KTÜ'nün eski profesörü kanser hastalarının umudu!

KTÜ'nün eski profesörü "Islık çalan Ok" adını verdiği yöntem ile hastalarının kanserle savaşmasına yardımcı oluyor.

KTÜ'nün eski profesörü kanser hastalarının umudu!

Hastanın hücresinin genetiğini değiştirerek kanserle savaşan hücre haline getiren ‘Car-T Cell’ yöntemini Türkiye’de uygulayan, Dr. Ercüment Ovalı, ‘Islık Çalan Ok’ adını verdikleri tedaviyi anlattı.

Kişinin kendi bağışıklık hücresinin genetiğini değiştirerek onu kanserle savaşan bir hücre haline getiren ‘Car-T Cell’ tedavisinin Türkiye’deki ilk uygulamasını gerçekleştiren Prof. Dr. Ercüment Ovalı konuştu.

Genetiği değiştirilmiş hücre tedavcisi Car-T cell’i, şu ana kadar dört hastaya uyguladıklarını ve sonuçların ‘şimdilik üzmediğini’ söyleyen Prof. Dr. Ovalı, “Hastalarımızın en küçüğü 6, en büyüğü 42 yaşında. 3’ü lösemi , biri lenfoma hastası. Biri hariç durumları iyi. İkisi hâlâ hastanede. Şu anda bir şey demek için çok erken ama işler yolunda gidiyor. Gerçek veriler çıktığında analiz sonuçları ne olur onu hep birlikte göreceğiz ama bu kadar emeğin boşa gitmediğini görüyoruz. Hedefimiz 24 hastaya çıkmak. Muhtemelen ilk resmi datayı da mart ayında Avrupa 2. Transplant Kongresi’nde açıklayacağız” dedi.

‘HIV virüsü veriyoruz’

Yaşam süresi üç aydan kısa olan dünyadaki tüm tedavi seçenekleri kullanılmış ve normal şartlarda son günlerini evlerinde geçirmesini istedikleri hastalar üzerinde çalıştıklarını söyleyen Prof. Dr. Ovalı, Car-T cell tedavisinin ne olduğunu şöyle anlattı: “Normal şartlarda kendi bağışıklık sistemimiz kanseri tanır onu kontrol eder ama yok etmez. Çünkü kanser hücresi, bağışıklık hücresi ile aynı soydan. Kanser hücresiyle, bir mikropla, virüsle ya da mantarla savaştığı gibi yabancı görmediği için savaşmaz. Klasik immünoterapiyle kanseri kontrol altına alabiliyoruz ama Car-T cell’in mantığı çok farklı. Burada, kişinin kendi bağışıklık hücresini dışarı alıp, genetiğini değiştiriyoruz. Hücrenin içine HIV (AIDS) virüsü naklediyoruz. Ama virüsün hastalık yapan kısmını alıp sadece taşıyıcı kısmını bırakıyoruz.

‘Tedavide %70 başarı’

O kestiğimiz kısma da kendi istediğimiz geni koyuyoruz. Bu şekilde genetiği değiştirilmiş hücre vücuda tekrar nakledilince HIV virüsü her zaman yaptığı gibi önce bağışıklık hücrelerinin içine giriyor ama hastalık yapan kısım olmadığı için bizim yerleştirdiğimiz gen çalışmaya başlıyor. T lenfositler kanseri artık kendi dokusu gibi değil düşman gibi görüyor ve savaşmaya başlıyor. Çok çetin ve yan etkileri olan bir savaş ama şöyle düşünün; çocuğunuz var ve doktoru size ‘Kemik iliği nakli de yaptık ama hastalık tekrarladı, yapacak bir şey yok. Çocuğunuzu kaybedeceksiniz hazırlanın’ dedi. Bu tedavi işte yüzde 70 olasılıkla çocuğunuzu kurtarmayı garanti eden bir tedavi.”

‘Kanser aşısında çalışma sürüyor’

Prof. Dr. Ovalı, kanser aşıları üzerine sürdürdükleri çalışmaları da şöyle anlattı: “Yaptığımız çalışmalarda aslında gördük ki bir altın madeninin üzerinde oturuyoruz. Altın madeni derken, bir beyin tümörünün yaşayacağı zaman x diyelim, çok az yan etkiyle normal tedavisine aşıyı eklediğimizde bu x+y yapabileceğimizi gördük. Bu çok önemli çünkü birincisi yerli ürün, ikincisi hastaya kullanılması son derece basit bir ürün. Hastayı tamamen kurtarır mı kurtarmaz ama hastaya kaliteli zaman sağlıyor. Şu an ki sonuçlarımız çok heveslendiriyor ama biliyorsunuz bir çalışma her şeyi ortaya koymaz. Bunun bir kaç defa tekrarlanması gerekiyor. Ama doğru yoldayız.”

‘Car-T cell tedavisinde Çin ve ABD başı çekiyor’

Car-T cell tedavisi gören hasta sayısının tüm dünyada 2018 sonu itibarıyla 955 olduğunu belirten Prof. Dr. Ovalı, “Çin ve ABD başı çekiyor, onları Avrupa izliyor. Ortadoğu’da İsrail’de var, Türkiye’de de biz varız. Türkiye’de yıllık 800 hastanın bu tedaviyi olması gerekiyor ama şu andaki fiyatlara bakarsak ilaç firmasına hasta başına ödenecek para 475 bin dolar. Bunu 800’ye çarpın, sağlık bütçesinin kaçta kaçı ediyor. Bu bizim açımızdan önemli olduğu gibi ülke açısından da çok önemli bir yatırım” dedi.

‘ISIKOK koyduk’

Car-T cell tedavisinde ABD’deki yöntemi alıp patente takılmamak için üç ayrı noktada değişiklikler yaptıklarını ve bize özgü hale getirdiklerini belirten Prof. Dr. Ovalı “İsmini ISIKOK yani Islık Çalan Ok koyduk. Eskiden savaşlarda hem düşmanın moralini bozmak hem de düşmanın yerini diğerlerine de göstermek için ıslık çalan oklar kullanılırmış. Biz de bundan esinlendik çünkü Car-T cell hücresi de böyle çalışıyor. Kendisi kanserli hücreye saldırırken diğerlerine de haber veriyor, diğerleri de oraya geliyor” dedi. Ovalı, bu tedavilerin tam donanımlı hastanelerde yapılması gerektiğini belirttti. Ovalı devletin kendilerine göstereceği bir merkezle tecrübelerini paylaşmak istediklerini de söyledi.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler