Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Suriye sınırında El Nursa, El Kaide gibi örgütlerin desteklendiği ve Türkiye'de barındırıldığı yönündeki iddialara "Hepsi yalan, iftira" yanıtını verdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bir yabancı gazetecinin, "2011 yılı sonuna kadar Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkiler çok iyi durumdaydı. Vize kaldırıldı, pek çok çalışmalar yapıldı. Kısa bir süre içinde, orada Esed'e karşı muhalifleri desteklemeye başladınız bir noktadan sonra. Benim sorum şu: Bunu yapmanızın nedeni nedir, bu kararınızın değişmesinde etkili olan nedir" şeklindeki sorusuna Erdoğan şu şekilde yanıt verdi:

ORTADA BİR ALDATMA VAR

"Gerçekten baba Esed'in döneminde ülkemizde bir sıkıntı yaşandı ve bu sıkıntının yaşanmasının ardından da ilişkilerimiz bizim iktidarımıza kadar bozuktu. Biz iktidara geldikten sonra tabii komşularla bu tür artık düşmanlıkları ortadan kaldıralım istedik. Çünkü bizim Suriye halkıyla bir sıkıntımız yok. Suriye halkıyla tam aksine akrabalık bağları var."

"Bu insanlar niye kaçıyor" sorusunu dile getiren Erdoğan, "Bu insanlar şu an rejimin silahlarından kaçıyor. Bunun içerisinde kimyasal silahlar var, bunun içerisinde konvansiyonel silahlar var" dedi. Burada aldatma olduğunu belirten Erdoğan şunları kaydetti:

ESED GİTMEDEN DÜZELMEZ

"Nedir o? Şimdi dünyada şöyle bir oyun oynanıyor; kimyasal silahlara karşı Suriye'ye yaptırım uygulayalım veya uygulamayalım. Bir defa bu bir aldatmaca. Niye aldatmaca? Kimyasal silahlarla kaç kişi öldü? Bin 500 kişi. Peki konvansiyonal silahlarla ne kadar insan öldü? Yaklaşık 150 bin insan öldü. Yani konvansiyonal silahlarla öldüğü zaman önemli değil ama kimyasal silahla öldüğü zaman önemli. Sonu ölüm olan her şey önemlidir. Bunu biz bir kenara atamayız. Onun için Suriye ile olan ilişkilerimiz bunlardan dolayı bozulmuş vaziyette ve tabii şu haliyle de Esed gitmedikten sonra buranın normal şartlara dönmesi mümkün değil."

Bir gazetecinin "El Kaide ile ilgili cihatçı grupların sayısının artması özellikle Suriye sınırında, bunların Türkiye'yi kendileri ve silahları için transit olarak kullanmaları konusunu nasıl açıklıyorsunuz" sorusu üzerine Erdoğan şunları söyledi:

BİZDE BARINAMAZLAR

"Önce şunu sormam lazım: Böyle bir grup mu varmış? Bu konuda acaba ellerindeki belgeleri nedir? Bir defa, Nusra gibi, Kaide gibi örgütlerin, şu anda bizim ülkemizde barınmaları söz konusu olamaz, tam aksine bunlara yönelik herhangi bir yapılanma olması halinde orada zaten bölücü terör örgütleri ile verdiğimiz mücadele neyse onlar da aynı mücadeleye de tabidir. Onlara da gereken uygulamayı bugüne kadar hep yapmışızdır, yaparız. Suriye'deki Kaide bağlantılı hangi örgüt olursa olsun, hiçbiri ile Türkiye'nin ilişkisi yoktur, tam aksine bunları dışlamıştır, dışlamaktadır."

AŞIRI UÇLARA İZİN YOK

"Bizim Suriye'de, muhaliflerde tanıdığımız bellidir. Biz, orada Özgür Suriye Ordusu ile irtibat halindeyiz ki bu dünyanın şu anda tanıdığı malum Özgür Suriye Ordusu‘dur ve Suriye Ulusal Koalisyonu ile bizim irtibatımız söz konusudur" diyen Erdoğan şöyle devam etti:

" Biz, açık kapı politikası ile Suriye'den ülkemize göç eden sığınmacılara desteğimizi sürdürmeye devam edeceğiz ama bizim tarafımızda asla aşırı uçlara bizim yer vermemiz, onları güvence altına almamız, koruma altına almamız kesinlikle mümkün değildir, bunların hepsi iftiradır, yalandır, bunu özellikle bilmenizi istiyorum."

‘Herhalde Ban Ki-mun planı oluşacak'

Başbakan Erdoğan, Kıbrıs meselesiyle ilgili olarak da BM Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-mun ile yaptığı son görüşmenin ayrıntılarını anlattı. Garantör ülkeler olarak, Yunanistan ve Türkiye hatta İngiltere'nin hep birlikte bu görüşmelerin içinde daha aktif rol alabileceğini söylediğini belirten Erdoğan şöyle dedi:

"Güney Kıbrıs burada güven veriyorsa, biz Kuzey Kıbrıs'a da aynı şekilde gerekli telkinleri yapabiliriz. Yeter ki Yunanistan da bu noktada gerekli telkinleri yapmış olsun ve BM Genel Sekreteri'nin riyasetinde bu işi bir an önce neticelendirelim. Önümüzde bir Annan Planı vardı ama Annan Planı artık adeta rafa kaldırıldı, buzdolabına kondu. Şimdi artık bir Ban Ki-mun planı herhalde oluşacak. O zaman bu planı oluşturalım, adımı da süratle atalım ve neticeye varalım."

‘Türkiye'nin AB üyeliğine tam destek veriyoruz

İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, Türkiye'nin AB üyeliğine İsveç'in tam destek verdiğini söyledi. Çözüm süreciyle ilgili atılan adımların nasıl değerlendirildiği yönündeki soruya da Reinfeldt, "PKK bir terör örgütüdür. AB de böyle tanımaktadır. Biz, şiddet yoluyla siyasi çözüm bulunacağına inanmıyoruz. Erdoğan tarafından, hükümeti tarafından pek çok reformlar yapıldı, Kürt halkına yönelik olarak, dille ilgili, kültürle ilgili. Bütün bunlar da zaten gerilimi azaltmanın yollarıdır. Türkiye'deki gerilim de azalmıştır" yanıtını verdi.

İSVEÇ MECLİS BAŞKANI: Destek için iki şartımız var

Başbakan Erdoğan'la görüşen İsveç Meclis Başkanı PerWesterberg "Türkiye İsveç için olduğu kadar AB için de çok önemli" dedi. Parlamentolarının Türkiye'nin tam üyeliğini desteklediğini belirten Westerberg şunları söyledi: "Türkiye'nin AB‘ye üyeliğine tam destek vermemiz için iki vazgeçilmez şartımız var. Birincisi insan hakları diğeri de demokrasi. Bu iki konuda eksik olursa desteğimiz olmaz."

Enerji üreten sistemleri inceledi

Başbakan Erdoğan, Stockholm'deki temasları kapsamında alternatif enerji üretimi yapan bir şirkette incelemelerde bulundu. Fortum Enerji şirketinde bio yakıt, ağaç ürünleri, şehir atıkları, dalga gücü, su ve güneşten enerji üretimine ilişkin şirket yetkililerinden brifing alan Erdoğan, dalga gücü, ağaçtan enerji üretimi ve evsel çöp atıklarından beton üretimiyle ilgilendi. Ülkede kurulu hidroelektrik santralinin tahliye kanallarının uydu bağlantısı ile açılmasını izleyen Erdoğan, dere yatağındaki insansız kamerayla suyun yükselişini izledi.