Mistik Kurgu; Tesir için geri sayım

Mistik kurgu ile hazırlanan ‘Tesir’ adlı kitabı için 1 Mart pazar günü saat 18:30 Hamamizade Kültür Merkezi’nde düzenlenen kitap fuarındaki imza günü gerçekleştirilecek.Halil Erkan, “Trabzon adına farklı bir söylem olsun dedim” diyerek Tesir’i anlattı.Biz

Mistik Kurgu; Tesir için geri sayım

Mistik kurgu ile hazırlanan ‘Tesir’ adlı kitabı için 1 Mart pazar günü saat 18:30 Hamamizade Kültür Merkezi’nde düzenlenen kitap fuarındaki imza günü gerçekleştirilecek.
Halil Erkan, “Trabzon adına farklı bir söylem olsun dedim” diyerek Tesir’i anlattı.

Bize biraz kendinizden bahsede bilir misiniz?

22. 10. 1979 yılında Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinde doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Trabzon’da tamamladıktan sonra İstanbul Yeditepe üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslarası ilişkiler bölümünü bitirdim. Okulun son yıllarında psikolojik harp ve bilinç altı konularına ilgi gösterdim ve araştırmalar yapmaya başladım. Üniversite sonrasında Trabzon’da değişik kurum ve derneklerde “Bilinçaltı ve 25. Kare üzerinde eğitim seminerleri verdim. 2008 sonunda eşim Kevser hanımla tanıştım ve 2009 sonuna doğru evlendim. Belma adında bir kızım ve İbrahim Duha adında bir oğlumuz olacak İnşallah…
Tesir nasıl bir sürecin eseri? Ya da başka bir deyişle, bu eser nasıl bir süreçten sonra ortaya çıktı?
Bu eserin yazım sürecinin temeli, 2004 sonrası Trabzon’a dönen idealist bir siyaset bilimi öğrencisinin, etrafında gelişen üzücü olaylar silsilesinde yaşadığı bir travma sonrası açığa çıkıyor. Aynı süreçte sorgulanan Trabzon kimliğine geliştirdiği bir söylem ile Trabzon tanımlamasına getirdiği analitik bir bakışı içeriyor. İfrat ve tefritte boğulan kimlik yozlaşmasının tarihi köklerine oturtulma çabası bu…***
Peki okuyucuyu nasıl bir eser bekliyor?

Kesinlikle sıra dışı bir eser ve okuyucu açısından farklı bir tecrübe olacağını düşünüyorum. Başlangıç ve bitiş arasına sıkışan ve nihai bir sonucu olan bir eser değil bu kitap. Çok boyutluluğa ısındıran tüm duyularla bakmaya iten bir eser elbette. Bu bağlamda tesir yaşanan mekânın oluşturduğu ülfet mekirine yeni bir bakış açısı getiriyor. Boyutların soyutlaştırıldığı günlük yaşamda, 3 boyutun bile 2 boyut gibi yüzeysel yaşanmaya çalışıldığı ortamda, tüm boyutların sentezinde bir misal dürbünü sunuyor. Bir anlamda sorgulayan bakışı, sorgulattırıyor. Bu topraklar her ne kadar şehzadelerin Cihan Padişahlarının yetiştiği bir toprak olsa da, unutmamak gerekir ki Ahi Evren dede’nin el verdiği, Tezveren Dede’nin şehit düştüğü, Yahya efendinin yaşadığı büyüdüğü, Hacı Hakkı Baba’nın, Haçkalı Babanın manevi mihmandarı olduğu bir coğrafya burası. Trabzon kimliğinin alabildiğine egzejere edildiği, hatta bayağı seviyelerde karikatirüze edildiği bir ortamda ben sessiz kalsam da iç sesimin notasını ya da ültümatonuna sessiz kalamazdım. İşte bu ortamda bu erezyona maruz kalan muhattap olan bir Cengiz ve bu eşiği aşmış bir Duha karakteri var karşımızda. Ana karakter Duha ve yan karakterlerden Cengiz benden ve bizden izler taşıyor. Tabi anlatabileceklerimiz deryada bir katre, daha fazlası için elbette kitabı okumak gerekiyor. Farklı ve derinliği olan bir eser olduğunu düşünüyorum. Tabi benim düşüncelerim değil, okuyucuların fikri önemli.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler