Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, “Rusya Federasyonu ve Gürcistan arasında Güney Osetya ve Abhazya Bölgeleri üzerindeki anlaşmazlık nedeniyle zirveye tırmanan ve uluslararası gündemi de önemli ölçüde etkileyen diplomatik gerginlik, ABD yanlısı bir tutum izlemesi nedeniyle Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerine de yansımıştır. Halihazırda Haziran ayında yaş-meyve sebze ürünlerine getirilen ihracat yasağı sonrasında, yasağın kalkmasına rağmen Rusya'nın denetimleri sıkılaştırması ve son dönemde Rus gümrüklerinde Türk menşeli ürünlere yönelik uygulanan tam gümrük sayımı nedeni ile Türk tırlarının günlerce Rusya gümrüklerinde bekletilmesi iki ülke ticari ilişkilerinde sorunları da beraberinde getirmektedir. Rusya Federasyonu ihracatımızda en büyük pazarlarımızın başında yer almaktadır, bu pazara güvenerek ihracatçılarımız tarafından gerek sözleşmeli üretim, gerekse konsinye ihracat kapsamında milyonlarca ton ürün gönderilmiş veya bağlantı yapılmıştır. Bu bağlamda görülmektedir ki ortaya çıkan ticari kriz, mallarını göndermiş olan ihracatçılarımızın mal bedellerini tahsil etmesi yönünde sıkıntılar yaratmaktadır” dedi.

“Bununla birlikte bahse konu tarife dışı engellerin hedefi özellikle Türkiye olduğundan coğrafi konum ve büyüklük açısından Karadeniz bölgesinin en önemli ihraç pazarı olan ülkedeki pazar payımız rakip ihracatçı ülkelerin eline geçecek ve bu da geri dönülmesi mümkün olmayan pozisyonları ortaya çıkaracaktır” diyen Gürdoğan, “Bu durumda en büyük zararı bizim üreticimiz, ihracatçımız yaşamıştır ve yaşamaya da devam edecektir. Sıkılaşan denetimler nedeni ile artan maliyetler, elde kalan ürünler ve gümrüklerde günlerce bekletilen araçlar ihracat maliyetlerini yükseltmiş ve istemeyerek de olsa pazardan uzaklaşan ihracatçılarımızın payını diğer ülkeler doldurmaya başlamıştır.
Rusya Kurtuluş Savaşı günlerinden bu yana Türkiye'den desteğini esirgememiş ve kalkınması için Türkiye'ye özellikle sanayi alanında çeşitli yatırımlar yapmıştır. Türk müteahhitlerin Rusya Federasyonu'nda imza attıkları önemli projeler ve bacasız sanayi olarak adlandırılan turizm sektöründe Rus turistlerin artan payı ikili ekonomik ilişkilerin bir diğer boyutudur. O dönemlerden bu yana artan ticari ilişkilerin boyutu düşünüldüğünde bahsekonu uygulamaların ve politik inatlaşmaların iki ülke ilişkilerinde ne derece büyük bir yıpranmaya yol açtığı gözler önüne serilmektedir” ifadelerini kullandı.

Gürdoğan açıklamalarını şöyle sürdürdü; “Avrupa Birliği ve Amerika tarafından ülkemize uygulanan kotalar, yüksek gümrük tarifeleri ve tarife dışı engellere karşı kayda değer bir tepki verilmemişken, Türkiye için her anlamda vazgeçilmez bir ülke olan Rusya Federasyonuna verilen bu aşırı tepki dikkat çekicidir.

Kaldı ki Rusya Federasyonu'ndan ithal edilen ürünler sanayide aramalı olarak kullanılan ürünlerdir ve Rusya'nın uygulamasına aynı şekilde karşılık verilmesi Türkiye sanayisini vuracaktır. Bu durumda hem Türkiye hem Rusya'nın ithalat ve ihracatta birbirine bağımlı oldukları ve bilhassa Rusya'ya yapılan ihracatın Karadeniz Bölgesi ekonomisini ayakta tutan en önemli faktörlerden biri olduğu da göz önüne alınarak kısasa kısas politikası yerine ve diplomatik inatlaşmaya mahal vermeden orta yol bulunmalı ve diplomatik ilişkilerdeki çeşitli sorunların iki ülke ticaretini ve ekonomik ilişkilerini etkilemesine izin verilmemelidir.

Bugün için en büyük dış ticaret hacmine sahip olduğumuz ülke ve en önemli ticari partnerimiz konumunda olan Rusya ile bahsekonu sorunlar ivedi bir şekilde Başbakanlık düzeyinde ele alınıp Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ve Başbakanı ile görüşme yapılarak çözümlenmelidir. Aksi halde bu sorunlar zincirleme reaksiyon sonucu diğer sektörlere de sıçrayacak ve ikili ilişiklerin derinden sarsılmasına neden olacaktır”