HAVA-İŞ İLAN VERDİ: Dün bazı gazetelere "Kamuoyuna" denilerek, "Önce uçuş güvenliği" başlıklı bir ilan veren veren Hava-İş Sendikası, şu noktalara değindi: "Üyelerimizin ücrete ilişkin olmayan maddelerle ilgili talepleri her şeyden önce uçuş emniyetinin güçlendirilmesini, konuşla ilgili bilimsel çalışmaları ve yaşanmış acı deneyimleri esas alan evrensel standartlara yükseltilmesini hedefliyor.

Gerçek anlamda bağımsız bir sivil havacılık otoritesinin olmaması, Türkiye sivil havacılık sektörünün trajedisinin başlıca nedenlerinden biridir ve ölümlü-ölümsüz kaza istatistikleri bu durumu bütün açıklığıyla ve herhangi bir tartışmaya yer bırakmayacak açıklıkla ortaya koyuyor."

BİR YILDA 457 DENETİM: Bu ilan üzerine THY yönetimi bir açıklama yaparak, "Uçuş güvenliğinde gereklilikleri karşılamayan bir havayolu, ne ulusal ne de uluslararası alanda operasyonuna müsaade alamaz" dedi. THY yetkilileri, 2007 yılında 295 kurum içi denetlemenin yanı sıra uluslararası otoriteler tarafından da 162 denetleme yapıldığını açıkladı. "Bu yaklaşım ve söylemler, bu sektöre vurulabilecek en büyük darbedir" denilen açıklamada, "Ne acıdır ki, böyle bir saldırı rakip şirketlerden değil çalışanlarımızı temsil ettiğini iddia eden, sendika yönetiminden gelmiştir" denildi.

TUROB: THY'nin grev gündemi turizme darbe vurmaya başladı

TURİSTİK Otelciler, İşletmeler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır, THY'deki grev gündemi nedeniyle, yurtdışından özellikle THY'yi tercih eden nitelikli turistlerden iptallerin gündeme geldiğini belirtti. Bayındır, "Bu konu, önümüzdeki günlerde muhakkak çözüme kavuşacak. Ancak THY'nin, uluslararası piyasada kaybolan marka imajını kim ve nasıl düzeltecek" dedi.

HAVA-İŞ Sendikası, THY Genel Müdürü Temel Kotil'in grev oylamasını tercih ettiği yönündeki açıklamasının birçok çarpıtmayı da içerdiğini belirterek, grev kararı için oylamaya hazır olduklarını bildirdi. "www.havais.org.tr sitesinde yer alan açıklamada "Her türlü hazırlığımız tamam üyelerimizin iradesine güveniyoruz. Sendikamız çalışanların iradesinden korksaydı, 'Görüşmeler sonuna kadar açık yapılsın' demezdi ve bunu prensip kararı olarak uygulamazdı" denildi