Erdoğan’dan patronlara uyarı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin önde gelen müteahhitlik firmalarının patronlarına seslenerek, “Ben artık insanca çalışma şartlarına sahip olmayan, işçi sağlığı ve iş güvenliği standartlarına uygun olmayan hiçbir şantiye, hiçbir işyeri görm

Erdoğan’dan patronlara uyarı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin önde gelen müteahhitlik firmalarının patronlarına seslenerek, “Ben artık insanca çalışma şartlarına sahip olmayan, işçi sağlığı ve iş güvenliği standartlarına uygun olmayan hiçbir şantiye, hiçbir işyeri görmek istemiyorum” dedi.

Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından Ankara Sheraton Oteli’nde düzenlenen Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Batı ülkelerinin zenginlik bakımından, refah bakımından çok ileri bir düzeyde olduklarını, Afrika’ya, Asya’ya, Güney Amerika’ya bakıldığında ise bambaşka bir manzara ile karşılaşıldığını söyledi. Oralardaki milyarlarca insanın gözyaşının, ahı, kanı emeği ve doğal kaynağı üzerinden Batı ‘da kurulan bir refah düzeni olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz asla garibin, mazlumun, mağdurun, yoksulun, ezilmişin sırtından bir refah düzeni kurmayız, kuramayız. Buna bizim ne inancımız ne kültürümüz ne de tarihimiz izin verir. Mazlumların gözyaşından, mağdurların kanından beslenen bir zenginlik bize ateşten bir gömlek olur, hepimizi yakar. Biz başkalarının emeğini, kaynağını sömürmek üzerine kurulu bir medeniyet inşa etmeyiz, edemeyiz. Gözyaşı ile ıslanmış ekmek bizim boğazımızdan geçemez. Kan bulaşmış para bize mutluluk getirmez.”

“‘NEREDESİN BAŞKAN’ DERKEN ASLINDA TÜM DÜNYANIN VİCDANINA SESLENİYORDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için Suriye, Mısır, Filistin, Myammar dediklerini belirterek, “Biz bunun için ‘dünya 5’ten büyüktür’ diye haykırıyoruz. İşte ortada. BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri var. 5 tane dünyadaki BM Genel Kurulu’nun diğer 191 üyesi bunların iki dudağının arasına mahkum. Böyle bir adalet düzeni olabilir mi? Böyle bir haklar düzeni olabilir mi? Böyle bir özgürlük dünyası olabilir mi? Olamaz ve olmuyor da. İşte bunun için uluslararası sistemin çarpıklıkları, yanlışları, eksikleri, her platformda insanlığı eziyor ama bizde bunu yüksek sesle ifade ediyoruz. Davos’ta ‘one minute’ dediysek bundan dolayı dedik. Dünyadaki tüm mazlumlara sahip çıkma adına bunu yaptık. ABD’de evlerinin içinde alçakça katledilen Suriye Türkmeni kardeşlerimiz için sayın Obama’ya ‘neredesin başkan’ derken aslında tüm dünyanın vicdanına sesleniyorduk, derdimiz buydu. Biz insan değerinin inançla, ülkeyle, ırkla, renkle ilgili olmadığına inanıyoruz. Yaradılmışların en şereflisi olan insanoğlunun her bir ferdinin can, hayatı aynı şekilde değerlidir. Paris’te öldürülen 12 kişi için dünyayı ayağa kaldıranların Suriye’de katledilen 350 bin mazlum karşısında üç maymunu oynaması bizim kabullenebileceğimiz bir durum değildir. Bunu da görmemiz lazım. Sesleri çıkıyor mu, çıkmıyor. Niye susuyorlar? Fransa’da yürüyorsun ama 350 bin kişi öldüğü zaman AB’nin sesi çıkmıyor. ABD havadan geliyor bombalıyor o kadar. Şöyle başımızı iki elin arasına alıp düşünmemiz lazım. Bu millete yakışan budur” diye konuştu.

“İŞ GÜVENLİĞİ STANDARTLARINA UYGUN OLMAYAN HİÇBİR ŞANTİYE, HİÇBİR İŞYERİ GÖRMEK İSTEMİYORUM”

Müteahhitlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, müteahhitlerin iş yaptıkları ülkelerde aynı zamanda Türkiye’yi temsil ettiğini söyledi. Firmaların sadece ticari bir şirket olarak değil bu milletin somut tezahürü görünen ve aklanmış bir yüzü olarak oralarda bulunduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Biz insanı en değerli, en kutsal varlık olarak gören bir milletiz. İnsanın bu vasfı her yerde her durumda geçerlidir. Elbette yaptığınız işlerden kar edeceksiniz, para kazanacaksınız kimsenin buna itirazı olamaz. Bununla birlikte üstlendiğiniz misyonun bilinciyle hareket etmek durumundasınız. Sizlerden çalıştırdığınız işlerden, mal aldığınız, iş yaptırdığınız alt yüklenicilere kadar herkesle ilişkilerinizi bu bakış açısıyla kurmanızı bekliyoruz. Aynı sektörde faaliyet gösteren diğer ülke şirketlerinden farkınızı daha kaliteli, daha hesaplı iş yapma yanında insan odaklı, hak temelli bir anlayışı ortaya koyarak da göstermeliniz. Az önce başkanın da ifade ettiği ‘ortaklık kültürünü de’ bence ileriye çok daha farklı bir şekilde taşımalısınız. Yani rekabet belki dönemimiz içerisinde faydalı gibi görünse de aynı zamanda birinin bir diğerini özellikle kardeş olarak bana göre bir yerde de sömürme aracı olarak görüyorum. Biz paylaşımcı bir milletiz, biz dayanışmacı bir milletiz, biz ahilik kültürüne sahip bir milletiz. Öyleyse bu paylaşım kültürü içerisinde bunu sürdürecek olursak ‘bu projeyi gel beraber yürütelim, diğer projeyi yine beraber yürütelim, bir üçüncü projeyi de diğer iki arkadaşımız yürütsün’. Bunu değimiz gün inanın Türk milletinin önünde kimse duramaz. Biz bunu başarır aşar gideriz. İster doğrudan kendi elinizle ister bu konuda çalışan kamu ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla bulunduğunuz ülkelerde mutlaka yardım faaliyetleri de gerçekleştirin. Oradaki işiniz bittiğinde geride sadece inşa edilmiş binalar, köprüler, yollar değil aynı zamanda kazanılmış gönüller bırakın. İnanın bu şekilde davrandığınızda çok daha el üstünde tutulduğunuzu, çok daha fazla tercih edildiğinizi göreceksiniz. Ülke içinde çalışmalarınızda da bu anlayışı güçlendirmelisiniz. Ülkemizin hem mali ve teknik kapasite olarak, hem insan gücü, hem hukuki altyapı olarak geldiği yer geçmişle mukayese edilemeyecek derecede ileri bir yerdir. Açıkçası ben artık insanca çalışma şartlarına sahip olmayan, işçi sağlığı ve iş güvenliği standartlarına uygun olmayan hiçbir şantiye, hiçbir işyeri görmek istemiyorum. Sadece kendinizin değil, iş yaptığınız herkesin aynı şartları sağlamasını teminle mükellefsiniz. İstihdamı artırmaya ne kadar önem veriyorsak çalışma şartlarını iyileştirmeye de o kadar önem veriyoruz. Bu mevzuat değil, zihniyet meselesidir. Bunu çözmemiz lazım. Büyüyeceğiz, güçleneceğiz, kazanacağız ama kimsenin ahını almadan kimsenin hakkına girmeden bunu yapacağız. Medeniyet iddiamızı halel getirmeden, inancımıza, tarihimize, kültürümüze, onurumuzu uygun şekilde gelişeceğiz, ilerleyeceğiz. Merhameti, vicdanı, şefkati olmayan bir ülke, bir toplum olarak refahımızı artırmak, bizim asla tercih edeceğimizi yol değildir, olamaz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmanın ardından ödül alan firmalara ödüllerini verdi.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler