Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, medya temsilcileriyle yaptığı toplantının ardından bir açıklama yaptı.

Erdoğan şunları söyledi: Bugün medya temsilcileri ile kapsamlı bir toplantı yaptık. Terör ve medya ilişkisi üzerine bazı değerlendirmelerimizi kendileriyle paylaştık. Medyadaki arkadaşlarımız soru, öneri ve eleştirilerini bize ilettiler. Yeni bir süreci başlatalım istiyoruz. Terörle mücadele millet olarak topyekün yürütülmesi, uyum ve koordinasyon içinde, bir mücadeledir.

Terör nasıl bir milli mesele ise çözümü de milli, siyaset üzeri olmak durumundadır. Terörle mücadele eden ve başarı sağlayan ülkelere baktığımız zaman siyaset, devlet, üniversite, medya, STK, ilgili tüm tarafların uzlaşı içinde hareket ettiklerini görürüz. Bunu sürekli vurguluyoruz. Ortak bir mücadele için çağrı yapıyoruz. Burada rekabet, istismar olmaz. Burada fırsat nasıl yakalarız olmaz. Muhalefet partilerinin farklı, alternatif, makul, yapıcı önerileri getirmek yerine terör eylemlerini hükümete saldırı için kullanmakta olduklarını görüyoruz.

Bu ortaya çıkan manzarayı sizlere ve aziz milletimizin taktirimize bırakıyorum. Hepimiz üzündü içindeyken siyasi partilerin aynı cümleleri tekrarlamaları son derece vahimdir. CHP Genel Başkanı saldırıdan doğrudan hükümeti sorumlu tutmak gibi bir kolaycılığın içine gitmiştir. Ayrıca istifa çağrısı yarak terör örgütüne adeta paye vermiştir. Hükümeti istifaya davet etmek fırsatçılıktır. 12 Haziran seçimleriyle millet bir karar vermiştir. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir anlayaşına inanan bir yapının kalkıp da böyle bir teklifle milletin karşısına çıkması neyle izah edilir? MHP yangına körükle gitme politikasını tekrar etmiştir.

BDP de hükümeti suçlamayı tercih etmiş, terör örgütünü kınamak cesaretini bugüne kadar gösteremediği gibi bugün de gösterememiştir. "!Üzüntüyüz, üzüntülüyüz" ifadeleriyle kimi aldatıyorsunuz. PKK'ya terör örgütü diyemezken kimi aldatmaya kalkıyorsunuz. BDP'nin açıklaması samimiyetten uzak olduğu kadar, ölmeye ve öldürmeye programlanmış canileri teşvik eder mahiyettedir. Gençlerin kanı, annelerin gözyaşları üzerinden siyaset yapanlar er ya da geç kaybedecektir. BDP terörü açık bir şekilde lanetlemelidir. Yıllardır faili meçhul diyorlar, buyursunlar terör örgütünün infaz ettiği üyelerinin peşine düşsünler. Annesinin karnındaki bebeğe, 4 yaşındaki çocuğa, sabah namazı için giden imama ve yakınlarına anlatsınlar. Kanla aralarına mesafe koyamayanlar yüzlerindeki, ellerindeki kanı ebediyen temizleyemezler. BDP'Ye oy vermiş kardeşlerime sesleniyorum.

Nasıl kanlı bir yol izlendiğini görün. Dağdaki militanların ölmeye ve öldürülmeye programlanmış robotlara dönüştürüldüğünü artık görün. Terör örgütü intihar ediyor. Kendisi biterken militanlarını da intihara gönderiyoru. Artık Kürt vatandaşlarımın anneleri sesini yükseltsin. Artık aydınlar, STK'lar bu kanlı piyasa karşısında sesini yükseltsin. Susmak onaylamaktır. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Medyanın milli bir duruş sergilemesinin mücadeleye güç katacağını düşünüyoruz. Medya halkın haber alma özgürlüğü ile terör örgütü propagandası arasındaki çizgiyi gözetmeli. Medyamız bu meselede gerçekten duyarlı bir tutum sergiledi ve sergiliyor. Biz bu duyarlılığın daha da artırılması için önerilerimizi paylaştık.

Her zamankinden daha fazla birliğe, beraberliğe, dayanışma ve kardeşliğe ihtiyaç duyduğumuz bir süreçten geçiyoruz. Allah'ın izniyle bu zorlu süreci geride bırakacağız. Kazanan biz olacağız, milletimiz olacak. Türkiye düşmanları bugüne kadar nasıl kaybettiyse, bundan sonra da kaybedecekler. Bu mücadeleye destek veren herkese milletim adına teşekkür ediyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun. Şehitlerimize Allah'tan ramet diliyorum.