Baykal, parti genel merkezinde aşure dağıttı. Muharrem ayının noktalandığı aşure gününde herkesin aşureyi paylaşmanın ötesinde temsil ettiklerini hatırlamak durumunda olduğunu ifade etti.

Aşurenin arkasında çok köklü olaylar, büyük bir geçmiş bulunduğunu belirten Baykal, ''Aşure günümüzde artık paylaşmayı, kaynaşmayı, bir araya gelmeyi, yoktan var etmeyi, bir araya gelerek daha güzelini, iyisini ortaya koyabilmenin mümkün olduğunu gösteriyor'' dedi.

Teker teker yetersiz olan her şeyin bir araya geldiğini zaman güzellik ve bereket ortaya koyabileceğini söyleyen Deniz Baykal, şunları kaydetti:

''Aşureye kaşık sallamak bir anlamda zulme, haksızlığa acılara artık 'dur' demek anlamına da geliyor. Bunca acıyı yaşadık, artık acılar yaşamak istemiyoruz anlamına geliyor. Aşure, acıdan, zulümden, ıstıraptan kurtulmak, arınmak, el ele vermek, paylaşmak, bütünleşmek, umutlara, güzelliklerine doğru yönelmek arzusunu ortaya koymak anlamına geliyor. Türkiye'de aşure töreni beli bir mezhebe, inanç grubuna özgü olmanın çok ötesine geçmiştir. Aşure hiç bir ayrım gözetmeden hepimizin her birlikte aynı duygularla özleme, geçmişe yönelik aynı ıstırabı paylaşarak birbirimizle kucaklaştığımız, birbirimizin acısını teselli ettiğimiz, güç verdiğimiz gün haline gelmiştir. Bu yönüyle aşure artık Türkiye'de ayrışmanın değil kaynaşmanın, bütünleşmenin simgesi haline gelmiştir. Çünkü biz hep birlikte aynı ıstırabı yaşıyoruz.

Bu acılar tarihde yaşandı, günümüzde de var. Gazze'de de var. Sadece Gazze'de değil her coğrafyada var. Maalesef Türkiye'de de Ankara'da da var. Bu acılar karşısına mücadele gücümüzü böyle törenlerde dayanışma sergileyerek, acılara karşı tavır takınarak değiştirme mücadelemizi sürdürüyoruz.''

Baykal, yaşanan acıların temelinde istismar olduğunu belirterek, ''Bizi birbirimize düşmanlık duygularına, çatışma anlayışına sürükleyen yanlışın temelinde ortak değerlerin, inançların istismarı vardır. Ayrışma yaratma, dışlama çabaları vardır'' dedi.

En tehlikeli istismarın ''din istismarı'' olduğunu dile getiren Baykal, ortak inançlar üzerinde bir ayrışma dayatarak bir düşmanlık yaratmanın yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu söyledi.

Bu kötülüğün 1329 yıl önce denendiğini belirten Baykal, ortak inançların en güçlü sahiplerine karşı bir dışlayıcılık, düşmanlık denendiğini ve istismar yanlışının o günden bu güne değişik biçimlerde sergilendiğini belirtti.

Baykal, ''Bu tuzağa düşmeyeceğiz. Kimsenin düşmesine izin vermeyeceğiz'' dedi.