Türkiye oyalanacak kapıda bekletilecek ülke değildir. Neden Türkiye bunca avantajına rağmen AB tarafından haksız engellemelerle karşılanıyor? Müzakerelerin üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen 13 faslı müzakerelere açabildik. Sadece siyasi ve ideolojik sebeplerle 16 faslın müzakereleri sağlanamıyor.

 

AB Süreci ile ilgili muhataplarımızın özeleştiri yapmasını istiyoruz.

 

AB Türkiye'ye verdiği sözleri tutmamaktan vazgeçsin. Türkiye'ye sırtını dönen Avrupa kendi tarihi değerlerine de sırtına dönüyor demektir.

 

 

AB Türkiye'yi neden almadığını açıkça söylemelidir. Üç yıldır sizi bu nedenlerle almıyoruz diye bize açıklasınlar. 15 ülke AB üyesiyken bizler liderler zirvesine çağrılıyorduk ama sonra çağrılmamaya başladık. O liderlerden de, o 15 isimden de kimse kalmadı, bir ben kaldım.

 

Halkımın bu süreç neden ağır gidiyor bilmesi lazım.Biz zaten AB'ye girmiş gibiyiz. Milyonlarca insanımız var Avrupa'da. Bu vizelerin anlamı ne aslında.Bu trajikomik durumu daha fazla sürdürmenin kimseye yararı olmadığını herkes bilmeli.

 

 

AB ile birlikte yürümekte kararlı olduğumuz bir kez daha ifade etmeliyim. Biz Win-win esasına göre davranıyoruz Ama yaptığım kamuoyu araştırmalarına göre halkımızın inancı sarsıldı. İsteyenler çok ama alırlar mı sorusuna olumlu yanıt veren çok az. Bizi bu hale getirmeye kimsenin hakkı yok.

 

 

Çalışmalarımızı yarın AB üyesi olacak gibi yürütüyoruz. Türkiye birkaç düzenleme haricinde artık AB'ye girmeye hazırdır. 12 ayda 15 fasıl açabilecek durumdayız.

 

Türkiye şu anda AB müktesabatına bir kaç düzenlemeyle hazır.Önemli olan Avrupa'nın üç yeni üyeliği konusunda net karar vermesi.Bizim insan hakları, ifade özgürlüğü konusunda çalışmalarımız sürüyor ama eleştiriler de yöneltiliyor.Bizim özgürlüğümüz, yargının bağımsızlığı konusunda hiç bir çekincemiz yok. Cumhuriyet tarihinde bunlara en yakın olduğu dönemi yaşıyor ülkemiz. Hatta AB üyesi ülkelerin bazılarından daha iyi durumdayız. AB üyesi ülkelerde etnik köken ayrımı, dini noktada ayrımcılık yapanlar var. Burada yok ama birileri sanal böyle adımlar atıyor. Örneğin benim ülkemde Roman vatandaşlarımıza ayrımcılık yapamazsınız. Onlara yönelik bir çok proje yapıyoruz.

 

 

Bir başka büyük ülkede inanç noktasında ayrımcılık yapılıyor. 8 vatandaşımız hunharca öldürüldü. Türkiye'den giden gazeteciler neden alınmadı o duruşmalara. Niye ses çıkmadı.Kusura bakmayın ben doğruyu söylemek durumundayım. Biz özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırma çabasındayız.

 

 

Son dönemde Taksim Gezi Parkı bahanesiyle yaşanan olaylar yanlış düşüncelere neden olmasın. Çünkü burada korkunç dezenformasyonlar var. Hepsinin kanıtı elimde, biliyorum. Burada muhatap da söz konusu değil. Hükümet olduğumuz günden beri her kesimle, sorunların çözülmesi noktasında görüşmeler yaptık. Milletin parlamentodaki vekilleri ne işle meşguller diye sormaz mısınız? Taksim'le ilgili projeleri ben 2011 seçimleri öncesinde animasyonla gösterdim. O gün kimsenin sesi çıkmadı.

 

 

Ben çevreci kardeşlerime sesleniyorum; eğer çevrecilikte ortaklık yapacaksanız gelin benimle yapın. Ben çevreciliğin ne olduğunu bilirim. Bunu yapacaksanız gelin bu Başbakanızla yapın. Ben çevreciliğin ne olduğunu bilirim, belediye başkanlığı yapmış biriyim. Kusura bakmasınlar

 

Taksim Gezi Parkı'na Sheraton yapılırken neden engellenmedi..Bir başkasını söyleyeceğim. Koç Üniversitesi. Oman alanına kurdular. Ben onlarla resmen savaş verdim. Milyonlarca ağaç söküldü Kilyos-Zekeriyaköy'deki alanda. Koç grubu aslında buranın yıkılma durumu da var. Biz Orman Bakanlığına hayır dedik. Kirayı ödesinler, devletin kiracısı olsunlar. Sabancı için de geçerli. Bunu herkes bilsin. Bugüne kadar kaymak takım istediği her yerde konuşlanmaya alışmıştı. Bizim iktidarımız buna izin vermedi.

 

 

Yabancı medyadan sipariş üzerine ilan yayınlamamasını istiyoruz. Gazetelere, uluslarası kuruluşlara parayı basmak suretiyle ilan verenleri, kaynak sağlayanları da biliyoruz. Bu da Türkiye'deki faiz lobisinin iktidarımıza karşı attığı adımlardır. Faiz lobisinin değil halkımızın dediği olacak.