Anahtar Deliği 26.04.2016

BAKANLIĞA ‘BENİ DENETLEYİN’ DEDİ   Başkanı eleştirdiği için ailesi tarafından darp edilen Yomra Belediyesi MHP'li Meclis Üyesi Hasan Bayrak’ın iddiaları üzerine Yomra Belediye Başkanı İbrahim Sağıroğlu bakanlıktan denetleme istedi.    Meclis üyesi Bayrak’

Anahtar Deliği 26.04.2016
BAKANLIĞA ‘BENİ DENETLEYİN’ DEDİ
 
Başkanı eleştirdiği için ailesi tarafından darp edilen Yomra Belediyesi MHP'li Meclis Üyesi Hasan Bayrak’ın iddiaları üzerine Yomra Belediye Başkanı İbrahim Sağıroğlu bakanlıktan denetleme istedi. 
 
Meclis üyesi Bayrak’ın, belediyede sahte ruhsatlar düzenlendiği, yabancı turistlerin yoğun gayrimenkul alımlarının olduğu, kıyı kenar çizgisinin yok sayıldığı, imar planının gelişi güzel yapıldığı, belediyede yolsuzluk yapıldığı, şaibeli bir belediye başkanının olduğu, özel araçlara akaryakıt sağlandığı, iş makineleri parça alımları ve kiralamalarda usulsüzlük yapıldığı iddiaları üzerine İçişçileri Bakanalığından soruşturma istedi.
 
Yazılı olarak yapılan açıklamada şunlar kaydedildi; “Bir süredir muhalefet partilerine mensup bazı kişiler tarafından, Belediyemizi karalama kampanyası başlatılmıştır. Bu kişiler tarafından hakkımızda sistemi bir şekilde ‘Çamur at izi kalsın’ politikası yürütülmektedir.  Hiçbir somut veriye, bilge-belgeye dayanmayan bir dizi evham ve iftiralar havada uçuşmaktadır. Belediyemiz, bizzat ve diğer kamu kurumları aracılığıyla gönderilen mesnetsiz iddialarla meşgul edilerek, iş yapamaz duruma düşürülmek istenmektedir. Velhasıl muhalefet partilerinin yürüttükleri bu sistemli karalama kampanyasıyla seçim yenilgilerinin intikamı alınmak istenmektedir.  Hakkımızda yürütülen bu karalama kampanyası ile ilgili olarak Kurumumuz Yomra Belediyesi 25.04.2016 Tarih ve 886 Sayılı yazıyla İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş talep ederek bahse konu suçlamaların incelenmesini ve kamuoyunun sağlıklı bilgi alması sağlanacaktır.
 
Soruşturma neticesinde görülecektir ki bu iddialar asılsız ve sadece karalama ya yöneliktir. Yomra Belediye Başkanlığı olarak daha önce de söylediklerimizin arkasındayız kanunlar çerçevesinde Yomra’ya hizmet etmekten başka bir amacımız bulunmamaktadır. Gönül isterdi ki; Belediyemizin yolsuzluk yaptığı kisvesi altında ulusal bir TV kanalında görüntüleri yayınlanan ilçemizin, önceki döneminin de görüntüleri yayınlansın, izleyen vatandaşlarımız Yomra’nın nereden nereye geldiğini karşılaştırma imkanı bulsun.
 
Ama bu görüntüler sunulmasa da vatandaşlarımız bu karşılaştırmayı hafızasında yapıyor. İmar rantı diye sundukları o bölgeden vatandaşlarımız kötü kokudan geçemediği günleri hatırlıyor. Ve aradaki uçurum farkı görüyor. Bu tabloya cevabını da seçim sandığındaki teveccühü ile ortaya koyuyor. Belediyemizin bu beyhude gayretlerle daha fazla töhmet altında bırakılmaması, ‘Çamur at, izi kalsın’ mantığıyla Belediyemize atfedilen iddiaların aydınlığa kavuşturulması için hakkımızdaki iddiaların yetkili mercilerce incelenmesini bizzat talep ediyoruz.”
 
“AK PARTİ’DEN MUHARREM USTA’YA ‘FOS ÇIKTIN’” 2. SAYFADA
AK PARTİ’DEN MUHARREM USTA’YA ‘FOS ÇIKTIN’
 
Ak Parti Trabzon İl Başkan Yardımcısı Uğur Aydın, sosyal medya hesabından Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta’yı yerden yere vurdu.
 
Aydın ‘benim kişisel yorumum’ dese de buna Muharrem Usta’nın Ak Partili ağabeyi içerlendi ve yorumun altına ‘anlamadığını ifade etmeye çalıştığı’ soru işaretleri ve ‘şaşkınlığını’ anlatan ünlem işaretleri koydu.
 
Ak Parti içinde Muharrem Usta çatlağı yaşanabilir.
 
Şimdiden uyaralım.
 
Uğur Aydın’ın eleştirileri şunlardı; 
 
Sorumlular:
 
Takkenizi önünüze koyun
 
Ve nerde yanlış yaptık diye düşünün artık, artık düşünün.
 
M. USTA: Sezon ortasında tutturdun bir FEDA, FEDA yaygarası. Bekle sezon sonunu, devam etmeyeceğin oyuncuyla indirim yapsan ne olur, sadece moral motivasyonu bozdun, acemilik yaptın. Sen yönettiğin şirket çalışanları gibi futbolcuları zannettin ama öyle değil. Bu takım en azından UEFA ya gidebilirdi. Oradan gelecek gelir o SENİN FEDADAN KAZANDIĞINDAN AZ OLMAZDI. 
 
G.S mandan sonra esip gürledin. Ama fos çıktın. Hem de koca bir FOS. Bülen yıldırım bu maça verildiğinde bir itirazın olmadı, çıkıp tek bir laf etmedin. Bu mudur esip gürlemenin sonucu. Yazık Sayın Usta, beni hayal kırıklığına uğrattın. 
 
HAMİ HOCA: Futbolculuğunda zirveye çıkardığın sevgiyi hocalığında yerlere vurdun. Bir takım bu kadar mı kötü idare edilir. Bu kadar rezil duruma düşecek kadro mudur bu kadro. Sadi hoca zamanından daha iyi olan bu kadro ike Trabzon tarihinde kara bir leke açtın. Bu kadar beklememeliydin, hele bundan sonra hiç o görevde durmamalısın. 
 
SEYİRCİ: Diyecek söz bılamıyorum. Bir takım içten ancak bu kadar ihanete uğrar. Trabzonspırun en büyük rakibi kendi seyircisi oldu adeta. Üstelik o kendini bilmez adi şerefsizi alkışlayanlar da cabası. Ne çabuk unuttunuz daha önce olanları, yetmedi mi bu verdiğiniz zararlar. Trübine gelen gerçek taraftar da artık sizin yüzünüzden gelmiyor, haksız da değil. 
 
MHK: zaten niyeti belli, ona diyecek bir sözüm yok. Amaçlarına ulaşmak için bizim ihanet şebekesi de yardım etti. 
 
EMNİYET: Bu şehrin ağırlığını taşımak şöyle dursun, olayları seyreden, öngöremeyen Emniyet yetkilileri hakkında gereken yapılmalı, emniyet müdürü görevden alınmalı. Nu bu yahu. Ben tv den seyrederken anladım olay çıkacağını, sen nerdesin be müdür. 
 
BU ŞEHİR BUNU HAKETMİYOR.
 
“ERDOĞAN BAYRAKTAR’IN O SÖZÜ NEYDİ?” 3. SAYFADA
ERDOĞAN BAYRAKTAR’IN O SÖZÜ NEYDİ?
 
Trabzonlu eski vekil ve eski bakan Erdoğan Bayraktar’ın not aldığı eski sözleri vardır. Sonuçta hayatı engebeli yollarla geçmiş, her görev aldığı yeri zirveye taşımış bir isim. Tabiki kitaplara sığmaz sözleri, kitaplara sığmaz anıları olması çok normal.
 
Bunlardan bir tanesini geçtiğimiz günlerde Karadeniz’de Son Nokta Gazetesi yazarlarından Osman Diyadin, yazdı. Taaa 1982 yılındaki bir sözü! Kaleme aldığı yazıda bir de başkente gönderme var.
 
Onu da siz bulun artık.
 
İşte Diyadin’in yazısı; 
 
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu!
 
Ülkemiz atlattığı onca badirelere, onca düşmana rağmen hala çok güçlü bir ülke..
 
Şöyle bakıyorum son dönemde  yaşananlara..
 
Derin ve acı izler bırakıyor..
 
Şu gerçek bir kez daha ortaya çıkıyor ki, Türkiye içeriden ve dışarıdan üzerine oynanan bunca oyuna rağmen dimdik ayakta kalarak gelişip büyüyorsa bunda bu milletin içinden çıkmış kahramanların yeri unutulur mu?
 
Bu  kahramanlardan bir çoğu, tarih boyunca yaptıkları hizmetlerin neticesinde hedef olmuş, onların üzerinden ülkenin gelişip büyümesinin önü kesilmeye çalışılmış..
 
Çünkü bu milletin yeniden dünyaya hükmetmesinden, yeniden dirilişinden korkan güruhlar, bu hizmet adamlarını her zaman bir şekilde hedef tahtasına koymayı başarmışlardır.
 
Bu vatanperver ve milli kişiler, kimi zaman suikastlara kurban gitmişlerdir.
 
Kimi zaman zehirlenmişlerdir, kimi zaman iftira, kimi zaman itibar suikastları ile görevden el çektirilmişlerdir.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ında 2002 yılında  kurduğu ve 14 yıldır  dünya tarihinde görülmemiş şekilde  tarih yazdığı AK Parti ile başlattığı diriliş davasında önüne çıkan iç ve dış mihraklar yolunu kesmeye çalışırken   önünü kesmek için  yanında olan bazı dava arkadaşlarını tezgahlarla hedef aldılar.
 
                                   ***
Örnek mi?
 
Erdoğan Bayraktar..
 
Erdoğan’ın yakın çalışma arkadaşı olarak hem TOKİ Başkanlığı hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koltuğunda yaptığı hizmetleri ,yeni güçlü bir bakanlığı nasıl inşa ettiğini  kim inkar edebilir ki?
 
Onunla da uzunca bir dönem uğraşıldı.
 
Çünkü bir diriliş hikayesi yazan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  Türkiye’yi şantiyeye çevirmesinde adeta eli kolu gibiydi..
 
2002 yılında bütçesi, yatırımları İMF kontrolünde olan bir hükümet devralan Erdoğan, eski dava arkadaşı Erdoğan Bayraktarı TOKİ’nin başına getirdi.
 
Büyük bir kentsel dönüşüm hamlesi başlattı.
 
TOKİ’yi Bayraktar öncesi ve sonrası diye ayırmak gerekir..
 
Bayraktar öncesi adından bile bahsedilmeyen, kendi çalışanlarının maaşlarını ödeyemeyen TOKİ’ye İMF yaptırımlarından dolayı kaynak verilemiyordu.
 
Yani varlığı ile yokluğu belli olmayan bir kurumdu..
 
Erdoğan Bayraktar göreve gelir gelmez “Hazine desteği istemiyorum. Bize kanuni olarak yardımcı olun yeter” dedi.
Tarih yazmaya başladı.
 
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan  hep onun arkasında durdu.
 
10 yıllık 500 bin konut hedefi kondu.
 
Gülüp geçtiler..
 
Gülüp geçenler her yerde TOKİ markasını görür oldu.
 
Kentsel dönüşümlerde tarih nasıl yazılır gösterildi.TOKİ Türkiye’nin değil dünyada sosyal konutta en başarılı kurum haline geldi.
 
Bakın şu icraatlara..
 
-81 il, 800 ilçe, 1920 şantiyede 486 bin 784 konut..
 
-54 bin 218 gecekondu kentsel dönüşüm projesi..
 
-687 okul (lise, ilköğretim ve anaokulu), 771 spor salonu, 37 kütüphane, 420 ticaret merkezi, 92 hastane, 86 sağlık ocağı, 351 cami, 66 yurt ve pansiyon (16 bin 876 kişilik), 23 sevgi evi (199 bina), 17 engelsiz yaşam merkezi (165 bina)…
Dile kolay..
 
Hatta İMF yöneticileri mortgage krizinden sonra bizzat  ‘Nasıl yapıyorsunuz’ diye Erdoğan’ı kutlarken brifing almak için Bayraktar’a ziyarette bulunmuşlardı.
 
TOKİ’de yazdığı altın tarih Bayraktar’ı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koltuğuna taşıdı.
 
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez böyle bir bakanlık kurulurken, bu bakanlığın kurulmasının nedeni Bayraktar ile tarih yazan TOKİ oluyordu aslında.
 
Araştırmalarda TOKİ, AK Parti’nin  seçimlerdeki başarısında en önemli etkenlerin başında gelmeye başladı. TOKİ, 10 yıl için 500 bin konut hedefine çoktan ulaşmış, devletin neredeyse tüm soysal binalarını yapmaya başlamıştı.
 
Bayraktar, sıfırdan aldığı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı kısa zamanda Türkiye’nin en gözde ve en icracı bakanlığı haline getirmeyi de başardı..
 
Türkiye’nin her karış toprağı şantiyeye dönüştü..
 
El atılmadık yer kalmadı..
 
                                   ***
Öyle bir adam ki..
 
Askerimizin Güneydoğu’daki ilkel şartlardaki karakol binalarına bile el atıyordu.
 
Öyle ki dönemin 2. Genelkurmay Başkanı Hasan Iğsız Paşanın, Aktütün saldırısından sonra “Karakollar için yeterli bütçemiz olmadığından yapma imkanımız yok” dediğinde, Bayraktar yine bizzat benim de Ankara’da katıldığım basın toplantısında kendisini ortaya koyarak“Mehmetçiğimiz için can feda. Biz yaparız, heyecanla talimat bekliyorum” diyordu.
 
İşi üstüne aldı ve Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Hadi Erdoğan’ talimatı ile üstesinden geldi.
 
Bugün Güneydoğu’da artık karakollarımızın baskın yememesinin nedeni işte muhteşem bir şekilde korunaklı yapılan kalekollardı..
 
                                ***
 
Bir ‘Hizmet Adamı’ düşünün ki Türkiye'nin her ilinde, her ilçesinde bizzat eseri olsun.
 
Bu herkese nasip olmaz.
 
İşte maalesef bu  hizmet adamının da itibar suikastine kurban edilmesine tanık olduk..
 
Onun için güzel bir tabir var..
 
‘Bir Erdoğan Bayraktar vardı..
 
TOKİ Başkanı iken nam salan..
 
Çevre ve Şehircilik Bakanı iken Türkiye’nin her bir köşesini şantiyeye çevirip belediyelerin babası olan..
Ya şimdi?
 
Çevre ve Şehircilik Bakanı kim?
 
Hatırlayan var mı?’
 
Evet Bayraktar rüzgar gibi geldi geçti ama arkasında  hem TOKİ’de hemde Çevre ve Şehircilik Bakanlığında hiç unutulmayacak bir hizmet dönemi bırakarak
 
Ah benim ülkem ah…
 
Bedel ödetmek bu ülkenin kaderi mi?
 
Çünkü hem kendi hem de çalışma arkadaşları  üzerine yapılan suçlamalar üzerine savcılık tarafından soruşturmaya bile gerek olmadığı ortaya çıktı.
 
                                ***
 
Erdoğan Bayraktar deyince aklıma onunla ilgili yazdığım bir yazı geldi..
 
Çünkü onu  en iyi anlatıyordu.
 
Bayraktar’ın dayısının ölümünün ardından 1982 yılında bir sözlüğün arkasına  kendi el yazısı ile yazdığı yazısında duygularını şöyle paylaşıyordu...
 
“İnsanın ne önemi var, hayatın ne önemi var.
 
Üstat ne güzel söylemiş..
 
‘İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su. Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.’
 
İnsan yaşadıkça, evvela  devletine, sonra ebeveynlerine k, ailesine , arkadaşlarına, yakınlarına ve akrabalarına karşı bir takım sorumlulukla, adaletle ve hakkıyla icra etme yolunda uğraş vermezse neye yarar.
 
İnsanın eti yenmez, derisi yüzülmez.
 
Allah (c.c) insanlardan, iki şekilde amel etmelerini istiyor ve emrediyor.
 
1-Ahirette kazanmak için gerektiği şekilde ibadet etmek..
 
2-İnsanın dünyadaki hayatını idame ettirmesi ve öldükten sonra da amel defterinin açık kalmasını sağlamak babından dünya için çalışmak.
 
Ben ölürken arkamdan..
 
‘Bu adam dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını telef etmedi, her ikisi için de mücadele verdi’ derlerse bana ne mutlu.
Cenabı Allah hepimize çok okumayı, çok bilmeyi, çok çalışmayı hak yolundan yürümeyi, son nefeste iman nasip etsin.
6.2.1982”
 
                             ***
 
O duygular işte böyleydi..
 
Siyasi  yaşamına bedel ödettirilerek nokta koymak zorunda kalan Bayraktar 1982 yılındaki  şu sözü çok şey  anlatmıyor mu?
“İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su. Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.”
 
                          ***
 
Ve  bakıyorum..
 
Şimdide kumpas yapılma sırası AK Parti iktidarlarının ulaştırmada tarih yazan   efsane bakanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en yakın çalışma arkadaşı  Binali Yıldırım’a getiriliyor.
 
Yani tezgah sürüyor!..
 
Ustat  ağabeyim Hadi Özışık’ın ‘Binali Yıldırım’a da kumpas’ başlıklı yazısındaki ‘Maksat, yıldızı parlayan Binali Yıldırım gibi Tayyip Erdoğan'a bağlı kişilerin yıldızını söndürmek.’  İfadeleri tezgahı en güzel şekilde anlatıyor..
 
Derim ki..
 
Reis  artık  içeriden ,dışarıdan  kendisini yalnızlaştırma tezgahların iyice  farkındadır!..
 
“TRABZON LİMANI VE ÇAKIR” 3. SAYFADA
TRABZON LİMANI VE ÇAKIR
 
Trabzon Limanı’nda öyle titiz konular varki..
 
İnanın kırk defa düşünmek gerekiyor.
 
Liman yöneticilerinden Of Ballıca eski belediye başkanı ve meclis üyesi Emin Bilgin ile iş adamı Adem Çakır hepsine el atıyor.
Her konuya dikkatlice yaklaşıyorlar.
 
Geçtiğimiz günlerde Trabzon Limanı ile ilgili bir soru aklımıza takıldı.
 
Bizi karşıladılar.
 
Ekibimizle ilgilendiler.
 
Her bir detayı anlattılar. 
 
Liman Trabzon’un en büyük kurumlarından biri sonuçta..
 
Tıkıt tıkır işlemesinin sebebi meğerse böyle profesyonel liderlerle çalışmaları imiş.
 
Bilgin ve Çakır ile ekibini tebrik ediyoruz.
 
Bu arada Adem Çakır aynı zamanda Ak Parti Trabzon İl Yöneticisi.
 
Hemde Of Sorumlusu.
 
“Siyaset nasıl gidiyor? dedik..
 
“Burada siyaset konuşulmaz. Ama dışarıda onu da konuşuruz.” diyerek kesti.
 
Kolay gelsin diyerek ayrıldık yanından..
 
“HANGİ İŞ ADAMI “250 YAŞINDAYIM” DEDİ” 4. SAYFADA
HANGİ İŞ ADAMI “250 YAŞINDAYIM” DEDİ
 
Trabzon’un önde gelen iş adamlarından Mehmet Kobya, geçtiğimiz günlerde yeni yaşını kutladı.
 
Kutlamayı ailesiyle yaptı. Şirketi CEO’su oğlu Onur Kobya ve Genel Müdür kızı Duygu Kobya da pasta kesmesine yardım etti.
Yalnız merak ettik. Yaşını sormak istedik.
 
Beklemediğimiz bir cevap aldık.
 
“Yaşım 250” dedi.
 
Yani genelde 18 yada 20 falan derler hani genç söylemek espri konusu olur ya hep!
 
Mehmet abimiz tam tersini yaptı!
 
Niye diye sorduk bakın ne dedi?
 
“Öyle bir hayat yaşadımki en az 3-4 eder de ondan”
 
Eee..
 
İşte zirveye çıkmak kolay değil işte!
 
Tecrübe, birikim..
 
Neyse biz yinde yeni yaşını kutlayalım abimizin.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler