Turgay Beşyıldız

Turgay Beşyıldız

...ve 9. şampiyonluk

Şampiyonluk maçı; genelde sezonun en anlamlı maçı olarak kabul edilir.

Yurt içinden ve dışından gelen binlerce taraftarla, 41 bin kişilik Şenol Güneş Spor Kompleksi-Medıcal Park Stadyumu’nu dolduran bordo mavili taraftarlar; resmi olarak 38 yıl önce göğüslediği bu ipi, bana göre hatta çoğumuza göre; 2011 yılında da gayri resmi yani resmi olmayan tanımıyla ama, alın teriyle göğüslemiştir.

Sezon başında lige en iyi ve en erken hazırlanan tek takımdı Trabzonspor, özellikle yurt içinde sakin bir ortamda İstanbul Riva’da yaptığı kamp ve hazırlık karşılaşmaları, bu gecenin habercisiydi belki de!

Beşiktaş’ta, Fenerbahçe’de, Galatasaray’da, Başakşehir’de, sezon başından beri 2-3 teknik adam değişikliğine gidilmesine sebep olan ve İstanbul’un bu dört takımını artçı depremle sarsıp yoluna devam ederek, bu gece fay hattını kırdı. Bir süreden beri yazılanlar gibi 8 değil, 9. Şampiyonluk depremini rakiplerine bu gece yaşatan bordo mavililer, şansız tarihlerini ve gasp edilen şampiyonluk talihsizliklerini değiştirmenin sonuna, nihayet bu maçın bitiminde geldi.

İlk yarı maçlarında tek mağlubiyeti deplasmanda Antalyaspor önünde alan şampiyon; ikinci devre karşılaşmalarında da sadece küme düşen Ç.K Rizespor’a son dakika golüyle mağlup olmuştu. Antalya takımından, akreplerden! Rövanşı galibiyetle alamasada mekan sahibi, şampiyonluk yarışına son noktayı 2-2’lik yeten skorla koydu. Cornelius ve Dorukhan’ın golleriyle mutluluğa yelken açan, oynanmamış maçı kazanılmış gözüyle, bu sahadaki taraftarlarına dün açık olan idmanında, görüntüsüyle haber vermişti zaten!

Tabi ki bu geceye damgasını vuran bu geminin kaptanı Uğurcan'ı da, ayrıca gönülden tebrik etmek isterim. Penaltıyı kurtarması, şampiyonluğu haftaya ertelemeyerek, ligin bitimine üç hafta kala şampiyonluk rekorunu elinde bulunduran Fenerbahçe'nin de rekoru, Trabzonspor tarafından böylece egale edilmiş oldu.

*****

Şampiyonluk hasretinin ne demek olduğunu herkes bilir belki ama, bunu Trabzonspor camiasından daha iyi bilen son yıllarda yoktur. Futbolcularda yılların özleminin ne demek olduğunu iyi bilir. Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer ve Şenol Güneş’ten oluşan, üç Trabzonlu teknik adamdan sonra, Trabzonlu olmayan ama yanı başındaki komşu toprakların teknik adamı Abdullah Avcı’da, bu kulübün 4. Şampiyon teknik adamı ve Trabzon’un dışından bu takımı şampiyon yapan ilk hoca olarak, tarihin küsmüş ve çalınmış tozlu sayfalarına altın harflerle yazılacak ve alkışlanacaktır.

Bu yüzden; Ramazan ayının sahur davulcusu tokmağına vurmadan, manilerini söylemeden tamamlanan Antalyaspor maçı, sadece günün değil bir sezonun alın terini emeğini, yaşamanın ta kendisidir. Trabzon'daki şampiyonluk şarkıları; ligin başından beri hiç susmadıysa, bu ekibe inanmanın ve güvenmenin karşılığı olsa gerek!

Sahasında haftalardır mağlubiyet yüzü görmeyen, İstanbul’un altı takımına bu sezon neredeyse diz çöktüren, VAR sisteminin devreye girmesiyle, Türk futboluna ve yönetenlere ve de bazı kupaları gasp edenlere ‘günaydın’ diyen Karadeniz kıyısının yosun kokan çocukları, kazanma duygusunu mağlup duruma düştüğü maçlarda bile hiç kaybetmemişti.
Trabzonspor’un; futbol oynama isteğini bile çoğu maçta galibiyet arzusundan üstün tutması, belki de bugünlerin ulak birliğiydi. Kaybetmeme ruhuyla futbol oynama direnci bir araya gelince tribünlerde kenetlendi. Antalyaspor ev sahibine oranla çok çok iyi oynadı ama, şampiyon ise stres yumağındaydı.
Edgar Le , Gervinho ve Peres’e, sezon sonuna kadar veda eden kuzeyin çocuklarının, uzun bir sürede; Trodsen, Abdülkadir Ömür, Hugo ve Marek’siz kalması, bu çileli yol arkadaşlığının çakırdikenli, tozlu, taşlı bulutlu yol arkadaşlığıyla kucaklaşması, kupayı Medıcal Park’ın çimlerine getirdi. Takımları uğruna deplasman yollarındaki trafik kazlarında, kalp krizlerinde, intiharla hayatlarına veda edenlerin, bu kupadan da haberleri olacaktır ve haberdar edileceklerdir mutlak, elbet!

Karadeniz’in dalgalarıyla boğuşan takalardaki balıkçıların, av yolculuklarına herkes saygı duyar değil mi? Trabzonspor'un başarılı başkanı ve yönetim kuruluyla birlikte, bu takımı yıllar sonra aydınlık günlere götüren biri var; Abdullah Avcı… Bölge insanına inceden dokunması, şampiyonluk yolunda sosyal ve kültürel bir yürüyüş başlatması, her söylenene cevap vermemesi, maç sonlarındaki dengeli ve dikkatli açıklamaları da etkili olmuştur desek, yalan olmaz sanırım.
Bordo mavili yönetimde; özellikle Asbaşkan Ertuğrul Doğan’ın yapılan transferlerin altına imza atması, kulübün hem sahada, hem dışarıda, hem ticari alanda başarılı olması, geç kalınmış hak edilmiş şampiyonluğun, kesme taşlı bu dar sokaklara geri dönmesine neden olanlardan bir kaçıydı sadece.

*****

BAL, 3. ve süper ligin olmadığı sadece 2 ve 1.Ligin olduğu dönemde; 1973-74 sezonunda 2.Lig şampiyonu olarak ilk kupası ile tanışmış, ardından 1975-76, 1976-77, 1978-79, 1979-80, 1980-81, 1983-84 ve 2010-11 sezonlarında olmak üzere toplam 8 kez şampiyon olurken, 9. ile bu gece yıllar sonra da olsa yeniden kupasıyla buluştu.

Karşılaşmanın bitimine bir dakika kala, aşırı heyecandan maçın bittiği sanan bordo mavili taraftarları sahaya girmesi ve anonslarla uyarılarak 5 dakika içinde sahadan çıkarılmaları, gecenin ve Türk futbolunun enteresan anlarından biri olarak hafızalarda bir hoşgörüyle kalacaktır sanırım. Önemli bir penaltı atışını Ribeiro ile kaçıran, Ndao ve Wright ile gollerini bulan, son haftaların hiç yenilmeyen, oyunu ve geceyi çirkinleştirmeyen kırmızı beyazlılara, teşekkür etmeden de asla geçmemeliyiz.Soyunma odasına gidip tekrar sahaya dönmeyebilirlerdi, ondan sonra da ayıkla princin taşını! Yandı gülüm keten helva!

Yarım asır önce; 2.Ligde 1973’de, 1.Lig de 1996, 2005, Süper Lig de 2011 ve 2020’de; cebinden hatta iç cebinden! çalınan bu 5 şampiyonluğu, bu 90 dakikada tribünleri tıklım tıklım dolduran Trabzonspor taraftarları, bugüne kadar vefat eden Trabzonspor’un futbolcusundan, teknik ekibinden, yönetiminden, başkanlarına, taraftarlarına kadar, aynı anda hem Medical Park Stadyum’unda, hem Atatürk Alanı’nda, hem de Avni Aker’in bahçesindeki tribünlerinde dolaşan ruhlarına vefasızlık yapmayarak, rahmet ve selam göndermeyi bildik bir şarkıyı seslendirerek unutmamışlardı:

"Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek, dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek…"

REKLAM

REKLAM

Haldizen Deresi’nden doğan göl; UZUNGÖL…

YAZIYA YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR