Gürdoğan, yaptığı yazılı açıklamada, derinleşen küresel kriz ortamında bankaların reel kesim ve ihracatçıya verdiği uzun vadeli kredileri bile geri çağırmasının ve yeni kredi vermemesinin, ihracatçıların tükenişine çanak tuttuğunu savundu.

Yaşanan krizin Türkiye'de önceki yıllarda yaşanan diğer krizlerden farklı olduğunu belirten Gürdoğan, şöyle devam etti:

''Çünkü kriz küresel olduğundan yurt dışı piyasaları da etkilemiş, ekonomiler ve özellikle Türkiye'nin önemli ölçüde ihracat yaptığı ülke ekonomileri küçülmeye başlamış ve bu da piyasalarda daralmaya neden olmuştur. İhracatçılarımız 2001 krizinde yurt dışına açılarak ayakta kalmaya çalışmıştır. Bugün ise içte ve dışta yaşanan kriz, ihracatı durma aşamasına getirmekte ve ekonomiyi de dar boğaza sürüklemektedir. Piyasalarda yaşanan nakit sıkıntısı esnaf ve sanayiciyi bitme noktasına taşımaktadır. Yıllardır söylenmesine rağmen finans sektörü yabancılara açılmış ve bu bankalar bugün en çok sorun yaşanan bankalar arasına girmiştir. Ancak devlet bankalarımız ihtiyatlı şekilde kısmen de olsa sanayicinin ve ihracatçının yanında durmaktadır.''

Gürdoğan, önlem alınması gerekirken girdiye yapılan zamlar ve finansal sektörde yaşanan koordinasyonsuzluğun ihracatta yaşanan krizin de derinleşmesine neden olduğunu ifade ederek, dünya ekonomisinde yaşanan durgunluğun yansımaları ve kredi ödemelerindeki sıkıntılar nedeniyle işletmelerin, geleceğe ilişkin de umut taşımayınca çareyi kapıya kilit vurmakta bulduğunu vurguladı.

Reel kesime yönelik önlem politikalarının belirsizliğinin, Anadolu'daki KOBİ ve ihracatçıların adeta can çekişmesine ve durumun telafisi olmayacak noktalara gitmesine sebep olduğunu ileri süren Gürdoğan, şunları kaydetti:

''Son derece karmaşık dinamikler temelinde gelişen kriz, vaktinde ve akıllıca önlemler alınmasını gerektirmekte ve küresel çözümlere ihtiyacı artırmaktadır. Ülkemizin küresel kaynaklı krizden mümkün olduğunca az etkilenmesinin yolu, ihracat ve bunu destekleyen üretimden geçmektedir. Üretim koşulsuz desteklenmeli, üretici ve sanayicinin rakiplerinden daha düşük fiyattan girdi kullanmasını sağlayacak sistem tesis edilmeli, hammadde ve girdi fiyatlarına zam yapılmayarak üretim teşvik edilmelidir.''

Gürdoğan, örnek model olarak Çin Halk Cumhuriyeti'nin uyguladığı sistemin incelenebileceğini bildirdi.