Haber61 - Spor Servisi - FİFA önünde başlattıkları eylemle gündeme gelen Trabzonspor taraftarları “Bağımsız Taraftarlar ve Temiz Futbol Eylemcileri” grubu yaptıkları açıklamada 3 Temmuz süreci ve sonuçlarına kumpas demenin mantıksız ve tamamen akıl dışı olduğunu söylediler.

Grup yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;

"Bilindiği üzere 3 Temmuz 2011 günü Türk Futbolundaki kirli yapı ilk kez devletin resmi kayıtlarında tüm çöp çıplaklığıyla ortaya çıkmış ve kulübümüz için 3 Temmuz 2011 günü bir adalet mücadelesi başlamıştır.

Şikenin varlığı Türk adli makamlarının yanısıra 2013 yılında bu UEFA disiplin kurulu ve UEFA Temyiz Kurulu 2014 yılında ise CAS ve İFM tarafından tescillenen uluslararası spor hukukunda geri dönüşü olmaksızın kesinleşmiştir

TFF İse bu kulüplerin yöneticilerime futbolcuları ve antrenörlerine dahi şike ve teşvik eden çeşitli sürelerde cezalar vermiş ancak spor hukukunda yeri olmayan bir şekilde kişilerle kurumları ayırarak bu kulüplerin hiçbirine tüzel kişilik olarak ceza vermeyip Trabzonspor’un gasp edilen hakları ne bir iade etmemiştir. Kulübümüz bunun üzerine tekrar UEFA’ya başvurarak TFF’nin şahıslara verdiği cezanın yanı sıra kulüplere de ülke içerisindeki gerekli cezalar verip kulübümüz haklarının iade edilmesi için dava açmış, UEFA konu hakkında yetkisizlik kararı verip FIFA ayı işaret etmiştir.

Kulübümüz de FİFA’ya gidebilmek için son aşama olan CAS’a davayı taşımış ve CAS, TFF’nin taraflı ve baskı altında karar alarak o gün yürürlükte bulunan cezaları uygulamadığını belirtmekle beraber UEFA’nın yetkisizlik kararını onayıp kulübümüze FIFA yolunu açmıştır.

 Bunun üzerine kulübümüz 3 Temmuz 2017 günü FIFA’ya başvuruda bulunmuştur ve FIFA’nın kaçınılmaz son için vereceği kararı beklemeye koyulmuştur.

Ama bildiğimiz üzere şu anki FIFA başkanı UEFA Genel Sekreteri iken kirli işlere bulaşmış olan İnfantino’nun da etkisiyle karar süreci ısrarla uzatılmaktadır. Bunun üzerine Bağımsız Taraftarlar ve Temiz Futbol Eylemcileri olarak 4 Nisan 2018 günü İsviçre’nin Zürih şehrinde FIFA binası önünde bir çadır kurarak FIFA dosyayı sonuçlandır ana kadar bir kararlılık eylemi başlattık.

Eylemimizi bugüne kadar tüm kararlılığımızla yılmadan sürdürdük. Fakat ülke içerisinde erken seçim ilan edilerek seçim atmosferine girilmesi, ülke dışındaysa Dünya kupası gündeminin olması ve bu organizasyonu FIFA’nın düzenliyor olmasından dolayı eylemimize 61. gününde ara verme kararı aldık. Eylemimize daha da kararlı hatta daha radikal bir şekilde FIFA nihai kararını açıklayana kadar devam edeceğimizi tüm kamuoyuna duyururuz.

Her ne kadar FETÖ Terör örgütünün yaptıklarının arkasına sığınılarak olayın kumpas olduğuna dair spekülasyonlar yapılsa da bunun ceza yargısıyla spor hukukunun bilinçli olarak birbirine karıştırılıp ülke içerisinde yapılan bir algı operasyonundan ibaret olduğunu bugün bilinçli Fenerbahçe taraftarları dahi bilmektedir.

Şike suçu kesinlikle dünyadaki tüm spor yargısı tarafından tespit edilmiştir. UEFA, CAS, İFM, hatta TFF Dahi bu suç eylemini onaylamıştır.

Süreçte tek eksik nokta şike yapan kulüplerin ülke içerisindeki verilmeye cezalarıdır ve dosya şuan bu konuda yetkili kurum olan FİFA’dadır. Bir terör örgütünün yaptıklarının arkasına sığınmaya çalışanlar 3 Temmuz 2011 sonrası mahkemelerde asla böyle bir örgütten bahsetmemişler tam aksine tüm konuşmaların kendilerine ait olduğunu kabul etmişlerdir. Bu malum yapı ortaya çıktıktan sonra bile UEFA, CAS ve İFM’deki Savunmalarında dahi asla böyle bir örgütten bahsetmemişlerdir. Kumpas denilen dosyadaki tüm deliller gerçektir. Suç örgütünün sürekli bahsettikleri Yargıtay’daki dava sadece delillerin yasal olmayan yoldan elde edilmesi ile alakalıdır.

Yargıtay’daki bu dava algı üretebilmek amacıyla kullanılmaktadır. Spor hukukunda delillerin legal ya da illegal elde edilmesinin bir önemi yoktur. Spor hukuku şike var mı yok mu bununla ilgilenir. Hatta delile dahi gerek yoktur. Oluşan kanaat yeterlidir. Kaldı ki dönemin yasalarına göre dinlemeler legal yapılmış olup sonradan çıkarılan bir yasadan dolayı yasadışı durumuna düşmüştür. Ayrıca kumpas kurduğu iddia edilen bu terör örgütü mensubu Hakim ve savcılarla Fenerbahçe Tesisleri’nde yapılan halı saha maçlarını ve bu şahısların Fenerbahçe kulübüne Aziz Yıldırım tarafından bedava üye yapılmalarını hatta Ve hatta Aziz Yıldırım’ı yeniden yargılama sürecinde beraat ettiren savcı ve hakimlerin bu örgütün mensubu olup şuan müebbetle yargılandığı tüm kamuoyunun malumudur.

Bütün bunlar apaçık ortada iken 3 Temmuz 2011’de yapılan hırsızlık ve sonuçlarına halen kumpas demek mantıksız ve tamamen akıldışıdır.

O yüzden bir kez daha tekrarlıyoruz FIFA’daki dava şikenin yapılıp yapılmadığı ile alakalı değil yapıldığı onaylanmış şikeye Ülke içerisinde verilmeyen cezalarla ilgilidir."