Girişimsel Radyoloji nedir? Lazerle ve Ameliyatsız varis tedavisi, köpük tedavisi

Son dönemde sağlık alanında öne çıkan bölümlerden biri Girişimsel Radyoloji. Girişimsel Radyoloji nedir? Lazerle ve Ameliyatsız varis tedavisi, köpük tedavisi ve tüm detaylar…

Sağlık sektöründe son dönemde öne çıkan bölümlerden biri Girişimsel Radyoloji oldu. Girişimsel Radyoloji nedir? Lazerle ve Ameliyatsız varis tedavisi, köpük tedavisi ve bütün ayrıntılar haberimizde…

İmperial Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Uzman Doktor Doğukan Atabay, Haber61’de yayınlanan “Şifa Olsun” Programına Girişimsel Radyoloji, Ameliyatsız varis tedavisi, Lazerle varis tedavisi, Radyo frekansla varis tedavisi, köpük Skleroterapi tedavisi konularında önemli açıklamalarda bulundu. 

Girişimsel Radyoloji nedir? Lazerle ve Ameliyatsız varis tedavisi

Kendisinden bahseden Uzm. Dr. Doğukan Atabay, “Ben Doğukan Atabay, Radyoloji uzmanıyım. 2003-2009 yılları arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. 2010-2015 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Radyoloji Bölümünde ihtisas yaptım. Ondan sonrada Trabzon Kaşüstü Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2015-2020 yılları arasında görev yaptım. 3 yıldır da 7M Hastanesinde çalışıyordum. Şimdide İmperial Hastanesi’nde göreve başlamış bulunuyorum.” dedi.

Radyoloji bölümünün, hastaneye gelen hastaların hemen hepsinin uğradığı bir bölüm olduğunu belirten Uzm. Dr. Atabay şunları söyledi; 

GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ NEDİR?

Radyoloji denilince kafada soru işaretleri oluşuyor. Hastaneye gelen hastaların neredeyse tamamının uğradığı bir bölüm. Röntgenler, tomografi, ultrason, MR, mamografi. Yani tanı anlamında yapılan her tetkik radyoloji birimi içerisinde yer alıyor. Bizde radyoloji hekimleri olarak bu çekimlerin kalitesinden ve raporlanmasından sorumluyuz. Bu işlemleri yapan doktor radyoloji hekimi oluyor. Girişimsel radyoloji ise bu görüntüleme yöntemlerini kullanarak tanı ve bazı tedavilerin yapıldığı birimin ismi de girişimsel radyoloji oluyor. 

GİRİŞİMSEL RADYOLOJİDE YAPILAN İŞLEMLER NELERDİR? 

Hem tanı amaçlı hem tedavi amaçlı işlemler yapıyoruz. Tanı amaçlı işlemlerimiz; biyopsiler. Görebildiğimiz her yerden biyopsi alıyoruz. Tükürük bezleri, tiroid bezler, lenf bezleri, akciğer, karaciğer, pankreas. Teşhis için o bölgeden bir biyopsi alınması gerekiyorsa onu biz yapıyoruz. Ultrasonla gerekirse tomografiyle ve gerekirse skopiyle. O bölgeden kontrollü şekilde biyopsi alarak teşhis koyuyoruz. 

Tedavi kısmı da çok geniş. Vücudun karın boşluğunda ya da akciğer boşluğunda birikmiş sıvıları görüntüleme eşliğinde boşaltıyoruz. Onkoloji hastalarına kemoterapi için port kateterleri yerleştiriyoruz. Diyaliz hastalarına geçici ya da kalıcı tünelli diyaliz kateterleri takıyoruz. Bunun dışında safra yollarında, sarılık tedavilerinde, böbrek tıkanıklarında bazı işlemler yapıyoruz. İmperial Hastanesi’nde de ameliyatsız varis tedavileri yapacağız. İğne deliğinden girerek güzel sonuçlar aldığımız bazı işlemleri yapıyoruz. 

GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN HASTAYA AVANTAJI NEDİR? 

Bizler görüntüleme yöntemlerine çok hâkim olduğumuz için kontrollü ve güvenli bir şekilde yapıyoruz bu işlemleri. Ultrason kullanmayı bilmeyen diğer branşlar vücuttan bir biyopsi alacak. Eliyle tuttuğu kadar ya da tahmini bir bölgeden biyopsiyi almaya çalışıyor mesela. Biz de ise ultrason eşliğinde o bölgeyi görerek, tomografi eşliğinde görerek direkt olarak kitlenin ya da lezyonun içinde, istediğimiz şüpheli bölgesinden kontrollü bir şekilde o parçaları aldığımız için komplikasyon oranımız düşük, tanı oranımız çok yüksek. İkinci bir avantajımız bu işlemleri, iğne deliği dediğimiz enjektörün girdiği bölgeden girerek yapıyoruz. Kanama yok. Hastalarımızı hemen taburcu ediyoruz. Lokal anesteziyle yapıyoruz. Kontrollü ve güvenli işlemler yapıyoruz.

AMELİYATSIZ TEDAVİ NEDİR? 

Mesela hastamız safra kesesi ameliyatı oldu. Ameliyat sonrası bazen kan içerisinde sıvılar birikip enfeksiyon sebebi olabiliyor. Apse oluşabiliyor. Normalde eskiden hastalar o bölgeden tekrar ameliyat oluyordu. Hasta için çok zor. Yapan hekim içinde çok zor oluyordu. Şimdi hastayı tekrar ameliyat etmeksizin, ultrason eşliğinde plastik borularla birlikte iltihabı dışarıya alıyoruz. Ya da bazen bazı hastalara damar yolu açılamıyor. Hasta obez oluyor ya da zayıf oluyor. Ama ultrason eşliğinde giremeyeceğimiz damar yok. Konforlu şekilde ameliyat ve tedavilerimizi sürdürüyoruz. Yüzde 90 kesiden uzak tedaviler yapıyoruz. 

PORT KATETERİ NASIL TAKILIR?

Hastaya kanser teşhisi konulduktan sonra, tabi teşhis aşamasında biz biyopsiler almaya devam ediyoruz. Patolojiden sonra teşhis konulduğunda bu hasta kemoterapiye başlıyor. Port kateteri takmadan kemoterapi alan hastamızın ilk uygulamada damarlar rahat oluyor belirgin oluyor. Ama üçüncüden sonra damarlar kötü oluyor, büzüşmeler oluyor, damar yolu patlıyor. Hasta içinde işkence haline geliyor. Bizim yaptığımız port kateteri işlemi, büyük bir damara takıyoruz portu. Köprücük kemiğinin altına 2-3 cm’lik bir cep açıyoruz. Yuvarlak biz haznesi var. Plastik bir boru vasıtasıyla kalbe kadar uzatıyoruz. Üzerini de kapatıyoruz. Hastanın günlük yaşantısı bozulmuyor. Hasta her tedaviye gittiğinde o haznenin üzerine bir iğne takılıyor. Ciltle kaplı olduğu içinde enfeksiyon riski olmuyor. Damar yolu sabit kalmış oluyor. 

İlerleyen dönemlerde hasta tedaviye cevap vermedi ya da beslenme sorunları yaşanmaya başlandı. Artık mama kullanması gerekiyorsa takılan o portla beslenmeyi de sağlıyoruz. Tomografi, mamografi yaparken bile ilaçlı tedavileri bile oradan yapabiliyoruz. Hastanın tedavisi başarılı oldu, iyileşti diyelim. Portu çıkartmıyoruz. İçerisine özel sıvılar bırakarak tıkanmasını ve kapanmasını engelliyoruz. 10 yıl kalan hastam var. Bazı hastalara yeniden nüksediyor. Tekrar orayı kullanıyoruz. Hasta kemoterapiye gidince çok endişeli oluyor. Yine canım mı yanacak diye. Bu çok konforlu. Hastalar için uygun. Lokal anesteziyle yarım saat sürüyor. Sonrasında hemen taburcu ediliyor. 3 gün sonra da dikişler alınıyor. 

Hastaya henüz teşhis konulmamışken geçici diyaliz kateteri takıyoruz. O dışarıdan görünüyor. Ama ömür boyu diyaliz tedavisi görecekse o zaman hastamız diyaliz fistülüne uygunsa onu alıyor. Damarlar her zaman müsait olmuyor. Vücutta bazı atıklar birikiyor. Bu yüzden hastayı diyalize alıyoruz. Atardamar ve toplardamarla bir bağlantı kuruluyor. Yeni bir damar oluşturuluyor bunun adı fistül. Porta benzer bir şey ile yine kalbe kadar plastik uzatıyoruz. Geliş ve gidiş olarak 2 kulakçık dışarıda kalıyor. Bazen enfeksiyon oluyor değiştiriyoruz. Bu şekilde 2 yöntemi var.

Bize işi düşen bizi tanıyor. Hastaya teşhis konulmadan biyopsi alınması lazım. Bunun için bize geliyorlar bizi buluyorlar. Bize ihtiyaçları var farkındalar. Araştıranlar bizi bir şekilde buluyor.

AMELİYATSIZ VARİS TEDAVİSİ VE KÖPÜK TEDAVİSİ

Ameliyatsız varis tedavilerinde ise eskiden kesi yaparak tedavi ediliyordu. Şu anda bir iğne yardımıyla hangi damarı yok etmemiz gerektiğini ultrason ve lokal anestezi yaparak belirliyor ve tedavi ediyoruz. Daha ince kılcal damarlar var. Köpük tedavisiyle de onu yapıyoruz. Kontrollü şekilde ilaç vererek besliyoruz ve yok ediyoruz.

Hastanenin kalitesi çok etkili. Hastaya teşhis konulduktan sonra tedavi aşaması geliyor. Yüzde 90’ı radyoloji bölümü sağlıyor.  Gürcistan’da sağlık çok geri. Yetersiz ve eskiden kalan yöntemler. Hasta nereye gideceğini bilmiyor. Uzaktan bağlanarak bakıyorum. Doktorlara yönlendiriyorum. Genetik ve Kilo etkili variste. Tedavileri yapıyoruz. Güzel sonuçlar alıyoruz.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler