KTÜ'de Türkiye maden konferansı

AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammed Balta, Türkiye'nin yeraltı zenginlikleri ve potansiyeline göre üretim bakımından çok yüksek düzeyde olmadığını söyledi.    1. Türkiye Tarihi Madenler Konferansı, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Osman Turan Kongre

KTÜ'de Türkiye maden konferansı
AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammed Balta, Türkiye'nin yeraltı zenginlikleri ve potansiyeline göre üretim bakımından çok yüksek düzeyde olmadığını söyledi. 
 
1. Türkiye Tarihi Madenler Konferansı, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi’nde AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammet Balta’nın katılımıyla yapıldı. Konferansta konuşan Milletvekili Balta, “Sahip olduğumuz yeraltı serveti potansiyelimize göre üretimimiz çok yüksek düzeylerde olduğunu söylememiz mümkün değildir” dedi.
 
Milletvekili Balta, 2002’de altın maden sayısının 1 olduğunu ve yılda yaklaşık 30 ton üretim yapıldığını, bugün işletilen altın madeni sayısının ise yedi olduğunu ve yılda yaklaşık 35 ton üretim yapıldığını ifade ederek, “4 Aralık Madenciler Günü'nüzü kutlar, hayatlarını kaybeden madencilerimize Allah’tan rahmet dilerim. Madenciliğin gayrisafi milli hasıladaki payı ABD’de yüzde 4.2, Kanada’da yüzde 7.5, Avustralya’da yüzde 8.7 iken ülkemizde bu oran yüzde 1.2 gibi son derece düşük bir seviyededir. Ülkemiz, maden kaynakları bakımından çeşitliliğe sahip olup, bor, mermer ve trona yataklarında dünya çapında önemli rezervlerimiz vardır. Ülkemizde 50’ye yakın maden üretmekte olup, bunların başında altın, bakır, çinko, kurşun, krom, manyezit, feldspat, barit, kömür gibi enerji, metal ve endüstriyel madenler gelmektedir. Dünya bor rezervinin ardından metal ve endüstriyel madenler gelmektedir. Dünya bor rezervinin yüzde 51’i ülkemizde bulunmaktadır. Türkiye’nin Eti Maden ile dünyadaki pazar payı ise yüzde 38’dir. Dünya doğal taş pazar payının yüzde 8’i, dünya rezervinin ise yaklaşık yüzde 40’ı ülkemizde bulunmaktadır. Altın potansiyeli 700 tonu üretime hazır hale getirilmiş 6 bin 500 ton olarak hesaplanmaktadır. Bu itibarla sürdürülebilir kalkınma için gerekli madenlerin temininin yerli kaynaklardan sağlanması mümkündür. Ancak, sahip olduğumuz yeraltı serveti potansiyelimize göre üretimimizin çok yüksek düzeylerde olduğunu söylememiz mümkün değildir” dedi.
20151204aw595404_01.jpg
 
2002 yılına kadar maden arama ve işletme konusunda yurt dışı lobisi ve çevre baskısı, maden sektörüne gerekli önemin verilmemesi nedeniyle yeterli yatırım yapılmadığını söyleyen Milletvekili Muhammet Balta, “2003 yılından itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ve hükümetimizin uygulamaları ile Maden Kanunu 2004 yılında değiştirilmiş, izin prosedürü ile bürokrasi düzenlenerek maden arama ve madencilik yatırımları hız kazanmıştır. Özellikle ocak işletmeciliğinin yanı sıra tesis sayısı da artmıştır. 2002’de yılda yaklaşık olarak 30 bin M arama yapılırken, bugün yılda 400 bin M’lere ulaşmıştır. 2002’de altın maden sayısı 1 ve yılda yaklaşık 30 ton üretim yapılırken, bugün işletilen altın madeni sayısı yedi ve yılda yaklaşık 35 ton üretim yapılmaktadır (Yeni sahalarla birlikte yılda 60 ton üretim yapılabilir). 2002’de nikel, mobilden gibi metallerden bahsedilmezken bugün bu metallerin üretimine yönelik tesisler kurulmuştur. Bu yeterli mi, değildir. Diğer sektörlere göre katma değeri yüksek olan madencilik sektörünün yer altı kaynaklarımızın değerlendirilmesi, ekonomiye kazandırılması, ithalat ve ihracat dengesinde cari açığın ihracat kaleminde artış sağlayarak azaltılmasına katkı sağlayan sektör olduğu göz önünde bulundurulmamalı ve daha da geliştirilmelidir” diye konuştu. 
 
Milletvekili Balta, yaşanan maden kazaları ile ilgili olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından ILO Sözleşmesi'nin TBMM’de 4 Aralık 2014 tarihinde kabul edildiğini kaydederek, “İşçi sağlığı ve iş güvenliği açısından ILO Sözleşmesi TBMM’de 4 Aralık 2014 tarihinde kabul edilmiştir. Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından maden işletmeleri (özellikle yer altı işletmeleri) ile ilgili olarak hazırlanan mevzuat değişikliği ile düzenlemeler yapılmıştır. Bunlardan bazıları taşeron sisteminin kaldırılması, işletme projelerinin dijital ortamda iki bakanlık tarafından paylaşılması, bir yıl içerisinde ölümlü kaza olmayan yer altı işletmelerden yüzde 50 devlet hakkı alınmaması, yer altı işletmelerinde çalışma koşullarının ve çalışma saatlerinin düzenlenmesi ile madenlerde ferdi kaza sigortası zorunluluğu, yaşam odaları yapılması hususlarıdır” diye konuştu.
 
20151204aw595404_02.jpg
 
“13 YILLIK HÜKÜMETİMİZ ZAMANINDA MADENLERİN ÇIKARILMASI KONUSUNDA YASAL DÜZENLEMELER YAPTIK” 
 
Balta, üretimi engellemek için mücadele verenlere de seslenerek şunları söyledi:
 
“13 yıllık hükümetimiz zamanında madenlerin çıkarılması konusunda yasal düzenlemeler yaptık. 2002 yılına kadar çevreciler çevresel faktörlerden dolayı da özelikle küresel aktörlerin Türkiye içerisindeki uzantılarının yer altı zenginliklerinin üretilmesini engellemek ve bu alanda faaliyetleri durdurmak için çok mücadeleler verdiklerine, esasında çevrecilik adı altında madenciliğin gelişmesini engellemek için bu faaliyetlerin sürdürüldüğüne bilhassa kardeşiniz olarak şahidim.” 
20151204aw595404_04.jpg
 
“MADEN İLK DEFA ANADOLU’DA KULLANILMIŞ, BURADAN DİĞER BÖLGELERE YAYILMIŞTIR”
 
Daha sonra söz alan KTÜ Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Yılmaz ise, madenin ilk defa Anadolu’da kullanıldığını ve buradan diğer bölgelere yayıldığını ifade ederek, “Maden ilk defa Anadolu’da kullanılmış, buradan diğer bölgelere yayılmıştır. Diğer tabirle Anadolu medeniyetin beşiği tabirini kelimenin tam anlamıyla hak etmektedir. İnsanlığın ilk döneminde metal madenler yoğun kullanılmasına bağlı olarak Doğu Karadeniz Bölgesi de eski madenlere ait maden kalıntısı bakımından oldukça zengin bir bölgemizdir. Bölgemizde birçok yerde maden kalıntılarına, izabe cüruflarına sık sık rastlanmaktadır. Öyle ki günümüz imkanlarıyla zor ulaşılabilen 2000, 3000 rakımlı tepelerde izabe kalıntılarına ve eski maden galerilerine rastlanmaktadır. O günkü kısıtlı imkanlarla bu işlemin nasıl yapıldığı meslek erbabı olarak bizleri de hayrete düşürmektedir. Ne yazık ki bu eski maden sahalarını araştırmasına yönelik çok sınırlı çalışmalar mevcuttur. Eski maden sahaları çok ayrıntılı incelenmesi gereken sahalar olup her geçen gün madenlere ait izler kaybolup gitmekte mevcut bilgiler de yok olmaktadır. Günümüzde sayıları giderek azalan tarihi izabe kalıntıları ivedilikle koruma altına alınmalı tarihi değeri olan kültürel varlıklarımız olarak kaydedilmesi gerekmektedir” diye konuştu.
 
20151204aw595404_03.jpg
 

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Resmi İlanlar
Yaşam