DEKAP Sözcüsü Ömer Şan, "Doğal yaşam alanlarımıza karşı girişilen saldırılardaki en temel sorun bu acele kamulaştırma sorunudur" dedi.

Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Ömer Şan, hükümetin özellikle doğal yaşam alanlarına karşı uyguladığı politikaların yeni bir hal aldığını belirterek, alınan yargı kararlarının ve hukukun üstünlüğünün yok sayılmasına ilişkin icraatların devam ettiğini savundu. Rize'nin Senoz Vadisi'nde yaşanan gelişmelerin, Artvin Maçahel'deki Hes projelerinin, Arhavi, Tortum, Trabzon, Ordu, Giresun, Sinop, Tunceli'deki Hes mücadelelerinin ödünsüz bir şekilde devam ettiğini belirten Şan, "EPDK ve TOKİ'yi "acele kamulaştırma' konusunda yetkilendiren Bakanlar Kurulu kararının, önce yürütmesini durduran ve ardından iptal eden Danıştay; bu kez hem EPDK'nın geri çektiği kamulaştırmayı ve hem de daha önce iptal ettiği Bakanlar Kurulu kararını yeniden iptal etti" dedi.

Danıştay'ın Bakanlar Kurulu'nun özellikle de Hes'ler ve enerji konusunda 2004'te aldığı 7892 sayılı kararını iki kez iptal ettiğini belirten Şan, Danıştay'ın aynı yıl içerisinde 6 ay arayla verdiği "İptal' kararlarıyla, EPDK'nın 2004'ten bu yana yaptığı "acele kamulaştırmalar' da hukuki dayanağın yitirildiğini ifade etti. Ömer Şan, söz konusu acele kamulaştırma işlemlerinde Bakanlar Kurulu'nun, "Milli Müdafaa Mükellefiyeti hakkında kanun" doğrultusunda, "takdir hakkını" kullandığını belirterek şöyle dedi:

"Ancak bu "takdir hakkı' koşulsuz değildir. Kanunda ön koşula bağlanmıştır. Ve bu durum bağlayıcı koşulları da içermektedir. Ancak son zamanlarda Danıştay'ın içine düştüğü hali görünce, daha önce iptal kararı verilmiş bir konu hakkında yeniden bir iptal kararı verilmesini de yadırgayamayız. Daha önceleri de belirttiğimiz gibi bu aynı zamanda bir savaş hukukudur! Ve Doğal yaşam alanlarımıza karşı girişilen saldırılardaki en temel sorun bu acele kamulaştırma sorunudur. Acele kamulaştırma yapılan tarım alanları için de destekleme primi verilmiyor, bunun da bilinmesi gerekir. Bizce de bu son kararın hüküm kısmında maddi hata var! Gerekçeyle hüküm arasında çelişki var ve büyük olasılıkla temyizde bozulacaktır. Dolayısıyla biz mücadelemizi doğal yaşam alanlarımızda fiili olarak vermeye devam ediyoruz."