Trabzonspor'da Diabate imzayı attı
Trabzonspor Diabate için imza töreni düzenledi. Başkan Ağaoğlu transferi özellikle teknik direktör Newton'ın istediğini söyledi
İngiltere’nin Leicester City takımından Trabzonspor'a transfer olan Fousseni Diabate için bugün Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri Futbol Koordinasyon Merkezi’nde imza töreni düzenlendi. Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun katılımıyla gerçekleşen imza töreninde Diabate bordo mavililerle 3+1 yıllık sözleşme imzaladı.
İmza töreninde konuşan Başkan Ahmet Ağaoğlu, “Bugün yeni futbolcumuz Fousseni Diabate ile 3+1 yıllık sözleşme imzaladık. Kendisine kulübümüze hoş geldin diyoruz. Kendisi hem scout ekibimizin hem de Teknik Direktörümüz Eddie Newton’un talepleri doğrultusunda transfer ettiğimiz bir oyuncu. Aslında Süper Lig’e de yabancı değil kendisi. Süper Lig’i de biliyor, Trabzonspor’u da tanıyor. Biz Diabate’nin transferiyle birlikte gücümüzün daha da artacağına inanıyoruz. Kendisi genç ve gelişime açık bir oyuncu. Temennimiz o dur ki; kulübümüzde hizmet ettiği sürece hem kulübümüze faydalı olur hem de bu süre içerisinde önümüzde örnekleri de olduğu gibi kendisini geliştirerek çok daha büyük kulüplere, çok daha büyük liglere, çok daha farklı rakamlarla kulübümüze para kazandırarak transferini gerçekleştirmiş olur. Bu arada bu transfer sürecinde bizlere pozitif yaklaşan Leicester City kulübüne, sportif direktörü ve sayın başkanına da çok teşekkür etmek istiyorum. Sıkıntılı bir süreç olmadı, oyuncunun ayrılma talebini anlayışla karşıladılar. Bu transferin gerçekleşmesinde onların da emeği var, onlara da çok teşekkür ediyoruz. Kendisinden beklentiler büyük, kendisi de bunun farkında. Hem kulübümüzü hem taraftarımızı hem de camiamızı yakından tanıyan ve takip eden bir oyuncu. Sorumluluğunun farkında ve bilincinde. Bizim de onun bu sorumluluğunu yerine getireceğinden hiç şüphemiz yok. Tekrar hoş geldin diyorum” dedi.

Yeni transfer Diabate ise yaptığı açıklamada, “Öncelikle herkese merhabalar. Burada olmaktan dolayı, sayın başkanımızın yanında olmaktan dolayı çok mutluyum. Takımımızın geçen yıl gösterdiği başarının farkındayım. Umuyorum ki bu sene çok daha iyisini yapacağız. Çok daha iyisinden kastım Süper Lig’i kazanmak ve alabileceğimiz tüm kupaları almak. Umarım takım arkadaşlarımla birlikte geçen yıl sergilediğimiz performansın üzerine koyarak ilerleyeceğiz. Burada olduğum için çok mutlu olduğumu tekrar ifade etmek isterim” dedi.
İmza töreninin ardından yeni transfer Fousseni Diabate 1000 adet yeni sezon formalarından satın aldı.
2) TS kulübü bu sezonda ligin tek "net ihracatçı kulübü" olacağı görülüyor. Detaylar A. Sørloth hesaplamasında.
Böylece tüm lig kemikleşmiş bir şekilde net ithalatçı iken, sadece TS son 1.5 sezondur pozitif ayrışmış durumda olup bu durum orta vadede istikrar kazanacak gibi görünmektedir.
TS, assetlerini iyi yönetmekte ve varlık potansiyellerini geliştirmektedir. Bu çerçevede üzerine düşen, içinde bulunduğumuz sezon içerisinde assetlerinde transfermarkt değeri 10milyon Avro üzerine çıkmış yeni bir veya iki oyuncu üretmesi gerekmektedir. Bu sağlanabilirse, 3yıllık değerlendirmede(buna bir bilanço dönemi der isek) kulübün kıymet girişinin net ihracatçı tek kulüp olma pozisyonuna kalıcı bir omuz vereceği bilinmelidir. Alexander'ın(Türkçesi ile der isek, İskender'in) süreci Almanya ve İngiltere piyasasında Trabzonspor ismini ilk defa bilinir kılmış, Yazıcı ise benzer etkiyi Fransa piyasasında yapmıştır. Bunlara İspanya'nında eklenmesi durumuda Avrupa pazarı için daha kapsamlı bir coğrafya gelecekte Trabzonspor markasına önemli etki sağlayacaktır. Ayrıca Türkiye'nin isminede ciddi bir farklı bakış açısı kazandıracaktır. Asıl MANİDAR OLAN(dikkat:burası TFF'ye cevap niteliğinde) böylesi bir kulübün, kendi ülkesinde federasyonu ve hakemliği tarafından devamlı olarak dayak yemesi ve madur edlimesidir. Bu kulüp, altyapısından 5 oyuncu ile rakip takımın tamamı yabancı oyuncusuyla mücadele ettiği gün bile hakemlik elinden, hatalı kararlarla dayak yemiştir. O günde bariz vasat hakem kararları kutsanmış, "hakemde insandır, hata yapar" gibi cümlelerle her zaman olduğu gibi geçiştirilmiştir. Trabzonspor için en temel eksiklik, oyuncuların şampiyonlar ligi performans veri setini sağlayamamasıdır. Ayrıca Süperligin hakemler eliyle manüpulatif olması sonucunda sonuç ve başarı katedebilen kulüplerin bu tembellikle ve öğrenilmiş beklenti ile çıktıkları Avrupa maçlarında kararlı bir şekilde başarısız olması sebebiyle, Süperlig artık Avrupa'da 'çöp lig' veya 'Arap ligi' gibi değer görmesine yol açmakta buda; buradan yurtdışına oyuncu transferini son derece zorlaştırmaktır. Süperlig vasat bir lig kategorise indiği için, gol kralına bile muhtemel transfer süreçlerinde şüpheyle yaklaşılmaktadır.
Uzun süredir, Türkiye futbolcu piyasasının net ithalatçı ve vasat bir lig seviyesinde olmasına sebep olan başlıca unsurları(etki sırasına göre) inceleyecek olursak:
1) Hakemlik
2) TFF politikaları
3) Kulüplerin politikaları
şeklinde ele alabiliriz. Buna mukabil, Türk Futbolunun uluslarasası rekabet edebilirliğinin sağlanabilmesinin önündeki engellerin kaldırılabilmesi pekte olası görülmediğinden(statüko çok güçlü) her ne kadar TS kulübünün asset yönetimi ve geliştirmeleri dramatik olarak pozitif ayrışsa bile, kendi potansiyelinin çok gerisinde kalacağı açıktır. 2020 yılına geldiğimizde, halen Türk Futbolunun her anlamda önündeki en büyük engel "forma rengine göre çalan/çalmayan düdüklerin" üfleyenleri veya bu üfleyenlere, üfleyenlerdir. Artık TFF yönetimin, "hakemlerde hata yapar, en aza indirmeye çalışıyoruz" lafta kalan klişesi ile saha kararları sonuçlarının desteklenmediği gerçekliği ile yüzleşme zamanı gelmiştir. Ülke futbolu bu yıkıcı hakikat ile ileriye doğru bir adım dahi atamaz ve kendini tahrip eder halde bulunmaktadır.
TS kulübü, Türk Futbolunun kemikleşmiş vasatlarıyla mücadelesini sürdürürken ilginç bir şekilde aslında yine onun değerini yükselten yegane kulüp(örn: net ihracatçı tek kulüp olma özelliği)olmaya devam etmektedir. TFF'nin, Kulüplerin profesyonel sporcu üretip ihraç etme konusunda arzulu ve çalışkan olanlarına; devamlı surette ceza ve maduriyetler yaratmak yerine, ödül ve teşviklerle yönlendirici olması ve elindeki kaynakları yine spora değer üretimi için geri döndürmesi umulur. Aksi durumda ülkemizde olduğu gibi, ülkede futbolun gelişmesi ve net ithalatçı konumunu atalatle savunmak anlamı gelen politikalarla kan kaybetmeye devam edilecektir.
Sporcu tüketen konumu yerine, sporcu üreten bir dönüşüm için, özel olarak TS ile hakemlik arasında halen sürdürülmekte olan kan davasına artık dur demek, bir yerlerden başlamak için güzel ve uygun bir yeni başlangıç olabilir.
Saygılarımla,