Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a eleştiri!

Kılıçdaroğlu’ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a garip eleştiri...

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a eleştiri!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak’la yaşanan gerilim hakkında konuşmasını ve kendisine bizzat hakaret eden İbadi’ye cevap vermesini eleştirerek, "Neden Cumhurbaşkanı konuşur ve hangi gerekçeyle konuşur?" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, bugünün Muharrem ayının 10. günü olduğunu hatırlatarak, "İslam dünyasında yaşanan derin yaraların kilometre taşlarından biri bugün. Sevgili Peygamberimizin torununun ve 72 Ehlibeyt yandaşının Kerbela’da şehit edildiği gündür. 1377 yıldır İslam dünyası bu acıyı yaşıyor. Hz. Hüseyin makam peşinde değildi, mal mülk peşinde değildi, Yezidin zulmüne karşı direndiği için şehadet şerbetini içmiştir. O nedenle bugün İslam tarihinin önemli günlerinden biridir, insanlar yas tutuyor ve bugün Aşure günüdür. Dolayısıyla biz yas tutan bütün insanlarımızın çektiği acıları, geçmişte yaşanan acıları bugün andıkları için herkese şükran borçluyuz. Acıları unutmayacağız ama geleceğe umutla bakmayı da ihmal etmeyeceğiz" diye konuştu.

Terör sonucu hayatlarını kaybeden askerlerin isimlerini sayan Kılıçdaroğlu, "PKK terör örgütünün bombayla şehit ettiği askerlerimiz, ayrıca yurttaşlarımız da var. Hep söyledik, teröre karşıyız diye. Her şehit olayından sonra, kökleriniz kazıyacağız, yeni tedbirler alacağız, şunu yapacağız, bunu yapacağız ya arkadaş ne yapacaksınız bir an önce yapın. Kanun dediniz yetki verdik, vali dediniz atama yaptınız, bunlar yetmez Anayasa değişikliği de gerekiyor dediniz ona da izin verdik. Nedir bu şehitlerin arkası neden kesilmiyor? Neden önlem alınmıyor? Neden kararlı bir tavır takınılmıyor? Genelkurmayın açıklaması, son birkaç aydaki şehit sayımız 88. Bunlar sadece asker ve güvenlik görevlileri, siviller hariç daha. Düne kadar yaptıkları işlerin ne kadar yanlış olduğunu hatırlatıyorduk, söylüyorduk, bu terör böyle önlenmez diyorduk onlara, ’Siz anlamazsınız’ diyorlardı. Peki ne oldu? Nereye geldik? 2002’de terörsüz bir Türkiye devraldın şimdi Türkiye bir terör batağının içinde. Herhalde bunun oturup bir sorgulanması lazım. Bize diyorlar ki aman ha sakın sesinizi çıkarmayın, biz ne yaparsak sadece şunu söyleyin: ’iyi şeyler yapıyorlar, güzel şeyler yapıyorlar’. Bunların hiç kusurları yok, bunu söylememizi istiyorlar, peki vatandaşın sesini kim dillendirecek? Vatandaşın acısını kim dillendirecek? O da bizim görevimiz. Biz bunu savunuyoruz, ülkemizde barış ve huzuru savunuyoruz. Teröre hep birlikte karşı çıkmamız lazım bu doğrudur, her ortamda lanetlememiz lazım bu da doğrudur. Yeri geldiğinde doğruları söylemekten kaçınmayacağız ama yeri geldiğinde eleştirmekten de kaçınmayacağız" ifadelerini kullandı.

IRAK MERKEZİ HÜKÜMETİNE SESLENDİ

Dış politikada önemli bir yol ayrımına gelindiğini savunan CHP lideri, "Musul operasyonu başlayacak. Ne demektir Musul operasyonu? IŞİD sonrası Orta Doğu ile ilgili yeni stratejiler demektir. IŞİD, Musul’un dışına atıldıktan sonra ve yok edildikten sonra Irak’la ilgili, Suriye ile ilgili yeni stratejiler gündeme gelecek ve Türkiye’nin bu konuda son derece dikkatli bir dil kullanması lazım ama üzülerek ifade edeyim Sayın Erdoğan, Dubai merkezli bir dergiye verdiği demeçle mezhep endeksli bir dış politikayı gündeme getirdi. Bunun üzerine Irak Merkezi Yönetimi, Türk askerinin Başika’dan çekilmesini istedi ve protesto edildi. Dış politika, iç politika malzemesi olacak kadar kolay bir alan değildir, kullanacağınız dil çok önemlidir. Merkezi Irak Yönetimi’ne CHP Genel Başkanı olarak seslenmek isterim, Irak’ın toprak bütünlüğünü her dönem savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. Irak’ın kaderini Irak halkının belirlemesi gerektiğini söyledik söylemeye de devam edeceğiz. Ortak kültürümüz, ortak tarihimiz var dedik,, söylemeye de devam edeceğiz. Başika’da bizim askerlerimizin bulunması sıradan bir olay değildir, Irak halkının güvencesi için Başika’da bizim askerlerimiz bulunuyor. Dolayısıyla buradan size ulaşan bazı söylemlerin iticiliğine kapılıp Başika’da askerlerimizin Irak’ı terk etmelerini istemeyiniz. Onlar aynı zamanda sizin güvenceniz. Irak’ın iç sorunu bittikten sonra elbette ki askerler geri çekilecektir ama biz Musul’da, Kerkük’te ve diğer Irak bölgelerinde, beldelerinde terörün ayıklanmasını ve DAİŞ’in o bölgeden, IŞİD’in o bölgeden çıkmasını istiyoruz. Bize bir görev düştü, evet sizin isteğiniz üzerine oraya geldik ve dolayısıyla görevimizi yapmaya izin veriniz. Biz Irak halkıyla dost olmaya ve dostluğumuzu sürdürmeye kararlıyız" dedi.

"İKİ BAŞBAKAN VAR"

"Türkiye iyi yönetilmiyor" derken Türkiye’nin bir Dışişleri Bakanı olduğunu ve Dışişleri ile ilgili bir şey olacaksa konuşması gerekenin Dışişleri Bakanı olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Eğer Dışişleri ile ilgili konuşması gereken biri varsa hadi Dışişleri Bakanı değil, Başbakandır, sorumluluk ona aittir. Neden Cumhurbaşkanı konuşur ve hangi gerekçeyle konuşur? Enerji Konferansı yapılıyor, Başbakan yok ortada. İki tane Başbakan var; bir resmi Başbakan Sayın Binali Yıldırım bir de gölge Başbakan Berat Albayrak. Kim Başbakan bu ülkede? Sayın Binali Yıldırım’a çok iyi niyetlerle şunu söylemek isterim: Koltuğunuzun hakkını verin ve yetkilerinizi başkasıyla paylaşmayın. Aksi halde siz kan kaybediyorsunuz. Eğer Musul ile ilgili birisinin konuşması gerekiyorsa konuşacak kişi Dışişleri Bakanıdır, konuşacak kişi Başbakandır. Neden başkaları konuşuyor?" şeklinde konuştu.

“DİYORLAR Kİ ‘EY KILIÇDAROĞLU YENİKAPI RUHU NE OLUYOR’ BEN BUNLARIN YENİKAPI’DA TAMAMINI ANLATTIM”

12 Eylül askeri darbesi sonrasında örnek veren Kılıçdaroğlu, o darbede darbecilerin en çok korktuğunun işkence iddiaları olduğunu anlatarak, “Bütün hapishaneleri açarlardı. Dışarıdan gelenler gider hapishaneleri geçerdi işkence var mı yok mu diye. Hapishaneleri açmaktan korkuyorlar. Çünkü orada kötü muamele var. İnsan haklarına aykırı uygulamalar var. 3 yatakta 7-8 kişinin yattığı koğuşlar var. Hem kadın hem erkek hapishanelerinde. Diyorlar ki ‘ey Kılıçdaroğlu Yenikapı Ruhu ne oluyor’ Ben bunların Yenikapı’da tamamını anlattım. Demek ki sen beni dinlememişsin kardeşim. Ben insan haklarını, demokrasiyi savunuyorum, ben mazlumun hakkını savunuyorum. Çünkü benim inancıma göre, zalime teslim olmayız. Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Ben şeytan değilim şeytan sensin” dedi.

“BİZİM YAPTIĞIMIZ EDEBİYAT FALAN DEĞİLDİR”

21 Temmuz 2016 Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik’in BM’ye dilekçe verildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Diyor ki ‘ülkemizde bir darbe girişimi oldu. 90 gün süreyle OHAL yetkisi aldık. Bizimde imzaladığımız bir sözleşme var. Sözleşmenin adı Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslar arası Sözleşme. Biz bu sözleşmenin 13 maddesini askıya alıyoruz. 13 maddeyi uygulamayacağız OHAL süresince diyor. 13 maddenin ikisini okuyacağım, birisi ‘tutulanlara insani biçimde davranmak.’ Diyor ki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ben bu maddeyi askıya alıyorum. Yani onlara insan gibi davranmayacağım diyor. 14.madde adil yargılama maddesi, ‘Herkes şu veya bu şekilde suçlanabilir ama benim adalete ihtiyacım var. Adil yargılamaya ihtiyacım var. Adaletle ben yargılanmalıyım. Suçsuzsam adalet benim suçsuzluğumu tescil etmeli.’ Onu da askıya aldım diyor. Yani Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti diyor ki OHAL kapsamında hapse alınanlara kesinlikle insan gibi davranmayacağım işkence yapacağım, sonra da bize dönüp diyorlar ki ‘Yenikapı ruhu var sakın sesinizi çıkarmayın.’ Biz bunu dillendirmeyeceğiz de kim dillendirecek. Biz demokrasiyi savunmayacağız da kim savunacak. ‘Mağdur edebiyatı yapmayın’ diyorlar bize bizim yaptığımız edebiyat falan değildir, 16 günlük bebeği annesinden koparırsanız bu edebiyat değildir ey Binali Yıldırım. Sende çoluk çocuk sahibisin dön eşine sor bakalım o anne için o çocuk nedir. Yargılanmadan yargı karar vermeden sen bir adamı nasıl suçlu ilan edebilirsin. Yarın o beraat ederse ne olacak. Darbeye karşıyız. Hiçbir tereddüdümüz yok. Meclisi bombalayanı yakalayın. Askerleri, vatandaşı öldürenler yakalayın, emniyette 47 tane polisimiz hayatını kaybetti yakalayın. Hiçbir tereddüdümüz yok. Adaletin önüne çıkarın hesabını sorun. Dönüyorsun vatandaş hesap soruyorsun. 1 milyonu aşkın Türkiye genelinde mağdur var. OHAL öncesi üniversite hocalar bildiri yayınlamışlar fırsatçılık yapıp onları da terör örgütü kapsamında üniversiteden atıyorsun. Niye atıyorsun? Mahkum oldular mı? Evet bazıları yargılanıyor. Yarın bunlar beraat etse ne olacak? Biz mağdurların hakkını korumak zorundayız. Zulme meyletmeyeceğiz. Bu bizim hem inancımız hem siyasal görüşümüz itibariyle böyledir. Zulme karşı durmak, insanlığın ortak görevidir. 101 vatandaşımız canlı bombayla hayatını kaybetti. PKK terör örgütü her gün can alıyor. Bir anne çocuğunu askere nasıl gönderiyor. Gönderdikten sonra geceleri o anne uyumuyor. 8 aylık hamile kadını alıyorsunuz içeriye şeker hastası kişiyi alıyorsunuz ilacını verin bari. İlacını vermiyorsunuz hapishanede ölüyor. Bunun hakkını kim savunacak. Biz savunmayacağız da kim savunacak” açıklamasında bulundu.

“TÜRKİYE’DEKİ 1 MİLYON MAĞDURA SAHİP ÇIKACAĞIZ”

Kılıçdaroğlu, darbe fırsatçılığı yaparak karşı darbe yapıldığını ifade ederek, " ‘Türkiye’de darbe olduğunu anlatamıyoruz’ diyorlar. Sen bu tutumla devam edersen Türkiye’de senin darbe yaptığını zaten bütün dünya anlayacak. Biz ne yapıyoruz? Biz sadece demokrasinin gereği olarak sizi uyarıyoruz. Diyorz ki, yanlış yapıyorsunuz. PKK’da yanlış yaptınız dedik, Gülen olayında yanlış yapıyorsunuz dedik, şimdi haklılığımız ortaya çıkıyor ama milyonlarca mağdur var, binlerce insan hayatını kaybetti. Yazık, günah değil mi? Yine aynı şeyi söylüyoruz, darbecilerle elbette mücadele et, darbeye elbette karşıyız ama bankaya para yatırdı diye birisini devlet memuriyetinden atacaksın, o bankaya izin veren siyasetçiyi koruyacaksın. Darbe fırsatçılığı yapıp, eğitim sistemini dinamitleyeceksin, proje okullarını alt üst edeceksin, öğretmenlerin her birini bir tarafa süreceksin böyle şey olur mu? Bu çocuklar okumak zorunda, okuyacak, en iyi okullarda okuyacak, en iyi okulları nasıl batırırım? Onun arayışı içindeler. Böyle bir şey olamaz, veliler ayakta, çocuklarımız ayakta, öğretmenlerine sahip çıkıyorlar. Çocukların kendi öğretmenlerine sahip çıktıkları kadar bari sen de kendi öğretmenine sahip çık. Bu cumhuriyetin öğretmeni, bizim öğretmenimiz bu, çocuklarımızı teslim ettiğimiz öğretmenler. Yılmayacağız, mücadele edeceğiz, demokrasi için savaşacağız, Türkiye’deki 1 milyon mağdura sahip çıkacağız, bütün masumlara sahip çıkacağız, hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Ülkemizi seviyoruz, bayrağımızı seviyoruz, insanımızı seviyoruz, bu ülkede bir tek mağdurun bile olmadığı güzel bir Türkiye’yi inşa etmek için çalışıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

HABERE YORUM KAT
Haberlere yorum yapanlar genel kuralları kabul etmiş sayılırlar. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler