Provokatif eylemlere prim vermeyiz
Taksim’deki Gezi Parkı protestolarını fırsat bilen bazı provokatif yapılanmalar ile kimi siyasi partilerin ülkeyi yangın yerine çevirme çabalarını sert dille eleştiren Bem-Bir-Sen Trabzon İl Başkanı Dr. Arslan Korkmaz, “ Demokratik her eylemin yanında
Taksim’deki Gezi Parkı protestolarını fırsat bilen bazı provokatif yapılanmalar ile kimi siyasi partilerin ülkeyi yangın yerine çevirme çabalarını sert dille eleştiren Bem-Bir-Sen Trabzon İl Başkanı Dr. Arslan Korkmaz, “ Demokratik her eylemin yanındayız, hakkını demokratik yöntemlerle arayan herkesin hakkına saygı duyarız. Ancak sokak terörü ve şiddet uygulayarak yakıp yıkan eşkiya güruhuna da asla prim verilmemelidir” dedi.
Siyasi otoritenin kendi halkının haklı taleplerine hiçbir zaman kulak tıkayamayacağını kaydeden Korkmaz, özellikle olaylara müdahale eden güvenlik güçlerinden bir kısmının hatalı davranışlarını bahane ederek kamu malına, şahıs malına zarar vermenin, ortalığı yakıp yıkmanın haklı bir yanının bulunmadığını söyledi.
Korkmaz konuya ilişkin olarak yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:
“Demokrasi adına konuşmak ve demoKrat olabilmek zor zamanların sınavıdır. Muhalefet etmek, protesto eylemi yapmak, gösteri hakkını kullanmak demokrasilerin içindeki haklardır. Bugün yaşananlar ise demokratik hak olarak başlayan eylemlerin, gösterilerin provokasyona dönüşmesi, bazı siyasi partiler, sendikalar ve kimi sivil toplum örgütlerinin ise olayı ideolojik çerçeveye sıkıştırıp hak arama eyleminden çıkartmış olmalarıdır.
Türkiye'deki her toplumsal olayı, Reyhanlı katliamında olduğu gibi Türkiye'nin demokratikleşme sürecine karşı bir eyleme dönüştürmek isteyenler, bugün bunu Taksim’de Kızılay’da gerçekleştirmek istemektedirler.
Demokratik taleplerle meydana çıkan vatandaşlar, kamu mallarını yakıp yıkarak “ülke severliklerini” gösteren, dükkanları yakıp yıkıp yağmalayarak “emekten yana” duruşlarını sergileyenlerin oyununa gelmemelidirler.
Her türlü sağduyulu yaklaşıma rağmen şiddet isteyen, kan içmek isteyen azgın provokatörler, kimi zaman etnik yapılanmaları da işin içine katarak kandırdıkları masum-mazlum göstericileri kullanmakta, dünyaya “Türkiye baharı” görüntüsü vermeye çalışmaktadırlar.
Ekonomik krizlerden etkilenmeyen, IMF’ye borcunu ödemiş bir Türkiye görüntüsü, ülkemizi “hasta adam” olarak görmeye alışmış pekçok Batılı ülkeyi rahatsız etmiştir. Bu olayların batılı bazı yayın organlarından yansıma şekilleri de bu düşüncenin eseridir.
Dünya faiz lobilerinin de bu olayları kullanarak el altından yaptıkları kışkırtmalar ile Türkiye ekonomisi üzerinde oyun oynanmasına izin verilmemelidir.
Ekonomik anlamda meydana gelecek tahribatın en büyük yükünü kamu çalışanları, işçi, esnaf ve emekliler çekmektedir.
Güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanarak olayları engelleme çabası hatalıdır. Olayları yatıştırmak üzere kullanılan siyaset dili de hatalı olabilir. Ama bunların bahane edilerek ülkemizi kaos ortamına sürükleme çabalarına da başta bizim gibi demokratik sendikalar, sivil toplum kuruluşları olmak üzere sağduyulu halkımız izin vermeyecektir.
Bugünkü Türkiye’yi 1950 öncesi Türkiyesi’ne benzetmek, ya da otoriter Ortadoğu ülkelerine benzetmek tek kelime ile ayıptır. Türkiye’deki demokratikleşme çabalarından rahatsız olanların bu yorumlarını hızlı iletişim teknolojisi ile yayma çabaları boşa çıkacaktır.
Bu durumdan yararlanmak isteyen, kendi ideolojik saplantılarını meydanlardaki halkın demokratik çabalarının arkasına gizlemek isteyen kimi sendikalar ve sivil toplum örgütleri de, bulanık suda balık avlama çabası içine girmişlerdir.
12 Eylül, 28 Şubat gibi antidemokratik süreçlere payandalık eden bu güruh, eski alışkanlıkları ile derhal harekete geçmiş, demokratik sendikal eylemlerini sokak terörü ile birleştirmekten imtina etmemişlerdir
Bem-Bir-Sen olarak, Memur-Sen olarak her zaman sergilediğimiz demokratik duruşumuzu sergilemeye devam edeceğiz. Haklı olan bütün eylemlere desteğimiz tamdır. Ancak topluluk psikolojisini yanlış yönlendirmek üzere görev alan provokatörlere karşı da güvenlik güçlerinin ezdirilmemesi gerekmektedir.
Protestoları meydanlardan, mahalle ve sokaklara çeken vatandaşlarımızın gece yarılarına meydana getirdikleri çevre ve gürültü kirliliği de, eylem amaçlarına uymamaktadır. Geçmişte “tencelerimiz kaynamıyor” diye çalışan tencere tavaların, bugün hangi amaçla çalındığının yorumunu kamuoyuna bırakıyoruz.
Demokratik hak aramak üzere meydanda olan ile provokatif amaçlarla meydanda olanlar ayırd edilmeli, güvenlik tedbirleri konusunda gereken yapılmalıdır.