Hayallerim Yomra için

 MHP İstanbul İl yönetim kurulu üyesi ve Yomralılar Derneği eski başkanı Şahin Çakır, Yomra Belediye Başkan aday adayı oluyor. Yomra ile bağlarını hiç koparmadığını söyleyen ve “İstanbul’da yaşıyorum ama rüyalarımı Yomra’da görüyorum” diyen Şahin Çakır il

Hayallerim Yomra için

 

MHP İstanbul İl yönetim kurulu üyesi ve Yomralılar Derneği eski başkanı Şahin Çakır, Yomra Belediye Başkan aday adayı oluyor. Yomra ile bağlarını hiç koparmadığını söyleyen ve “İstanbul’da yaşıyorum ama rüyalarımı Yomra’da görüyorum” diyen Şahin Çakır ile Ümraniye’deki Trabzon Park’ta işletmeciliğini yaptığı spor tesislerinde adaylığıyla başlayan ve samimi bir sohbete dönüşen bir röportaj yaptık.
 
-Kendinizi günebakış okurlarına kısaca tanıtabilir misiniz?
 
1960 Trabzon Yomra Ocak köyü doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Trabzon’da tamamladım. Futbolcuyum, 10 yıl aktif kalecilik yaptım. 3 yıl da Libya’da futbol oynadım.1986’da İstanbul’a geldim. Üç aylığına gelmiştim, neredeyse 30 sene oldu. (Gülüyor) Türkiye’nin en büyük beton firmalarından birinde pazarlama ve tahsilât sorumlusu olarak çalıştım. Oradan emekli oldum, şimdi spor işletmeciliği yapıyorum.
 
-Siyasetle ilginiz nedir?
 
-1972’de Ülkü Ocakları’na kaydoldum, 41 yıldır Milliyetçi Hareket’in içindeyim. Başka hiçbir parti ya da siyasi görüşle en ufak bir ilişkim olmadı. Siyasi ya da gayri siyasi çalışmalarımızda benim ana düsturum insanlara yardımcı olmaktır. Ben insanları çok severim. 1990 yılından beri içinde Trabzon geçen her oluşumda bulunmaya çalıştım.
 
-Hazır konu açılmışken sorayım. Siz aynı zamanda bir sivil toplumcusunuz. Ne kadar zamandır o işlerin içindesiniz?
 
-1990’da Ümraniye Trabzonlular Derneği kurulduğu zaman ilk üyelerinden biri bendim. O dönem en aktif derneklerden biriydi. Derneğin açılışını Mehmet Ali Yılmaz ve Murat Karayalçın gibi isimler yapmıştı. Sık sık da lokalimize uğrarlardı. Kaymakamlardan emniyet müdürlerine bütün bürokrasi için cazibe merkeziydi dernek. O dönemler herkes dernekte yönetici olmak için can atardı, şimdi kimse istemiyor. Trabzon Dernekler Birliği’nin kurucu üyesiyim. Daha sonra Trabzon Dernekleri Federasyonu’nun da kuruluşunda dernek olarak bulunduk. Yomra, Trabzon merkeze yakın olması hasebiyle dernekçilikte biraz geri kalmıştır. Köyde birine kafası bozulan 10 dakikada Trabzon’a kahveye gidiyor. Lokantacıya kızan gidip Trabzon’da yemek yiyor. Dolayısıyla birlik beraberlik alışkanlığı yoktu, bu İstanbul’a gelen Yomralılara da yansımıştı. Biz de 2000 yılında Ümraniye’de Yomralılar Derneği’ni kurduk. İlk gecemizi Kadırga Restaurant’ta 5000 kişiyle yaptık. Yomra’dan bile 5 otobüs geldi. Dernekte 10 yıl başkanlık yaptık, sonra kendi rızamızla bıraktık.
 
-1990’da kurulan derneğe büyük bir ilgi olduğunu söylüyorsunuz fakat şimdi derneklerin genel durumu çok farklı. Bu değişimi neye bağlıyorsunuz?
 
-Tam anlamıyla bir dernek enflasyonu oldu. Tabiri caizse eline zarfı alan iş adamlarının kapısını çalmaya başladı. İş adamlarına sadece para kaynağı olarak bakıldı. Onlar da bıktılar. Bu kadar fazla sayıda derneği bir araya toplamak, ortak hareket etmek de mümkün değil. Bu zaten bizim toplumsal bir rahatsızlığımız. Yomra’ya bakıyorum, nüfus on bin ama atıyorum var belki bin tane bakkal. Bir ara onlara “bir araya gelin, güzel bir AVM açın” dedim ama mümkün olmadı
 
-Yomra’nın başlıca sorunları nedir?
 
-Bütün Türkiye’nin olduğu gibi Yomra’nın da işsizlik tabii. Orada yeni istihdam alanları açıp 100 kişi de çalıştırsanız büyük iş yapmış olursunuz. Bizim memleketlerin en güzel kurtuluşu, tabiat güzellikleriyle birlikte turist çekmek. Yomra sahil bölgesidir. Trabzon merkezin doğru dürüst bir sahili yok. Yomra sahiline ise olur olmaz yatırımlar yapılmış. Onlar başka yerlere de yapılabilir, oralar değerlendirilirdi. Sahil zaten değerli bir yerdir. Yomra’nın şehrül emini olacağız. Hz. Ömer ne diyor? Fırat’ın kenarında bir koyunun bacağı kuma batsa ben ondan sorumluyum. Biz de bu düsturla idarecilik yapacağız. Partimizin değil, memleketimizin belediye başkanı olacağız.
 
-Bildiğimiz gibi Türkiye’de merkezi iktidarla yerel yöneticilerin farklı partilerden olmasının bazı zorlukları var. Seçildiğiniz ve bu tür sıkıntılarla karşılaştığınız takdirde bu sıkıntıları nasıl aşmayı düşünüyorsunuz?
 
-Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Ben MHP’liyim ama hiçbir zaman tavizsiz ve uzlaşmaz bir siyasetçi olmadım, olmayacağım. İktidardan da gerekli destek ve yardımı alacağımı umut ediyorum. İnsanların güvenini kazanmak önemlidir. Yomra’ya hizmet için kendimizi adadığımıza onları inandırabilirsek bu konuda da bir problem yaşamayacağımızı düşünüyorum. İktidar partisine de saygı duyacaksın, çünkü onunla çalışacaksın. Karşılıklı bir saygı ilişkisi olacak. İktidar da halkoyuyla iş başına gelmiş, biz de seçilirsek halkoyuyla seçilmiş olacağız. Biz Yomra halkının yararına neyse onu yapacağız. 40 yıldır bir ülkünün peşindeyiz. Bu ülkü ve ideallerimiz doğrultusunda yöneticilik yapacağız.
 
-Biz bir göç toplumuyuz. Göç olgusunun hem memlekette kalanlar hem de gurbete çıkanlar üzerinde bazı psikolojik etkileri var. Şahsen ben de belli bir yaşa kadar memlekette kaldıktan sonra gurbete çıkan biri olarak her iki tarafın da bakış açısını biliyorum. Gurbetçiler memleketle ilgilerini kesmezler, oradaki her şeyle ilgilenmeye çalışırlar. Memlekettekiler de belli bir noktadan sonra bu durumdan hoşlanmazlar. Onların gözünde bizler memleketi terk edip gitmiş insanlarız. Sizin adaylığınızın Yomra’da bir antipatiyle karşılanma ihtimali var mı?
 
-Böyle bir ihtimal söz konusu bile değil. Yarın sizinle kalkıp Yomra’ya gitsek bana oradan dün ayrılmış muamelesi yapıldığını görürsünüz. İnsanlar bana hoş geldin bile demez, doğrudan hal hatır sorarlar. Hiç bağımı koparmadım, sürekli gidip geldim. Rüyalarımı bile hâlâ köyde görürüm. İstanbul’a gelirken bir şey yıkıp gelmedim, bir çalı bile satmadım. Zaten üç ay sonra döneceğim diye gelmiştim. 54 yaşındayım ve hâlâ Yomra’yı yaşıyorum. Zor bir yola girdiğimizin de farkındayım.Yomra’ya hizmetten başka hiçbir gayemiz yok.
 
-Yomra’nın Trabzon merkezine yakın olması avantaj mı dezavantaj mı?
 
-Merkeze uzak ilçelerde insanlar birbirine daha bağlıdır, cemiyetçilik de gelişmiştir. Çünkü oralarda herkes birbiriyle iyi geçinmek zorundadır. Yomra’da öyle değildir, lokantacıya kafası bozulan soluğu Trabzon’da almaktadır. Avantajına gelince. Trabzon sıkışmıştır, sahillerde yer kalmamıştır. Trabzon ve Akçaabat’ın sahilleri dolmuştur ama Yomra sahilleri henüz bakir sayılır. Çok sayıda tesis inşa edilebilir, hem Trabzon nefes alır hem de Yomra’da sosyal ve ekonomik hareketlilik olur.
 
-Son sözleriniz?
 
-Allah rızası için bir işe soyunmuşuz. Yolumuz uzun ve meşakkatli. Biz elimizden geleni yapacağız. Allah’ın dediğinden başkası olmaz. Ama biz bütün gönlümüz ve kalbimizle Yomra’yı alacağımıza inanmışız. İstanbul gibi bir metropolde bir büyük siyasi partinin il başkan yardımcılığına kadar yükselmişiz. Hile hurdayla değil, tabanın sevgisiyle yükseldik. Kimsenin icazetiyle de yükselmedik. Ben geldiğim her yere tırnaklarımla kazıya kazıya geldim. Benim Yomra’ya hizmetten başka hiçbir niyetim yok.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bölgesel