Recep Ergenç

Recep Ergenç

Ya Cennet ya Cehennem!

Sorun büyük; Karadeniz’de de insan faaliyetleri sonucu oluşan katı atık / deniz çöpleri her geçen gün biraz daha fazla sorun yaratıyor. Okyanuslarda olduğu gibi Karadeniz’in ortasında çöp adaları oluşmaya başlamasını beklemeden önlem alınmalı.

Hepimizin cevap bulması gereken kök soru şu; Denizimiz kirleniyor da ne oluyor?

Ne mi oluyor?

Denizimizin kirlenmesi hem içinde yaşayan balık ve deniz canlılarını hem de bizleri tehdit eder duruma geliyor. Bu kirlilik pek çok sektörü başta su ürünleri olmak üzere, turizm sektörünü de olumsuz etkiliyor.

Sonuç?

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; Halkın evlerinde ve işletmelerinde, atıkları asla doğaya gelişigüzel atmaması ve ayrıştırarak toplama merkezlerine ulaştırmaları zamanı geldi de geçiyor. İnsanların tüm atıkları atık toplama sistemine ayrıştırarak vermesi bir zorunluluk haline gelmelidir. Konu için ödül ve ceza sistemi uygulanmadığı sürece, ayrıştırmanın, doğaya atma algısından vazgeçmesi güç görünüyor… Eğitim konusunda milli eğitim, belediyeler, üniversiteler ve özellikle LitOUTer gibi projeler gerekli çalışmaları yapıyor ve yapmaya devam edecek. Ancak eğitim ve farkındalık ceza ve ödül sistemi olmadan yeterli gelmediği ortadadır.

Büyük çoğunluğu insan kaynaklı bu sorunu anlamak, farkındalık oluşturmak ve azaltmak için KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi liderliğinde 4 ülke 6 ortaklı AB LitOUTer projesini yürütüyor.

Kıyıcığında yaşadığımız denizimizi kirletilmemek, korumak, farkındalık ve çözüm oluşturmak adına yürütülen bu projeyi değerli buldum. Projeyi KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesinden Doç. Dr. Coşkun Erüz liderliğinde 11 kişilik bir akademisyen ekip yürütüyor.

Proje ortakları Karadeniz’deki kirlilikle mücadele için dijital platformlar üzerinden farkındalık yaratıcı, uyarıcı ve bilgilendirici çalışmaları Türkçe, İngilizce, Gürcüce, Romence ve Bulgarca olmak üzere 5 dilde hazırlanmakta ve sunmaktalar.

Proje kapsamında Kamu idareleri, kanaat önderleri, muhtarlar, din adamları, kadınlar, turizm sektörü, denizcilik ve balıkçılık sektörü, STK’lar, öğrenciler hedef ve paydaş gruplar olarak öngörülmüş.

Paydaşlarla buluşmalardan biri Sürmene’de yetmiş kadar imamın katılımı ile yapıldı. Proje yürütücüsü Coşkun Erüz Sahil Camii’nde deniz kirliliği konusunda imam ve hatiplere bilgisayar ve projeksiyon destekli bir sunum yaptı. İmamlara cemaate iletmeleri konusunda sorumluluklar yükledi. Bu sorumlulukları cemaatlerine iletmelerini istedi. İmamlar sunumu dikkatle izledi. Özellikle doğal ortamında yakalanmış bir levrek balığının midesinin tamamen plastik çöplerle dolu olan filmin gösterimi, tüm din adamlarını düşünmeye sevk etti. Camilerin bu tür etkinliklere açılmasının zamanı ise yerinde bir uygulama. Projede Türkiye koordinatörü Prof. Dr. Fatma Tellikarakoç da sunum sonunda söz alarak, toplumda sözlerinin bir karşılığı olan yetmiş kadar imamın sorumluluklarına dikkat çekti.

Ya Cennet ya Cehennem!

Değerli okurlar, karada başlayan kirlilik sonunda denize ulaşıyor. Kirliliğin yüzde 80’i plastik atıklar, ömürleri 450 yıl kadar.

Hepimize çok büyük sorumluluklar düşüyor. Durumumuz içler acısı. Hızla denizleri, deniz canlılarını ve ekosistemimizi yok ediyoruz.

Gelişi güzel çöp atmayın, attırmayın, çöplerinizi ayrıştırın, bunu bir kültür olarak çocuklarınıza aşılayın. Cennet gibi bir ülkeyi cehenneme çevirmeyelim.

Not: Netflix platformundaki “Seaspiracy: Denizlerdeki Komplo” belgeselini de izlemenizi öneririm.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR