Örs ve Kuvvetli basınla buluştu: "Türkiye ve Trabzon’da birinci parti olacağız"

İYİ Parti İl Başkanı Kuvvetli ve Trabzon milletvekili Hüseyin Örs açıklamalarda bulundu.

Örs ve Kuvvetli basınla buluştu: "Türkiye ve Trabzon’da birinci parti olacağız"

İYİ Partti Trabzon İl Başkanlığı'nda İl Başkanı Azmi Kuvvetli ile İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs basın toplantısı düzenledi.

"TÜRKİYE VE TRABZON’DA BİRİNCİ PARTİ OLACAĞIZ"

Azmi Kuvvetli basın toplantısında şu ifadeleri kullandı;

"Bildiğiniz gibi genel başkanımızın Giresun, Ordu ve Samsun Bölge toplantısı oldu. Fakat genel başkanımızın son dönemlerde yaptığı esnaf ziyaretleri mitinglere dönüştü. Bu İYİ Parti’ye olan ilginin arttığın gösteriyor. Bu 3 ile yapılan ziyaretlerde bölgenin sorunları ile alakalı tespitleri oldu. Rahatsızlığım nedeniyle bu toplantıya katılamadım ama milletvekilimiz katıldı. O tespitleri anlatacak.

İYİ Parti Trabzon ile alakalı bir kaç şey söylemek istiyorum. Vatandaşlarımız ile bir araya geldi. Vatandaşlarımızdan gördüğüm, İYİ Parti’nin artık ilgi odağı oldu. Demirel zamanında Demirel’den bizi kurtar baba sloganının bizim için şuanda söyledi. Trabzon’da İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 21’in üzerine çıktı. İYİ Parti cazibe merkezi oldu. Sorunları tespit eden bir parti haline geldi.

Genel başkanımız Türkiye’nin 3 te 2’sini gezerek toplumun sıkıntılarını dinledi. Bu da toplumdan karşılık buldu. İYİ Parti önümüzdeki dönem oyunu yukarılara taşıdı. Bunun yukarılara çıkacağını ve Türkiye ve Trabzon’da birinci parti olacağız.

Maraş Caddesinin yayalaştırılması ile alakalı Zorluoğlu bizi ziyaret etti. Maraş ve Uzunsokak’ın yayalaştırılması gerektiğini söyledik. Bu çalışma sırasında profesyonel bir çalışma ortaya konulmadı. Ama orası trafikten arındırıldı ve vatandaşa açıldı. Teşekkür ettik. Zemin ile alakalı endişelerimiz vardı. Bu endişeler aklı çıktı ve yer yer aşınmalar oldu.

İkincisi Gülcemel projesi var ve çöplük haline geldi. Ne zaman yapılacağı belli değil. Yetkilileri göreve davet ediyoruz. Orada geçen sene dereler nedeniyle orada durulmuyordu geçen sene onu çözdüler.

Trabzon'da Güney çevre yolu, yatırım adası, lojistik merkez üzerinde siyaset yaparak bir yere geldiler ama İyidere’ye kaydırıldı. Erzincan-Gümüşhane-Trabzon Demiryolu hattı başka bir aksa kaydırılacak, endişesine kapılmamıza neden oluyor. Bu hat Erzincan-Gümüşhane-Trabzon olmalı.
Trabzon’da Çömlekçi, Kaymaklı ve Esentepe gibi mahallelerinde kentsel dönüşüme ihtiyaç var. Bu 10 hektara dönüştürüldü. Beton yoğunluğuna dönüştü.

Trabzon'da trafik sorunu var. Trabzon’da meydan merkezi yanında yeni merkezler oluşturulmalı ve güney çevre yolu yapılmalı. 

Hafif raylı sistem projesi vardı. Şehir Hastanesi yapılmaması gereken yerde yapılıyor ve şuanda durdu. Devlet müteahhitlere bir hak verdi. Yüzde 15’in altında gerçekleştirme olan ihalelere tasfiye hakkı verdi. Ben o oranın yüzde 15’in altına olduğunu düşünmüyorum. Nasıl tasfiye ettiler merak ediyorum.

Arap turizmi Trabzon esnafının yüzünü güldürdü. Ama günde 100 tane müşterisi varsa 99’u turist. Bu Araplara karşı insanlarımızın misafirperverliklerini göstermediklerini görüyorum ve üzüntü duyuyorum. Onları iyi ağırlayıp bir daha gelmelerini sağlamamız lazım."

"AK PARTİ’YE “OY YOK!” DİYORLAR"

İYİ parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bana Trabzonluların ve vatandaşların ilettiği yorumları mecliste gündeme getiriyorum. Elimden geldiğince bölgenin ve Trabzon’un sesi olmaya çalışıyorum. Geçtiğimiz günlerde Giresun ordu samsun programına eşlik ettim. Buradaki izlenimlerimi ve fındık konusunda sizlerle görüşlerimi paylaşacağım.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 20 Ocak 2020 tarihinden itibaren yaklaşık 2,5 yıldır, ilçe ilçe, il il Türkiye’yi adımlıyor, esnaf ziyaretleri yapıyor, vatandaşlarla bire-bir görüşüyor, bu ziyaretlerinde kendisine iletilen sorunları Türkiye gündemine taşıyor. 

Genel Başkanımızın bu ziyaretlerine milletvekilleri olarak bizler de iştirak ediyoruz, Vatandaşın bizlere ilettiği sorunları TBMM gündemine taşıyoruz, bazen soru önergeleri veriyoruz, bazen araştırma önergeleri veriyoruz, sorunların çözümüne ilişkin önerilerde bulunmuyoruz.

Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde Giresun, Ordu ve Samsun programında Genel Başkanımıza eşlik ettim.

Karadeniz Bölgemizin bu 3 iline yapılan ziyaretlerde vatandaşın bizlere gösterdiği yakın ilgi ve teveccühe şahit olduk.

Giresun’da Yağlıdere, Espiye ve Bulancak, Ordu’da Aybastı, Kabataş ve Korgan, Samsun’da Atakum, 19 Mayıs ve Terme ilçelerinde esnaflarımızı ziyaret ettik.

Şunu hemen söylemek isterim ki; esnaf ziyareti olarak planladığımız bu program bütün ilçelerimizde mitinge dönüştü.

Bölgede vatandaşlarımızın Sayın Genel Başkanımıza gösterdiği ilgi gerçekten üst seviyede idi. Genel Başkanımız kendiliğinde toplanan büyük kalabalıklara hitap etti, zaman zaman onlara mikrofon uzattı, onların dile getirdiği sorunları dinledi.

Bu son Karadeniz ziyareti gösterdi ki; bölge insanımız mevcut Ak Parti yönetiminden umudunu kesti ve değişim istiyor ve bunu da açık açık dile getiriyor.

Vatandaşlarımız işsizlikten şikayetçi, vatandaşlarımız hayat pahalılığından şikayetçi, vatandaşlarımız her geçen gün yapılan zamlardan şikayetçi, çiftçilerimiz ürünlerinin para etmediğini, ilaca, gübreye, mazota para yetiştiremediklerini ifade ediyorlar.

Ve geçmişte AK Parti’ye oy veren bir çok vatandaşımız artık AK Parti’ye “oy yok!” diyorlar.

Bunu birçok yerde açık açık söylediler.

Meral Akşener ve İYİ Parti iktidarına güvenlerini dile getirdiler.

Bu ifadelerin Karadeniz’de Bölgesinde söyleniyor olması bizler için ayrı bir önem arz etmektedir.

Bölgede geçtiğimiz seçimlerde Ak Parti’nin Türkiye ortalamasının üzerinde oy aldığı gerçeğini de göz  önünde bulundurursak, Karadeniz seçmeninin Ak Parti’ye verdiği desteğin hızla azaldığını ve eridiğini; sahada gördüğümü söylemek istiyorum.

İnsanların kendilerinden olan, kendilerine dokunan, kendi dertleri ile dertlenen bir lider arayışında olduğunu Sayın Meral Akşener’e gösterilen ilgi ve sevgiden anlıyoruz.

Onun için diyorum ki; İYİ Parti Karadeniz’de de oyunu arttıran tek parti ve Meral Akşener’de milletin umudu olmuştur. Karadeniz ayakta ve İYİ Parti İktidarı yakındadır.

FINDIK VE ÇAYDAKİ EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ...

Bölgemizin iki temel ürünü fındık ve çay ile ilgili görüşlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ülkemiz dünya fındık üretim sahalarının yaklaşık %80’nine üretiminin ise ortalama %70’inе sahiptir. Günümüzde fındık Türkiye’nin en önemli sınai tarım ürünlerinden biri olmasının yanı sıra üretiminin gerçekleştirildiği bölgelerde önemli bir geçim kaynağı durumundadır. Büyük bölümü belirli ölçeğin altındaki üretim alanlarında fındık yetiştiren üreticilerin, karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunlar başta olmak üzere çeşitli nedenlerle köyden kente göç etmeleri nedeniyle üretim alanlarından uzakta şehir ve büyükşehirlerde yaşamaları fındık üretimini asli uğraş olmaktan çıkarmıştır.

Fındıkta en önemli sorunumuz üretimin azalmasıdır. Ulusal Fındık Konseyi, 2005 yılında dünyada %79 seviyesinde olan üretim miktarımızın 2021'de %69'a gerilediğini, rakip ülkelerin üretimleri sürekli artarken Türkiye'de de bunun tam tersi yönde bir durumun söz konusu olduğunu açıklamıştır.

Son yıllarda fındık pazarında küresel çapta ülkemizi de yakından ilgilendiren önemli gelişmeler yaşanmaktadır. ABD, Çin, Azerbaycan, Gürcistan, İspanya, Romanya, Polonya, Hırvatistan ve Rusya gibi çeşitli ülkelerin Türkiye’nin en önemli tarımsal ihracat ürünü olan fındığın üretimine ilişkin yatırımlar yapmaya başlamışlardır. Modern tarıma elverişli alanlarda daha genç fındık ağaçlarıyla yapılan bu üretim sonucunda bahse konu ülkelerden bir kısmının, ülkemizdeki fındık üretimi verimliliğinden daha iyi sonuçlar elde ettikleri görülmektedir.

Fındık üretimini belirli bir planlama çerçevesinde modern tekniklerle artırarak, ülkemiz adına daha fazla ihracat yapabilmenin ve üreticimizin ve tüm kesimlerin bundan yüksek oranda pay alabilmesinin yegâne yolu çiftçimizin üretim yapması ile olacaktır. Üretmeden fındıkta hep dile getirdiğimiz dünya üretiminin %75’lik kısmını karşılama övüncümüz maalesef bir önlem alınmaz ise her yıl daha da düşük seviyelerde seyredecektir.

Fındık hala Türkiye için ithal edilemeyen ürünler arasında yerini korumaktadır. Bu anlamda bu üretim kapasitesinin artırılması ve rakip ülkelerin üretimlerinden ülkemizin herhangi bir zarar görmemesi için yapısal sorunların zaman kaybedilmeden bertaraf edilmesi gerekmektedir.

Yabancı sermayeli şirketlerin üreticimiz ve ülkemiz için herhangi bir baskı oluşturmaması için bir an önce milli bir fındık politikası uygulanmalı ve kaynakların etkin kullanımı sağlanarak fındık üretiminin yapıldığı bölgelerimizde sürdürülebilir bir tarım oluşturulmalıdır.

Fındık fiyatı, alımı ve fındık zararlılarının oluşturduğu sorunlar ile ilgili TBMM’de birçok önerge verdim, TBMM kürsüsünde defalarca konuştum sorunları dile getirdim.

Bu günlerde Üreticinin beklentisi emeğinin karşılığını alabildiği bir fiyatın belirlenmesi ve alımlara başlamasıdır.

İYİ Parti olarak biz; bu yıl fındık fiyatının en az 74 lira olmasını teklif ediyoruz. Partimizin ekonomi kurmaylarının yaptığı çalışmalar neticesinde maliyetleri hesaplayarak belirlediğimiz bu fiyat üreticimizin dertlerine dermen olabilecek makul bir rakamdır diye düşünüyoruz. Aksi durumda yerli ürünümüz fındığı üreten binlerce vatandaşımız ne yazık ki; yine yabancı bir şirketin, ve özel firmaların insafına bırakılmış olacaktır. Bunun yanında son yıllarda fındık bahçelerinde görülen hastalık ve birçok zararlarının etkisiyle fındık üretimini gittikçe zorlaşmaktadır. Bu gibi etkenlerin önüne geçmek ve üreticilerin mağduriyeti giderilmesi için acil tedbirler alınmalı ve gerekli adımlar atılmalıdır.

Yine bölgemiz ve ülkemiz için çok önemli bir ürün olan çay ile ilgili de bir şeyler söylemek isterim. Ülkemizde çay; Başta Rize olmak üzere; Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde üretilmektedir. 2021 yılında 203 bin 381 yaş çay üreticisi ile 788.988 dekar çaylık alanın kaydı vardır. Öncelikle sektörde en köklü konumda olup, pazar payı açısından da oldukça hatırı sayılır bir yerde bulunan ÇAYKUR’un durumunu bir analiz edelim. ÇAYKUR çok değerli bir marka ve hem bölgedeki dengeler hem de ülke açısından stratejik öneme sahip bir kurum. İşte bu kurum;  Yani ÇAYKUR 2017'dan bu yana kar etmiyor ve 2017’den 2021’e toplam zararı da 2,6 milyar TL’yi aşıyor. Burada ÇAYKUR’un 2017 yılında varlık fonuna devredildiğine dikkatlerinizi çekmek isterim.

Çay üretiminde dünya ’da ilk 5-6’da, dünya kişi başına çay tüketiminde birinci sıradayız, ama çayın en büyük kurumu ÇAYKUR zarar ediyor. 

Bu zararın gerekçelerinin doğru bir şekilde ortaya koymamız gerekir.

ÇAYKUR, Ak parti döneminde kötü idare edilmektedir. Zararı katlanarak artan bir kurum hâline getirilmiştir.

 Siyaset, ÇAYKUR’dan elini çekmeli, AK Parti; ÇAYKUR’u “depo makamı” olarak kullanma alışkanlığından vazgeçmelidir.

Bildiğiniz gibi AK Parti geçtiğimiz dönem TBMM’ye bir “çay kanun teklifi” getirdi.  Görüşmeler başlamadan teklifin gelecek yasama dönemine bırakıldığı imza sahipleri tarafından açıklandı.

Teklife başta üreticiler olmak üzere birçok kesimden tepki geldi. Bu kanun teklifini kimin hazırladığı da tartışmalara neden oldu. Ortada bir teklif var, ama teklifi kimin hazırladığı tam bir soru işareti.  Kanun teklifinde yaş çay fiyatını belirleme yetkisi verilen ulusal Çay Konseyi’nin Başkanı ‘Bize, kanun teklifinde ulusal çay konseyi olarak yaş çay taban fiyatının belirlenip ilan edilmesi, açıklanması gibi bir görev addedildi. Çok net söylüyorum, bu ne bizim talebimizdir ne de biz üzerimize böyle bir mükellefiyet alacak kadar ve bu tepkileri kamuoyundan geleceğini bilerek bunu yapacak kadar da küçük düşünceler içerisinde olmadık’ açıklamasında bulundu ve ilave etti ‘Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinin hazırladığı taslakta da böyle bir şey yok!’”

Söz konusu kanun teklifinde yaş çay alım fiyatının ulusal çay konseyi tarafından belirlenerek ilan edileceği belirtilmiş. Ulusal çay konseyini oluşturan taraflara baktığımızda burada üreticilerin azınlıkta olduğunu, görüyoruz.  Bu konseyde yer alan; 9 üyeden sadece 2 tanesi üretici adına orada bulunan ziraat odası temsilcileridir.  Dolayısıyla; kararların çoğunlukla alındığı bu yapıda fiyat belirlenmesinde üreticilerin etkisi olamayacağı açıktır. Ayrıca Ulusal Çay Konseyinin belirleyeceği fiyat sadece tavsiye niteliğinde olacaktır.  Çünkü Ulusal Çay Konseyi düzenleyici ya da denetleyici bir kuruluş değildir. Kararlarının da bağlayıcılığı yoktur. Kuruluş yönetmeliğinde kararlarının ilgili kurum ve kuruluşlara öneri mahiyetinde olduğu açıkça belirtilen bu konseye fiyat belirleme ve ilan etme yetkisi vermek hangi amaca hizmet edecektir?

Teklif bu haliyle çay üreticilerini adeta yok saymış, çayın ve çay üreticisinin geleceği özel sektörün insafına terkedilmiştir. Bölgedeki tüm ziraat odaları bu duruma tepkilidir ve tepkilerini açık olarak ifade etmektedirler.

Kanun teklifi ilke ÇAYKUR’un etki alanını azaltılmaktadır.

Baktığımız zaman çay üreticilerinin, yüzde 72’si 0-5 dekar arasında, yüzde 23’ü 5-10 dekar arasında, yüzde4,6’sı 10-20 dekar arasında, yüzde 0,4 ‘ü ise 20 dekarın üzerinde çaylık alana sahiptir.

Çay kanunu hazırlanırken sanki bu gerçekler yok gibi davranılmıştır.

Çayda ruhsatlandırmanın veya kayıt sisteminin oluşturulamaması, yıllardır çözülemeyen bir sorundur.

Çay üreticisinin, bakanlık kayıtlarına kaydının yapılabilmesi için çiftçi kayıt sistemi yani ÇKS yönetmeliğin de muhakkak değişiklik yapılmalıdır.

Toprağını işleyen, üreten çiftçinin çaylıklarının sökülmesi ve kanunla cezalandırılması doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

Mevcut çay kanun taslağında taban fiyat yoktur!

Bu teklifte kota ve kontenjanın kaldırılmasına dair bir düzenleme yoktur.

Bu teklifte üreticinin en büyük beklentisi; açıklanan taban fiyatın altında alım yapılmamasına ilişkin bir düzenleme yoktur.

Bu teklifle ÇAYKUR yok sayılmakta hatta gözden çıkarılmaktadır.

Ve teklif çay üreticilerine yönelik ağır idari yaptırım ve para cezalarını öngörmektedir.

Bu nedenle kanun teklifi yeniden hazırlanmalı; Yeni yasama döneminde açık, şeffaf, çayın tüm bileşenlerinin görüşlerinin alındığı, iktidar ve muhalefetin üzerinde uzlaştığı bir metinle yüce meclisin gündemine getirilmeli ve yürürlüğe girmelidir.”

Bunların yanısıra ilimizle alakalı şunları da söylemek istiyorum:

Yatırım adası çok önemli. Trabzon’un en büyük sorunu istihdam. Seçim zamanlarında karşımıza getirilen bir yatırım adası var ama çalışma yok. Sürmene’de 3 bin kişi istihdam edeceği dediği tersane vardı o da yapılmadı. Erzincan Gümüşhane demiryolu vardır. Seçim zamanlarında karşımıza çıkar. Bilboardlarda yer alır. Hızlı ve çok hızlı denir. Başka alana kaydırılır mı endişesi var.

Güney çevre yolu Trabzon’un sadece ulaşım sorununu çözmeyecek Trabzon’da bir Trabzon daha katacak şehirleşme projesidir.

Trabzon’da ilçelerimizde yatırımcıları desteklemek için kıyıdan uzak ilçe merkezlerimize buralara da teşvik mevzuatında değişiklik yapmak ve yatırımcıların buraya gelmesi ve yatırım yapmaları sağlanabilir. Bu konuda önergeler verdi. Bu bölgelerdeki yatırımlarda bir alt teşvik mevzuatına çekilebilir.

Yatırımcılar buralara yatırım yapmak istiyordular. Ben buradaki çağrım yeniliyorum. Kıyıdan uzak yerler için yatırım mevzuatı değiştirilebilir.

Son günlerde bir uçak twiti ile başlayan Arap turist tartışmasının bir an önce bitirilmesi lazım. Bölgemize ve ilçemize zarar vermekteler. Turistleri din dil ve mezhep açısından ayrıştırmak tehlikelidir. Bunun şehrimiz üzerinden yapılması tehlikelidir. Belediye başkanı ve Valimiz bu konuda ortak bir dil kullanmalıdır. Gözlemlerimle esnaf kardeşlerimizin rahatladığını görüyoruz. Bizim tüm Trabzon olarak ortak bir tavır almamız gerektiğini söylüyorum.

Trabzon’un geleceğinde turizm önemli bir yer tutmaktadır. Hem memleketimiz için döviz getirmesi açısından önemlidir. Bizim yapacağımız esnafımızız ve halkımızı bilgilendirmek, destinasyonları artırmak ve turistlerin mutlu olmaları açısından bir çalışma yapılmalı.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler