Bölgede domuz gribi var mı?

Türkiye’nin farklı illerinde son günlerde yaşanan domuz gribi vakalarıyla ilgili olarak bir açıklama yapan Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolojisi Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, domuz gribi ile ilgili panik oluşturulac

Bölgede domuz gribi var mı?
Türkiye’nin farklı illerinde son günlerde yaşanan domuz gribi vakalarıyla ilgili olarak bir açıklama yapan Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolojisi Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, domuz gribi ile ilgili panik oluşturulacak bir durumun söz konusu olmadığını söyledi. 
 
Aynı zamanda Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolojisi Anabilim Dalı Başkanı olan EKMUD Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, son günlerde grip vakalarında yaşanan artış ve vatandaşların domuz gribi paniğine dikkat çekti. 
Önceden Kasım, Aralık aylarında başlayan grip vakalarının bu sene Aralık sonlarında başladığına vurgu yapan Köksal, “Dünyadaki iklim değişikliğine bağlı olarak bu sene grip mevsiminin biraz daha kaydığını görüyoruz. Eskiden Kasım, Aralık’ta başlayan vakalar bu sene Aralık sonu hatta Ocak Şubat aylarına kadar gideceğini düşünüyoruz. Fazlalaşacağını biliyoruz ve fazlalaştı da. Mevsimsel gribin yanı sıra domuz gribi vakaları da var. Ancak bu kadar panik yapacak kadar fazla vaka olmadığını ifade etmek istiyorum” dedi.
 
"BÖLGEMİZDE DOĞRULANMIŞ VAKA YOK"
 
Türkiye’nin münferit yerlerinde domuz gribi vaka bildirimlerinin olduğunu ancak Doğu Karadeniz Bölgesi'nde doğrulanmış vaka olmadığını kaydeden Prof. Dr. İftihar Köksal, “Domuz Gribi; 2009 yılında dünyada büyük bir salgına neden olmuş olup, aynı virüs 1918 yılında 'İspanyol gribi' olarak bilinen salgında yaklaşık 100 milyon kişinin ölümüne yol açmıştır. O zaman şöyle bir sorunumuz vardı, H1N1 İspanyol gribi olarak tabir edilen bu hastalık 1918’den beri görülmemişti. Yani yeni yaş grubu yaşlılar hariç bu virüsle tanışmıyordu. Daha sonra aşılama programları başlatıldı. Bunun da yararını bu sene vakaların daha az olmasından görüyoruz. Türkiye’nin münferit yerlerinde domuz gribi vaka bildirimleri var. Ancak bizim bölgemizde doğrulanmış vaka yok. Bize grip belirtileriyle müracaat eden hastalara solunum yolu sekresyonlarında tarama yapıyoruz. Hangi virüse bağlı olduğunu görüyoruz. Çünkü influenza virüsünün bir çok türü var. Bunlardan sadece H1N1 domuz gribi olarak adlandırdığımız grip türü. Bunun içinde hastaların örnekleri Ankara’da Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'na gönderilerek orada viroloji laboratuvarında araştırılıyor. Ancak oraya da o kadar lüzumsuz yığılma var ki bu kadar gereksiz örneğin gittiği bir ortamda gerçek vakalara tanı konulması son derece zor" diye konuştu.
"Halkımızı panik halinde olmamaya davet ediyorum" diyen Köksal "Çünkü sağlık kurumları, acil servisler öyle bir hale geliyor ki işlerin yapamayacak duruma geliyorlar. Sonuçta domuz gribi de diğer griplerdeki gibi grip hastalığı. Klinik seyri olarak birbirinden farkları yok. Sadece risk grubu dediğimiz kişilerde hastalık ağır seyir ediyor. Zaten Türkiye’de de ölen vakalara baktığımız zaman bunların büyük bir çoğunluğunun altında farklı hastalıklar var. Bu nedenle o kadar paniğe gerek yok. Yeter ki nasıl korunulacağı bilinsin, yeter ki ne zaman doktora gidileceğine doğru karar verilsin, yeter ki ne zaman ilaç alınacak buna doğru karar verilsin” şeklinde konuştu.
 
Panik havasından mutlaka uzaklaşılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Köksal, “Panik havasından uzaklaşmamız gerekiyor. Panik oluşturulacak bir durum yok. Her boğazı ağrıyan, hafifçe ateşi çıkan hastanın 'ben domuz gribi oldum' diye sağlık kuruluşlarına başvurması gerekmez. Orada gerçekten domuz gribi olarak başvurmuş hastaların tanısının konulmasında gecikmelere ve yığılmalara yol açabiliyorlar. Her klinik örnekten mutlaka domuz gribinin araştırılması gerekmiyor olduğunu biliyoruz. Grip testlerinin de yapılmasına gerek yok. Çünkü artık nelerin olduğunu biliyoruz. Şu anda Türkiye’de sadece H1N1 değil, mevsimsel grip yapan diğer türlerin de dolaştığını biliyoruz. Bu bakımdan çok telaş etmeye gerek yok. Bu hastalıktan korunmak tedavi olmasından yaşanan korkudan inanın çok daha kolay” ifadelerini kullandı.
 
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
 
Domuz gribinin belirtilerinin mevsimsel gripten farklı olmadığını ifade eden Dr. Köksal, şu bilgileri verdi:
 
“Domuz gribinin belirtileri mevsimsel gripten farklı değildir. Her grip hastasında görülen ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik gibi belirtiler domuz gribinde de vardır. Ayrıca bulantı, kusma ve isal görülebilir. Her hastada bu belirtiler görülmeyebilir. Hastaların çoğunluğunda hafif seyreder. Hastalığın en korkulan yanı akciğerlerin etkilenmesi ve gribe bağlı zatürre gelişmesidir. Virüs akciğer hücrelerinde çoğalarak hücrelerin görevini yapamamasına, solunum sıkıntısına yol açabilir. Bazen bakterilerin eklenmesi ile bakteriyel pnömoni gelişebilir. Bazı vakalarda beyin ve kalp de etkilenebilir. Bulaşma yolları ise infekte kişilerin solunum yolu sekresyonlarında çok miktarda virüs vardır. Virüs bu kişilerden öksürme, hapşırma hatta konuşma sırasında damlacıklar aracılığı ile etrafa yayılır ve solunum yolu ile yayılır. Kontamine olmuş cansız yüzeyler de hastalığın bulaşmasında önemli rol oynar. Kuluçka süresi 1-4 gün arasında değişir. Hasta kişiler belirti çıkmadan 1-2 gün önce virüsü etraflarına yaymaya başlar ve bulaştırıcılık 4-7 gün devam eder” dedi.
 
65 yaş üzerindeki kişilerin risk altında bulunduğunu ifade eden Dr. Köksal,” Beş yaş altı çocuklar, gebeler, her yaş grubundan kronik hastalığı olanlar yani astım, kronik akciğer hastalığı olanlar, kalp hastaları, kronik böbrek hastaları, diyabet hastaları, bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar, 65 yaş üzerindekiler grip için yüksek riskli kişilerdir. Domuz gribinden ölen hastaların bir kısmını genç erişkinler oluşturmakta olup bunların yüzde 30’unda altta yatan diğer hastalıklar da bulunmaktadır.”
 
TEDAVİ VE KORUNMA
 
Hastalığın korunma ve tedavi konusunda da uyarılarda bulunan Dr. Köksal, “Hastaların semptomlarına yönelik olarak ateş düşürücüler, bol sıvı ve istirahat tedavinin esasını oluşturur. Antiviral ilaçlar sadece alt solunum yolu enfeksiyonu belirtileri olan, hastaneye yatırılması gereken hastalara ve komplikasyon riski olan hastalara 48 saat içinde başlanmalıdır. Antibiyotikler bakteriyel enfeksiyon gelişen hastalar dışında kesinlikle kullanılmamalıdır. Korunmada en önemli noktalardan biri hasta kişilerin maske takmaları, ellerini sık sık yıkamaları, tokalaşma, öpüşme gibi davranışlardan uzak durmalarıdır. Kapalı ve havasız ortamlarda kalmamalı ve mekanlar sıkça havalandırılmalıdır. Hastalıktan korunmada en önemli bir diğer nokta aşılanmadır. İnfluenza yani grip aşıları koruyuculuk oranları çok yüksek aşılar olup beş yaş altı çocuklar, gebeler, her yaş grubundan kronik hastalığı olanlar yani astım, kronik akciğer hastalığı olanlar, kalp hastaları, kronik böbrek hastaları, diyabet hastaları, bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar, sağlık çalışanları aşılanmalıdır. Solunum yolu enfeksiyonuna sahip bütün hastaların hastanelere başvurmasına ve panik yapmalarına gerek yoktur. Evlerinde istirahat etmeleri, bol sıvı almaları, gerektiğinde ateş düşürücü ve ağrı kesiciler gibi semptomatik tedavi uygulanması yeterli olacaktır. Yüksek ateşi devam eden, solunum sıkıntısı olan , klinik durumu aniden bozulan hastalar hastaneye başvurmalıdırlar. Hastalık solunum yolu ile bulaştığından hastaların genel ortamlarda maske takmaları, ellerin sık sık yıkanması etkili korunma yollarıdır. Aşılanma çok önemli olup zaman sınırlaması yoktur. Aşı yaptırmamış özellikle risk grubunda yer alan kişiler bir an önce aşılarını yaptırmalıdır” diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler