Levent Ustabaşı

Levent Ustabaşı

İnsanlığı çimentoyla karıştıranlar!..

Çaresizliği konuşurken gülümsemek özel bir yetenek ister.
 
Bugün bunu daha iyi anladım.
 
***
 
Haber61 TV’den meslektaşım Tolga ile her hafta sokağa çıkar, cinsiyet ve yaş gözetmeksizin vatandaşlara sorular sorarız. 
 
Kimi zaman kentle alakalı..
 
Kimi zaman spor..
 
Sokağın nabzını tutmaya çalışırız.
 
Çaresizlik kısmı detayda gizli.
 
Neydi bu detay?
 
Önce doğalgaz konusunu başladık sormaya..
 
Bir abla önümüzden hışımla geçti.
 
Hızına yetişmek için iki üç adımı bi’ kerede attım.
 
Çabam sonuç verdi.
 
Durdurmayı başardım.
 
‘Hani içime doğdu’ derler ya..
 
Ablamızın telaşından içinde birşey olduğunu anlamıştım.
 
‘Buyur’ dedi lafı uzatma dercesine..
 
“Doğalgazın var mı?” diye sordum. 
 
Mahallesine geldiğini, hatta evinin hemen alt yoluna kadar getirildiğini fakat evine kadar tesisat getirilmediği için doğalgazı kullanamadığından bahsedip, biraz da sitem etti. 
 
Bunu dedikten hemen sonra..
 
İşte o içimde ‘bunda birşey var’ dediğim kısım geldi..
 
“Ya oğlum benim derdim bu değil bak ha(!) şimdi iş arıyorum. Herifim 10-15 yıl önce vefat etti. Bir oğlum var işsiz. O’nu bir yere bağlamam lazım. Paramız da yok. Bende iş arıyorum kalmadı, kalmadı..” 
 
Döküldü kelimeler bir bir..
 
Yüzüm ekşirken onun yüzü gülüyordu.
 
Yanımızdan ayrıldı.
 
İleri doğru hızlı hızlı yürüdü.
 
Bir anda durdu.
 
Dikkatimi çekti.
 
İzledim.
 
Çaresizliğini saklamak için gülümseyen o kadın!..
 
Betonun üzerine oturmuş, flüt çalan çocuğun şapkasına bozuk para bıraktı ve koşturmaya devam etti.
 
***
 
İçimden neler geçmedi ki..
 
Herşeye rağmen analığını, insanlığını unutmadı.
 
Cebinde son kalanın birazını paylaşmaktan imtina etmedi.  
 
Ne güzel..
 
Kocaman bir yürek.
 
Sevgi dolu bir yürek…
 
…diyorken telefonum çaldı. 
 
Karşıdaki ses Tahsin abinin..
 
Değirmendere’den arıyor.
 
İçi titreyerek, “Levent gel.. Çimento Farikası’nda çalışan 80 kişiyi kapı dışarı ettiler. Dinle onları..” dedi biraz da talimat vererek. 
 
***
 
Gittiğim manzara farksız değildi öncekinden.
 
80 işsiz!
 
Bu karda kışta..
 
80 demek, 500 demek…
 
Ocakların sönmesi…
 
Mutsuzluk demek.
 
Dinledim hepsini.
 
***
 
Kimisi evlendireceği çocuğu için kredi çekmiş, kimisi evlenmeyi hayal ederken ipin ucunu kaçırmış,
bazıları maaşının yarısını bankaya kaptırmış..
 
Fabrika, “Gidin Gümüşhane’de bin 250 liraya çalışın, gruplar halinde kalın” diyor..
 
Çoluğu çocuğu olan ailesini yanında getirse nasıl geçinsin?
 
Nerede yaşasın?
 
“Aileni getirme” diyorsun..
 
Bu insanlığa sığar mı?
 
Kısaca, ‘Kovdum, sizi istemiyorum’  desene.. 
 
Niye uzatıyorsun?
 
***
İşçilerin hakkını savunacak sendika temsilcisinin de bir seminerde olduğunu öğrendim.
 
Gelememiş beyefendi!
 
Yazık..
 
Maaşlardan kesilen üye aidatlarıyla orda-burda görün, protokollerde otur, işçinin en ihtiyaç duyduğu an, ‘semirdeyim gelemiyorum’ de..
 
Şu soğuğa aldırmadan insanları pervasızca sokağa dökenlere mi saydırsam, onları sahipsiz bırakanlara mı…
 
Bilemedim.
 
***
 
Geri dönerken… 
 
Gözümün önüne tekrar çaresiz o kadın geldi.
 
Sonra işçileri acımasızca çaresiz bırakanlar.
 

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR