İnşallah Kızlar Manastırı Ayasofya gibi olmaz!

Hasan Kurt Kızlar Manastırı’nın neden bakanlığa devredildiğini yorumladı.

İnşallah Kızlar Manastırı  Ayasofya gibi olmaz!
Haber61/Haber Servisi - Kuzey Ekpress Yazarı Hasan Kurt, bugünki köşe yazısında Kızlar Manastırı’nı ele aldı. Yazısında, Belediyenin bakanlığa manastırı devrederek tadilat yapılmasını yorumladı.

Büyükşehir ödenek ayıramadığı için bakanlığa devredilen ve bir süredir şehrin göbeğinde olmasına karşın hala açılamayan manastırla ilgili Kurt, bazı detayları da verdi Ayasofya’ya atıfta bulundu.

Ayrıca Kurt, Kızlar Manastırı ile ilgili Başkan Gümrükçüoğlu’nun doğru yaptığını söyledi.

İşte o yazısı;

Kızlar Manastırı Ayasofya Müzesi!

Merhum emekli öğretmen Hami Nayır, 1910’lu 20’li yıllardaki Trabzon’u anlatırken, ‘Kızlar Manastırının duvarları sarı boyalı idi. Manastırda din eğitimi alan genç Rum kızları, sere serpe Boztepe çimenlerine yayılırdı. Bizde daha yeni ergenlik çağında idik, uzaktan uzağa onları seyrederdik’ demişti…

Kızlar Manastırı, Trabzon İmparatorlarından, kral 3. Aleksios döneminde (1349- 1390) Boztepe’nin Karadeniz’e bakan yamaçlarında yapılmıştı. Kızlar Manastırı’nın iç duvarları kral 3. Aleksios ve kraliçe Thedora’nın freskleriyle (resimleri) süslenmişti. Manastırın duvarlarında hala Thedora ve 3. Aleksios’un freskleri görülür…

Kraliçe Thedora, o dönemler Kafkasya’nın, Doğu Karadeniz’in güzel ve güçlü bir kadınıydı… Gürcü güzeli Theodora, Trabzon İmparatorluğuna bir darbe sonucunda gelmişti. İmparatorlukta iç karışıklık vardı. Tehedora da Trabzon İmparatorlarından birinin yakın akrabası idi. Thedora tahminim o ki, tahta oturduktan sonra 3. Aleksios ile evlendi. İmparatorluğun yönetimini de muhtemelen kocasına bırakmıştı!

Kızlar Manastırının yaslandığı yamaçta derin olmayan bir mağara da vardı. Bir ara Manastırın içinde ve çevresinde keşif yapmıştım… Manzara gerçekten müthiş! 3. Alexsios, Manastırın dağ tarafına mağaranın içine bir kaya kilise yaptırmıştı. Manastırda şapel, çok sayıda küçük odalar, misafirhane, aşhane, havuz yer alırdı. Orta avlu ise genişti… Manastırın su ihtiyacı; içteki havuzdan, kayalardan sızan sudan, kuyudan veya daha yukarılardan kanalla getirilmiş olabilir. Manastırda bir de mezar varmış… 3. Aleksios’un oğlunun mezarı! Mezar kayboldu gitti… Mezar, Thedora’nın mezarı olsaydı, Gürcüler mutlaka o mezarı kazır ve kemikleri alır Tiflis’e götürürdü.

Gürcüler; 1990’lı yıllarda Kemerkaya Mahallesinde Anadolu Lisesinin doğusunda 1940’lı yıllarda yıkılan haşmetli Gürcü kilisenin bahçesinde kazı yapmıştı. Yanılmıyorsam Atay Aktuğ’un belediye başkanlığı döneminde idi… Metruk mezarı kazan Gürcüler, toprak altında birkaç parça kemiği sandukalara koyup Tiflis’e götürmüşlerdi… Orada yatan bir Gürcü prensi idi!

***

Kızlar Manastırı, Osmanlı döneminde birkaç kez onarılmış ve ek de yapılmıştı… Manastır, 1924 mübadelesi sonrası kendi haline bırakılmıştı.  Manastıra bir süre el sürülmedi. 1950’li 60’lı yıllarda ise Manastır, neredeyse gecekondu olmuştu…

Trabzon’a Zigana dağı arkasından gelen birçok aile Manastırı ev olarak kullanmıştı. Manastırdaki asıl tahribat işte o dönemler olmuştu. Bu arada unutmadan söyleyelim Manastır boş kaldığı dönemlerde, özellikle akşamları Trabzon’da şarap şişesini arka cebinde, dumanı kesede taşıyan, bıçkın, hırçın ve hızlı delikanlılarına da ev sahipliği yapmıştı!

Turizm Müdürlüğünden gelme, Trabzon eski belediye Başkanlarından Mehmet V. Canalioğlu, Manastırın iç bölgesini temizletmişti. Canalioğlu, Manastırda bir de konser verdirmişti.

Mülkü Trabzon Belediyesine ait olan Manastırı, Canalioğlu’ndan sonra koltuğa oturan Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Gümrükçüoğlu, 5 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığına devretti.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Belediye, Manastır için bir restorasyon projesi hazırlattı. İşi Bakanlık ihale etti. Manastırın restorasyonu neredeyse bitme noktasına geldi. Restorasyonun yüzde 80’i falan yapıldı.

Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Gümrükçüoğlu’nun, Manastırı 5 yıllığına da olsa Kültür ve Turizm Bakanlığına devretmesi doğru bir işti. 5 yıllık süre ne zaman bitecek bilmiyoruz. Süre bittiğinde Manastır, tekrar Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmelidir.
 
Devredilmese ne olur?

Yarın biri çıkar, Fatih Sultan Mehmet’in Camiye çevirmediği, Vakfiyesine dahil etmediği Ayasofya Kilisesinde olduğu gibi Manastırın içine cami değil ama bir mescit yapabilir ve Manastırın içine eder!

Gerçi Gümrükçüoğlu’nun, Kızlar Manastırı'ndaki fresklerin gün yüzüne çıkartıldığını, yöre turizmi için önemli olduğunu, restorasyon bittikten sonra turizme kazandırılacağını, bölgeye gelen yerli ve yabancıların hizmetine sunulacağını ve Manastırın bir çekim merkezi olacağını söylemesi, Manastırın değişim ve dönüşüme uğramayacağını işaret ediyor.

Başkanın bu söylemleri, bugünkü söylemler. Yarın ne olacağı belli değil. Kızlar Manastırı gibi kaderine terk edilmiş, depo olarak kullanılmış, çocukken bahçesinde ateş yakıp teneke üzerinde midye pişirdiğimiz Ayasofya Kilisesi de, bir belediye başkanının değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kudretli bir Başbakanı Adnan Menderes’in resmi talimatı ile restore edilmiş ve müze haline getirilmişti... Ki, o dönem Ayasofya bölgesinde yaşayan Müslümanların ibadet etmesi için arsa alımı ve cami yapımı için büyük paralar da verilmişti. O paralarla o günlere neredeyse mahallenin yarısı satın alınabilirken ancak o küçük caminin arsası alındı ve cami yapıldı. Ayasofya’nın iç mekanlarında da Kızlar Manastırındaki fresklerden daha tarihi ve güzel freskler vardı. Kızlar Manastırı’ndan yüzyıl önce yapılan Ayasofya (Kilise) Müzesinin, Adnan Menderes’ten 55 yıl sonraki hali ortada.  

İnşallah Kızlar Manastırı da aynı akıbete uğramaz.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Trabzon Haber