Sadece TS ile olmaz!

Trabzon Devlet Tiyatrosu'nda 'Meddah' adlı tek kişilik gösterisi için Trabzon'a gelen Trabzonlu şair-yazar Sunay Akın haber61'in sorularını yanıtladı. Anlattıklarıyla geçmişten günümüze köprüler kuran Akın, Bu yeni gösterisiyle izleyenleri kendi içlerine

Sadece TS ile olmaz!

Trabzon Devlet Tiyatrosu'nda 'Meddah' adlı tek kişilik gösterisi için Trabzon'a gelen Trabzonlu şair-yazar Sunay Akın haber61'in sorularını yanıtladı.

Anlattıklarıyla geçmişten günümüze köprüler kuran Akın, Bu yeni gösterisiyle izleyenleri kendi içlerine unutulmaz bir yolculuğa çıkardı. Gerçek değerlerimizin hisse senetleri değil hissi senetler olduğunu ifade eden Sunay Akın'ın Trabzonlulara ve Trabzonsporlulara mesajları var…

MEDDAH'IN AYDINLANMA YÖNÜ UNUTULDU


Öncelikle hoş geldiniz, şehrimize ve şehrinize... Gösterinizden biraz bahseder misiniz?

Bu aslında bizim geleneğimizdeki meddahlık onu sürdürüyorum ben yaklaşık 10 yıl oldu. Tarihi meddahlığın yeni bir anlatımı bu yıl bunu sahnelemeye başladım. Ne mutlu bana ki devlet tiyatrolarıyla Türkiye'de bu tarihi ve bu aydınlanmacı kurumun bulunduğu sahnelerde bu gösteriyi ben sahneliyorum. Ankara'da 2 gösteri yaptık tabi ondan sonra benim ilk istediğim yer Trabzon oldu. Ve şimdi Trabzon'dayız. Meddahın ne olduğunu çok iyi anlamamız lazım. Batı yani Avrupa bir araya geldiği mekanlarda 'take' der oysa biz tarihimizde buluşma mekanlarımıza kıraathane adını koyduk. Kıraathane yani okuma evi. Bu kıraathanelerde en çok kitap okuyan insan okuduğu kitaplardaki bilgileri oynayarak bir yerde aktör gibi kıraathanedeki insanlara aktarırdı.
Bu insanlar o kadar çok sevilmeye başlandı ki İstanbul kıraathanelerin de daha iyi görünsünler diye kıraathanelere bir set yapıldı. Denildi ki o insanlara çık oradan anlat da seni herkes görsün. İşte meddahlık böyle doğdu. Meddahlık kıraat ettiği yani okuduğu, okuyarak aldığı bilgileri taktiklerle zenginleştiriyordu. Beden dilini kullanıyordu, oynuyordu, oyuncuydu. Zamanla günümüz de ne yazık ki meddahın bu aydınlanma yönü unutuldu. Günümüzde stand-up denilen gösterilerin meddahlıkla ilgisi yoktur. Çünkü meddah okumaktan yani kitaptan edebiyattan bir eserdir. Edebiyatı beden diliyle taşıyan insana meddah denir.
Tiyatro ayrı bir sanattır. Daha doğrusu meddahlık tiyatronun içinde edebiyatla beslenen bir sanattır.

Meddahlık yeni neslin ilgisini çekiyor mu?

Evet. Bu topraklar uygarlığın doğduğu yerler. Nasıl ilgisiz olurlar, kendisi farkına varmazsa da o kültürün uygarlığın da ister istemez bir şeyler alıyorlar. Onun için belki dere de olup dereden habersiz balık gibidir, ama sen ona güzeli doğruyu sun o onu alır. İnsan farklı değil mi, zaten insan hep ışıktan yanadır aydınlanmadan yanadır, bilgiden yanadır, sen insana sun
o alır. Güneş ışığı aydınlanma bilgidir. Bu yüzden benim sahneden sunduğum kendi okumalarımda edebi çalışmalarımdan oluşan metinleri bir meddah tavrında anlattığım bu oyun çok ilgi çekiyor. Ben bunu sadece devlet tiyatroların da değil, örneğin hapishanelerde de oynuyorum. Orda yaşamdan erken kopan yapraklar var.
Onlarda tabi aslında bizim suçumuz. Özeleştiri yapalım lütfen ,onları o dört duvar arasına koymak onları unutmak doğru değil. Onlarında bilgiye aydınlanmaya ihtiyacı var ve bu yüzden aydın cumhuriyet savcılarımız sayesinde cezaevlerinde de oynuyorum.

Onlara gösterinizi seyrederken neler hissediyorsunuz? Özel bir durum oluyor mu?

İnsan benim için aynı insan dır. Yani ben bir üniversite de öğrencilerle, öğretim görevlileriyle yaptığım gösteriyle cezaevinde sunduğum gösteri arasında bir fark görmüyorum. Benim için insan aynı insan, izleyici aynı izleyicidir.




TÜRKİYE'NİN HER YERİNDEN DAVET ALIYORDUM AMA TRABZON'DAN ALAMIYORDUM, BU BENİ ÇOK ÜZÜYORDU…

Trabzon'un özlemini İstanbul da yaşayarak nasıl gideriyorsunuz? Gerçi Trabzon'a son yıllarda sık sık geliyorsunuz…

Volkan Canalioğlu'nun ve Sayın Maçka Belediye Başkanı Ertuğrul Genç'in düzenlediği etkinlikler sayesinde Trabzon ile bütünleştim. Sürekli olarak arka arkaya bu yakın tarihte geldim. Volkan Bey'in ve Ertuğrul Bey'in sayesin de oldu. Çünkü ben Türkiye'nin her yerinden davet alırken Trabzon'dan alamıyordum ve bu beni üzüyordu.
Ben okumayı bu kentte örendim. Trabzon olmasaydı ben yoktum, beni var eden bu kültürdür. Şimdi ne mutlu ki 3-4 yıldır arka arkaya Trabzon ' a geliyorum. İstanbul da ise Trabzon'un özlemini giderme yolum ise benim çocukluk fotoğraflarım. Çocukluk fotoğraflarıma bakıyorum bol bol, çünkü çocukluk fotoğraflarında ailem ve arkadaşlarımla bir aradayım.

TAKIMIMI BİR KEZ BİLE YUHALAMADIM

Trabzonspor'a gelince ben Trabzonspor 2.ligdeyken de Trabzonsporluydum. Babamla 2.lig maçlarına giderdik. Trabzonspor'da şuandaki amblem çok farklı şekildeydi. O zamandan beri Trabzonsporluyum. Benim için Trabzonsporlu olmak tabela taraftarı olmak değildir. Fikstürdeki yer taraftarı değilim ben. Trabzonspor'un fikstürdeki yerine göre yerimden kalkıp oturmuyorum. Bana daha zayıf olduğu yerde ihtiyacı var Trabzonspor'un.
İyi olduğu yerde herkes mutlu, peki işler kötü gitmeye başladığında…
Bu zamana kadar bir kez bile yuhalamadım takımımı. Futbolcu tayfası bilir, bir kere bile ıslık çalmadım. Çünkü ben taraftarım, ben düşenin yanındayım. Benim taraftarlık anlayışım bu.


SADECE TRABZONSPORLA OLMAZ…

Peki şuanda Trabzonspor'un durumunu nasıl buluyorsunuz?


Şuanda çok iyi bir yönetim var, yani planı projeyi çok iyi yapan insanlar. Doğru hesap yaptılar, doğru hesap yaptıklarının görüntüsü sahada ve taraftarda var.
Erken servis her şeyi bitirir bunu unutmayalım. 3-4 yıllık bir boyut da düşünelim lütfen.
Hep beklenilen bir özlem şampiyonluk. Bir tez canlılık var bu bizim doğamızda var.
Bilelim ki bu bir satranç oyunudur ve hamleler daha sürecek.
Yanlış hamle yapılacaktır, yapar o anda destek olmak gerekir, işte onun adı taraftardır.
Bunu oyunculara teknik kadroya kente anlatmak gerekir. Yani Galatasaray birden bire şampiyon olmadı. Düşünün Galatasaray'ın şampiyon olduğu 7-8 yıl öncesini ne kadar sıkıntılarla geldi. Şimdi biz birden bire bu yıl şampiyon olacağız, seneye de UEFA kupasını alacağız, olmaz. Ama doğru yoldayız, doğru ellerde takım. Bundan mutluluk duyalım. Şunu da unutmayalım futbol sonuçta bir oyun ve ben Trabzon'un birebir kendisini futbolla kabul görmesini de doğru bulmuyorum. Trabzon edebiyatçıların kentidir. Buradan çok büyük edebiyatçılar çıkmıştır ve çıkmaktadır. Trabzon ressamların kentidir. Açın bugün bakın Türk ressamlarını her iki ressamdan biri Trabzon doğumludur. Trabzon'un kendini mutlu hissedecek o kadar özellikleri var ki sadece futbol değildir. Tabi ki Trabzonspor da onlardan biri, ama tek başına değildir. Bu hem kente hem de Trabzonspor'a zarar verir.


TRABZON'UN KİTAP TALEBİ DÜŞÜK

Öyle bir görüntü var gibi Trabzon'da değil mi? Trabzonspor değerinin eğitimle, sanatla, bir takım etkinliklerle de desteklenmesi gerekmez mi?

Evet ne yazık ki. Bakın kitaplar İstanbul'da basılır ve Anadolu'ya dağıtılır. Kitap talep etme oranının düşük olduğu kentlerden biri Trabzon. İspanya ligi denildiğinde onu izliyoruz değil mi, şunu biliyor muyuz İspanya'da 1 yıl içinde tiyatroya giden insan sayısı futbol maçına giden insan sayısından daha fazladır. Bu yüzden İspanya futbolu ilerde. Eğer taraftar kendini kültürel anlamda da bilgisel anlamda da geliştirmezse Trabzonspor'a faydası olamaz.
Ne yazık ki üzülerek söylüyorum bu durum Trabzon'da birazcık fazlasıyla var. Yani gençlerimiz kendilerini bu yönde de yetiştirmeli. Trabzon'un insanı kendini bu yönde geliştirmez ise bu Hüseyin Avni Aker'e saygısızlık olur.

SORUN ELDE DEĞİL CİĞERDE

Sizde biliyorsunuz ki Trabzon'da çok önemli olaylar yaşandı. İmajı zedelendi? Bu anlamda bir toparlanma süreci yaşandı sizce daha neler yapılmalıdır?


Yakın siyasi tarihimiz, patlama noktasıdır bunu unutmayalım.
Son 10-15 yılda öne çıkan ideolojik hareketlenmeler ve oynanan oyunlar, bütün dünya coğrafyasıyla ilgisi olan bütün oyunlar da kötü adam rolünü üstlenen insanlar ortaya çıkardı.
Bunlar aslında bizim çocuklarımız yani o rahibi öldüren bizim çocuğumuz.
Orada medyanın söylemi 'Neden Trabzon'da Rahip öldürüldü?' şeklinde oldu.
Soru yanlış 'Çocuklarımıza ne oldu?' diye sorgulanması gerekiyordu.
Çünkü çocuklarımızı herhangi bir yerde kandırıp onu katil yapabilirsin.
Diyarbakır'da da polise askere taş attırırsın. Hepsi çocuklarımız, dedim ya az önce yani 'suç varsa onun nedeni biziz' aslında o değil.
Kendimizi sorgulayıp özeleştiri yapmalıyız. Cehalet topluma kirli sular kazandırır bize temiz sular lazım. Bu temiz sular da ancak okuyarak, aydınlanarak, sanat etkinlikleriyle gerçekleşir. Bunu tek başına Trabzonspor yapamaz. Bunu sadece ona yüklemek yanlış.
Çok büyük eksiklik var .Trabzon bunu tek başına aşabilir mi hayır aşamaz .
Bir ülkeyi var eden kültür politikalarıdır, ekonomi politikaları değil. Önce kültür, çünkü ekonomiyi var eden insan, insanı var eden de kültürdür.
Türkiye'yi konuşmalıyız, Trabzon'u değil.
Diyelim ki ne oldu Trabzon'dan bir çocuk kandırıldı ve katil yapıldı ve bir rahip öldürüldü. Malatya'da 3 insan kesildi canlı canlı. Malatya'ya ne oldu diye niye medya sormadı? Böyle bir imaj yaratılmadı dimi. Demek ki sorun Malatya –Trabzon meselesi değil.
Sen doktora gidersin “Cildim kaşınıyor, bir merhem ver, dersin oda bir ciğer filmi çektirelim” der. 'Yok yok cildim kaşınıyor' dersen doktor itiraz eder ve sorunun ciğerde olduğu konusunda ısrar eder. Trabzon sanatçıları da bu duruma ancak merhem sürer olay merhemde değil ciğerde.

BU SORUNU TRABZON KENDİSİ ÇÖZÇECEK
Trabzonlu sanatçılar olarak daha fazla etkinlik Trabzon'da yapılamaz mı?

Tabiî ki Trabzon'da çok etkinlik var. Önemli olan bunları toplumla buluşturabilmek.
Devlet tiyatroları var. Trabzon'da festivaller var, üniversiteler de çok etkinlikler yapılıyor.
Bu etkinliklerle insanın buluşmasını sağlamak önemi olan. Sanatçı onu yapamaz, ama ben gelirim Trabzon'u önemserim. Bakın ben geldim, işte bak ben buradayım. Trabzon'un kendisi çözecek. O Trabzonlunun meselesidir. Trabzonlu sanatçılar koşa koşa gelir, kim gelmez ki. Onu siz çözeceksiniz.

LAKABIM ŞENOLDU

Trabzonlu Teknik Direktör Şenol Güneş'in sizinle ilgili bir tespitini hatırlatmak isterim. Trabzon'a geldiğinde konuşmuştuk, “Sunay Akın'la konuştuğum zaman ben kendi bilgi birikimimin farkına varıyorum” demişti…

Şenol Güneş çok bilgili çok aydın bir arkadaşımızdır. Şenol Güneş'in Dünya 3.olduğu bir rastlantı değil. Çok büyük bir başarı rastlantı değildir. Biz şampiyonluk hevesini heyecanını onun döneminde almıştık. O kadrodan gerçekten Trabzonspor'un başarısını yaratmıştır.
Şenol Güneş çok sevdiğim bir abim, hocam, örnek aldığım bir insandır. Benim lisedeyken de lakabım Şenol'du. Bende kaleciydim de bana da Şenol derlerdi.
Onlar futbolu tercih ettiler, ben futbolu değil edebiyatı sevdim.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler