"Trabzon'a kalıcı çözümler lazım"

İstanbul Beylikdüzü Belediye Başkanı Trabzonlu hemşehrimiz Ekrem İmamoğlu Trabzon’a geldi.Trabzon Zorlu Grand Otel’de İş adamı Murat İskender, Avukat Nusret Yılmaz, Ümraniyespor Teknik Direktörü İlker Erdem ve eski futbolcu Coşkun Yılmaz ile bir araya gel

"Trabzon'a kalıcı çözümler lazım"

İstanbul Beylikdüzü Belediye Başkanı Trabzonlu hemşehrimiz Ekrem İmamoğlu Trabzon’a geldi.

Trabzon Zorlu Grand Otel’de İş adamı Murat İskender, Avukat Nusret Yılmaz, Ümraniyespor Teknik Direktörü İlker Erdem ve eski futbolcu Coşkun Yılmaz ile bir araya gelen İmamoğlu, yapılan sohbetin ardından Haber61.net’in sorularını cevapladı.

BU ROPÖRTAJ SAAT 15:00'DE HABER61 TV'DE! İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN!

İşte Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun o ropörtajı…

Yaklaşan seçimler var, partilerin harıl harıl çalıştıklarını görüyoruz. Ak Parti yine çok iddialı giriyor bu seçime. Sizin açınızdan Trabzonlu bir hemşehriniz olarak İstanbul’daki siyasi ortamla Trabzon’daki siyasi ortam farkları neler, burada herşey en uç en doruklarda yaşanır. İstanbul’da da böyle mi sayın başkanım?

Tabi hareketli, biraz daha dar çerçevede Trabzon gibi Anadolu’nun bu notalarında daha lokal ilişkilerle yürütülüyor, bireyler çok daha ön planda olabiliyor.Ülke genel siyasetinden ziyade yerel figürler daha etkili olabiliyor.Bu tür duygusal tarafları var siyasetin Anadolu’da tabi Trabzon gibi bir yerde Trabzonspor gibi bir olgu da var.Yani bu spor kulüplerinin yaratacağı reflekslerin yansıması var.

Bütün bu yönüyle Trabzon daha farklı,kendi şahsına münhasır başka bir boyutu da var Trabzon’un diğer illere nazaran. Daha köklüdür, siyaseti daha köklüdür, tavırları daha köklüdür, çok parametresi vardır. Trabzon’daki siyaset öyle 50 yıllık-100 yıllık değildir. Köklerinde, damarlarında, geninde vardır. Belki binlerce yıldır, burası bir imparatorluk şehridir.Sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli bir kentidir. Fetih diye elde edilmiş şehirlerden birtanesidir İstanbul gibi.Dolayısıyla çok önemli bir siyaset noktasıdır Trabzon. Tabi benim genel seçimlerden beklentim Türkiye adına daha demokratik daha özgür, daha insanların birbirini anlayabildiği, dinleyebildiği, bireyin kendisini değerli hissettiği ve fikrini özgürce ifade edebildiği bir Türkiye,öğrencilerin sıkıntı yaşamadığı, daha rahat ortamlarda okuduğu, eğitim problemlerinin, eğitim sisteminin her dönemde değişikliklerin yaşanmadığı bir Türkiye.

Aslında hepsi insancıl talepler,yani ne dileyebilirizki başka hayatta,yani budur aslında.Türkiye’de siyasetçilerde beklenti budur.Ben kendi adıma Beylikdüzü kentinde siyaset yaparken ya da Belediye Başkanlığı görevini yürütürken prensibimiz de bu yönde.Hayata sokağa çıktığınız andan itibaren vatandaş için aslında ne istediğiniz veya ne yapmak istediğiniz birebir senin kendi çocukların veya ailen için ne istediğiyle paralel. Bu yönüyle çok daha parlak, dünyadaki gelişmiş ülkelerin her noktadaki seviyelerine daha yakın bir Türkiye.İşsizliğin azaldığı,gelir seviyesinin yükseldiği,iş adamının ticaret yaparken mutlu olduğu,işçinin ücretini veya sosyal haklarını elde ederken haksızlığa uğramadığını düşündüğü bir ülke.

7a1c0fd48ec37b4d4af5f65f4ad21cf0.jpgBu hayaller gerçekleşecek hayaller mi şu sıraladığınız maddeler?

Kesinlikle. Yani bir kere bunun gerşekleşebilmesi için herkesin çok olgun bir şekilde ortamı takip etmesi lazım. Anlık,duygusal kararlarla değil, Türkiye’nin geleceği adına bu sistemin geleceği adnıa,Cumhuriyet’in demokrasinin geleceği adına en olgun en insani düşünceleri en sosyal demokrat düşünceleri kimin ortaya koyduğuna bakarak ve ona göre karar verme potansiyeline sahip olması lazım.

Tabi burada bilgi akışı da önemli,mesela sizin yaptığınız görev. Sansürsüz yayın,düşünceleri çok güzel vatandaşa yansıtabilme, birden fikrinden dolayı bir köşe yazısı yazdığından dolayı görevden alınmadığı bir gazetecilik. Ya da televizyonların baskı altında yayın değil de tamamen eşit yayın sistemi. Türkiye’de siyasi liderlerin tartışabildiği bir siyasi ortam kim istemez.

Bunları inanın biz sizden daha çok istiyoruz,yanmi hür ve demokrat bir şekilde fikrinizi açıka beyan edebilmek, gücün yanında olmaktan ziyade gücün karşısında olup oradaki düzensizliği dile getirebilmek, halkın içerisine girip onların sorunlarını köprü vazifesi görüp siyasetçilerle paylaşmak en büyük arzumuz, isteğimiz bizimde ama gelinen konjonktürde yaşanan, bir türlü içinden çıkılamayanda bir hal var.

Gazeteci olarak mesleğinizden keyif alırsınız. Ben siyasetçi olarak yaptığım, siyasetten, işten keyif alırım. Vatandaş da doğru analiz noktasında bulunduğu konumdan keyif alır. Kim istemez oyvereceği liderlerin televizyonda ya da basın yolu üzerinden nitelikli ve ahlaklı bir şekilde tartışma ortamını yaratıp,ondan sonra da müzakeresini yaptıktan sonra da vatandaş da kendi sağduyusuyla terazisine koyup, tartıp doğru yere oy vermesi,işte o zaman doğruları buluruz.Ama herkes kendi bulunduğu noktadan bağırarak, çağırarak, hakaret ederek siyaset yapılırsa gerçekten ülkemizin işi zor.

Benim beklentim bu seçimde demokratik olma yönünde atılacak maksimum adımlarla bir seçim ortamı,güvenilir bir sandık ortamı yaşanması. Türkiye’nin genel açıdan beklentilerim bunlar. Trabzon açısından ben burada doğdum, liseyi burada bitirdim, vatanım burası, doğduğum yer burası, çocuklarımın dahi burada doğmamasına rağmen kendini buraya ait hissettiği bir toprak. Trabzonspor gibi bir markamız var,onun yöneticiliğini yapmak, o şerefe ulaşmak, basketbol kulübünün yöneticisi, kurucusu olmak gibi birçok aktivitesine, sosyal anlamda sivil toplum örgütü noktasında İstanbul’da belki 25 yıldır bir çok alanında bulunmak.

Bütün bunlarla Trabzon’un her sorunu,her konusu beni de ilgilendiriyor.Tabi buraya gelişimde,aynı zamanda Düzköy ilçesi benim kardeş ilçem Beylikdüzü’yle beraber. Meclis kararlarıyla karşılıklı bir kardeş ilçe protokolü imzaladık. Bu ilçemiz için neler yapabiliriz,hangi soruna biz nasıl fayda verebiliriz noktasında bir minik temas yaptık. Dolayısıyla eski dostlarımla buluşmak bir de gelmişken maç izlemek tabi hepsini bir araya sıkıştırdık çünkü bir gün bile bizim için çok zor oluyor artık. İstanbul büyük bir yer. 300 bin nüfusu aşan bir ilçenin Belediye Başkanlığı’nı yapmak gerçekten zor ve sorumluluk isteyen birşey.

Bu bir günlük şey bile zor. Ama bu bir günde dahi Trabzon’un sorunlarını konuşuyoruz aslında,nitelikli bir kent merkezi olsun istiyorum bir an önce. Gerçekten Trabzon bir sıkışmışlığa gidiyor, yani ben Akçaabat’ın bir köyünde doğdum, şuan köyümde yaşayan yok. Halbuki Trabzon’a mesafesi 20 km ama Trabzon’un merkezinde de nefes alacak yer yok gibi bir takım sosyolojik sorunlarıyla, Trabzon’un yerleşim, makro planlarıyla alakalı, tabii Trabzon’un bir takım çevre sorunları var.

 

DEVAMI 2. SAYFADA

 

Herşeyden önce bir ulaşım sorunumuz var Sayın Başkanım, biz hala raylı sistemin beklentisi içerisindeyiz, tren yolu ne zaman gelecek, hala bunların beklentisi içerisinde halk.

Birde Trabzon’un jeopolitik bir önemi var. Gürcistan, Rusya hatta Ukrayna, Ermenistan, İran bu bölge. Ben 70’li yılların çocuğuyum ve o dönemdeki bir İran’ın dahi yarattığı hareketliliği yaşamış, bilen bir esnaf çocuğuyum.Böyle bir jeopolitik önemi olan bir keşişme noktası İpekyolu Ticareti üzerinde bulunan Trabzon’un bugün bulunduğu kkonumdan geri gitmesi beni çok üzüyor.İstediğiniz kadar binalarla süsleyin,istediğiniz kadar farklı unsurlarla Trabzon’u süslü göstermeye çalışın..

Yani tütmeyen bir bacanız varsa o bacayı tüttüremiyorsanız sıkıntı büyük

Tabi bu illa sanayii olmak zorunda değil,ticaret merkezi olabilirsiniz, turizm noktasında ciddi adımlar atabilirsiniz. Son dönemde arap turizmini gözlemliyorum Trabzon’da. Ama bunlar kalıcı olmalı, sürdürülebilir olmalı. Bakın 90’ların başında Türkiye’nin ilk;özellikle Rusya’da yaşanan devrimden sonra ilk hareketliliği yaşayan kent Trabzon’dur. Ama birkaç yılını yaşamıştır sonra tam da tersine bir duruma dönmüştür, aksine batanlar, ticaret sıkıntıları yaşayanlar durumuna düşmüştür Trabzon kenti. Niye? İyi analiz edilmemiştir, planlama yapılamamıştır, uzun vadeli düşünülememiştir.

Şimdi bugüne baktığımda da geçici unsurlarla Trabzon’a nefes aldırmak yerine kalıcı unsurlarla Trabzon’un daha uzun vadeli bir planlama yapma konusunda adımların atılması gerektiğini düşünüyorum Trabzon adına.Kent adına söyleyeceklerim bunlar. Tabiki partimizin Trabzon’da olabildiğince demokrat, olabildiğince vatandaşa dokunan, onlarla aynı konuları konuşabilen, herkese eşit mesafede bir siyaset üreten mekanizmalar oluşturmasını diliyorum. Bu noktada bizde bilgimizi,birikimimizi, hemşehri olduğumuz bu kentle paylaşmaktan geri durmayız. Çünkü amaç Trabzon’un daha iyi bir kent olması, bütün ilçeleriyle bütün köyleriyle şehir merkeziyle.

Başkanım Düzköylülere bir müjde var mı? Siz temas yapacaksınız ama hedef olarak belirleyip Düzköy’e gerçekten bu noktada katkı amacıyla geldi dediğiniz bir proje var mı kafanızda?

544703b641f8ca128fcb76610727c739.jpgAslında ben öncü 3 heyet yolladım Trabzon’a. Bu 3 heyetimiz Düzköy’de incelemeler yaptı. Birkaç madde sıraladık. Birden başalayacağız, yani onlarında öncelikli dedikleri. Ama bu sürpriz olsun, önümüzdeki bir, iki hafta içinde sizleri de davet ederiz, ilçemize gideriz, gerçekten ilçe tabi benim köyüme de 4-5 km’de tabi benim köyüm Akçaabat’a bağlı ama çok yakınız. Çok zor bir noktası tabi Düzköy Trabzon’un. Bu bütün şehir kapsamıyla aslında gerçekten sıkıntılı bir süreç başlatıldı Trabzon ve Trabzon gibi şehirlerde tabi ben birçok şehirle irtibatı olan birisiyim.

Belediye Başkanları hangi partili oldukları önemli değil, çok ciddi anlamda bu yasadan şikayetçi hizmeti ulaştıramadıklarından,yetişemediklerinden. İster iktidar partisi olsun, ister Cumhuriyet Halk Partisi’nden olsun farketmiyor, şikayetçiler. O anlamda bu ciddi bir sıkıntı yarattı, Düzköy de bu sıkıntıları birebir yaşayan ilçelerden bir tanesi.

Biz yaptığımız röportajlarda zaten başkanım, atıyorum Mersin’den Akçaabat’a bağlı Mersin beldesinin bir köyünden vatandaş kime gidip derdini,şikayetini nasıl anlatacağını bilmiyor bu noktada ve gerçekten ciddi sıkıntılar da yaşıyor halk bu noktada hem siyasi erk halka tam manasıyla bütün şehir kavramını anlatamadı,halkda bunu anlayamadığı için nerden yardım isteyeceğini inanın bilmiyor.

Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde 6-7 bin nüfusa bir belediye yönetimi düşer ve mümkün olduğu kadar sistem yerele yönlendirir insanları yani yerinden yönetimi ön planda tutar.Bizde şuanda 200 binleri aştı yani şuanda 300 bin nüfusa bir belediye düşer hale geldi,bu hiç doğru değil.Merkezileştirilen bir yönetim anlayışı ve merkeze dönük bir demokratik seçimli bir tercih doğru bir tercih değildir.Bilin ki 10 kalemin 10unu da vatandaş bizden istiyor. Çünkü vatandaş direk ulaşabildiğinden talep eder.Biz hergün vatandaşla yanyanayız Belediye Başkanı olarak ve diğer yönetici arkadaşlarımla.Ama merkezi sistemde bir vatandaşa ulaşmak o kadar zordur ki.Böyle bir ortamda biz belediye kapatmak yerine daha yerele ne kadar yetki vereceğimizi tartışacağımıza tam tersini yaptık o anlamda sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Çok yakın zamanda biz bu sistemi tartışır duruma geleceğiz.

 

DEVAMI 3. SAYFADA

 

Başkanım yöneticilik yaptınız, size Trabzonspor’u sormasam olmayacak tabiiki. Trabzonspor bir türlü istikrarı yakalayamadı ligde ve en büyük özlemimiz şu: 30 yıldan beri değişen yönetimler, gelen giden insalar, gelmeyen bir başarı, sporun içerisine siyasetin bulaştırılmaması en büyük temennimizdi ama her dönemde bunları yaşadık. Bunları kimse inkar etmiyor artık. Siyaset ile sporun iç içe girdiği,çokça paraların harcandığı,gelmeyen başarı, seyircinin homurdanması, bugün statları görüyoruz, birçok taraftar artık bıkkınlık noktasına getirilmiş ve statlara gitmiyor, bu sadece Trabzonspor için geçerli bir kavram değil, birçok Anadolu kulübünde, İstanbul kulüplerinde de yaşanıyor bu sıkıntı. Biz Trabzonspor’dan konuşalım. Çok fazla paralar harcandı henüz istikrar yakalanamadı.Siz yöneticilik yaptınız,dışarıdan Trabzonspor’u gözlemlediğinizde Bordo-Mavili ekip yönetimiyle, teknik kadrosuyla,oyuncularıyla nerede yanlış yapıyor?

Tabi bir kulüpte sporcu ve teknik adamı eleştirmek en son iştir.Yani sporcuyu getirirsiniz,iyidir ya da performansı düşüktür. Bu bana göre değerlendirilebilecek en son durumdur. Hele hele Türkiye’de az önce söylediğiniz kronik sorunlar var. Bir vatandaşımız İstanbul’da futbolla çokta ilgisi olmayan niye insanlar maç izlemiyor, stada gitmiyor. Bakın aalet duygusunun yok olduğu, güvenin olmadığı bir ortamda siz insanları oraya dolduramazsınız. Yani şuan Türkiye’de futbol bana göre çok sıralar aşağıda,zaten bunu benim söylememe gerek yok. İşte 50 küsürüncü sıradayız dünyada.Bundan 10-15 yıl önce dünyada ilk 10’a giriyordu Türkiye.Şimdi ordan buraya gitmişiz. Bu noktada daha farklı bir parametre aramaya gerek yok. Rasyonel bir ölçü varsa işte orada.

Tabi Türkiye’de futbolun derin sıkıntıları, bozuk dil, yani bu benim takımımda olmuş,başka bir takımda olmuş, hangi yönetici olursa olsun dili ve tavru sportmenliğe aykırıysa, sporun ruhuna aykırıysa benim nazarında hiçbir kıymeti yoktur. Hele hele kulüpler, büyük camialarda ya da az önce bahsettiğimiz, mesela bir kenti yönetmek, hamlelerinizin ne kadar uzun vadeli hasarlar ya da ne kadar uzun vadelii faydalar verebileceğini tahmin dahi edemezsiniz. Onun için bir kulüpte yöneticilik yapıyorsanız, başkanlık yapıyorsanız on düşüneceksiniz,bir konuşacaksınız, ince eleyip sık dokuyacaksınız. Her adımın ne kadar büyük bir kartopundan büyük bir yumağa dönüşeceğinin farkında olacaksınız.

Başkanım sağduyudan bahsediyoruz ama sporda kulüp başkanlarından tutun da yöneticilerine varıncaya kadar hep bir kaos,hep agresif açıklamalar,taraftar kitlelerini sinire sevkedip karşı karşıya getiren,çatışma yaratacak şekilde de yapılan açıklamalar futbolu artık bambaşka bir sektören manaya getirdi Türkiye’de.

Yani ruhu olmayan,hani çocuğunuzu keyifle maça götürüp "bak evladım bu bizim takımımızdır, yenilir-yener ama bizim ruhumuzu taşır, biz onun ruhunu taşırız, bu kentlilikten gelebilir, renkten gelebilir, forma aşkından gelebilir’’ bunu hissederek anlatırsınız. Türkiye’de bu hislerin kaybolduğu bir ortamdayız. Kim kimin gözünü morartıyorsa başarılı başkan, kim daha iyi hakaret ediyorsa daha iyi bir yönetici. Ben bunların hepsini şiddetle reddediyorum. Ben sporculuk yaptım, spor yöneticiliği yaptım, ama ne mutlu ki yöneticilik yaptığımızda da başımızda olan kişi Sayın Özkan Sümer’di. Bana göre çok spor dili üreten birisiydi.

Sporculuk yaparken de hocalarımızdan, bizi eğiten insanlardan hep aynı şeyleri öğrendik. Şu anda bakın az önce toplumlar ilgili güzel şeyler söylediniz, herkes bunları ister. Spor için de aynı şeyler geçerlidir ve spor sadece futbol değildir. Türkiye’de öyle bir mantık varki spor sadece futbol olduğu için ayrıcada bir mercek altındasınız. O zaman verdiğiniz her mesaj topluma mal ediliyor. Trabzonspor adına biri konuştuğu zaman bana mal ediliyor,size mal ediliyor. Çünkü Trabzonlu’sunuz, Trabzonsporlu’sunuz.

 Bunu yakın tarihte gördük zaten Başkanım. Fenerbahçe karşılaşmasının öncesinde İstanbul’a gitmeden önce başkan Hacıosmanoğlu’nun Bülent Yıldırım’ı aradım cümlesini sarfetmesi 1 hafta gündem oldu, hala da konuşuluyor.

Yani bütün kente mal ediliyor. Ya da biri bir kulübün aleyhine konuştuğu zaman yine o kulübün bütün camiasına siz o sözü söylemiş gibi algılanıyorsunuz. O zaman herkes dikkat edecek konuşmasına. Ben Beylikdüzü’nde centilmenlik parkı sözü verdim.4 büyük takımın içinde olduğu, birarada maç seyrettiği, kavga etmediği,aynı arenada sporu tartışabildiği ve konuşabildiği bir yer yapacağım.

Umarız bunu görürüz, bu da nasip olur bize.

Tabii göreceksiniz. Bakın ben Beşiktaş taraftarlar derneğinin cumartesi günü gecesini yaptık. Aynı şeyi orada da söyledim.Sayın Fikret Orman misafirleriydi. Bende katıldım. Şuanda bir kulüp kurdu ve sözleşmesinde var. Yani ben Beylikdüzü’ne destek olacağım, 4 takımın da derneğine destek olacağım. Sırf Türkiye’ye sportmenlik manasında bir mesaj verilsin diye. İstanbulspor 100 yıllık bir kulüptür, faaliyetlerine artık Beylikdüzü’nde devam edecek. Bir protokol yaptık İstanbulspor kulübüyle ve Beylikdüzü’ne taşıyoruz.

Kulübün ilk takımı bütün oyuncularını çanakkale savaşında yitirmiş. Yani böylede bir manevi tarafı var. İstanbulspor ismini taşıyan tek kulüp ve Beylikdüzü’ne ait olacak.Bu adımları attık. Altında tekk ana unsurumuz var: Centilmenlik, fair-play. Bu centilmenlik parkını göreceğiz ve yapacağız,sizi de inşallah misafir edeceğiz. Türkiye’de tek olacak.Bazı ana unsurlarımız var: Kavga edilmeyecek, kötü söz yok,herkes eşiyle,çocuğuyla çok rahatlıkla annesiyle,babasyla oraya gelebilecek, beraber maç izleyecek. Yani Fenerbahçe-Trabzonspor taraftarı beraber maç izleyecek.

 

DEVAMI 4. SAYFADA

 

Çünkü neden bunu yönelttim,Trabzonspor taraftarı olduğu için, yani bir anıtın yapılması yardı süreciyle bağdaştırılması ne kadar doğru. Sonuçta bu sizin namus davanız.Kazanılmış ortada alınmış hakedilmiş bir kupa,verilmeyen bir kupa var ve siz bunun idari erk olarak anıtını yapacaksınız.Bunda bile 3-4 kere düşünülüyor.Acaba nasıl bir yorum çıkacak,acaba büyük siyasilerden nasıl bir tepki gelecek diye.

Türkiye’deki niteliksiz tüm hareketlerin müsebbibi o dönemin yöneticileridir.Tabiiki kulübüde sıkıntıya sokarlar. Çünkü cezayı kulüp çeker ya da camia çeker. Bu manada bana göre düzeltilmesi gereken tepeden tırnağa yöneticilik formatıdır yani yöneticinin nasıl olması gerektiğiyle alakalı birşeydir. Yani kulübün taraftarı, kongre üyesi seçerken çok dikkat etmeli kim olursa olsun. Bakın Trabzonspor bu ülkenin 4 büyük takımından birtanesidir. Yani biz varoldukça, hatta ben şöyle diyorum, bizim ömrümüz buna yetmeyecek. Yüzyıllar boyu mücadele devam edecek.

Bunu düşmanca bir tavra dönüştürebilir misiniz, böyle bir tavır olabilir mi? Olmamalı. Yani her toplum kendine yakışanı yapar manası çıkar burdan. O anlamda bize yakışmayan hiçbirşeyi yapmamalıyız. Biz asil bir milletiz, düzgün insanlarız. Aslında baktığınızda, geçmişinde barışçıl tavırları olan bir ülkeyiz, bir milletiz. Bu ülkenin lideri "Yurtta barış, dünyada barış’’ diyebilmiş. Böyle bir mantalite, böyle bir zihniyetle büyümüşüz aslında. Biz kendi içinde nasıl kavga edebiliriz, bu kadar kavgacı bir toplum nasıl olabilir, olmamalı. Bizim gibi yöneticilerin, sizin gibi vatandaşın gözü kulağı olan gazetecilerin çok önemli mesajlar vermesi lazım.

Yoksa bir ateşi habire körükleyebilirsiniz yani o ateşi büyültebilirsiniz. Benim amacım ortada insanın ciğerini yakan bir kenti zora sokan ya da bir sıkıntıya sokan ateş varsa benim görevim onu söndürmek olmak diye düşünüyorum. Bu boyutta baktığınız zaman, işte biz ne yapmalıyız; evet adalet yerini bulmalı, bir haksızlık varsa onu ayrı bir yere koyuyorum.Ama bundan sonraki süreci nitelikli yönetmeli. Birisi kötü söz söylüyor,bende ona cevap vereceğim. Hayır. Bizim tutarlı bir tarafımızn olmalı, bakış açımız olmalı. Şuan ben üzüntü duyuyorum birçok söylemden, gerçekten sıkıntı duyuyorum kent adına,şehir adına, spor adına, kulüp adına.

Yani kolay kurulmamış, kurucularının birçoğu artık yaşamıyor. Allah’tan rahmet diliyoruz,onlara şükranlarımızı iletiyoruz böyle bir kulübü bize hediye ettikleri için. Ona yakışır bir şekilde taşımamız lazım diğer kulüplerinde taşıması gerektiği gibi. Türkiye’nin yönetiminden sporun yönetimine,kulüplerin yönetimine varıncaya kadar aslında kompleks bir vaka,yani bu vakayı iyi ele almak lazım, her noktasını iyi irdelemek lazım.Tek bir yönünü düzetmekle hiçbirşey düzelmiyor.

Onun için genel anlamda Türkiye’nin, milletimizin spora bakışını,bu noktadaki algı yönetimini hep beraber irdelememiz lazım. Bizler siyasiler olarak vazifelerimizi doğru yapmalıyız,gazeteciler keza öyle. Toplum inşallah doğru bir karar mercii oluşturur ve buna göre doğru kararlar verir. Çünkü bu ülkenin iyiliği hepimize, kötülüğü de hepimize. Yani iyiliği bir kesime kötülüğü bir kesime diye birşey yok. Kısa vadede böyle birşey hissedilebilir ama uzun vadede sıkıntıyı da hep beraber çekeriz, mutluluğu da hep beraber çekeriz. Benim bakış açım bu.

Trabzonspor ligde 6.sırada bu saatten sonra şampiyon olma şansı varmı Bordo-Mavili’lerin?

Bütün yönetici vesaire kısmını konuştuk,bir kenara koyarak konuşalım.Ben Ersun Yanal teknik direktörümüze başarılar diliyorum, kendisinide başarılı buluyorum açık ve net ifade edeyim. Geçmişte de bu başarısını ispat ettiği birçok olay var Fenerbahçe’de elde ettiği şampiyonluk olsun, milli takımda yaptığı teknik direktörlük, Trabzonspor dönemi de buna dahildir yapılanma bakımından baktığınızda ki devamında şampiynluğa ulaşan kadroda o yönüyle belkide ilk temelleri o dönemde atılmıştır. Dolayısıyla ben Ersun Hoca’nın uzun vadede çok başarılı işler yapacağını düşünüyorum ama tabi inanılmaz sayıda bir transfer yapıldı.

Yani bu kadar kısa vadede başarı gelir mi? Çok şansa bağlı,inanılmaz bir şansla bunu o duruma getirebiliriz,bu yönüyle baktığımızda zamana ihtiyacı kesinlikle var.Ama kısa süreli mücadelelerde yani kupa gibi tek maçlık eleminasyon mücadelelerinde ya da Avrupa gibi başarılı olabiliriz. Ligde işimizin zor olduğunu düşünüyorum. Ama geniş bir kadrosu var, transferler yapıldı, işin mali boyutu ayrı dediğim gibi onlara girmiyorum çok uzun soluklu bir sohbet olur ama bu kadrodan zaman içinde fayda elde edilebilir ama bu da kısa bir süre değil yani birkaç ay ile sınırlı bir süre değil.

Haber61.Net / Tuncay LAKOT

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler