Toplantıda söz alan Trabzon MÜSİAD Trabzon Şube Başkanı Ahmet Sarı, Türkiye'nin 23 milyar doları aşan turizm gelirleri içerisinde yayla turizminin payı ne oranda ve nereye geldiğinin bilinmesi gerektiğini belirterek, "Tüm dünya, turizm alanında değişen bir sürecin içersinden geçmektedir. Değişen iklim şartları, insanların tüketim arzularındaki eğilimler ve alışkanlıkların şekil değişim sürecinin önemli öncüleridir. İşte bu noktada bir anlamda küresel ısınmanın da etkisi, bir anlamda insanların farklı yaşam biçimlerini merak etmeleri, artık 'Yayla Turizmi'nin yenilenen turizm eğilimlerinin en çok tercih edilen aktörü olma rolünü üstlenmiştir. Özellikle bu noktada, turizmin insanı artık farklı ve naturel arayışlara iten bir gerçek olmasının önemini de burada vurgulamak gerekmektedir. İyi analiz etmek gerekir ki, bugün Türkiye'nin 23 milyar doları birazcık aşan turizm gelirleri içersinde yayla turizminin payı ne orandadır ve nereye gelecektir. Bu analizleri yaptığımızda yayla turizmimizin dünyaya kıyasla oldukça geri kaldığı, önemli sermayelerimizden birinin, kültürel ve coğrafi sermayemizin, yaylalarımızın belki de yeterince farkında olmadığımızı bunca zenginliğinin boşa heba olduğunu üzülerek ifade etmek isterim. Her anlamda ülkemize girdi sağlayacak böylesine değerli bir alana yeterli ölçüde önem göstermediğimiz ne yazık ki ortadadır. Bununla birlikte bu süreçte yaylalarımızdaki yapı oluşumlarının de denetim altına alınması, yerel mimariye uygun yapılar yapılması yönünde teşviklerin oluşturulması ve kuralların konuulması doğal çevreyi korumak açısından çok önemli kültürel bir yaklaşımdır" dedi.

“GEL-GEÇ TURİZMİNİ GEL-KAL TURİZMİNE DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Suat Hacısalihoğlu, Trabzon'un dünyada yaşayan en eski şehirlerden birisi olduğunu ifade ederek bürokratlara ve herkese görevler düştüğünü belirtti. Hacısalihoğlu "Mimarlar Odası ile birlikte çalışarak yaylalarda perişan olan yapılaşmayı belli bir standarda getirebiliriz. Bölgede yapılan yatırımlarda böylelikle bir düzelme olabilir. Yenilerinin de standart projeler üzerine geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yayla turizmini geliştirmek sözle değil oradaki altyapıyla mümkün olabilir. Bu ulaşım altyapısıyla olabilir. Geçmiş dönemden beri valilerimizin yapmış olduğu bir kaç örnek vardır. Akçaabat tarafında ve Çaykara tarafından çok iyi seviyelere götürüldüğünü görmekteyiz. Yayla turizmi doğa güzelliklerimizin bir parçası. Gelen turistleri şehrimizde bir kaç gün tutabilmek amacımız olmalı. Gel-geç turizmini gel-kal şekline dönüştürmemiz gerekiyor" diye konuştu.
Gümüşhane Valisi Enver Salihoğlu ise Trabzon, Rize ve Gümüşhane'yi kapsayan yaylaları birbirine bağlayan Mastır Planı'nın bugünkü aşamada iyi düzeyde olduğunu ifade ederek "Yollarımızın bir çoğu yapılmış, bir kaç kilometre yapılmamış yolumuz var, onlara da başladık, tamamlamak üzereyiz. Ancak illeri birbirine bağlayan yollarda önemli ölçüde eksiklikler olduğunu biliyoruz. Yayla ile mera kavramının hukukumuzda tam tanımlanmaması veya farklı tanımlanmış olması, genel olarak yayla turizmi dediğimizde oturulan yer anlamına geliyor. Ancak kanuna göre yayla kavramı çok farklıdır. Yaylaya oturmak yerleşmek söz konusu olmadığı için yüz bin dekarlık yaylalarda meracılık olmaktadır. Burada hukuken oturmak mümkün değildir. Bu yüz bin hektarlık alanda yaklaşık on bin bina var. Bunların içinde turizme yönelik olanlarının sayısı ise yirmi tesistir" ifadelerini kullandı.

“YAYLALARDA YAPILAŞMA DÜZENE SOKULMALI”
Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık ise yayla turizminin 15 yıl önce bölgede kaymakamlık yaparken de tartışıldığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Yaylalarımızı her şeyden önce hukuki anlamda bir statüye kavuşturmamız gerekiyor. Hem mera kanununu hem de diğer düzenlemelere baktığımızda bir çelişkiyle karşı karşıyayız. Yaylalarımız mera kanununda ifadesini bulduğu gibi oturmaya müsait olmayan sadece geleneksel yapılarla ve tarımsal üretim amacıyla mı kullanılmaya devam edecek, yoksa küreselleşen dünyanın en önemli sorunlarından birisi olan iklim değişikliği nedeniyle bir bakıma deniz turizminden yayla turizmine kayışın ve dönüşümün yaşandığı bir ortamda buraları turistik amaçlı kullanmayı mı hedefliyoruz. Bu sorunu tespit ettikten sonra çözümünün de gerçekleştirilmesi fevkalade önemlidir. TTSO Başkanımız buralardaki yapılaşmanın bir düzene sokulması gerektiğini söyledi. Biz de İl Özel İdaresi olarak bu yönde çalışma gerçekleştiriyoruz. Ancak bu örnek yapılaşmaları yada mimarlar odasıyla ortaklaşa gerçekleştirdiğimizde bunu vatandaşa sunduğumuzda acaba vatandaşımız hukuki bir hak olarak valilik tarafından kendilerine verildiğini iddia edip mahkeme ile bu sorun ile karşı karşıya kalabiliriz. Böyle bir riski almaya değer ama madem Samsun'dan Artvin'e kadar uzanan coğrafyanın önemli bir potansiyelinden bahsediyoruz; Mastır Çalışması'nda da görüldüğü gibi, Kültür Bakanı mastır çalışmasının görüşülmesi ile ilgili olarak ocak ayı içinde bölge vali, milletvekili ve belediye başkanlarını toplantıya çağıracaklarını ifade ettiler. Orada Mastır Planı'nın ne durumda olduğunu veya neleri ön gördüğünü tartışma fırsatı olacak. Bu kadar potansiyelden bahsederken yola koyulduğumuzda hukuki sorunların başta çözümlenmesi gerekir ki geleceği öngören iş adamlarımız da ciddi anlamda yatırım yapabilsin ve yayla potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendirmiş olalım.”
Gelecek dönemlerde Arap turistlerin bölgeye ilgisinin oldukça yüksek düzeyde olacağının tahmin edildiğini kaydeden Kızılcık “Doğa turizmi denildiğinde akla ilk gelen yerlerden birisi de İsviçre'dir. Biz yayla potansiyelimizi en iyi şekilde kullanarak bütün vatandaşların bundan faydalanması için gayret ediyoruz" açıklamasını yaptı.
Toplantıda MÜSİAD Hizmet Sektörü Kurulu Başkanı Coşkun Topaloğlu, Genel Başkan Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan'da birer konuşma yaparak yayla turizminin önemine değindi.