Son iki deplasmanında sahadan galip ayrılan,kendi evindeki son iki maçta ise,toplam 8 gol yiyerek mağlup olan güney ekibinin,efe kesildiği Avni Aker‘de !.. Ankaragücü’nden

sonra, küme düşecek diğer iki takımdan biri olmamak için verdiği mücadeledeki direncinin devamı, skor 0-0 iken yiyeceği tek gole bağlıydı.

Ama öyle olmadı. Rakip kaleye geldiği ilk atakta, 32.dakikada Nobre ile 1-0 öne geçince, acaba dedik misafir takım son 3.deplasmanını da galibiyetle mi kapatacak ? Öyle de oldu.   

Vittek ve Glowacki’nin sakatlıklarının devam ettiği bu hafta, cezalı olan Burak’da forma giyemeyince, ev sahibi ekip sıkıntılı dakikalar geçirdi,ağı gitmiş, vağı kalmış bir takım önünde.

*

Sadece iki Trabzonlunun yer aldığı sahadaki 11 de , heyecanını

yitirmiş,bitirmiş,vücutları ve kafaları yorgun isimlerin yerine, kadroya bile alınmayan Sercan kaya ve Torric Jebrin konusunu henüz anlamış değilim.

Avni Aker’ deki bu tip maçlarda Ferhat’a sol kanat savunuculuğunda forma giydirilerek, topla driplingde çok iyi olan Cech’in, orta bloğun sol tarafında hücum için öne çıkarılması bence hiç ama hiç fena olmazdı.

*

İkinci 45 dakikaya umutla başlayan ama hiç de öyle bir görüntü vermeyen Trabzonspor, daha ikinci yarının ilk dakikasında yine Nobre’nin ayağından yediği golle,haftalardır tartışılan bir konuyu, şunu ispat etti; Giray ile Mustafa Yumlu ikilisi asla,asla,asla beraber oynamaz.

Oynadığı zamanlara bile topla buluştuğu anda kendini kasan ,sağa ve sola boynunu bile çeviremeyen,hiç bir esnekliği olmayan,bizim köyde kalın meşe ağacından dikilmiş, elektrik direğine benzeyen Henrique konusunda “düzelecektir” inancımı, sanıyorum kaybetmeye başladım. Dilerim yanılırım.

*

Oyunun 3’te 2’lik bölümü bittiğinde ,Zokora’nın yerine 46’da oyuna giren Halil’in attığı golde, az önce üstte bahsettiğim Cech’in topla dripling yaparak, soldan kaleye inip attığı sert şutun, çok büyük önemi olduğunu ekrandan izlediğiniz zaman göreceksiniz. Şenol hocamın da dikkatine !..  

İkinci yarıda ilk yarıya nazaran daha baskılı oynayıp,topu biraz daha ayağa oynamaya başlayan bordo mavililer, bunun semeresini de Olcan’ın nefis golüyle gördüler. Kendi sahalarında 2-0 mağlup durumdan, beraberliği yakaladıklarında dakikalar 83’ü gösteriyordu.

Bugün hatırı sayılır oynayan Volkan‘ın oyundan alınması ise bence kesinlikle yanlış bir karardı. Adrian’ın girmesi zaten şart değildi.

*

Eski Trabzonsporlu oyunculardan Çağdaş ve Erman’ın forma giydiği Mersin İdmanyurdu’n da,Erman’ın yerine sonlara doğru oyuna giren, eski başka bir Trabzonsporlu Hasan Üçüncü sahada kendini iyi gizleyince,defansın hatasını af etmedi. Avni Aker’de yıllarca oynadığı zaman atamadığı golü attı ve Mersin takımına altın değerinde 3 puan kazandırdı.

Yıllardır derim, basit faulleri vermeyip oyuna “devam” diyen orta hakemleri severim. Avrupa’da böyle. Ama kartlarını çok çıkarıp devamlı gösteren orta hakemleri de pek sevmem, bunlardan biride Yunus yıldırım’dır. Adam rahatsız,oyuncuya kart gösterme hastası,tedavilik.

*

Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim sessizliğin hakim olduğu bir anda, Trabzon tribünlerinde sadece koro halinde çekirdek çıtlatma seslerinin duyulması ise futbola değişik ve negatif renk katan çok ama çok düşündürücü bir ahenkti  !..

Böyle geçişlerin yaşandığı önemli bir haftada bile, herkes giderken tersine, biz gidemedik bile,yine Mersin’e.