz. Sabah namazına camiye giden imam efendiyi Allah rahmet etsin, nasıl şehit ettiklerini biliyorsunuz. Bunları konuşmak, söylemek istemiyoruz ama maalesef, onunla kalmıyorlar aileyi de tehdit. Peki barış özlemi bu mu? Televizyonlarda, gazetelerde ne yazık ki sürekli olarak güya 'terörle mücadele' adı altında bunların hala propagandası yapılıyor. 'Ne istiyorsunuz, ne talep ediyorsunuz, ne verelim ki bu işlerden vazgeçin' anlayış bu, mantık bu'' diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler