"Kusura bakmayın Erdoğan değişmez"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmasında, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları: AK Parti olarak toplumsal hadiseleri okumakla yaşanan olayları analiz etmek k

"Kusura bakmayın Erdoğan değişmez"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmasında, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
 
Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
 
AK Parti olarak toplumsal hadiseleri okumakla yaşanan olayları analiz etmek konusunda her zaman büyük bir hassasiyet içinde olduk. Gerek sandık sonuçlarını gerek anket sonuçlarını doğru okuyarak bugünlere ulaştık. Sandıktan çıkan sonuçlar tartışmasız bir zafere işaret ettiğinde kendimizi üstünlük taslamayıp, kendimizi kaybetmişlerin yerine koyduk. Meydanlara caddelere teşkilatlarımızın konuşmasına müsade etmedik. Nerede hata yaptığımızı tüm tarafsızlığımızla tüm boyutlarıyla değerlendiriyoruz. 
 
Farklı etnik grupların meselesine hasassiyetle yaklaştık. Bir devlet yöneticisi olarak milletimizin tüm güvenlik unsurlarını sağlamak zorundayız. 
 
Cumhuriyet mitinglerini dahil hedefini gayesini bildiğimiz takdirde acaba göremediğimiz bir detayı var mıdır, mantığıyla yaklaştık.
 
Yüzde 50'nin oyuyla iktidara gelsek de yüzde yüzün iktidarı olduk. Her zaman bütünleştirici bir üslup kullandık... Farklı toplum kesimleriyle inatlaşan bir parti olmadık. 
 
Yaşanan olayları analiz etmek ve iyi değerlendirmek konusunda her zaman çok büyük bir hassasiyet içinde olduk. Sandıktan çıkan sonuçlar tartışmasız bir zafere işaret ettiğinde kendimizi mağrur muzafferlerin yerine değil, kaybetmişlerin yerine koyduk. 2009 mahalli seçimlerinde olduğu gibi sandıktan çıkan sonuçlar kesin bir zafere de işaret etse netice istediğimiz gibi olmadığında süreci analiz ettik. Nerede hata ettiğimizi tüm boyutlarıyla değerlendirdik. Seçim sonuçlarını analiz ettik, bize oy vermeyen kitleyi anlamaya çalıştık. Sadece sandık sonuçları değil, her olaya böyle bir hassasiyetle yaklaştık. Terör meselesine, farklı inanç gruplarına böyle bir hassasiyetle yaklaştık. Biliyorduk ki biz devlet yöneticisi olarak mal güvenliğini, can güvenliğini, akıl güvenliğini korumakla yükümlüydük. Cumhuriyet mitinglerini bile acaba göremediğimiz farklı bir boyutu var mıdır diye değerlendirdik. %50'nin oyuyla da iktidara gelmiş olsak kendimizi daima %100'ün partisi olarak gördük. Daima kucaklayıcı bir dil kullandık. Yola çıkarken etnik, dinsel, bölgesel milliyetçiliği ayaklar altına aldığımız söyledik. Batı bugüne kadar ne gördüyse doğu da güneydoğu da aynısı görecek dedik. 81 vilayetimizin tamamına eşit mesafede olduğumuzu, tüm ülkenin modern bir anlayışla kucaklanacağını söyledik. 
 
Bugün burada yine söylüyorum: 11 yıl önce Hakkari'ye havaalanı yapılacağı söylense acaba kim inanırdı? Iğdır'a, Şırnak'a, Ağrı'ya, Muş'a havaalanı yapılacak dense kim inanırdı? Bunlar bizim bu ülkede bölgelerimize ve insanımıza yaklaşım tarzını gösterir. Bir ayrımcılığın içinde olmadığımızın bunlardan güzel ispatı olabilir mi? Kardeşlik kavramı, tüm konuşmalarımızın olduğu kadar tüm faaliyetlerimizin odak kavramıdır. Her zaman üzerinde dikkatle durduğumuz kavramdır. Ötekileştiren bir çizgiyi hiçbir zaman kabul etmedik. Hep kucaklaşmadan, bütünleştirmeden yana olduk. Farklı etnik kökenlerin birbirine saygı göstermesine her noktada insani değerleri üst düzeyde savunan bir anlayış içinde olduk. 
 
"GENÇLERİN NEDEN BU TEPKİYİ VERDİĞİNİ ARAŞTIRIYORUZ"
 
Olayları analiz ediyoruz. Sokağın ne dediğini, bazı gençlerin neden bu tepkiyi verdiğini tabii ki araştırıyor, sağlıklı şekilde belirlemeye çalışıyoruz. Kimsenin hassasiyetine kulak tıkamadık. Meşru taleplere bugüne kadar nasıl kulak verdiysek bundan sonra da anlamaya, empati kurmaya devam edeceğiz. Acaba ne istedikleri belli mi?
 
İnsanımızı bu gösterilere sevk edenleri en ayrıntılı bir şekilde araştırıyoruz ve tabloyu tamamlamaya çalışıyoruz. Hİçbir kimsenin taleplerine kulak tıkamadık. Bundan sonra da dinlemeye ve empati kurmaya devam edeceğiz. Ancak bu olaylara baktığımız zaman, bizim göremediğimiz ne gibi istekleri olduğunu, tüm bunları yaparken sapla samanı birbirine karıştırılmasına, asla izin veremeyiz. 
 
Farklı zeminlerde farklı hesaplaşmalar içerisine girenlere karşı bundan sonra da dirayetli bir duruş sergileyeceğiz. Provakasyonlarla bugüne kadar nasıl dik durduysak bundan sonra da milletin emanetini aynı hassasiyetle korumaya devam edeceğiz. Biz ne kimsenin dayatmasına eyvallah deriz.
 
Biz ne kimseye dayatma yaparız ne de kimsenin dayatmasına eyvallah deriz. Son 2 hafta içinde meydan gelen olayları homojen, tek boyutlu olarak görmeye çalışıyoruz. Gezi Parkı'nda ağaçların taşınmasına bir itiraz olarak başlayan olaylar ilk andan itibaren farklı bir mecraya akmaya başlamıştır. Burada bir itirazın yükselmesi siyasi istismarın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 
 
Yayalaştırma projesi kapsamında yapılan bazı ağaçların sökülüp bir başka yere taşınmasından ibarettir. Bu proje CHP'li üyelerin de onaylarıyla meydana çıkan bir projeydi. Kaldırımın genişletilmesi için oradaki ağaçların taşınması gerekiyordu. Yapılan işlem sadece bundan ibaretti. Tüm bu kaldırım taşlarının sökülmesi, ağaçların göstericiler tarafından yakılması, kamu binalarının ve araçların ateşe verilmesi, bunlar birer çevre katliamı değil mi? Tüm bu olaylar süreç içerisinde yaşanmıştır.
 
"GEZİ PARKI EYLEMLERİ İLE ŞİDDET İÇEREN EYLEMLERİ AYRI GÖSTERMEK DOĞRU DEĞİL"
 
Kaldırımların sökülmesini, çiçek saksılarının sökülmesi, ağaçların yakılması bütün kamu binalarının ve araçlarının ateşe verilmesi hatta sivil vatandaşlarımızın arabalarının yakılması çevre felaketi değil mi? Bunların hepsi süreç içerisinde yaşanmıştır. Siyasilerin örgütlerin sürece dahil omasıyla bu süreç farklı yerlere doğru gitmiştir. Bunlar çevre hassasiyetiyle açıklanamaz. Yaşanan bu olaylar, arkasında 4 cansız beden bırakmıştır. 3 genç hayatını kaybetti, 1 polisimiz şehit edildi, birçok vatandaşımız olayalarda yaralandı. Ankara'da otobüs duraklarının halini görüyorsunuz. Altgeçitlerimizdeki seramiklerin nasıl kırıldığını görüyorsunuz. Bunlar mı çevreci?
 
Böyle mi çevreye saygı duyuluyor? Duvarlara son derece çirkin yazılar yazmak suretiyle...
 
Esnafın dükkanları yakılmış yıkılmış, esnafa ciro kaybı yaşatılmıştır. Tencere tava sesleriyle gece geç saatlere kadar atılan sloganlarla vatandaşlarımız rahatsız edilmiştir. 
 
Türkiye ekonomisinde imajının zedelenmesi ile güç ve itibarı, iç ve dış güçlerin sistematik planlamsıyla zayıflatılmaya çalışılmıştır. Türkiyeye kapsamlı bir saldırı yapılmıştır.
 
Şu anda Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemlere diğer gösteriler arasına bir çizgi koymaya çalışanlar var.
 
Gezi Parkı'ndaki eylemler masum olarak yansıtılrken diğer gösterilerin de bundan ayrıştırılması doğru değil.
 
Türkiye'nin birçok ilinde şiddete dönüşen eylemler hep Taksim Gezi Parkı içerisine sığdırılmıştır. Buraya gelenlerin yüzde 95'i 'Gezi Parkı nerede' diye sorsanız yeriniz bilmezlerdi.
 
Buralar benim doğup büyüdüğüm yerler. Kaldı ki İBB Başklanlığı yaptığım dönemlerde de buradaki yatırımların ne olacağının hayalini kurduk.
 
Artık öyle yerler var ki makinelerle ağaçlar sökülüp başka bir yere taşınır. Yeni fidanları çeşitli süs çiçeklerini istenilen yere dikilebilir.
 
"KUSURA BAKMAYIN, TAYYİP ERDOĞAN DEĞİŞMEZ"
 
Bunu göstermek sandıkta çıkamayanların kendilerine alternatif yol arama gayretidir. Çevre hassasiyeti daha farklı eylemlere ve amaçlara paravan mahiyeti taşımış, demokratik yönetime karşı illegal bir eyleme dönüşmüştür. Bunlar hukuk içerisinde mi yapılmıştır? Başbakanlık ofisine saldıranlar Gezi Parkı bahanesinin arkasına sığınmıştır. Güçleri yetse o dev çınarları yıkarlardı. Ankara'da yapılan vandallıklar, Taksim Gezi Parkı'ndan güç almıştır.  Eylemleri bahane  edenler Türk bayrağını yakacak, bölücü posterleri devletin kurumuna asacak kadar alçalmışlardır. Diyorlar ki başbakan sert, n'olacaktı? Şu terör örgütü mensuplarının posterlerini indirin mi diyeceğiz? Kamu kurumunun içine bunlar nasıl sokulur, çatıya bunlar nasıl çıkarılır? O örgüt liderlerinin resimleri oralara nasıl astırılır. Bunların karşısında Başbakan konuşunca sert deniliyor. Buna sert diyorsanız kusura bakmayın, bu Tayyip Erdoğan değişmez.
 
Şu anda gerek bakanımıza, İstanbul valimize bu sabah yaptıkları operasyon sebebiyle teşekkür ediyorum. AKM'den bütün bu paçavralar vs. hepsi indirildi. Şu anda güvenlik güçlerimiz kültür merkezine sahip çıktılar. Anıttaki bütün o paçavraları gördünüz mü? Böyle bir tabloya eğer bir yürütme olarak müsaade edersek, milletimize, tarihimize çok ciddi bir sorumluluk içerisinde oluruz. 
 
Tarihimize karşı çok ciddi bir sorumluk içerisindeyiz. Bu kararlılık Gezi Parkı ile alakası devam edecektirç Bunu söylediö biz buraları kusura bakmasınlar adı üzerinde gezi parkı, işgal alanı değil...
 
Taksim gezi parkındaki gösteriler türkiye genelinde arkasında ölüğm bırakan gösterilerin amabaljından öte birşey değildir. asıl çıkarılmak şstenen kaoasu örtmek için 
 
Gezi Parkı kılıfıyla büyük bir oyun oynanıyor. Türkiye eknomisi üzerinde ağır tahribat yapılmak isteniyor. 
 
Birileri büyüyen güçlenen Türkiye'yi yavaşlatılmak isteniyor.
 
Bu eylemler çok açık bazı sermaye grupları faiz lobileri ve bazı medya grupları tarafından desteklenmektedir.
 
"BUNLAR MI ÇEVRECİ, TAYYİP ERDOĞAN VE EKİBİ Mİ ÇEVRECİ?
 
Sonuç olarak İstanbul'u susuzluktan kurtardık.
 
Taksim'de şu anda eylem yapanlar, Türkiye'nin ekonomisine, turizmine kastedenler tarafından açık şekilde kullanılıyor. Ağaç için eylemler gerçekten dürüst davranıyorlarsa, bunlar sadece başka yere taşındı. Belediye başkanlığı dönemimde tünellerden su getirirken ağaçları söktük. İstanbul'a tünellele su getirirken 70 bin ağaç söküp 780 bin fidan ve ağaç diktik.
 
 İstanbul'u da susuzluktan kurtardık. Herkes gidip suculardan su alıyor, bidonla su evlere taşınıyordu. Bu susuz İstanbul'u 2040 yılına kadar susuzluktan kurtaracak adımı attık. Şimdi soruyorum: Bunlar mı çevreci? Tayyip Erdoğan ve ekibi mi çevreci? 
 
Yine aynı dönemde İstanbul ağaç fukarasıydı. Dört buçuk yıl içerisinde  ağaçlar ithal etmek suretiyle e-5 ve Tem kenarlarını biz ağaçladık. Hep o dönemin ağaçlarını görürsünüz şimdi oralarda. Biz dikiyoruz, inşaa ediyoruz; bunlar yıkıyor. Oradaki tüm çevrecilerin büyük fotoğrafı görmelerine, oradan çekilmeye davet ediyorum. Gençlere hitap ediyorum: Özgürlük ve yaşam tarzlarına müdahale gösterilerin ve göstericilerin arkasına sığındığı oldu. Bunlar özgürlük derken başkalarının özgürlük alanına tecavüz etmişlerdir. Taksim'de şu anda oteller %80 boşalmıştır. İstiklal Caddesi esnafı ciroları itibarıyla çökmüştür. Bira satanlar hariç tabii...
 
İstanbul'a Belediye Başkanı olduğumuz zaman da iktidar zamanında da 10,5 yıl boyunca yapılması çok zor değişiklikler gerçekleştiridik. Gençlerimizin şu anda bulunduğu imkanlar, 10 yıl önce rüyası dahi görülemeyen bir manzaraydı.
 
Biz halkımıza, gençlerimize o kadar güvendik ki siyasi tarihimizde hiç örneği olmayan 3 dönem uyglumasını parti tüzüğümüze koyduk.
 
Bir makama gelen ölene kadar, elden ayaktan kesilene kadar orada kalmasın, yerini gençlere devretsin diye çalışıyoruz.
 
30 yaş seçilme yaşıydı bunu 25'e kim indirdi? Biz indirdik.
 
Ben 18 yaş için de çalışıyorum. Dünyada da parlemonto içinde muhalefet bunu duyunca "çoluk çocuğa mı bırakacağız ülkeyi" dediler. 
 
Avrupa'da 18 yaşında siyasi oluyor da biz de neden olmuyor? Biz onlardan geri miyiz?
 
Geçmişte "Taksim Meydanı'na dört ayaklı koysam seçtriririm" diyenler oldu ama biz öyle demiyoruz. Biz 18 yaşındaki vatandaşlarımıza da seçilme hakkı vereceğiz.
 
Gençlik parlementoda yer alır derdini anlatır.
 
Genç kardeşlerimizin bu zorlu süreçleri okumalarını, anlamlarını çok isteriz. Bu ülkede inançları yüzünden birçok gencimizin hayatı karartıldı. Sadece başörtüsü takıyor diye kızlarımız üniversiteye gidemedi. İspanya'da yaptığım bir konuşmada bunu söyledim diye partim hakkında kapatılma davası açıldı. O zaman CHP başkanı şunu söylüyordu: "Hamdolsun ki Ankara'da savcılar var"
 
"ÇOK YAKINIMIN GELİNİNİ YERLERDE SÜRÜNDÜRDÜLER"
 
Bunlar mı özgürlükçü? Bir genç kızımız başı örtülü diye okuyamayacak mı? Başörtülü kızlarımızı, başörtülerinden tutmak suretiyle onları yerlerde süründüler bunun hesabını nasıl verecekler? Çok yakınımın gelinini başbakanlık ofisi civarında yerlerde süründürdüler.
 
Biz tüm bunlara sabır diyoruz. Bu hafta sonu Mersin'de yaklaşık 800 trilyona mal olan tesislerin açılışını yaptık. Ayın 20'sinde Akdeniz Oyunları'na ev sahipliği yapıyoruz. Güzel tesisler oluşturduk ve çevre adına da yüzlerce, binlerce ağaç dikildi. Bunlar çevre yatırımı değil mi? Bizzat helikopterle bütün alanı dolaştım. 25 bin kişilik alana Mersin kavuştu. 
 
"ONLARA GÖRE BİZ SANATTAN, TİYATRODAN ANLAMAYIZ"
 
Bütün bunlarla hem geleceğe gençliğimizin adını taşıyoruz , hem de marifet iltifata tabirdir diyoruz. 
 
Kimseyi etnik kökeni yüzünden dışlamadık, ama bu ülkede çoğuları horlandı. "Selamınaleykum" demenin aşağılama sebebi olduğu dönemler yaşadık. Sakal bırakmanın ağır mücadele gerketirdiği dönemler yaşadık. Nice başörtülü kızımız okullardan atıldı. Nice gençlerimizin hayatlarında silinemeyecek tramvalar oldu. İşten atılan hatta bunalıma girip intihar eden gençlerimiz oldu. Uzak diyarlarda eğitimini tamamlamak zorunda kaldı.
 
Bunları bize yaşatan sadece devlet değildi. Bu ülkenin bazı sanatçılarından bazı medya kuruluşlarından bazı STK'lardan biz her daim bu muameleyi gördük. Biz onlara göre verilenle yetinmesi gereken, alt tabakadan gelen zenci bir güruhuz. Bugün de aynı şekilde bakıyorlar. O zaman da böyle bakıyorlardı.
 
Hani "bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam" diyorlar ya bu bakış sadece bugünün değil 10 yılların bize bakışı halka bakışıdır. 
 
Onlara göre biz siyasetten anlamayız, Sanattan, tiyatrodan anlamayız. Onlara göre biz verilenle yetinen zenci bir güruhuz. Biz, bizim kendi yaşam tarzlarımız ne olacak dediğinde anlayış göstermediler. Biz Mamak zindanlarının şahidiyiz ve Mamak zindanlarında yatanları ziyarete gitmek için kuyrukta bekleyenler var. Biz Metris, Diyarbakır zindanlarının şahidiyiz. Azınlığın kendi yaşam tarzını çoğunluğa nasıl dayattığını iliklerine kadar yaşamış bir nesiliz. Hiçbir zaman bize yapılanı başkasına reva görmedik. Tek yaptığımız hak ve özgürlükleri evrensel manada tesis etmek oldu. Eğer din eğitiminin önünü açtıysak bunu normalleşme adına yaptık. 
 
ALKOL DÜZENLEMESİ
 
Eğer alkol kullanımına düzenleme getirdiysek bunu birilerini mağdur durumuna düşürmek için değil, mağduriyetleri gidermek için yaptık. Biz, imtiyazlı sınıflar oluşturmaya çalışmıyoruz. Herkesi hür ve eşit vatandaşlar haline getirmeye çalışıyoruz. 76 milyon bir olarak beraber olarak, kardeş olarak geleceğe gidelim. Kimse kimsenin yaşam tarzına karışmıyor ve karışmayacak. Ortak noktalarda buluşacağız birbirimizin özgürlük alanlarına müdahale etmeden, kutuplaşmadan Türkiye'yi birlikte büyüteceğiz. İsminin başında sanatçı, profesör sıfatı olanlar yılların refleksiyle toplumu aşağılamadan vazgeçsinler. Gençlerimiz de milleti horlayan, aşağılayan bu çevrelere karşı çok dikkatli olsunlar. Gezi Parkı pis kokudan geçilmiyor.
 
"MÜEZZİNİ TEHDİT ETTİLER"
 
Dolmabahçe Camii'ne ayakkabılarla gireceksiniz, orada içeceksiniz, ülkenin dini mabetlerine saygısızlık yapacaksınız. Camiinin müezzinini tehdit edip, farklı şekilde konuşturacaksınız.
 
Bu olayların zamanlaması elbette son derece dikkat çekicidir. Taksim'de başlayan gösteriler büyütülerek çok tehlikeli bir seviyeye çekilmeye çalışılmıştır. Bazı medya kuruluşlarının bu olayları büyütmek adına sorumsuzca yayınlar yaptıklarını hep birlikte görüyoruz. Gazetecilerin ve sanatçıların süreci tahrik ettiklerini gördük. Toplumun büyük bir kesimini terörize ettiler. Birtakım sermaye çevrelerininin bu sürece aleni dahil olarak süreci tahrik ettiklerini yaşadık.
 
Bugün Taksim'de ifade özgürlüğü diye bağrıanlar, akil insanların toplantılarını basmaktan geri durmadılar. Neden onları tehdit ettiniz? Neden burada konuşmasını istemediniz. İşte akil insanlar, karşınıza geldiler neden konuşmaya çalışmadınız?
 
Bu statüko bloğu demokratikleşmeye karşı en büyük direnci göstenlerdir. Polisime küfreden milletvekili anamuhlafet partisinden... Bunların hepsi poliş teşkilatımızın kayıtlarında var.
 
Bunlar yeni anayasa falan da istemiyorlar. Sadece oyalama derdinler. "Süre koyamazsın diyorlar", bu ne demek? Her şeyin bir zamanı ve belli süresi var. Geri kalan ülkeler 5 ayda anayasa yapıyor, biz ise 1,5 sende 45'inci maddedeyiz. Biz zaten mevcut anayasayla devleti yönetiyoruz, yönetmeye de devam ederiz. Ama halka verilmiş bir sözümüz var, gelin bunu yerine getirelim.
 
"HORTUMU KESTİĞİMİZ İÇİN RAHATSIZLAR"
 
Daha fazla özgürlük diye bağıranların, daha fazla statüko diyenlerle iç içe geçmesi garip bir durumdur. Anti-emperyalist olduğunu iddia eden gençlerimizin bu rakamlara dikkat etmelerini rica ediyorum. 2002 yılında görevi devraldığımızda gösterge faiz %63 seviyesindeydi. Benim vatandaşımın verdiği her verginin 100 lirada 45 lirası faiz lobisine gitti. O zaman toplanan verginin %85'i faize gidiyordu ama bugün %15'i faize gidiyor. Türkiye bütçesi şu anda 404 milyar lira. Faiz harcaması 53 milyar lira.
 
10 yılda milletimin 642 milyar lirası yine milletim için harcandı. Eğer 2002 yılındaki gibi kalsaydık bu para faiz lobisine gidecekti. Biz bu parayı tasarruf ettik, okullar, hastaneler, konut, emniyet sarayları yaptık; yoksulun elinden tuttuk. Bu durumdan faiz lobisi çok rahatsız. Bu dönemde yine de faiz lobisi acayip kazandı. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını hortumlayan bu çevreler 10 yılda 642 milyar liradan olmuşlar. Biz bu hortumu kestiğimiz için bazıları rahatsız olmuşlar.
 
Türkiye çok uzun yılların ardından IMF'ye olan borcunu sıfırlıyor.  Bunlara tabii dayanamıyorlar.
 
"TOPÇU KIŞLASI YAPILIRKEN YEŞİL KATLİAMI SÖZ KONUSU DEĞİL"
 
Biz istedik ki Taksim'de trafiği yer altına almak suretiyle orayı rahatlatalım. Gezi Parkı diye anılan bölgeyi meydanla eşit seviyeye getirmek istiyoruz. Baktığınız zaman Taksim'i devasa görme şansına sahip olacağız. Bir de burada Topçu Kışlası yapılırken, yeşil katliamı söz konusu değil. İstanbul'un şehir müzesi yoktur. İstanbul'a ilk kez Topkapı Sarayı'nın dışında ilk kez şehir müzesi kuracağız. 
 
Biz AVM ifadesini kullandık diye bunu aldılar, tek seçenek bu gibi konuştular. Burası AVM için uygun bir yer de değil. Şehir müzesi olarak Divan Oteli tarafını konuştuk. Daha sonra arkadaşlarımız bütünü için de konuştular. 
 
Gerek Topkapı Sarayı'nda, gerek bakanlıklarımızın elinde ciddi sayıda müzede sergilenecek malzeme var. Bunları alıp tüm bakımlarını yaptırmak suretiyle sergilememiz İstanbul'u çok daha cazip hale getirecektir. Gezi Parkı'ndaki hukuksuz işgali Wall Street eylemine benzetiyorlar. Orada faiz lobisinin kazandığı çok miktarda para var. Burada ise solculuk maskesi altında faiz lobisinin figüranları var.
 
"BU OLAYLAR MERHUM MENDERES'E KURULAN TUZAĞIN AYNISIDIR"
 
Meselenin demokrasi boyutu da var. Demokrasinin standartlarının yükselmesi de içeride ve dışarıda birilerini rahatsız etmektedir. Birileri on yıllardır var olan imtiyazlarını geri alabilmek için olayları tahrik ediyor. Merhum Menderes'e kurulan tuzağın aynısıdır son olaylar. Yine son olaylar 12 Eylül öncesinin tekrar edilmesidir. Birileri kaybettikleri imtiyazlarını geri almak istemişlerdir. Ancak o birileri bu sefer sert kayaya çarpmıştır.
 
27 Nisan bildirisyle, cumhuriyet mitingiyle istediklerini elde edemeyenler bu şekilde bir yol açmaya çalışmışlardır. Toplumda gerilimi sürekli yükselten Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapacak kadar aklını kaybeden CHP burada da başrolde olmaya çalışmıştır.
 
"CHP KENDİ KURDUĞU TUZAĞA DÜŞTÜ"
 
İzmir'de bizim Karşıyaka teşkilatımız yakılmıştır. Büyük bir tahribat verilmiştir. Şu ana kadar 12 civarında ilçe teşkilatımız böyle bir saldırıya uğramıştır. Eylemlerin üzerine çöreklenmek isteyen CHP genel başkanı kendi kurduğu tuzağa kendisi düşmüştür. CHP milletvekilleri, ihanetleriyle başbaşa kalmışlardır. 
 
Parlamentonun yüz karası olmak payesini elde etmişlerdir. CHP bütün bunları siyasi kazanç sağlayamayacağını bilerek sadece demokrasiye hançer saplamak adına yapmıştır. CHP çok kötü bir sınav vermiştir. Toma araçlarına molotof kokteyli atılıyor ve toma aracımız yanıyor. Bunların yolu bu. AKM'deki o paçavralar sildirilmesin diye.
 
REYHANLI SALDIRISI
 
Reyhanlı saldırısının 1 numaralı faili yakalandı. 52 kardeşimizin şehit olduğu kardeşlerimizin eylem için lojistik destek sağlayan Nasır Eskiocak adındaki şahıs dün gece 23.30'da Yayladağ sınır mevkiisi içerisinde yakalandı. Polisimizi ve jandarmamız bu vesileyle kutluyorum. Şu anda sorgulama süreci içerisinde emniyet teşlikatımızın elindedir. Ve dahar sonrasınde gereği neyse yapılacaktır.
 
"CHP GENEL BAŞKANI İSTİFA ETSİN"
 
CHP'nin bu tür milletvekilleriyle yol yürümesi imkansız hale gelmiştir. Toplumsal tahrikler nedeniyle ben CHP Genel Başkanı'nı istifaya davet ediyorum. "CHP burada kalırsa daha güçlü oluruz" diyeceksiniz ama güçlü muhalefet olursa demokrasi adına bu ülkede daha güzel şeyler olacaktır.
 
Kılıçdaroğlu, o koltuğu daha riyakat sahibi birine devrederek çekilmeli.
 
Son 2 haftadır devam eden olaylarda Türk Bayrağı yakıldı, Gazi Mustfa Kemal ile Abdullah Öcalan'ın fotoğrafları yan yana göründü. İşte CHP bu eylemlerin öncüsü olmuştur. Taksim'de sökülecek 3-5 ağaç için bütün terör örgütlerinin arkasına sığınan CHP, terör eylemlerini durdurmak adına gıkını dahi çıkarmamıştır. 
 
Bu eylemler CHP'nin kargaşa çıkarma girişimleridir. Tüm bu prvokasyonların hesabı CHP'ye sandıkta sorulacaktır. Yaşananlar medya, STK ve sermaye grupları için açık bir sınavdır. BU grupların demokrasi için hangi tarafta durduğu da bu olaylarla gün yüzüne çıkmıştır.
 
Kendisini Türkyenin yegane  sahibi olarak görenler bundan vazgeçsin. Türkiye tek yürek halinde ekonomisine domkrasisine en güçlü şekilde sahip çıkacaktır.
 
"%50'Yİ SOKAĞA DÖKMEDİK"
 
Seçilmiş hükümetleri devirmek geçmişe dair bir alışkanlıktır. 
 
Bu millet merhum Menderes'i, merhum Özal'ı, 28 Şubat'ı ve merhum Erbakan'ı unutmadı, unutmayacak. Bu millet bugün de kendine hizmet edenleri bağrına basıyor. İstanbul'da havaalanında muhteşem bir kalabalıkla karşılandık. Ankara'da insan selinin araç selinin arasında birkaç saat içinde 4 miting gerçekleştirdik. Hiç kimsenin karşısına % 50'yi çıkarmadık. Biz insanları sokağa dökmeyiz. Ne yaparsak hukuk içerisinde yaparız. Biz yakıp yıkanlardan kırıp dökenlerden asla olmadık olmayacağız. Hukuk, demokrasi içinde, edep ve adap içinde mitingimizi yapar, hesabımızı sandığa saklarız.
 
Derdimiz aslında sayıları yarıştırmak için değil. Bakın biz daha çoğuz demek için değil. Sessiz yığınların sesini duyurmak için meydanlara çıkıyoruz. Milletin burada olduğunu göstermek için bir araya geliyoruz. Haftalardır evinde sabır içinde dişlerini sıkarak olanları izleyen milletimin nasıl edep ve adap içinde olduğunu göstermek için meydanlarda toplanıyoruz. Hiç kimse marjinaller, aşırı uçlar karşısında eziklik hissetmesin. Bunlar gelip geçer. Bugün ne yaptığını bilen bir kadro iş başında. Haddini, hududunu bilmeyenlere de had ve hudud bildiren bir hükümet iş başında. Bu teröristlerin de ensesinde olacağız. Polisimize dil uzatanların, el uzatanların hatta polis katledenlerin bunu yanına bırakmayız.
 
Bu vesileyle şehit polisimiz Mustafa Sarı'yı yadediyorum. Gösteri yapan ve samimi duygularla oralara gittiğini kabul ettiğim gençleri özellikle buralardan uzak tutup bu işi bitirin diyorum. Bundan sonra bu iş sona ermiştir. Sizleri itidale davet ediyorum.
 

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Resmi İlanlar
Gündem