"İç savaş mı çıkaracaksınız?"

AK Parti İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit, Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarına karşı takındığı sert tavrı eleştirdi. AK Parti İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit, bir konferansa katılmak için geldiği Washington DC'de soruları yanıtladı. İşte AK P

"İç savaş mı çıkaracaksınız?"
AK Parti İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit, Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarına karşı takındığı sert tavrı eleştirdi.
 
AK Parti İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit, bir konferansa katılmak için geldiği Washington DC'de soruları yanıtladı. İşte AK Parti'yi gerektiğinde eleştirmekten hiç çekinmeyen Yiğit'in Taksim Gezi olayları ve diğer sorunlarla ilgili görüşleri:
 
"Köprüye Sultan Selim ismi yanlış oldu, alevilerin bu isme alerjisi var."
 
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti milletvekili İbrahim Yiğit, iktidar partisinin alevi üyelerinden biri. AK Parti'yi gerektiğinde eleştirmekten hiç çekinmeyen bir isim. İbrahim Yiğit'le Amerikan Türk Konseyi (ATC) yıllık konferansı için bulunduğu Washington D.C.'de görüştük, Cumhuriyet döneminde Alevilerin ıstırabından, Gezi Parkı direnişine ve üçüncü köprünün ismine, günümüzün demokratik meselelerini konuştuk.
 
Türkiye'de yaşanan Gezi Parkı direnişi hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
İçki yasağı, park olayı topluma iyi anlatılamadı. Toplum zannediyor ki alkol kalktı. Hâlbuki öyle değil. Saat gece 10'dan sabah 6'ya kadar gençleri korumak adına bir satış yasağı geldi. Yine restoranlar açık, bahçeler açık, yine her tarafta insanlar rahatlıkla içebilecek. Bu bir yaşam biçimidir, kimse kimseye karışamaz. Ben AK Parti milletvekiliyim ben de içiyorum. Benim yaşam biçimime bugüne kadar hiç kimse müdahale etmedi. Ve etmeye de hakkı yok. Park konusunda da Büyükşehir Belediyesi'nin daha önce bir açıklama yapması gerekiyordu. Kadir Topbaş projeyi güzelce anlatabilseydi, toplum da anlayabilseydi belki de bu sorunlar yaşanmayacaktı.
 
Belki de bir duvar yapılacaktı. Belki de birkaç ağaç gidecek ama bizim hedeflerimiz arasında ağaç dikmek de var. Ama 1920'lerden bu yana Türkiye çeşitli olaylarla karşılaşmıştır. Bu olaylardan biri de 1924 Anayasası. O zaman Türkiye'de tek bir mezhebe dayalı bir Diyanet İşleri Başkanlığı kurmuşlar ve Alevilerin zaviyelerini, tekkelerini kapatmışlar.
 
"ALEVİLER"
 
Cumhuriyet döneminde de Alevilerin zaman zaman ıstırap öektikleri olmuştur. Neden? Çünkü sen Cemevinde ibadetini yapıyorsun, diğeri ibadetini camide yapıyor. O Diyanet İşleri Başkanlığı'na bir tane Alevi daire başkanı koysalardı bugün bunları hiç yaşamayacaktık.
 
Örneğin Yavuz Selim'in ismini üçüncü köprüye koymaları… Bu ismi nasıl koydular, nasıl yaptılar bilmiyorum. Ben Aleviyim ve AK Parti'den milletvekiliyim. Başbakan hep toparlayıcı, bütünleştirici, herkesi kucaklayıcı konuşmalar yapardı ve biz en ufak bir rahatsızlık duymadık.
 
Fakat tabi Yavuz Selim Çaldıran olaylarında 40 bin Alevi'yi öldürdü. O zamandan beri Alevi kesiminde Yavuz Selim'e karşı bir alerji var. Dolayısıyla ismi köprüye koymaları çok yanlış oldu. O kadar güzel isimler var ki, Yunus Emre'yi koy, Mevlana'yı koy. Hatta Sayın Başbakan kendi ismini koysaydı. Bu kadar hizmeti var.
 
"POLİS ŞİDDETİ"
 
Polisin Gezi Parkı olaylarında aşırı şiddet kullanmasını nasıl açıklıyorsunuz?
 
Evet bizim polisimiz orantısız güç kullanıyor. Polisimiz mesleğe başlarken psikolojik eğitim almalı. Ben bunu her yerde söylüyorum. Ben orada emniyet müdürü olsam protestoculara çay ikram ederim. Aynen İngiltere'de olduğu gibi. Biliyorsunuz orada camiyi basmaya kalkanları bizimkiler karşıladılar ve çay ikram ettiler, onlar da utanarak gittiler. Polis bu sertlikten vazgeçmeli.
 
"İç savaş mı çıkaracaksınız?"
 
Peki ya Başbakan'ın açıklamaları kışkırtıcı değil mi, özellikle "Ben de AK Partilileri zor kontrol ediyorum. İstersem bende onları sokağa çıkarırım" demesi?
 
Sayın Başbakan olaylar ve eleştiriler karşısında sinirleniyor. Yüzde 50'yi tutuyorum diyor. Türkiye'de iç savaş mı çıkaracaksınız, insanlar birbirlerini mi öldürecekler? Başbakan her şeyden önce toparlayıcı olmalı, kucaklayıcı olmalı. Toplumda herkese eşit mesafede durmalı. Ama düzelir bunlar.
 
Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan arasında bir anlaşmazlık var mı? Dışarıdan öyle görünüyor. Karşılıklı verdikleri demeçlerden böyle anlıyoruz.
 
Bunun iç yüzünü kimse bilmiyor. Ama hep birbirlerine dair övücü sözler söylüyorlar. Ama kendi aralarında gizli bir sürtüşme varsa da, onu komuoyu da bilmiyor, biz de bilmiyoruz. Pek de üzerinde durmuyoruz. Cumhurbaşkanı da Başbakan da görevini yapacak. Tahmin etmiyorum büyük bir sürtüşme olsun.
 
Önümüzdeki seçimlerde AK Parti'nin hedefleri neler?
 
AK Parti 2002'de tek başına yüzde 34,5'le iktidar oldu. Fakat 2007 seçimlerinde, askeri vesayet ve parti kapatma hikayeleri vardı. Yani AK Parti bunlarla çok uğraştı. Fakat on yıllardan beri Türkiye az bir demokrasi olsun, az bir hukuk devleti olsun, az bir özgürlük olsun mantığıyla yönetilmiş. Yani bürokratik cumhuriyet hakim olmuş. Ama önemli olan bürokratik cumhuriyet değil demokratik cumhuriyet. Türkiye'nin bütün kurumlarını demokratikleştirebilmek ve devletin yapısını değiştirebilmek. Devlet millet için vardır. Millet olmazsa devlet olmaz. AK Parti iktidar olduktan sonra hedefler koydu.
 
Vesayeti kaldıracağım dedi. Herkese özgürlük getireceğim dedi. Kürt sorununa çözüm getireceğim dedi. Mesela Alevi konusunda, Cem evleri, Madımak Oteli ve din dersi müfredatına Alevilik- Bektaşiliğin girmesi konusunda Sayın Başbakan'ın talimatıyla Sayın Faruk Çelik'le geçen dönem beraber çalıştık. Alevilik ve Bektaşilik ders kitaplarına girdi. Madımak da derin devletin işiydi. Orada ölen 35 kişinin 18'i alevi 17'si de Sünni. Yani bu bir insanlık sorunu. Bildiğiniz gibi orayı kamulaştırdık. Cem evlerine yasal statü kazandırma konusunda da beş kişilik bir komite oluşturduk ve bir formül bulduk ama araya 2012 seçimleri girdi. Üç hafta önce Sayın Başbakan'ı İstanbul milletvekilleriyle yaptığı toplantıda konu yeniden gündeme geldi. Sayın Başbakan bana "hazırlığını yap, akil adamların raporları geldikten sonra masaya oturalım, bu işe de bir çözüm getirelim" dedi. Bu kadar iyi niyetli, bu kadar toplumu kucaklayan bir insan nasıl son anda böyle oldu tabi bilemiyoruz, anlamak zor. (Başbakan için söylüyor) O demeçler daha yumuşak daha toparlayıcı olabilirdi. Başbakan'ın böyle söylemleri oluyor ama yanlıştan dönmek de bir erdemdir. Ama yapıyor Başbakan bunu. Mesela Kürt sorununda neler söyledi, ama sonra Apo'yla bile görüştürdü.
 
Barış süreci hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
OHAL bölgesinde 1980'lerde sonra 30 yıldır devam eden bir konu. Çok baskı yapmışlar biz o bölgeleri geziyoruz. Bir sürü insan yargısız infaz yapılmış, kuyulara doldurulmuş, kendi dilini yasaklamışlar, köylerinin isimlerini değiştirmişler. Bu toplumda bir birikim olmuş. Patlayacaktı bir gün ve patladı. Türkiye bu işe en az 400 milyar dolar para harcamış. Çözüm bulabilmiş mi, bulamamış. Barışı sağlamak için devletin yapısını demokratikleştirmek lazım. İnsan haklarına ve insan onuruna yaraşan bir sistem sağlamak lazım. Barış süreci iyi yöne girdi. Bundan sonra da dönüşünün olmayacağını tahmin ediyorum. Bu iş bitecek. Zaten çekilmeye başladılar. Haziran'ın sonuna kadar Türkiye'de kalmayacaklar. Onların aşırı bir talepleri yok.
 
"Başkanlık sistemi"
 
Başbakan'ın başkanlık sistemi için bir pazarlık yaptığı söyleniyor…
 
Öyle bir şey olduğunu tahmin etmiyorum. Çünkü onlarla hiç konuşulmadı. Hatta onların bazen başkanlık sistemine tepkileri de oluyor. Başkanlık sisteminin parlamentodan geçmesi lazım. 330'u bulması lazım. Ondan sonra referanduma gitmesi lazım.
 
Başbakan'ın Cumhurbaşkanı olacağını düşünüyor musunuz?
 
Evet, düşünüyorum. Başbakan Cumhurbaşkanı olur.
 
"Erdoğan Cumhurbaşkan'ı olduğunda partiyi elinde tutsun isteriz. Anayasa'dan sonra BDP ile görüşürüz."
 
Peki bir Başbakan adayı var mı öngörülen?
 
Henüz bir isim yok. Fakat Başbakan'ın partili bir Cumhurbaşkanı olsun demesinin nedeni, birçok ülke de olduğu gibi Cumhurbaşkanı partiyi elinde tutsun istemesi. Fakat bu Türkiye'de ne derece kabul görür, meclisten nasıl geçer bilmiyorum. AK Parti'nin 326 milletvekili var yeterli sayıya ulaşılamayabilir. Muhakkak bir siyasi partinin buna destek vermesi lazım ki bunu referanduma götürelim. CHP ve MHP bu işe yanaşmıyor. Anayasa ciddi bir biçimde geldikten sonra tahmin ediyorum BDP ile görüşmeler olacak.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Gündem