Türkiyelileşmenin yolu Trabzon'dan geçer

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Cuma günleri öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesi için Başbakanlık Genelgesi Taslağı hazırladık. Bu hepimizin hayatımız boyunca karşı karşıya kaldığı bir zorluktu, bir güçlüktü" dedi. Başbaka

Türkiyelileşmenin yolu Trabzon'dan geçer

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Cuma günleri öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesi için Başbakanlık Genelgesi Taslağı hazırladık. Bu hepimizin hayatımız boyunca karşı karşıya kaldığı bir zorluktu, bir güçlüktü" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, MHP'den AK Parti'ye geçen Çanakkale Eceabat Belde Belediye Başkanı Adem Ejder ile Çanakkale Çan Terzi Alan Belde Belediye Başkanı Tuncay Göymen'e rozetlerini taktı. Davutoğlu, çiçeği burnunda AK Partili belediye başkanlarına tebrik ederek "Hoşgeldiniz" dedi. Bu sırada salondaki AK Partililer, "Çanakkale Türküsü"nü seslendirdi.

Daha sonra kürsüye gelerek konuşmasına başlayan Davutoğlu, 2016 yılının ilk AK Parti Grup Toplantısı'nda vatandaşların yeni yılını kutlayarak, "Hem iç hem de dış gündem açısından yoğun geçen 2015 yılının ardından yeni umutlarla, yeni hedeflerle, yeni iddialarla 2016 yılına girmiş bulunuyoruz. 2016 yılının ülkemize, milletimize ve bütün insalığa huzur, barış, hayır ve bereket getirmesini rabbimden niyaz ediyorum" dedi.

"ÇOK ÇETİN SINAVLARLA KARŞILAŞTIK"

Geçen yıla ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, sosyal politikalardan bölgesel yatırımlara, ekonomiden dış politikaya kadar hemen her alanda çok önemli kazanımların elde edildiği bir yılın geride kaldığını söyledi. Davutoğlu, "Çok çetin sınavlarla da karşılaştık. Bu çetin sınavları, milletimizin desteği, AK Parti Grubu'nun hiç sarsılmaz inancıyla aştık ve aşmaya da devam edeceğiz. Önümüzdeki yılda hangi zorluklarla karşılaşırsak karşılaşalım arkamızda milletimizin desteği, önümüzde 2023 Türkiye hedefleriyle bütün bu engelleri aşacak 2016 yılında refah, mutluluk, barış yılı yapmaya muktedir olacak bir performans sergileyeceğiz" ifadelerini kullandı.

AK Parti iktidarının 1 yıl içinde neler yaptıklarını şöyle sıraladı:

"1 yıl içerisinde şehit ve gazi yakını, vazife malulü, kamu görevlileri, sivil terör mağdurlarının yakınlarıyla maden kazasında hayatını kaybeden madencilerimizin yakınları olmak üzere 8 bin 102 kişiyi devlet çatısı altında, devletin himayesinde yeni görevlerine başlattık. 1 yıl içerisinde ar-ge, inovasyon kapasitemizi artıracak dev projeler açılışlar yaptık. Sadece dört tanesini zikretmek istiyorum: Radar ve Elektronik Harp Teknoloji Merkezi, Atış, Test ve Değerlendirme Merkezi, Biyolojik Teknik Araştırma Merkezi'ni açtık, ve Sismik Araştıma Gemimiz Turkuaz'ı denize indirdik. Artık denizlerimizde yüzde 100 Türk yapımı, her tür teknolojik donanıma sahip sismik gemimiz seyir halindedir. Bu dört proje de 2002'den önce Türkiye'de hayali dahi kurulamayan, dışarıdan ve içeriden çevrelerin "Siz yapamazsınız" dediği projelerdi. Biz şunu gösterdik: Biz söylediğimizi yaparız, yaptık, yapıyoruz, yapacağız İnşallah."

"YAPILAMAZ, ULAŞILAMAZ DENİLEN HEDEFLERE ULAŞTIK"

TUSAŞ Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi'nin açılışını yaptıklarını, TÜRSAT 4 B uydusunu Kazakistan'dan uzaya fırlattıklarını söyleyen Davutoğlu, Türkiye'nin, Avrupa'nın ilk, dünyanın 3. denize inşa edilen Ordu- Giresun Havalimanı'nı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hizmete açtıklarını hatırlattı. Başbakan Davutoğlu, "yapılamaz, ulaşılamaz" denilen hedeflere ulaştıklarını, Yüksekova Selahaddin Eyyubi Havalimanı'nı hizmete açtıklarını belirtti.

Birçok uluslararası projeye imza attıklarını anlatan Davutoğlu, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'nın Kars'ta temel atma törenini yaptıklarını, dünyada ilk kez askıda deniz geçişi sistemi olarak tasarlanan KKTC'ye su götürme projesinin açılışını gerçekleştirdiklerini belirtti. Davutoğlu, "Denizleri, dağları, engelleri aşıyoruz ve her yerde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kudretini ve şefkatini gösteriyoruz" dedi.

Yeni dünya liderlerini ağırladıkları G-20 Zirvesi'ni Antalya'da düzenlediklerini belirten Davutoğlu, "Dünya ile ilişkilerini güçlendirmek üzere 3'ü Almanya, 3'ü Brüksel, 2'si ABD olmak üzere 19 yurt dışı ziyareti gerçekleştirdiklerini vurgulayan Davutoğlu, "Bu görüşme trafiği sırasında AB süreci adına da büyük gelişmeler yaşadık. Bu gelişmeler tam bir ivme ile devam ediyor. Geçen aralık ayı içinde 17. fasıl olan ekonomik ve parasal politikalar faslı müzakereye açıldı. Ayrıca 5 faslın daha müzakereye açılması için yoğun gayret içindeyiz. Bu AB -Türkiye ilişkilerinde zirve düzeyinde başlayan yeni dönemin en somut işaretleri olarak 2015'in kayıtlarına geçti" ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE-SIRBİSTAN İLİŞKİLERİ

Başbakan Davutoğlu, dış ziyaretlerinin sonuncusunu geçen hafta Sırbistan'a gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, Sırbistan ile ilişkilerinin son yıllarda büyük ivme kazandığını, ilişkilerin gelişmesinin hem iki ülke halkı hem de bölge barışı açısından sembolik ve büyük önem taşıdığına dikkat çekti. Davutoğlu, son 4-5 yıl içinde yürüttükleri temasların, Balkanlar'da siyasi istikrarın korunmasına, büyük katkı sağladığını söyledi. İki ülke arasında ekonomik alanda ciddi ticaret potansiyeli bulunduğunu belirten Davutoğlu, Sırbistan'la geçen yıl 700 milyon dolar olan ticaret hacmini, 1 milyar dolar seviyesine çıkartmayı hedeflediklerini vurguladı.

"2015'de demokrasi tarihinde önemli yere sahip olacağına inandığımız iki genel seçimi birlikte yaptık" diyen Davutoğlu, "Milletimiz, 7 Haziran ve 1 Kasım'da yüksek katılımla bir kere daha iradesini büyük olgunlukla sandığa yansıttı. AK Parti olarak yapılan iki seçim sonrasında da halkımızın verdiği mesaj neyse onu aldık, bu mesajını gereğini yerine getirmeye gayret gösterdik. 7 Haziran sonrasında diğer partilerle uzlaşı noktası yakalanamamış olmasına rağmen ülkemizi hükümetsiz bırakmamak adına sorumluluk aldık. 7 Haziran akşamı verdiğimiz sözü yerine getirdik. Türkiye'yi bırakın bir hafta, bir gün, bir saniye dahil hükümetsiz bırakmadık, bırakmayacağız. Diğer partilerin çeşitli bahaneler altında elini taşın altına koymaktan kaçındığı dönemde, biz milletimizin verdiği görevi yerine getirdik. Bütün bu süreçte demokrasinin tüm kurum, kural ve teamülleriyle işlemesini sağladık. Türkiye'nin istikrar zemininden uzaklaşmasına asla meydan vermedik. Nihayet 1 Kasım'da milletimiz, AK Parti'nin bu sorumlu siyaset anlayışını takdir ederek, emaneti yeniden bize, siz AK Parti Grubu'na, Türkiye'nin bütün illerinde toplumumuzun kılcal damarlarına kadar bir aile ferdi olarak işlemiş olan AK Parti kadrolarına tevdi etti" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE'YE YAKIŞAN BÜYÜKLÜKTE HEDEFLERİMİZ VAR"

Başbakan Davutoğlu, değişen Türkiye'nin ihtiyaçlarını da gözeten çok önemli hazırlıklarının ve kapsamlı reform çalışmalarının olduğunu belirterek, "Her zaman olduğu gibi Türkiye'ye yakışan büyüklükte hedeflerimiz var" dedi. Davutoğlu, Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir meselesi bulunmadığını, AK Parti'nin bu meseleleri çözmeye hem talip hem muktedir olduğunu söyledi.

"Allah'ın izni milletimizin desteğiyle her meselemizi çözerek Türkiye'yi hedeflerine ulaştıracağız" diyen Davutoğlu, daha fazla demokrasi, hukuk, adalet, refah ve daha adil bir bölüşüm için çalışacaklarını dile getirdi. Başbakan Davutoğlu, iktidardaki 14. yılda büyük bir tecrübe, birikim ve öz güvenle yola devam ettiklerini vurgulayarak, hükümetin kuruluşunun ardından eylem planı ve reform paketini açıkladıklarını hatırlattı.

"VERDİĞİMİZ SÖZDEN BİR MİLİM BİLE GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ"

Davutoğlu, dün gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısında da en önemli gündem maddelerinden birisinin vaatlerin yerine getirilmesi konusunda yapılan sunumlar ve reform uygulama planı olduğunu açıklayarak, "Her Bakanlar Kurulu'nda bunları değerlendireceğiz ve vatandaşlarımıza verdiğimiz tek bir sözden tek bir milim dahi geri adım atmayacağız" dedi.

Başbakan Davutoğlu, ilk 2 haftada yapılanlarla, 3 ay içinde gerçekleştirileceği söylenilen vaatlerin yüzde 30'unun 3 ay içinde gerçekleştirileceği vadedilen reformların da yüzde 25'inin fiilen gerçekleştiğini vurguladı. Bu oranlara Ayrımcılık Mücadele ve İnsan Hakları Kurumu'nun etkinleştirilmesi gibi Meclis'e sevk edilen ancak henüz yasalaşmayan reformların da dahil edilmediğini getirdi.

"BİZ SÖZ VERDİK Mİ BUNU GEREĞİNİ YAPIYORUZ"

Başbakan Davutoğlu, geçen hafta Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun çalışmalarını tamamladığını ve asgari ücretin bin 300 TL'ye yükseltildiğini hatırlatarak, "Biz onlar gibi "nasıl olsa iktidara gelemiyoruz, her türlü sözü verelim, biraz fazla oy oranına ulaşırız" gibi bir düşünceyle hareket etmiyoruz. Biz söz verdik mi bunun gereğini yapıyoruz. İşverenlerimizin rekabet gücünde olumsuz etkileri azaltmak için de tedbirlerimizi aldık, alıyoruz. 274 TL olan işverene ek maliyetin yüzde 40'ından biraz fazlasını yani 115 TL'yi Hazine tarafından karşılayacağız. Böylece hem asgari ücret alan işçilerimizin refah seviyeleri yükselecek hem de işverenlerimizin rekabet gücü azalmayacak" ifadelerini kullandı.

Aynı şekilde 2015 yılını son gününde çiftçiye güzel bir yeni yıl hediyesi olarak gübre ve yemde KDV oranını yüzde 1'e düşürdüklerini açıklayan Davutoğlu, "Topraklarımızı daha bereketli kılan çiftçilerimize de hayırlı uğurlu olsun" dedi.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU'NDAN MÜJDE ÜSTÜNE MÜJDE

"Çalışanlarımızın ve emeklilerimizin mutluluğu, huzuru birinci önceliğimizdir" diye konuşan Davutoğlu, "2016 yılı ilk altı aylık dönem için yüzde 6; ikinci altı aylık dönem için yüzde 5 ve enflasyon farkı oranında artış sağladık. Kamu görevlisi emeklilerin maaşlarına, oransal zamlarla oluşacak artış dışında 100 TL ilave zam ve kamu görevlisi emeklileri ikramiyelerine 3 bin 760 TL toplam ilave zam verdik. Bu, 30 yıl üzerinden emekli olan kamu görevlileri için. 4/C'lilere oransal zamlara ilave olarak 158 TL ek ödeme artış sağladık. Uzman erbaşlar ile polislerin ek gösterge rakamlarını 2 bin 200'den 3 bine çıkarttık ve emniyet hizmetleri tazminatlarının artırılması konusunda yasa tasarısını da hazırladık. 2005'ten sonra göreve başlayan kamu görevlilerine 1 Ocaktan itibaren geçerli olmak üzere ilave 1 derece verdik. Yurt dışı teşkilatlarındaki sözleşmeli personele de aynen memurlarda olduğu gibi aile yardımı ödeneği verdik. KİT'lerde sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilen personelin yıl içinde kullanamadıkları yıllık izinlerinin ertesi yıla devri konusunda da gerekli adımları attık" açıklamalarında bulundu.

"CUMA NAMAZI İÇİN BAŞBAKANLIK GENELGESİ HAZIRLANDI"

Başbakan Davutoğlu, işçi, memur ve emniyet personel maaşlarına ilişkin düzenlemeleri anlattı.

"Cuma günleri öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesi için Başbakanlık Genelgesi Taslağı hazırladık" diyen Davutoğlu, "Bu hepimizin hayatımız boyunca karşı karşıya kaldığı bir zorluktu, bir güçlüktü. Üniversite yıllarında, çalışırken nasıl Cuma namazları öncesi bir telaşla huzur ile sakin bir şekilde bir kalp huzuru ile gidilmesi gereken bir namaza nasıl telaşla gidilip, nasıl telaşla tamamlayıp hatta bazen imamlardan "Aman hutbeyi kısa tutun da öğrenciler ya da memurlar işlerine dönebilsin" diye ricada bulunduğumuzu hatırlarız. Şunu ifade edeyim: Bundan sonra herkes huzur içinde Cuma namazına gidecek. İsteyen gidecek, istemeyen gitmeyecek. Herkesin kendi inancına göre. Ama gitmek isteyenin huzur içinde gitmesini sağlayacak şekilde gerekli esneklik gösterilecek. Cuma günleri bir bayram günü kutlaması şeklinde de bütün Türkiye!de kardeşliğimize daha da fazla katkı sağlayacak bir ortam gerçekleşmiş olacak. Ama mesaiden de hiçbir kayıp yaşanmayacak. Hem mesai tam olarak gerçekleşecek hem de ibadet etmek isteyenler ibadet etme imkanlarını en iyi şekilde kullanacaklar. Allah hayırlı, mübarek etsin. Cuma namazlarında edilen duaları da kabul buyursun" dedi.

İŞÇİ VE BAĞ-KUR EMEKLİLERİNE MÜJDE

Başbakan Davutoğlu ayrıca tüm işçi ve Bağ-Kur emeklilerine yıllık ilave bin 200 TL verilmesine ilişkin çalışmaların tamamlandığı müjdesini verdi. Söz konusu düzenlemeye ilişkin kanunun 2016 yılında aylık bağlanacak olan vatandaşları da kapsayacak şekilde yürürlüğe konulduğunu açıklayan Davutoğlu, "Bütün vatandaşlarımız bilsin ki artık Türkiye'nin enerjisinin kısır çatışmalarla boş polemiklerle zayi edilmesine müsaade etmeyeceğiz" dedi.

"ANAYASA RUHU" VURGUSU

Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, anayasanın ruhu ve iskeleti olduğunu belirterek, "Anayasanın ruhu insan ve devlet ilişkisine nasıl bakıldığı ile ilgilidir. Bir anayasanın iskeleti ise ruhlar arası ilişkinin nasıl tazelediği, yönetim sisteminin nasıl olduğu ile ilgilidir. Anayasanın ruhu konusunda toplumun tarihi ekseriyetinin ve siyasi vaatlerimizin tamamı önemli ölçüde ortak vizyona sahip olduğu kanaatindeyim. Anayasa ruhu derken, insanı esas alan bir anayasa ihtas ediyoruz. Biz öyle bir anayasaya yapmalıyız ki insanı esas alsın ve sadece insanı esas alsın. Türkiye, temel hak ve hürriyetler konusunda hiçbir kısıtlamanın yer almadığı, az, öz, net bir anayasa, güçler ayrılığı prensibinin en iyi şekilde gerçekleştirildiği anayasaya ihtiyacımız var. Halkın onayını almamış hiçbir vesayet odağının meşruiyet kazanamayacağı bir yapı öngörüyoruz. Millet iradesini anayasanın ruhuna yerleştirmemiş hiçbir anlayış gerçek anlamda demokratik olamaz. Bunu en iyi şekilde gerçekleştirebileceğimiz sistem hangisiyse bunu da her yerde konuşabilmeli, her türlü önyargıdan arınmış bir şekilde bunları tartışabilmeliyiz. Anayasanın iskeleti ile kastettiğimiz anayasanın öngördüğü siyasal düzenle ilgili. Özgürlükçü, demokratik bir ruha dayanan anayasada siyasal sistem meselesi daha rahat konuşabilmesi ve çözülebilmesi gerekir" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Parlamenter sistemin, muhalefet partileri ile yaptığım görüşmelerde kendilerine de ifade ettim. 140 yıllık demokratik meclis tecrübemizde, Teşkilatı Esasiye'den, Kanuni Esasiye'den bu yana yapılan bütün çalışmalarda eksik olan husus. Kimse bize bugüne kadar parlamenter sistemin mükemmel işlediği iddiasında bulunamaz. Tek parti döneminde milli şef kavramının olduğu dönemde bir parlamenter sistemden bahsetmek mümkün müydü? 27 Mayıs'ta parlamenter sistemin içinden çıkmış ve görev üstlenmiş Başbakanın idam sehpasına gönderildiği, yaptığı bir anayasa parlamenter sistem olabilir mi? Millet iradesini meclis ve organlar eliyle kullanır diyerek bazı organlara meclise şirk koşar şekilde yetki veren sistemin parlamenter olduğunu iddia etmek mümkün mü?" diye sordu.

"PARLAMENTER SİSTEMİN KALBİNE GÖNDERİLEN BİR MERMİ GİBİ"

"Bugün parlamenter sistemi savunanların parlamenter sistemin kalbine bir mermi gibi gönderilen 27 Mayıs e-muhtırası günlerinde suskun kalmış olmaları da her türlü soruya ve eleştiriye açıktır" diyen Davutoğlu, "27 Nisan e-muhtırası doğrudan Meclis'e müdahale eden, parlamenter sistemi yok sayarak, meclisin kendi içinde cumhurbaşkanı seçilmesine müdahale eden bir vesayat anlayışıdır. Biz, o vesayet anlayışına karşı dimdik durmasaydık bugün parlamentonun özgür iradesinden bahsetmek mümkün olmazdı. Bugün geldiğimiz çarpık anlayış, parlamenter sisteme yapılan her türlü müdahalelerle artık bu sistemin işlemesi çok zor hatta imkansız hale gelmiştir. Biz cari parlamenter sistemin, yani parlamenter sistemlerle saf dışı olan bugünkü sistemin üreticisi olanları gözönünde bulundurarak, Türkiye için en doğru siyasal sistemin Başkanlık Sistemi olduğunu düşünüyoruz bunu da açık yüreklilikle konuşmaya her zeminde tartışmaya hazırız. Muhalefet partileri ise başkanlık sistemini tartışmadan en baştan reddetmeyi tercih ediyorlar. Neden, Başkanlık sistemi ile Başkanlık sistemini neden her yönüyle masaya yatırıp konuşmayalım, neden herkes elindeki taşı dökerek, bugünkü konjonktürün dışına çıkarak mütaala ve müzakere etmesin?" şeklinde konuştu.

Mevki ve makamların baki olmadığına dikkati çeken Davutoğlu, "Bu mevki ve makamlar hiçbirimize babamızdan miras kalmadı. Çağrımız da budur, hiçbir şahsi hesap yapmadan, hiçbir konjonktürel şartı göz önünde bulundurmadan, insan onuruna dayalı insan haysiyetini esas alan ve devleti insanı yaşattığı için devletin yaşadığı ilkesiyle yaklaşan sivil bir anayasayı hep beraber yapalım. İsimlere makamlara takılmadan bu sistemleri artılarıyla eksileriyle, enine boyuna konuşalım. Bu dönemde hiçbir şey yapmasak ki yapacağız, böyle bir anayasayı yapmak hem muhalefet hem iktidar olarak en büyük şeref" diye konuştu.

"BÜTÜN AYRINTILARIYLA KONUŞALIM AMA KİMSE HİÇBİR TEKLİFİ BAŞTAN REDDETMESİN"

Davutoğlu, "7 Haziran'dan sonra nasıl uzlaşma çabasına girdiysek anayasa konusunda da her türlü uzlaşma samimiyetimizi göstererek, bu uzlaşma ortamını sağlamaya katkıda bulunacağız. Torunlarımızın rahat edeceği, kalıcı bir sistem kurgulama amacıyla çalışmalarımızı yapacağız. Tabuları bir kenara bırakıp konuşmalıyız. Türkiye için hangi sistem doğruysa, ortaya koysun, bütün ayrıntılarıyla konuşalım ama kimse hiçbir teklifi baştan reddetmesin. Aklı selim içinde en doğruyu bulacağımıza samimiyetle inanıyorum" ifadelerini kullandı.

HDP İLE RANDEVU İPTALİ

HDP İLE Yeni anayasa görüşmeleri kapsamında HDP ile olan randevunun iptaline ilişkin konuşan Davutoğlu, "Milli iradeye duyduğumuz saygı dolayısıyla talep ettiğimiz randevu talebini HDP yetkililerin sorumsuz tavırları nedeniyle iptal ettik. Onlar onlarla görüşülecek sorumluluk, ciddiyet düzeyinde olmadıklarını gösterdiler. Bu randevu talebinden sonra yaptıkları açıklamalarda, Sayın Başbakan gelirse Cizre'de neler olduğunu ona soracağız diyerek sanki biz hesap vermek için onların huzuruna gidiyormuşuz gibi bir tavır. Onlar hesap sorma makamında değil, hesap verme makamındalar. Siyasetin meşru zeminde yapılmasını sağlayamadıkları, her türlü ifadeleri ile milletin arasına nifak tohumu ektikleri için onlar hesap verme makamındalar. Bize, kimse ülkemizin bölünmez bütünlüğümüz için sarbettiğimiz çabalar dolayısıyla hesap soramaz, sormayacak. Biz, bu hesabı 1 Kasım öncesi millete verdik" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

"Eğer bu ülkede siyaset yapacaklarsa, şiddeti savunmaya, terörü meşru göstermeye, terör örgütüne sözcülük yapmaya bir an önce son vermeliler. 7 Haziran seçim sonuçları tüm partilerimiz için ciddi bir muhasebe imkanı vermiştir. HDP'nin bu muhasebeyi sağlıklı yapamadığı görülüyor. Artık bir karar vermeleri şart. HDP, kandilin kanlı diline mi kendilerini teslim edecek, yoksa siyasetin meşruiyetine mi?"

Türkiye'de herkesin fikirlerini açıklama ve savunma hakkına sahip olduğunu belirten Davutoğlu, "Meclis'te ve Türkiye'nin her yerinde her türlü fikrin savunulmasının önünü açarız. HDP bırakın siyaset yapma hakkının kullanmayı siyasi parti gibi davranmayı da kendisine benimsemiş değil. Sürekli hendekleri barikatları savunuyor, terör örgütlerini mazur gösteriyor, buna karşı her açıklamalarda devlet ve güvenlik birimlerini suçluyor. En ufak eleştiri imasında dahi bulunmuyor. Hendek ve barikatı yanlış bulduklarını ifade ettikleri tek bir açıklamaları yok" diye konuştu.

"HDP, SAVUNDUĞU HENDEK SİYASETİNİN BEDELİNİ KENDİ ÖDEYECEK, KAZDIĞI HENDEĞE MUTLAKA KENDİ DÜŞECEK"

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşanan terör olaylarına işaret eden Davutoğlu, "Biz, Allah'ın izniyle milletimizin elinden almaya çalıştığınız huzuru ve güvenliği tekrar tesis edeceğiz. Türkiye'de özyönetim, söz yönetim yok, demokrasi, milli irade var. Biz, Türk vatandaşlarımızın hakkı hukuku 78 milyon vatandaşımızın huzuru için asla bu tür gayri meşru uygulamalara müsaade etmeyeceğiz. Onların yaralarının sarılması için kılı kırk yardığımızı milletimiz görüyoruz. Kimin haklı kimin haksız olduğunu milletimiz engin ferasetiyle görüyor. HDP, savunduğu hendek siyasetinin bedelini kendi ödeyecek kazdığı hendeğe mutlaka kendi düşecek" dedi.

Davutoğlu, "Türkiyelileşmenin yolu, İstanbul'dan, Edirne'den, Diyarbakır'dan, Trabzon'dan geçer. Moskova'dan geçmez. Türkiyelileşmek isteyenler, Türkiye'yle derdi olan başkentlerde dolaşmaz. Diyarbakır'ın geleceği Moskova'dan Ankara'dan şekillenir" diye konuştu.

"ÖZYÖNETİM HAYALİ KURANLARA SESLENİYORUM"

"İnsanların kanları üzerinden özyönetim hayali kuranlara sesleniyorum" diyen Davutoğlu, "Niye hiçbirinizin çocukları yok o hendeklerde? Başkalarının çocukları üzerinden onların geleceğini çalarak yürüttüğünüz mücadele mi bu özgürlük? Sizin canınız değerli de orada hendek kazdırdığınız o gencecik insanların bedeni ucuz mu? Onları zihinlerine beyinlerine yönelerek, onları okullar yerine hendeklere göndermenin bedelini sizler ödeyeceksiniz. O gençleri kurtaracak olanlar da bizleriz. O gençleri aydınlık üniversite salonlarına, anfilere gönderecek olanlar da bizleriz" ifadelerini kullandı.

Habur Sınır Kapısı'nın 14 Aralık 2015 tarihinden bu yana güvenlik nedeniyle kapalı tutulduğunu hatırlatan Davutoğlu, "Sayın Bakanımız sınır kapısında inacelemelerde bulundu. Bu kapıları sabah itibarıyla tekrar açtık. Böylece, tır şoförlerinin günlerdir süren mağduriyeti son buldu" dedi.

SUUDİ ARABİSTAN-İRAN ARASINDAKİ KRİZ

Suudi Arabistan-İran arasındaki krize değinen Davutoğlu, "Diplomatik misyonlar uluslararası anlaşmaların koruması altındadır. Her türlü gerilim ortamında bile koruma altına alınmalıdır. Hangi gerekçeyle olursa olsun diplomatik unsurlara yönelik saldırılar kabul edilemez. Ne yazık ki bölgede yaşanan kargaşalar nedeniyle bu hassasiyet korunamıyor. İran ve Suudi Arabistan İslam dünyasının iki önemli ülkesidir. Bu gerilim, bölgemizdeki mevcut gerilimi büyütecek bir potansiyele sahiptir. Aklı selim yaklaşması, gerilimi artırıcı değil düşürücü davranması gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.

DAVUTOĞLU, GRUP SALONUNDA BAYILAN KADININ DURUMUYLA İLGİLENDİ

Başbakan Davutoğlu'nun konuşması sırasında bir partili grup salonunda bayıldı. Bunun üzerine Davutoğlu'nun doktoru ve sağlık ekipleri, bayılan kadına yanına giderek müdahalede bulundu. Davutoğlu, konuşmasını bitirmesinin ardından ise bayılan kadının yanına giderek kendisiyle yakından ilgilendi. Daha sonra, bayılan kadının Meclis'teki revire kaldırılması üzerine Davutoğlu revire giderek kadının durumunun nasıl olduğunu sordu.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler