Arslan: "Emir Allah'tan geldi"

Birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan, ''türban kararı nedeniyle hedefinin o dönemde daire başkanı olan Danıştay Başkanı Mustafa Birden'i öldürmek olduğunu'' belirterek, ''Eğer Danıştayda yakalanmasaydım başka tarafa da gidecekti

Arslan: "Emir Allah'tan geldi"

Birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan, ''türban kararı nedeniyle hedefinin o dönemde daire başkanı olan Danıştay Başkanı Mustafa Birden'i öldürmek olduğunu'' belirterek, ''Eğer Danıştayda yakalanmasaydım başka tarafa da gidecektim'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan bugünkü duruşmaya, tutuklu sanıklardan Selim Akkurt, Hayrettin Ertekin ve Kahraman Şahin katılmadı.
Duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 27 tutuklu sanık geldi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan Güler Kömürcü Öztürk ile İbrahim Benli de hazır bulundu.

Birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan, konuşacak bir şeyi olmadığını belirterek, savunma yapmadı.

Arslan, çapraz sorgusunda ''domuza türban takılarak çizilen karikatürden dolayı Cumhuriyet gazetesinin uyarılması için el bombası atıldığını'' söyledi.

EMİR ALLAH'TAN GELMİŞTİ
Birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan, çapraz sorgusu sırasında, Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in "Danıştay saldırısını neden yaptınız?" sorusuna, "Emir gelmişti. Yukarıdan, Allah'tan gelmişti. Rüzgarla gelir, melekle gelir, hal ile gelir, bakışla gelir emir" yanıtını verdi.

BENİ İDAM EDİN
Savcı Pekgüzel, kronolojik olarak Danıştay tarafından başörtü yasağına ilişkin bir karar alındığını, daha sonra Cumhuriyet gazetesinde başörtü giymiş bir domuz karikatürünün yayımlandığını hatırlatarak, "Madem öyle, neden önce Cumhuriyet gazetesine bomba attınız?" sorusuna Arslan, şu yanıtı verdi:
"Ben hala edep derim. Edepli olmak lazım. İnsanlar hayatlarının bir döneminde hata yapmış olabilir ama edepli olmak lazım. Bütün mahlukatın sahibi Allah'tır. Ben edepsizin yanında yaşayamıyorum. 'Neden edepsizlik yapıyorsun' da diyemiyorum. Çıkar giderim yanından. Edepli olmak lazım. Cezaevine girmeden önce büyüklerime saygısız davranmaktan korkardım. Devlet denen mahluk, koydu bir deliğe. İdam şart. Bu şekilde insanların yaşamını uzatamazsın. Bir anlamı yok. Meclis, idam yasasını tekrar çıkarsın, ben altına imza atarım. Beni idam edin."

YAKALANMASAYDIM BAŞKA TARAFA
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde çapraz sorgusuna devam edilen Alparslan Arslan, sanıklardan Salih Kurter ile dini sohbetler yaptıklarını, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması eyleminden bu kişiye bahsettiğini söyledi.

Eylemleri yönlendiren kişinin Salih Kurter olmadığını ifade eden Arslan, Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in Danıştay saldırılarıyla ilgili sorularına da, Osman Yıldırım'ın iş yerinde İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu ile buluştuklarını, bu kişilere Ankara'ya gitmeyi teklif ettiğini ve birlikte Ankara'ya gittiklerini anlattı.

Arslan, Ankara'da ilk gün bir otelde kaldıklarını, gece kendisini uyku tutmadığı için sabaha kadar lobide oturduğunu ifade ederek, sabah arabaya binip Danıştay binasına keşfe gittiğini belirtti.

Tutuklu sanık Alparslan Arslan, sözlerine şöyle devam etti:
''Bahçede uzun süre oturdum. Bir ara yukarı çıktım salon kapalıydı. Salon açık olsaydı silahı alıp, gelip saldırıyı yapacaktım. Çaycı geldi, (Dosyam var) dedim binadan ayrıldım. Ertesi sabah arkadaşlar otelde uyurken çıktım gittim. Silah çantamdaydı. Güvenlik noktasında öttü. Kimliğimi gösterdim. Avukat olduğum için yukarı çıkmama izi verdiler. Salona girdim. Başta Mustafa Birden olmak üzere 3-4 el ateş ettim. Bayanlar da vardı. (Böyle bir şey, yasak olamaz, bitsin) dedim. Çaycı geldi, (Seni öldürürüm) dedim, kaçtı, gitti. Aşağıya indim, polislerle karşılaştım. Sakince yürümeye devam ettim. Polisler anladılar, koluma girmeye çalıştılar ben de silahımla duvara ateş ettim. Beni götürdüler. Türban kararı nedeniyle hedefim o dönem daire başkanı olan Danıştay Başkanı Mustafa Birden'i öldürmekti.''

Savcının, Danıştay saldırısının ardından otomobilinde de 2 adet silah bulundurmasıyla ilgili sorusunu Arslan, ''Eğer Danıştayda yakalanmasaydım başka tarafa da gidecektim'' diye yanıtladı.

Sanık Arslan, savcının daha önce hiç silah kullanmadığını belirtmesine rağmen, soğukkanlı bir cinayeti nasıl işlediği yönündeki sorusunu da, ''Yaradılış böyle, yaradılışa uymak lazım'' diye cevap verdi.

Tutuklu sanık Alparslan Arslan, 12 Eylül dönemindeki cezaevi koşullarından söz ettiği sırada, izleyiciler bölümünde bulunan babası İdris Arslan, ''Sana mı kaldı. 4 yıldır yok olduk oğlum'' diye tepki gösterdi. Arslan da babasına bağırarak, ''Ben Allah'ın fedaisiyim'' diyerek küfür sözler sarf etti.

Ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de, ''Yönlendirmenizin anlamı nedir?'' diye Arslan'ın ailesine hitaben konuşunca, Arslan'ın annesi Hatice Arslan, ''Sağlıklı mı acaba?'' diye bağırdı.

Başkan Şengün ise ''Sağlıklı olup olmadığına siz karar veremezsiniz. Hissiyatınıza saygılı olabiliriz, ama onun da ölçüsü var'' diye uyardı.

VELİ KÜÇÜK'Ü MEDYADAN TANIRIM
Tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ü medyadan tanıdığını belirten Alparslan Arslan, ilk defa bu duruşmada gördüğünü ileri sürdü.
Arslan, Üsküdar'daki çay bahçesinde ülkücülerin takıldığını, kendisinin de 1994-2006 yılları arasında zaman zaman buraya gittiğini söyledi.
Tutuklu sanık Muzaffer Tekin ile ne zaman tanıştınız sorusu üzerine Arslan, bu olaylardan 1 yıl önce tanıştığı cevabını verdi.

Doğuş Factoring olayında birkaç defa Tekin'in adının geçtiğini, millet, din, ordu, dil gibi konularda konuştuğunu ifade eden tutuklu sanık Arslan, ''Muzaffer Tekin'in ofisine 3-5 defa gittim. Gitmeden önce müsait olup olmadığını telefonla arayıp, giderdim. Korkut Eken, İbrahim Şahin'e tanımadığım halde uzaktan sempati besleyen bir insanım. Tekin ile siyasi sohbetler yaptık. 28 Şubat sürecinden dolayı askerleri sevmem. Ben ülkücüyüm'' dedi.

Savcı Pekgüzel, Tekin ile 30'a yakın görüşmeleri olduğunu hatırlatması üzerine Arslan, tam olarak hatırlamadığını, ancak telefon görüşmelerinin sebebinin Tekin'e müsait olup olmadığını sorması olduğunu öne sürdü.
Alparslan Arslan, Tekin ile Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasıyla ilgili hiç konuşmadıklarını iddia etti.

Tutuklu sanık Mehmet Fikri Karadağ'ı Tekin'in ofisinde tanıdığını anlatan Arslan, Hüseyin Görüm'ü ise avukatı olması nedeniyle tanıdığını söyledi. Tutuklu sanık Arslan, ''Canı alan kişi mi, silah mı, parmak mı, Allah mı? Canı alan ben değilim. Ben tefekkür içindeyim. Umurumda değil, isteyen bir sene de bitirir mahkemeyi. Öldüren ben değilim, yemin ediyorum. Birden'e de kurşun isabet etmiş, ama Özbilgin ölmüş. Canı alan kim. Maddi olarak Alparslan Arslan gösterilebilir. Ben Allah'tan utanırım canı alamam, vesile bu'' görüşünü ifade etti.

Duruşma, Alparslan Arslan'ın çapraz sorgusuyla devam ediyor

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Gündem