Usta sanatçının yıllar önce yazdığı mektubu yürekleri dağladı

İşte Cüneyt Arkın, hiç görüşmediği kızı Filiz Canlı'ya yıllar önce yazdığı o mektubu...

Usta sanatçının yıllar önce yazdığı mektubu yürekleri dağladı

Türk sinemasının efsane jönlerinden olan Cüneyt Arkın, karizması ve başarılı oyunculuğuyla milyonların gönlüne taht kurmayı başardı.

Şimdilerde 81 yaşında olan usta oyuncunun, yıllardır görüşmediği bir kızı olduğunu duyanlar ise hayrete düşüyor.

Ekranlarda sık sık iki oğluyla birlikte boy gösteren Arkın'ın, 1964 yılında dünyaevine girip 1968 yılında boşandığı eşi Güler Mocan'dan da bir kızı var.

4 yıl evli kaldığı Güler Mocan, evlilikleri bittikten sonra kızı Filiz'i, Arkın'a hiç göstermemiş, usta oyuncu yıllarca kızından ayrı kalmak zorunda kalmıştı.

1966 yılında doğan ve yıllarca babasının yüzünü görmeyen Filiz Canlı ise babasıyla ilgili şunları söyledi: ''Bugüne kadar onun eksikliğini hissetmedim, bundan sonra da hissedeceğimi düşünmüyorum. Bu tür haberlerle gündeme gelmek de istemiyorum. Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok. Ama kızım dedesini görmek istiyor, buna bir şey söyleyemem. Dedesi görüşmek isterse de görüştürürüm.''

Arkın ise kızı Filiz Canlı'nın 11 yaşındaki kızı Defne ilgili gelen sorulara ''Tanımıyorum. Benim iki tane oğlum var ve onlardan olan torunlarım var'' yanıtını vermişti.

Filiz Canlı, iş hayatının profesyonellerine hizmet veren özel bir şirkette genel müdür olarak çalışmakta ve babasıyla ilgili haberlerle gündeme gelmek istemediğini söylüyor.

Ancak, Cüneyt Arkın'ın yıllar önce kızına yazdığı bir mektup gün yüzüne çıktı. Arkın'ın Mocan'la boşanma arifesindeyken avukatına verdiği ve 18 yaşında kızına verilmesini istediği mektubun bir kısmı şöyle:

''Canım yavrum Filiz'im.... Sana bunları yazmamın bir sebebi var. Bugün 10 Mart 1968, Kurban Bayramı'nın birinci günü. Bugün yine annen seni bana göstermedi. Telefonları yüzüme kapatıyor, mektuplarımı okumuyor. Senden ayrılalı iki ay oldu. Seni bin yıl görmemiş gibi özledim. Artık tatlı yüzün, yavaş yavaş hafızamdan siliniyor, göğsüme dokunan o küçücük elinin sıcaklığı azaldı. Günlerdir cehennemin dibindeymiş gibi acılar içindeyim.

Nedense bayram insanları daha hassas yapıyor. Akşama kadar sokakta balon uçuran çocukların çığlıklarına kulaklarımı tıkadım. Bin kere adını fısıldadım, bin kere Allah'a dua ettim seni bana göstersin diye. Korkular içinde sana geldim. Bana kapıyı açmayacaklarını bile bile... Eve karı-koca iki dostumu gönderdim. Ben de köşede bekledim. Kadın hamileydi. Yüzü çilli, şefkatli bir çocuk beklemenin mutluluğu içindeydi. Ama benim kadar korku içindeydiler, benim kadar üzgündüler.

Teyzelerin onları kovmuş, annen, seni pencereden olsun görmeme razı olmamış. Sen teyzenin kucağındaymışsın, mavi dantelli bir elbisen varmış, tatlı tatlı gülüyormuşsun, yaramazlık yapıp utanıyor, sonra başını saklıyormuşsun.

Çocuğum, bir babadan çocuğunu hangi kuvvet ayırır, buna hangi yürek razı olur? Hangi kötülük böyle bir sevgiyi yener. Bütün duygularım ölmüş gibiydi dönerken. Dünyanın bütün kurşunları yüreğime sıkılmış gibiydim. Bir annenin katılığını, duygusuzluğunu, gaddarlığını neyle izah edecektik?''

İnsanlar başkalarının hayatlarıyla oynamaya, onların mutluluğunu yıkmaya bayılırlar. Benim yüreğimin dünyada bundan daha fazla iğrendiği başka şey yoktur.''

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler