Taksim'de hareketli saatler!

Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla İstanbul'un farklı noktalarından Taksim Meydanı'na gelen eylemcilerin gösterileri sürüyor. TAKSİM DAYANIŞMASI AÇIKLAMA YAPTI Taksim Dayanışması, tüm yurttaşları, “Buradayız, Gezi Parkı eylemlerinin tüm sorumluluğunu üstle

Taksim'de hareketli saatler!
Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla İstanbul'un farklı noktalarından Taksim Meydanı'na gelen eylemcilerin gösterileri sürüyor.
 
TAKSİM DAYANIŞMASI AÇIKLAMA YAPTI
 
Taksim Dayanışması, tüm yurttaşları, “Buradayız, Gezi Parkı eylemlerinin tüm sorumluluğunu üstleniyoruz…” dilekçeleri vermek üzere pazartesi günü Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na davet etti.
 
Taksim Dayanışması’ndan yapılan açıklamada, 1 Temmuz 2013 Pazartesi günü saat 12.30′da Çağlayan Adliyesi’nde (C kapısı karşısı alan) buluşulduktan sonra Adliye’ye dilekçelerin verileceği duyuruldu.
 
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılan dilekçede şöyle denildi:
 
27 Mayıs 2013 tarihinde saat 22.00 sularında Taksim Gezi Parkı’nın fiilen yıkılması girişimi sonrası yaşanılan toplumsal duyarlılık karşısında hükümetin izlediği polis şiddeti nedeniyle başta Taksim İstanbul olmak üzere bütün yurtta, yurttaşlar demokratik tepkilerini gösterdiler, göstermeyi sürdürüyorlar.
 
Gerçekleşen tüm demokratik eylemler aşağıdaki taleplerle gerçekleştirilmiştir:
 
1) Gezi Parkı, Park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılmasını, Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulması,
 
2) Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, üç yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara , Hatay ve Adana Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumlular hakkında soruşturma başlatılması ve yaptırım uygulanması; gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanması,
 
3) Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılması,
 
4) Başta 1 Mayıs alanı Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye ’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması
 
Başka bir söyleyişle, yukarıdaki talepleri savunduğu için Savcılığınızın Taksim Gezi Parkı ile ilgili olarak eylemlere katılan, anılan eylemleri sosyal medya üzerinden duyuran aramızdan arkadaşlarımızı çeşitli gerekçelerle soruşturmanızı, adli kontrol hükümlerine tabi kılmanızı ya da tutuklamanızı hukuki bir mesele olarak görmek mümkün değildir.
 
27 Mayıs 2013 tarihinden bugüne kadar Taksim Gezi Parkı ile ilgili tüm eylemlere katılmış, Gezi Parkı’nda nöbet tutmuş bir yurttaş olarak Taksim Dayanışması’nın aşağıdaki taleplerinin ısrarlı bir takipçisi olduğumu bilginize sunmak isterim.
 
Cumhuriyet Savcılığının; 27 Mayıs 2013 tarihinden bu yana yaşanan sistematik polis şiddeti ve işkence yasağına aykırı eylem ve işlemlerin sorumluları ile ilgili etkin bir soruşturma yapmasının ve sorumluların ivedilikle yargı önüne çıkarması gerektiği kuşkusuzdur.
 
Açıklanan tüm bu nedenlerle; Taksim Meydanı ve Taksim Gezi Parkı ile ilgili eylemlerin ve nöbetlerin tüm ahlaki, siyasal, tarihsel ve hukuki sorumluluğunu üstlendiğimi bildirir; hakkımda yasal işlem yapılması için kendimi Savcılığınıza ihbar ederim.”
 
Taksim Dayanışması, eyleme destek vereceklerin, internet sitelerinde yer alan bu dilekçe formunu doldurup, 5 tane imzalayarak yanlarında getirmelerini de istedi.
 
BDP'LİLER DE TAKSİM'E YÜRÜDÜ
 
Lice'deki olayları protesto eden yüzlerce kişi, Galatasaray Meydanı'ndan Taksim'e yürüdü.
BDP'nin çağrı üzerine yüzlerce kişi Galatasaray Meydanı'nda toplandı. Kalabalıkta BDP Mİlletvekilleri Sırrı Süreyye Önder, Sebahat Tuncel ve Levent Tüzel de yeraldı. Kalabalık, sloganlar eşliğinde Taksim Meydanı'na yürüdü.
 
Grup adına açıklama yapan BDP Mileltvekili Sırrı Süreyya Önder, "Barışa niyetli olan hiç kimse karakollar yapmakla zaman harcamaz. Barışa niyetiniz varsa, gönüller yapmanız lazım. Gönül yapmıyor karakol yapıyorsanız, bunun samimiyetini insanlar sorgular. Dün bu karakollara itiraz eden ve barış talep eden bunu da silahsız sivil bir şekilde dile getiren bir halkın üzerine ateş açılmıştır" dedi.
 
"Yaralıların ve hayatını kaybeden Medeni kardeşimizin aldıkları yaralar, hep sırtlarından aldıkları yaralardır" diyen Önder, "Barış böyle gelmez. Nasıl geleceği konusunda, bin türlü önerimiz olabilir. Ama böyle gelmeyeceğinden hepimiz eminiz. Tarih emin. Biz PDK Bileşenleri olarak, buradan hükümete; bu son derece zalim olayı bir şekilde bu politikalarını yeniden gözden geçirmek için bir sebebe dönüştürmelerini istiyoruz. Kürt halkı silahlı mücadele yerine, demokratik siyaset yapmak talebini, bir tek bütün Türkiye'nin demokratikleşmesi karşılığında kabul etti. Bundan daha meşru Bundan daha haklı hiç bir talep olamaz. Onun için bu çağrımız son derece önemli ve tarihseldir. Gezi direnişi başladığından beri ne söylediysek, hükümet daha sonra söylediğimiz noktaya geldi. Yapmayın dediğimiz şeyi yaptılar. Direnişi büyüttüler. Gezi direnişinden beri hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Bütün bu demokrasi direnişini kutluyor ve salmlıyoruz. Hükümeti de akli selime davet ediyoruz" diye konuştu.
 
"KARAKOL, BİZE ÖLÜMLERİ ZULÜMLERİ HATIRLATIYOR"
 
BDP Milletvekili Sebahat Tuncel ise, "Bugün burada Taksim'den, Gezi Parkı'ndan, Gezi direnişçileri olarak, Lice'de yaşanan katliamı kınamak için, Lice'de yaşayan halkımızın köylüleri, anladığımızı ve onların mücadelesini kendi mücadelemiz olarak gördüğümüzü ifade etmek için buradayız. Lice'de bir katliam girişimi yaşanmıştır. Lice'de karakol istemeyen bu ülkeye, barış, karakolla, barajlarla gelmez. Bu ülkeye barış, insan hakları ile özgürlüklerle demokrasiyle gelir diyen halkın üzerine kurşun sıkılmıştır. Karakol hiçbir uyarı yapmadan köylüleri taramıştır. Bir arkadaşımız Medeni Yıldırım, yaşamını yitirmiş. 10'dan fazla arkadaşımız yaralanmıştır. Bir çoğu devletten korktuğu için hastaneye bile gitmemiştir. Çünkü biz biliyoruz ki, bu devlet her zaman için kendi yaptıklarını gizliyor. Daha Lice'deki olay ne olduğunu anlayamadan AKP hükümeti tarafından bu olayı saptırmaya yönelik açıklamalar duyduk. Hatta öyleki Kaymakam kendi kendilerini vurmuşlardır diye bir açıklama yaptı. Demokrasi özgürlük istiyoruz. Ama bu karakollarla gelmez. Karakollar bize işkenceyi hatırlatıyor. Karakol Bingölde'ki tecavüzü hatırtlatıyor. Karakol, bize ölümleri, zulümleri hatırlatıyor. Dolayısıyla bir barış inşaa edeceksek, o zaman bunlardan vazgeçmemiz gerektiğini ifade ediyoruz diyorlardı. Ama AKP hükümeti, bunu görmedi. Halkın üzerine kurşun sıkıldı" diye konuştu.
 
"SOKAĞA ÇIKMAYAN HERKES, KATLİMA ORTAK OLUR"
 
Tuncel, "Hükümet çözümden yanaysa, bu sürecin devam etmesini istiyorsa yapması gereken ilk şey, bunun hesabını sormaktır. Eğer hükümet hesabını sormazsa bu halk hesabını soracaktır. Liceliler hesabını soracak. Çünkü hesap sorulmadan yeni bir barış olması mümkün değil. Hesap sorulmadan demokrasi olması mümkün değil. Biz çözümden yanayız. Biz Gezi'nin de, Taksim'in de özgürleşmesini istiyoruz. Kürdistan'ın da, Lice'nin de özgürleşmesini istiyoruz. Yaşam hakkı en kutsal haktır. Devlet yaşam hakkını ihlal ediyorsa, burada ciddi bir sorun var demektir. Başbakan durmadan demokratik Türkiye'den bahsediyor. Hangi demokratik ülkede, polisi askeri halkın üzerine gaz bombası, kurşun yağdırır. Kendi yurttaşını öldürür. Eğer Lice'nin hesabı sorulmazsa, Türkiye'de ne yazık ki, süreç başka bir noktaya gidebilir. Bir kez daha sorumlu kişilere çağrıda bulunuyoruz. Lice katliamı gözünüzün önünde, medyanın önünde yapılmış bir katliamdır. Bunun hesabını vermezseniz, 30 yıldır bu ülkede yaşanan faili meçhullerin hesabını nasıl vereceksiniz? O zaman biz bu devletle Kürtleri nasıl barıştıaracağız.
 
Bunun cevabını vermeden gerçek anlamda bir çözüm ve demokrasi olmayacaktır diyorum. Lice katliamı olduğu gün, aynı anda olayı kınayanların Türkiye demokrasisi açısından önemli bir şey olduğunu düşünüyorum. AKP'ye yakın bazı çevreler diyorlar ki işte ulusalcılar sokağa çıktı ses verdi. Bu kötü bir şey değil. Benim AKP'lilere tavsiyem sizde sokağa çıkın ses verin. Katliama ortak olmayın. Sokağa çıkmayan herkes, katlima ortak olur. Hem Gezi direnişi, hem de Lice'de yaşamını yitiren demokrasi şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Onlara söz veriyorum; bu daha başlangıç" diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler