İmamoğlu: "Kaynaklarımızı; çıldırmış değil, bilimsel projelere ayıralım"
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eyüpsultan Kemerburgaz’da yapımı tamamlanan ‘Atık Yakma ve Biyometanizasyon Tesisleri’ni hizmete açtı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 16 Eylül 2017’de inşasına başlanan, yüzde 40 ilerlemeyle yeni yönetim tarafından teslim alınan Eyüpsultan Kemerburgaz Kısıkmandıra Mevkii’ndeki “Atık Yakma ve Biyometanizasyon (organik atıklardan biyogaz üretimi) Tesisleri”nin açılışını gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz Cuma günü revize edilmiş “İklim Değişikli Eylem Planı”nı açıkladıklarını belirten İmamoğlu, “Dünyaya entegre ve dünyanın ortaya koyduğu hedefleri yakalama konusunda kararlı bir süreci, hep birlikte kamuoyumuzla paylaştık” dedi. Hizmete açtıkları tesisin de bu kapsamda çok değerli olduğunu vurgulayan İmamoğlu, amaçlarının, 2050 yılına kadar İstanbul’u, iklim değişikliğine dayanıklı bir şehir haline getirmek olduğunun altını çizdi. 2050 yılına 30 seneden az bir süre kaldığını hatırlatan İmamoğlu, “Hiçbir dakikası, hiçbir saati kaybedilmeden bu hedefe ulaşmak zorundayız. Dünyada kaliteli bir yaşama sahip olmak istiyorsak, kayıtsız şartsız, her anımızda bu sürecin bir parçası olmalıyız” dedi.
“HER ŞEYİ ÇOK GÜZEL KILACAK YOL HARİTASI…”
Tesisler ve tesisleri yapan insanların bu işi tek başına başarmasının mümkün olmadığını dile getiren İmamoğlu, “Biz, yeter ki el birliğiyle, iş birliğiyle, 16 milyon yaşayanıyla, kentteki bu seferberlik duygusunu var edelim. Kaynaklarımızı ve enerjimizi yeter ki çılgın, anlamsız, mantıksız ya da çıldırmış projelere değil, bilimsel projelere, ayıralım. İşte her şeyi çok güzel kılacak yol haritası budur. Her şeyi güzel kılacak yol haritasına dair milletimizin, insanımızın, yaşayanımızın birikimi de vardır, gücü de vardır, bilgisi de vardır” diye konuştu. Hizmete aldıkları Atık Yakma ve Biyometanizasyon Tesisi’yle ilgili detaylı bilgiler paylaşan İmamoğlu, “Yeşil Çözüm vizyonumuz, İstanbul’da başlattığımız iklim seferberliğinin değerli bir adımıdır” dedi. Türkiye'de C40 topluluğuna üye olan ilk ve tek kurum olduklarını aktaran İmamoğlu, “Şehrimizi iklim değişikliğine hazırlamak adına büyük bir emek veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“KASIM’DA 2 AÇILIŞ DAHA VAR”
İBB’nin her biriminin bu işin güçlü bir paydaşı olduğunu düşünmek zorunda olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “16 Kasım'da Ömerli'de ikinci kademe içme suyu arıtma tesisimizin hizmete girmesi, 26 Kasım'da hemen komşumuz olan yine burada Atık Yakma ve Enerji Üretim tesisimizi hizmete açmakla, gerçekten çok gurur duyacağımız, iklim değişikliği, eylem planı süreciyle ilgili durmayacağımız bir Kasım ayını hep birlikte geçirmiş olacağız. Bu yönüyle İstanbul'a bir bütün olarak baktığımızda, kurumumuzun her aşaması, her kademesi önemli” bilgilerini paylaştı. “İstanbul'un hangi noktasında, hangi yerinde bir çözüme ihtiyaç varsa tüm gücümüzle orada olmaya devam edeceğiz” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“BU KENTİN ARTIK ÇEVREYE HOR DAVRANMA GİBİ BİR LÜKSÜ YOKTUR”
“Bu kentin artık çevreye hor davranma gibi bir lüksü yoktur. Bu şehrin; sakinleşmeye, durulaşmaya, kendine gelmeye, kendini hissetmeye, insanlarla birlikte var olduğunu yaşamaya, aşırı bir biçimde ihtiyacı vardır. Bunu yapmamız lazım. Hep birlikte bunu başarmamız lazım. Bu kenti harap eden akıldan, bu şehri sıyırıp kurtarmak zorunluluğumuz vardır. 16 milyon İstanbullu olarak, bu kentin doğasını nasıl koruruz? Çevreye verdiğimiz zararı nasıl asgariye indiririz? Hep beraber düşünmemiz, yeni doğmuş bebeğimizden en deneyimli bireyimize kadar, sorumluluk sürecinin bir parçası olduğumuzu hissederek ve hissettirerek yaşamalıyız ve buna göre hareket etmeliyiz. Yeşil Çözüm Vizyonumuz çok önemlidir. İstanbul'un en başta, en kıymetli markalarından birisidir. Yeşil çözümün altını hep beraber doldurmalı, genişletmeli ve geliştirmeliyiz. Bu başlattığımız seferberlikle, iklim değişikliğine dirençli bir İstanbul'u hep beraber yaratacağımıza inanıyorum. Birlikte başarabileceğimize tüm kalbimle inanıyorum. Ben, yarın hep birlikte ölüm yıl dönümünde anacağımız ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'e layık birer yurttaş olmak, Türkiye Cumhuriyeti'ne layık birer vatandaşı olma yönünde attığımız bu güzel adımlarla ancak bunu başarabileceğimize olan inancımla, hepinize; emeği geçen, yüklenicisinden, kurumumuzun bütün birimlerine, bütün emekçilerimize yürekten teşekkür ediyorum.”
1.4 MİLYON KİŞİNİN ELEKTRİK İHTİYACI KARŞILANACAK
Açılışı yapılan tesiste; yemek, sebze, meyve ve ömrünü tamamlamış ambalajlı gıda atıkları işlenecek. İstanbul genelinde üniversiteler, hastaneler, oteller, lokantalar, askeri ve sosyal tesisler, büyük marketler gibi noktalarda organik içerikli katı atıklar toplanacak. İlçe belediyeleri tarafından kaynağından ayrı ayrı toplanacak atıklar, transfer istasyonlarına getirilecek. Burada biriken atıklar, işlenmek üzere tesise götürülecek. Yılda 1 milyon ton evsel atığın işleneceği tesiste, aynı zamanda enerji üretimi de gerçekleştirilecek. Günlük 3000, yıllık yaklaşık 1 milyon tonluk kapasiteye sahip tesis, her biri günlük 1000 ton atık yakma kapasiteli 3 hattan oluşacak. Atıklar, tesise kamyonlar ile taşınacak ve herhangi bir ayrıştırmaya gerek duymaksızın depolama alanına boşaltılacak. Bu alanda depolanan atıklar, 3 adet “katı atık vinci” aracılığıyla “ızgaralı yakma ünitelerine” taşınacak. Izgaralı sistemde yakılan atıkların ısısından elde edilen buhar, tribünlere gönderilecek. Bu tribünler aracılığıyla da yaklaşık 78 MW/saat elektrik enerjisi elde edilecek. Bu enerjiden, tesisin tüm iç ihtiyacı ve artan enerji sayesinde de 1 milyon 400 bin kişinin elektrik ihtiyacı karşılanacak.
KOKU SORUNU ORTADAN KALKACAK
Tesis ile 100 hektarlık depolama alanından tasarruf sağlanacak. İstanbul’da oluşan evsel atıkların yüzde 15’i, yakma yöntemi ile hem atıklar ortadan kaldırılacak hem de bu sayede elektrik üretilecek. Elde edilecek elektrik ile Türkiye’nin enerji açığının giderilmesine katkı sağlanmış olacak. Çöp taşıma maliyeti azalırken, koku sorunu da ortadan kaldırılacak. Son teknolojinin kullanıldığı tesiste, emisyon değerleri Avrupa Birliği limitleri altında olacak. Tesiste kullanılacak en son teknolojili “baca gazı arıtma sistemi” ile çevreye zarar verilmeyecek. Bacadan çıkacak gazlar, “sürekli emisyon ölçümü sistemi” ile sürekli izlenecek ve kayıt altına alınacak. Bu sayede, çöplerden çıkan sera gazı salınımının yüzde 33’ünden kurtulmuş olunacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da kurulan sistem ile sera gazı salınımını online (canlı) olarak izleyebilecek. Tesis ile yerli üretim desteklenecek. Tesiste, 90 kişilik bir ekip çalışacak. İBB Fen İşleri Daire Başkanlığı’nın yüklenicisi olduğu tesisin yapım müşavirliğini İSTAÇ A.Ş. yüklendi.
GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Alpay Gürkan’ın da bir konuşma yaptığı etkinlik, butonlara basılarak tesisin açılışının gerçekleştirilmesiyle son buldu. İmamoğlu, tesis gezisinin ardından, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:
31 Mart'taki İstanbul seçimlerinin ardından yaptığınız bazı açıklamalar nedeniyle, YSK Başkanı ve üyelerine hakaret ettiğiniz gerekçesiyle, bir dava açıldı hapis istemiyle. Bugün ilk duruşması görüldü. Ertelendi diye biliyoruz. Daha sonra ifadeniz alınacakmış. Bu davayla ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?
“MUHATAP; BANA HAKARET EDEN SİYASİ AKIL”
Evet, doğru bugün davası vardı. Ertelendi. Muhtemelen belirlenen tarihte de gidip bu konudaki ifademi vereceğim mahkemede. Öncelikle şunu söyleyeyim: Bu bahsi geçen konuda, bu süreci kendi üzerine alıp, bu girişimde bulunanların doğru bir tercih yapmadıklarını düşünüyorum. Çünkü yanlış yapmışlardır. Yanlış bir algıyla hareket etmişlerdir. O güne dönüp baktığınızda, benim bu cevabımı, yine kendilerine ait medyada yazanların muhatabını kim olduğunu zaten kendileri yazmışlardı. Çünkü bu sözü bana bizzat edip, hakaret eden siyasi akla dönük bir cevabım olmuştu ve benim bu sözümle beraber muhatabım olan siyasi akıl bellidir. Siyasi kişilikler bellidir. Muhatabım onlardır. Nokta. Yani başka söyleyeceğim bir şey yok. Ama bu süreci kendi üzerine alınan ve böyle bir girişimde bulunan kurul üyeleri doğru hissetmemişlerdir; yanlış hissetmişlerdir. Yanlış bir girişimde bulunmuşlardır.
“ADALAR KARARI ADİL DEĞİLDİR; İŞİMİZE MÜDAHALEDİR”
Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete'de bir karar yayınlandı Cumhurbaşkanlığı tarafından Adalar, “Özel Koruma Bölgesi” ilan edildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin plan yapma yetkisi elinden alınıp, bakanlığa devredildi. Bu kararla ilgili bir girişiminiz olacak mı?
Tabii ki olacak. Ben, Sayın Çevre Şehircilik Bakanımızı bu konuda aradım. Biz, ta Mayıs ayından beri müsilaj meselesinde oluşturduğumuz masada alınan her kararı ve alınacak her kararı, istişare ederek yol yürüdüğümüzü ve sıkı bir centilmenlikle bu sürecin işlediğini kendilerine aktardım. ‘Cumhurbaşkanlığı’nda alınan bu kararla ilgili ne tek bir kelime konuşulduğunu, ne tek bir sürecin tartışıldığını hatırlamıyorum’ dedim. Zaten kendisi de hatırlamıyor. Kendileri, bu konudaki alınan kararın masumiyetinden bahsetti. Ben, ‘Masum olmadığını düşünüyorum’ dedim kendilerine. Bir genel müdürlerini bu konuda görevlendirdiler. Biz de teknik arkadaşlarımızı görevlendirdik. Bir araya gelecekler. Ama tümden yanlıştır. Yani Marmara'nın müsilajıyla Adalar'daki planın ne alakası var? Bunun hemen düzeltilmesi gerekir. Müsilaj meselesiyle ilgili kurulan Bilim Kurulu, bizim Büyükşehir Belediyemizin teknik ve idari heyetleri, orada bulunan bütün idari heyetler, rektörler, sanayi kuruluşları, bakan yardımcıları, bakanlar konuşulan her şeye muhataplar. 7 tane belediye başkanı… Ben Marmara Belediyeler Birliği Belediye Başkanı'nı da aradım. ‘Böyle bir şey konuşuldu mu’ dedim. O da ‘Konuşulmadı’ dedi. ‘Acaba sadece kıyı yapılarıyla ilgili bir karar mıdır? Hani liman vesaire’ dedi. ‘Hayır’ dedim, ‘Bu kapsayıcı bir karar.’ O bakımdan kendileri de bu konuda bilgi sahibi. Marmara Belediyeler Birliği de bir neticede hakları koruyan bir tüzel kişiliktir. Kendilerinin de bunun süreci takip etmeleri gerektiği fikrimi paylaştım. İstişareler sürecek ama tümüyle bu karar hukuksuzdur, adil değildir, işimize müdahaledir. Yani tesadüf müdür bilemem ama şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde yıllardır 10, 15 yıldır, 20 yıldır plansız duran Adalar’ın, iki yıldır katılımcı bir modelle hazırlanmış 1/5000’lik planları da Meclis’te, komisyonda. Böylesi bir dönemde, durup dururken böyle bir kararı almayı, kamuoyuna hiçbir şekilde anlatamazlar. Doğru bir karar değildir. Umarım birilerinin hatasıdır. Ve o hatayı düzeltmek de elbette ki başta Sayın Bakanımıza ve Cumhurbaşkanlığı yetkililerine düşer. Biz, bu konuda, bu kararın düzeltilmesi için gerekenin yapılmasını İstanbul halkı adına umuyoruz.
“GLASGOW’DAN PAYIMIZA DÜŞENİ ALACAĞIZ”
Yarın Glasgow'a gidiyorsunuz. İklim zirvesine katılacaksınız. Oradaki programınızı öğrenebilir miyiz?
Glasgow'da çok değerli iki oturuma katılacağım. Burada iklimle mücadele konusunda İstanbul'un, işte bugün açtığımız tesis gibi, aslında 2050’ye nasıl dayanıklı bir şehir olarak hazırlandığını anlatacağız bir panelde. Yine bir başka husus da aslında kentin fiziksel dayanıklılığı konusunda, deprem tehdidiyle olan mücadelesinden de bahsedeceğimiz bir oturum olacak. Her iki oturumun da çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Glasgow Zirvesi’nin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Çünkü iklim değişikliğiyle, küresel ısınmayla mücadele kapsamı, bir şehir sınırlarıyla, bir ülke sınırlarıyla çizilebilecek bir kapam değildir, içerik değildir. Bu manada bütün dünyanın iş birliği yaparak bu süreci çözmesi gerekir. Ortak sorundur. İyi bir bütçe tasarrufuna, iyi bir bütçe kullanımına muhtaçtır. O bakımdan özellikle bütçelerin kullanımında, ‘Herkes kendi sınırları içerisinde sorun çözsün’ anlayışıyla da bunun mümkün olmayacağını orada dile getireceğiz. Hem dünya için hem Türkiye'miz için hem İstanbul'umuz için zirvesinin çok faydalı olacağını düşünüyorum. Mutlaka oradan payımıza düşeni alıp İstanbul'a da döneceğiz.