Biri deprem mi dedi?

Jeolojik doğal depremlerin önceden bilinebileceği üzerine sayısız görüşler ortaya atılmakta ve sayısız öngörülerde bulunulmaktadır. Kimi bilim insanları bu sürenin 5 dakika, kimi bilim insanları da daha kısa veya daha uzun olabileceği üzerine değerlendirmeler yapabilmektedir. Yani dünya 21. yüzyılda jeolojik depremleri önceden bilebilme yetisine henüz tam olarak ulaşabilmiş değildir.

Ama insanoğlunun bir de kendi eli ile yarattığı suni depremler var ki; bunların olabileceğine dair bütün sezgiler ve öngörüler sürekli konuşulmakta, yazılmakta, çizilmektedir. Hatta haberlere göre resmi kayıtlara da girmiş durumdadır bu suni depremlerden birine ait bazı kanıtlar. Yani insanoğlunun kendi eli ile yarattığı suni depremlerden biri resmen geliyorum demiş bile.

Çok uzatmayalım, kastettiğimiz şey son iki gündür gündemin birinci maddesini oluşturan şike depremidir. Yani futbol depremidir. Ülkemiz gibi az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeleri gözünüzün önüne bir getirin. Futbol gibi kitleleri birbirine bağlayan ya da birbirinden ayrıştıran bir spor dalının nasıl vücut bulduğunu hatırlayın. Bir yanda neredeyse trilyonları gece kulüplerinde ya da deniz kıyılarında bahşiş niyetine dağıtan 20 yaşında futbolcular, diğer yanda bu futbolcuları hayatın ağır şartları altında, ertesi günkü borçlarını nasıl ödeyeceğini, ya da evindeki çocuğuna maçtan sonra nasıl ekmek götüreceğini düşünürken alkışlayan ya da yerden yere vuran seyirci kitlesi. Yani müthiş bir uçurum. Ülkemizdeki ya da az gelişmiş diğer ülkelerdeki gelir adaletsizliğinin somut yansımasını görmek isteyen bir insanın bir futbol karşılaşmasını bir stattan izlemesi yeterlidir.

Localarda sıcak kahvelerini köpürdeterek ya da Havana Puroları eşliğinde buzlu viskilerini yudumlayarak maç izleyen insanların, karşıdaki tribünde ayağında delik ayakkabısı ile soğuk kış günü takımını desteklemeye gelen sözüm ona avam tabakaya yukarıdan bakışlarını yıllardır izlemedik mi? Bu yetmiyormuş gibi bu purolu tabakanın bu samimi avam tabakayı sürü güder gibi bir o yana bir bu yana çekiştirmesine yıllardır tanıklık etmedik mi? Uzun süredir yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz; Diyoruz ki; ülkemizdeki futbolun gidişatı hayra alamet değildir. Ülkemizdeki futbol bir deliliğin, çılgınlığın tezahürü gibidir. İş öyle bir noktaya gelmiştir ki; artık takımların başarı ölçüsü her hangi bir siyasi partinin tercih edilme ya da edilmeme sebebi bile olabilmekte, kitleler böyle bile kandırılabilmektedir.

            Pazar sabahı Fenerbahçe ve Aziz YILDIRIM ile başlayan haberlerle uyandık.  Aziz YILDIRIM başta olmak üzere çok sayıda Fenerbahçe’li yetkili ve bazı futbolcuların şike yaptıkları iddiası ile göz altına alındığını şaşırmadan ve hayrete düşmeden öğrendik. Trabzonspor Kulüp Binasında yapılan aramayı ise şaşırarak ve hayret içinde kalarak takip ettik. Ne olup bittiğini basından okumaya çalışıyoruz. Bir yorum yapmak için çok erken ama, çok erken yaptığımız bir öngörüyü sizlere hatırlatayım dedim;

          Taa 2 ay önce yine bu satırlarda “Trabzonspor kesinlikle ama kesinlikle Fenerbahçe ve Aziz YILDIRIM ile bir çiş yarışına girmemelidir” demiştim. Beni şiddetle eleştiren kesimlerde “Trabzonspor’un Fenerbahçe karşısında ezilmesinden bıktık artık ” demişlerdi.

 İşte o bıkkınlığın bedeli pazar sabahı Bütün Türkiye’nin gözü önüne serilmiştir. Her Trabzonspor yazısında Mütevazi Anadolu Beyi tanımını yapan bendeniz umuyorum ki şimdi daha iyi anlaşılmışımdır. Saf, temiz, olgun ve her şeyden önemlisi alnı açık bir dik duruşun milyon adet şampiyonluktan daha itibarlı ve hayırlı olduğunu Bütün Türkiye görmüş durumdadır.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR